Girişimci Olma Sürecinde Satranç Oynamanın Rolü

Chess Game with Focus on the King

İnsan, strateji  ve adaptasyon hem iş dünyasında hem de satrançta kazanmak için olmazsa olmaz faktörlerdir.

İnsanoğlu, tarihte satranca savaş eğitimi, kişisel gelişim, etik alanı gibi pek çok alanda birbirinden farklı anlamlar yüklemiştir. Fakat, satrancın temelinde bitmek bilmeyen bir strateji oyunu vardır. Ailem, nesiller boyu satranç oynayagelmiş. Ben de bana kalan bu miras sayesinde aynı zamanda günümüz iş dünyasına uygulayabildiğim önemli birtakım dersler kazanmış oldum. Öte yandan, girişimci olma sürecinin, binlerce yıldır oynanagelen satranç ile arasında insan, strateji ve adaptasyon şeklinde sıralayabileceğimiz 3 ortak noktanın bulunduğunu da gözden kaçırmamak gerek. İşte sizlere satrancın girişimci olmamdaki rolü:

 

Her bir taşın bir amacı bulunur.

Satrançta, oyuna, şah ve piyonlar dahil belli sayıda taşla başlarsınız. Her bir taşın kendine özel yetkinlikleri ve aldığı bir pozisyon vardır. Acemi bir oyuncu oyunun başında, kazanma avantajı yakalayabilmek için hızlıca arkadaki taşlarla, rakibin en “değerli” taşlarını almaya çalışır. Deneyimli bir oyuncu ise, tüm taşları belli bir düzen içerisinde hareket ettirerek başarıya daha temkinli şekilde yaklaşmaya çabalar. Piyonlar tahta üzerinde atları tuzağa düşürmek için hareket ettirilir, kaleler tam zamanında bir imparatorluğu kurtarır gibi arkada bırakılır, filler, şaha destek olabilmek için vezirler ile koordineli şekilde oynanır. Her bir taş üzerine düşen rolü oynar ve her bir taş olmazsa olmaz derecede önemlidir.

İş dünyasının genç liderleri arasında da ortak bir yanılgı bulunmaktadır: Önem verdikleri tek şey “en iyi insanları” işe alabilmektir, ki bu nitelemenin kapsamı oldukça dardır. Bu noktada dikkat etmeniz gereken, bir ekip kurarken sadece rock yıldızı gibi parlayan ya da şirket kültürüne tamı tamına uyuyor gibi görünen kişilere takılıp kalmamaktır. Bu kişilerin yanında, iyilikseverlere, “dene-yanıl”cılara ve daha iyiyi arayanlara da odaklanmalısınız. Kıdemli ve az kıdemli çalışanları bir araya getirdiğinizde daha az kıdemli olanlar, kıdemli olanların üzerinde kaldıraç etkisi yaratıp onları diğerlerine rehber olarak tüm takımı ileriye taşımaları için zorlayacaktır. Her bir kişinin kendisinden ne beklendiğini, kendi rolünün ve destek alacakları diğer kişilerin rollerinin ne olduğunu bildiğinden de emin olmalısınız.

 

Kazanmak bir strateji değil, hedeftir.

Oyununuzun ilerleyebileceği olası birçok yol, hem satrancı hem de iş dünyasını zorlu kılar. Bu sebeple, stratejinizin herhangi bir pazarda kazanmak olduğunu dile getirmek tek başına yeterli değildir, nasıl kazanacağınızı da açıkça biliyor olmanız gerekir.

Satrançta ustalaşmış oyuncular, zamanla satranç tahtasında gelişen yolları görür, oyuna bir taşı oynatma meselesi olarak değil, taşların onlarca hareketinin toplamı olarak bakar. Aksiyonlarını ve sonuçlarını analiz edebilme ve zafere doğru açılan yolların farkına varabilme yetkinliği stratejiyi tanımlar. Satranç oyuncuları için “ilk hamle” ve “oyun sonu” kavramları ne anlama geliyor ise, girişimciler için de “çekirdek yatırım” ve “olgunlaşmış pazar” terimleri aynı şeyi ifade eder. Bu kavramlar ortak şekilde bu kişilere, yolun başında başarıya götüren aksiyonların, yolun sonuna taşıyan aksiyonlar ile aynı olmadığını anlatır.

Güçlü ve zayıf yanlarınızı bilerek ve rakibinizi tanıyarak, izleyebileceğiniz olası birçok yolu düşünür ve sizi başarıya en çok yaklaştıracak olanı tasarlarsınız. Oyunu agresif mi oynayacaksınız yoksa kendinizi savunarak mı? Kısa dönem kazançlar için mi, yoksa uzun dönemde edineceğiniz avantajlar için mi mücadele edeceksiniz? Yolda zorluklar ile yüz yüze geldiğinizde ne yapacaksınız? Hedefinizin ve bu hedefe ulaşmak için uygulayacağınız yaklaşımın kombinasyonu olan stratejiniz aksiyonlarınızı yönlendirecek ve koordine edecektir. Hem bir satranç oyuncusu hem de girişimci bir CEO olarak.

 

Oyunu oynayın, planı değil.

Satranç oynarken, rakibiniz sizin oyun için kurguladığınız planı tahmin etmeye ve baltalamaya çalışır. Bu nedenle, rakibiniz, satrançta daha fazla taş almak için kendi stratejisini uyguladığı gibi, iş dünyasında da daha fazla müşteri, daha fazla pazar payı ve sonunda da sizi ele geçirmek için stratejisini devreye alır. Peki, siz ne yapmalısınız?

Bir zamanlar, bana yaklaşımının “plan yap ve planı devreye al” olduğunu söyleyen bir patronum vardı. Bu yaklaşım her bir gerekliliği, aksiyonu, çalışma saatini tahmin etme üzerine kuruluydu, amacı böylelikle iş sahiplerine gelecekteki yatırımları için öngörü sağlayabilmekti. Fakat bu yaklaşım, yolculuk süresince gelişim sağlamaya ve yolda değişen koşullara ayak uydurabilme yeteneğine dayalı çevik yöntemler karşısında yetersiz kaldı.

Satranca da ait olan bu yöntemlerini ilk kez, eski patronum işten ayrıldıktan ve ben onun pozisyonuna yükseldikten sonra uygulama fırsatı buldum. Satranca yatkın zihnime doğal olarak uyum sağladılar. Çok daha sık şekilde pazarda değer yaratabildik ve ekiplerim bizim 100 katı büyüklüğümüzde olan rakiplerimiz karşısında daha hızlı hamleler yapabildiler. Bu süreç hepimiz için önemli bir keşif süreciydi.

Planlama, keskin ve başarısızlığa mahkum görevlerin toplamından oluşan, değişmesi imkansız bir aktivite olmadığı, aksine stratejinizin gerçek dünyanın koşullarına dinamik şekilde uygulanmasını sağlayan bir yaklaşım olduğu sürece önemini korur. Zira, rakipleriniz size ve pazara ayak uydurmak için sürekli çabalıyor olacaktır. Oyunun sonunda, koşullara en etkili ve hızlı şekilde ayak uydurabilmeyi başaran oyuncu zaferi kazanacaktır.

Mutlaka okuyun: Girişimciler, Değişimlere Karşı Nasıl Dayanıklı Olabilir?

 

Derin düşünmek için zaman yaratın.

Daha önce de sözü edilen 3 faktör, insan, strateji ve adaptasyon, her başarılı girişimcinin sahip olması gereken en önemli faktörlerdir. Fakat bunların yanında, satrançtan öğrendiğim bir faktörden daha bahsetmem gerek: Derin düşünmek için zaman yaratmak.

Derin düşünmek; öğrenmesi, yeni bir bilgiyi işlemesi, anıları çağırması ve beliren alternatiflerin farkına varması için beyne zaman tanımak anlamına gelmektedir.

Oyunların arasında geçirilen zaman da en az oyun boyunca geçirilen zaman kadar önemlidir. Tam da bu nedenle, başarılı girişimciler sadece çalışkan insanlar arasından değil, aynı zamanda kitap kurdu, meditasyona düşkün, hala öğrenci olan ya da zanaatkarlık yapan insanlar arasından da çıkmaktadır. Sadece işle meşgul olmazlar ve sonuç olarak kendileri hakkında düşünmek için zaman yaratırlar. Bu noktada, siz de takımınız ve izlediğiniz yola dair ne denli detaylı ve derin düşünürseniz, gelecekte de meyvelerini o denli alırsınız.

 

İlginizi çekebilir

Lider Olmak İsteyenlere
Etkili Kitap Okuma Tekniği: Bir Ceo Gibi Okuyun!
Merve Tulum

Yazar : Merve Tulum

ODTÜ " Endüstri Mühendisliği " bölümünden mezun olduktan sonra Boğaziçi Üniversitesinde yüksek lisans yaptı. İş hayatına hızlı bir giriş yapıp inovasyon sorumlusu, sistem ve iş analisti gibi birçok pozisyonda görev aldı. Fibabanka, Yemeksepeti ve Yapı Kredi çalışmış olduğu şirketlerden sadece birkaçı. Sizler için iş hayatında edindiği tecrübeleri sizlere aktarıyor.

Bir yanıt yazın

Avatar

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir