Honda’nın Kurucusu Soichiro Honda’nın Başarı Hikayesi

Bu yazıda Japon otomotiv devi Honda’nın kurucusu Soichiro Honda’nın başarı hikayesini ele alacağız.

Soichiro Honda, geleneksel iş dünyasını hem Japonya’da hem de dünya genelinde değiştiren bir insan. Bu bağlamda onun hayat hikayesinde tüm girişimciler için çıkarılacak pek çok ders bulunuyor.

 

3 Zevk Felsefesi

Soichiro Honda, 1906’da doğup 1991’de vefat eden bir Japon girişimci. Bugün: “Abi araba deyince Japon’dan şaşmayacaksın.” sözlerinin aslında Soichiro Honda’ya yönelik söylendiğini kabul edebiliriz.

140 farklı ülkede varlık gösteren Honda, bisiklet, otomobil, tekne motoru, mini traktör, tarım aletleri ve farklı türde motor üreten devasa bir şirket.

Şirket 1956 yılında 3 Zevk felsefesini benimseyerek kuruldu.

  1. Bu zevklerden birincisi mühendislere yönelik “üretim zevki”ydi.
  2. İkinci zevk, şirket çalışanlarına yönelik “satış zevki”ydi.
  3. Üçüncü zevk ise müşterilere yönelik “Honda kullanma zevki”ydi.

Yani şirket üreticiden tüketiciye kadar herkesi memnun etmek üzerine kuruluydu.

Honda 5 farklı kıtada faaliyet gösteren, pek çok spor etkinliğinde ya yarışçı ya da sponsor olan, yüksek teknolojiye büyük yatırımlar yapan, profesyonelliğe ve müşteri memnuniyetine büyük önem veren bir şirket.

 

Makinelere Küçük Yaşta İlgi Duymaya Başladı

Şirketin kurucusu Soichiro Honda 17 Kasım 1906 yılında Japonya’da doğdu. Dokumacı bir anne ile bisiklet tamircisi bir babanın oğlu olan Honda, küçük yaşlardan itibaren atölyede babasına yardım ederek büyüdü. Yani daha çocuk yaşta mekaniğin, yağın, lastiğin içinde büyüdü.

Okul hayatı pek başarılı geçmeyen Honda, bir keresinde karnesindeki zayıf notları düzeltmeyi denedi. Hatta bu konuda arkadaşlarına da yardım etti. Ancak notları düzeltmek için uyguladığı teknik sorunlu çıkınca bu ufak sahtekarlık girişimi herkes tarafından öğrenildi. Bu nedenle babası da ona tek ayak üstünde durma cezası verdi. Babası Soichiro Honda’ya bu cezayı haylazlık nedeniyle değil, notları düzeltirken yaptığı yanlışı fark etmemesi nedeniyle verdi.

 

Oto Tamircide Çalışmaya Başladı

1922 yılında ortaokulu bitiren Honda, gazetede bir iş ilanı gördü. Tokyo’daki bir oto tamir atölyesine ait olan bu ilan nedeniyle Honda Tokyo’ya gitti ve işe alınarak burada çalışmaya başladı. Atölyedeki en genç çalışan olan Honda, bu atölyede üretilen yarış otomobillerinin tasarımını da yakından izleme fırsatı buldu.

1923 yılında deprem nedeniyle meydana gelen bir yangında, atölyedeki üç aracın yanmasını önleyen Honda patronunun gözüne girdi ve Curtiss adlı yarış aracının bakımında görev almaya başladı.

Honda’nın çalıştığı Art Shokai adlı bu atölye Tokyo’da gittikçe popüler olmaya ve yeni şubeler açmaya başladı. Bu şubelerin birinin başına ise 21 yaşındaki Soichiro Honda getirildi. 1923 yılındaki depremden ders çıkaran Honda, kırılmaya ve yanmaya karşı dayanıklı yedek parçalar üretmeye başladı.  Tahtadan yapılan jantları, metal jantlarla değiştirdi ve hatta bunun patentini dahi aldı. Atölye çok iyi kazanç elde etmesine rağmen Soichiro Honda kazandığı tüm parayı yine ürün geliştirmeye yatırıyordu ve Art Shokai’nin sahipleri bu durumu desteklemiyorlardı.

 

Eğitim Almaya Karar Verdi

Soichiro neredeyse atölyede yaşar hale gelmişti ve piston yayı geliştirmeye çalışıyordu. Öyle ki eşinin mücevherlerini bile atölyeye yatırmıştı. Tüm çabalara rağmen istediği başarıyı elde edemeyen Honda, bir süre sonra kendini eğitime verdi.

“Teori yaratıcılık kazandırsaydı tüm öğretmenler mucit olurdu.” diyen Honda motor ve otomotiv okulunda dersler almaya başladı. Arta kalan zamanlarda da yarış aracı tasarımına devam ediyordu. Kendi motor soğutma yöntemini bularak yarış otomobillerinin yaşadığı temel bir sorunu çözdü. Onun ürettiği motorlar, yarışlarda fazla ısınma nedeniyle bozulmuyordu. Bu nedenle yarışlarda aktif rol alarak yeni ürettiği motoru denemeye karar verdi.

 

Ölümden Döndü

1936 yılında ralli yarışlarına katıldı ve aracı 120 kilometre hızla giderken birdenbire durması nedeniyle araçtan fırladı. Honda’nın kolu kırıldı, omzu çıktı ve yüzü feci şekilde yaralandı. 3 ay hastanede yatan Honda’nın yarış kariyeri de böylece sona erdi.

 

Savaş ve İflas Dönemi

Hastanedeyken Soichiro kötü haberler aldı, zira onun ürettiği 30.000 piston yayları Toyota tarafından incelendi ve sadece 3 tanesi kalite testinden geçebildi. Buna ek olarak Soichiro gittiği meslek okulundan da atıldı.

Bu kadar kötü haberi pek çok kişi kaldıramazdı. Ancak iyileştikten sonra Soichiro Honda, kendi şirketini kurdu. Bu şirketin adı da Tokai Seiki idi. Bu kez ürettiği piston yayları sorunsuzdu ve üretim iyi bir ivme kazanmıştı.

2. Dünya Savaşı esnasında şirket Toyota’nın piston yayı ihtiyacını neredeyse yarısını karşılar hale gelmişti. Ayrıca uçak gemileri ve uçaklar için de yedek parça üretiyordu Honda. Ancak 1945’te 2. Dünya savaşında Japonya’nın yenilmesi ve Tokai Seiki’nin ABD uçakları tarafından bombalanmasıyla işler bir anda renk değiştirdi. Honda ülkenin kötü bir döneme girdiğini düşünerek büyük zarar gören kendi fabrikasını restore etmedi. 450.000 Yen karşılığında Toyota’ya sattı. Yaklaşık bir yıl boyunca evde kalan Soichiro Honda, bu sürede kendini viski üretimine ve viski içmeye verdi.

 

Honda Nasıl Kuruldu?

1946 yılında gelindiğinde Honda bir kez daha kendi işini kurdu: Honda Teknoloji Araştırma Enstitüsü…

Bu süreçte moped üretimine ağırlık verildi. Askerlerin kullandığı telsizin donanımını alıp bisiklete yerleştiren ve mazot olarak göknar ağacı yağı kullanan Honda bu mopedlerden 1500 tane satmayı başardı. 1947’ye gelindiğinde Honda’nın kendi üretimi olan çift pistonlu motor üretildi. Şirket iki yıl boyunca Enstitü adı aldıktan sonra ismi Honda Motor Company olarak değiştirildi.

1949 yılında Dream adlı çift pistonlu motosikletin üretimine başlandı. 2 yıl sonra da 4 pistonlu motorlar üretildi. 1958 yılında Super Cub adlı motosiklet ile ABD pazarına açıldı. Honda bu süreçte Japonya’nın en büyük motosiklet üreticisiydi zaten. Dünya genelinde 200’den fazla motosiklet firmasını geride bırakmıştı bile.

 

“Patron Çalışanlarını Şaşırtabilmelidir.”

Honda motosiklet üretmeye başlaması yabancı şirketlerin ilgisini çekti. Honda’nın distribütörlüğünü almak için Japonya’ya gelen bu şirketlerden bir tanesi Honda Soichiro’nun hayatında büyük bir etki bıraktı: Honda, misafirine sake adlı Japon içkisi ikram etti. Misafir de fenalaşıp  tuvalete gitti. Burada takma dişini tuvalete düşüren misafir, dişini uzun çabalar sonucu delikten kurtardı ve tekrar ağzına taktı. Tuvaletten çıkınca sakinleşen bu adam, Honda ile müzakere edilen anlaşmayı imzaladı.

Soichiro bu olayı şöyle anlatıyor:

“Bir şirketin lideri, çalışanlarını şaşırtacak şekilde hareket edebilmelidir. Ekibinizin sizi takip etmesi için bazen bir hareket bile yeterlidir.”

 

Otonom Bir AR-GE Departmanı

Hızlı bir şekilde büyüyen şirketin yeni yönetim anlayışlarına ihtiyacı vardı. Honda yönetiminde yapılan yenilikler ise devrim niteliğindeydi. Departmanlar net bir şekilde belirlendi. Ancak Honda Araştırma Merkezi ise otonom bir yapıya sahipti ve yönetim piramidinden ayrı bir yerde duruyordu. Tasarım mühendislerinin terfi alması, boşalan pozisyonlara göre değil, kişisel başarıya göre gerçekleşiyordu. Şirket içinde hiyerarşiye karşı olan Soichiro bu konuda şöyle diyor:

“Genelde insanlar baskı altında olmadıkları zaman daha sıkı ve daha iyi çalışırlar. İnsanlar baskı altında değilken daha inovatif olurlar. Honda olarak biz de şirket içindeki parlak insanları ortaya çıkarmak üzere bir sistem kurguladık. Öyle ki bu parlak kişiler, zamanla başkanlık koltuğuna bile oturabilirler.”

 

4 Temel Prensip

Bu arada Soichiro şirketi hissedarlara açmadı. Yani şirketin yönetiminde yatırımcılar değil, başarılı mühendisler ve yöneticiler yer aldı. Bu da şirketin geleceğine dair olumlu sinyaller vermesi nedeniyle olumlu etki yaptı ve gereken banka kredileri kolayca alındı.

Şirketin yönetim alanındaki prensipleri 1956 yılında “Şirket Prensibi” adı altında şu şekilde belirtildi:

  • Yeni pazarların yaratılması
  • Tüm çalışanların yönetime katılması
  • Üretimin globalleşirilmesi
  • Tüm sorunların inovatif bir şekilde çözüme kavuşturulması

 

Motosiklet Dünyasının 1 Numarası

Honda’nın  ürettiği motosikletler tüm dünyada büyük ilgi görmeye başladı. Şirket 1961’de ayda 100.000, 1968’de ise ayda 1 milyon  motosiklet üretme kapasitesine erişti. 1985 civarında dünyadaki motosiklet üretiminin %60’ı Honda’nın elindeydi.

Motosiklet alanında zirveye oturan Honda daha sonra otomobil üretmeye karar verdi. Soichiro Honda çocukluğunda otomobillerden etkilendiğini, hatta bir gün kendi otomobilini üreteceğine inandığını ifade ediyor biyografisinde.

 

Otomobil Üretimine Geçildi

1962 yılında ilk otomobilini üreten Honda, Japon yetkililerin otomotiv dünyasına girmemesi konusundaki tavsiyelerine kulak asmadı. Yetkililer Japon pazarının otomobil üreticilerine doyduğunu, yeni bir otomobil şirketinin piyasada kendisine yer bulamayacağını söylüyorlardı. Ancak 1970’lere gelindiğinde Soichiro Honda’nın otomobil işine girmekle ne kadar doğru bir iş yapmış olduğu anlaşıldı.

O zamana kadar araçların egzozlarında belli başlı sorunlar vardı ve diğer otomobil üreticileri bu soruna tam bir çözüm bulamamıştı. Ancak Honda, katalik dönüştürücü üreterek egzoz gazı sorununu kökten çözmüş oldu. Bununla birlikte Honda’nın ürettiği motorlar çevreye daha az zararlı gaz salıyordu. 1975’te piyasaya sunulan Honda Civic bu teknolojiyi taşıyan ilk otomobil oldu. Bugün bile Honda Civic kendi sınıfının en güvenilen araçlarından biri olmaya devam ediyor.

 

ABD’de Fabrika Açıldı

Amerikalı işçilerin yüksek teknolojili Japon araçlarını monte edemeyeceği yönündeki önyargıya aldırış etmeyen Soichiro Honda, 70’lerin ortasında ABD’nin Ohio eyaletinde bir fabrika kurdu. Honda Accord, 80’li yıllarda ABD’de satış rekorları kırdı. Bu araba nedeniyle Amerikan otomotiv sektöründe ilk kez yatırım yapan bir Japon girişimci olarak Soichiro Honda’nın özel bir yeri vardır.

80’lerin başında Honda Japonya’nın en büyük 3. otomobil üreticisi, 80’lerin sonunda ise dünyanın en büyük 3. otomobil üreticisi haline geldi.

 

“Bay Fırtına”

Honda temel olarak kadın, erkek ve gençleri hedef aldı. Yani orta sınıf tüketicilere yönelik araç üreten Honda’nın bu kadar başarılı olmasının ardında başarılı bir yönetimin yanı sıra, yüksek teknolojiye sahip şık otomobil üretmesi yatar.

Soichiro Honda ise başarısının ardında “deneme yanılma” olduğun ifade ediyor: “Honda çalışanlarının hedefleri daima yüksek olmalı, ancak başarısız olmaya da hazır olmalılar.”

Soichiro Honda’nın bir diğer özelliği de risk alabilmesidir. Honda, hedeflerini gerçekleştirmek için her şeyi riske edebilecek kadar idealist bir kişidir .

Çalışanları Soichiro Honda’yı “Bay Fırtına” olarak adlandırmaktadır. Zira zaman zaman duygu patlamaları yaşayan Honda, çalışanları tarafından sevilmesine rağmen bir o kadar da kendisinden korkulmaktadır. Honda, azimli, tevazu sahibi ve iyilik sever bir insan olarak bilinir. Ayrıca hatalarından ders almasını bilen, insanlara hatalarından ders almalarını öğütleyen bir liderdir.

 

Rakipleri Tarafından Dışlandı

Honda, piyasaki yerini sağlamlaştırdıkça özellikle Japonya’da üvey evlat muamelesi gördü. Zira Japonya’daki petrol krizi nedeniyle üreticiler fiyatlar artırıp üretim maliyetleri kısmak gibi bir strateji içindeydiler. Ancak Soichiro Honda buna karşı çıkıyordu. Öyle ki bu dönemde fiyatları düşürüp üretim kapasitesini iki katına çıkardı. Sonuç olarak Nissan ve Toyota’nın satışları %40 düşerken Honda’nın satışları %76 arttı.

Tüm hayatı boyunca klasik görüşleri yıkmakla geçen Honda, çoğu zaman profesyonel danışmanlarla çalışmayı reddetti. Zira o eğitimin de bir tür dogma olduğuna ve inovatif düşünmeye engel olduğuna inanıyordu. Daima kendi prensipleri doğrultusunda hareket eden Soichiro Honda şöyle diyor:

“Geri dönüp baktığımda pek çok hata yaptığımı görüyorum. Ama başarılarımdan dolayı da gururluyum. Peşpeşe hatalar yapmış olmama rağmen aynı hatayı ikinci kez tekrarlamadım.”

 

Kimseye Özel Muamele Göstermedi

Soichiro Honda, kendi kurduğu şirkette 65 yıl çalıştı ve yeni üretilen her aracı bizzat test etti. Şirket kademelerinde hiçbir akrabasına ve arkadaşına da özel muamele göstermedi.

Şirketin kurucusu ne kadar şahane olursa olsun, bu kişinin oğlunun şirketin başına geçmesi garanti değildir. Honda’da akrabalığa, kan bağına değil; liderliğe önem verilir.

1973 yılında şirket 25. kuruluş yıldönümünü kutladı ve bu kutlama esnasında Honda emekliliğini açıkladı. Şirketin yeni patronu ise çalışanlardan biri oldu.

Honda emekli olduktan sonra da boş durmadı gerçi. Tokyo Ticaret Odası başkanı ve Japon Otomotiv Federasyonu başkanı seçildi. Trafik güvenliğine yönelik bir vakıf kurdu. Ayrıca çevre dostu teknolojilerin geliştirilmesi üzerinde Honda Vakfı’nı kurdu.

5 Ağusos 1991’de hayata veda eden bu büyük girişimci arkasında 470 icat, 150 patent ve çeşitli üniversitelerden fahri doktora dereceleri bıraktı. Sadece 3200 dolarla kurduğu şirketin bugün yıllık kazancı 30 milyar dolardan fazla.

“Başarı ancak defalarca başarısız olmakla elde edilir. Başarının temelinde zorluklarla mücadele etmek vardır. Zorluklardan korkmazsanız başarı size kendi gelecektir.” – Soichiro Honda

 

 

İlginizi çekebilir

Mutlaka Okumanız Gereken Başarı Hikayeleri

Ferruccio Lamborghini’nin Başarı Hikayesi

Durmuş BAYRAM

Yazar : Durmuş BAYRAM

Bilkent Üniversitesi "İletişim ve Tasarım" bölümünden mezun olduktan sonra DW Türkçe gibi birçok saygın kurumda online gazetecilik ve video üreticiliği yaptı. Sizler için iş fikirleri ve para kazanma yollarıyla ilgili araştırmalar yapıp rehber niteliğinde içerikler hazırlıyor.

Bir yanıt yazın

Avatar

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir