“Bir yıl önceki halinizden utanç duymuyorsanız gelişme gösterememişsiniz demektir.” – Alain de Botton
İş hayatında ilerlemek büyük bir cesaret ister. Öğrenecek çok ders, yakalanacak çok fırsat, çözülecek çok problem vardır. Daha da önemlisi, başarılı olmak için vazgeçmeniz gereken pek çok şey vardır.
Newton fiziğine göre her etkinin bir de karşı tepkisi vardır ve bu sadece fizikte değil, hayatta da doğrudur.
Benjamin Hardy’nin “Willpower Doesn’t Work” adlı kitabında şöyle bir bölüm vardır:
“Hayatınızdaki her şey enerjidir. Bu da her etkinin bir de tepkiye sahip olduğunu gösterir. Örneğin gardrobunuzda onlarca kıyafet varsa, bu kadar giysi gardropta çok yer kaplar. Bununla da kalmaz, her sabah “Bugün ne giysem?” diye dakikalarca düşünmenize neden olur. Yani zihninizde de yer kaplar bu giysiler.”
Yani özetle hayatınızda belli bir ivme kazanmak istiyorsanız, bazı şeylerden vazgeçmeniz gerekir.
Bunlar maddi (kıyafet) ve manevi (bastırılan duygular) şeylerdir.
İş hayatında da bir sonraki aşamaya geçebilmek adına bazı şeylerden vazgeçmeniz, bazı alışkanlıkları bırakmanız gerekir.
- Yani lisede size başarı sağlayan alışkanlıklarınız üniversite hayatınızda işe yaramayabilir.
- Bekarken sahip olduğunuz alışkanlıklar evlendiğinizde geçersiz hale gelir.
- Kendi işinizi kurduğunuz zaman, maaşlı çalışırken edindiğiniz alışkanlıklar-beceriler işe yaramaz hale gelebilir.
Tüm bunlar sizin bugüne taşıyan şeylerdir ancak demode olan, zamanı geçen ve size artık herhangi bir fayda sağlamayan alışkanlıklardan kurtulmak, yeni fırsatlara yer açmak için son derece önemlidir.
Bu sayımızda hayatta ve özellikle iş hayatında başarılı olabilmek için vazgeçmeniz gereken şeylere bakacağız.
1. Geçmiş Başarılarınızı Unutmayın
“Ne kadar geri çekilirseniz, o kadar geniş bir alanı görürsünüz.” -Winston Churchill
Girişimci olarak geçmiş başarılarınızı unutmanız kolaydır.
Ancak geçmişte başardıklarınızı düşündüğünüz zaman daha özgüvenli hareket edersiniz ve çevrenizdeki kişiler bu özgüvenden olumlu bir biçimde etkilenir.
Özgüven pasif bir şekilde kazanılmaz. Özgüven bizzat kendi çabalarınızla elde edilir ve geçmiş başarılar özgüven kazanmak adına etkilidir.
2. “Nasıl” Diye Düşünmeyi Bırakın
“Dünyayı tek başıma değiştiremem ancak suya attığım taşla çok sayıda dalga yaratabilirim.” -Rahibe Teresa
Dan Sullivan ve Benjamin Hardy’nin ortaklaşa yazdıkları bir kitap var: “Who, Not How” (Nasıl Değil, Kim)
Kitabın yazarlarından Dan Sullivan 20.000 girişimciyle yaptığı görüşmeler sonucunda şu sonuca ulaşmış: “Milyonerler kendilerine ‘nasıl’ diye sorar, milyarderler ise ‘kim’ diye sorar.”
Buradan çıkarılabilecek ders ise şu: İşinizde belli bir seviyeye ulaşana kadar bireysel çalışabilirsiniz. “Nasıl” sorusuna yanıt bulabilmek için kendi yeteneklerinize odaklanabilirsiniz. Ancak işinizi büyütüp yeni çalışanlar işe aldığını zaman bu kişilerin hala size “nasıl” yapmaları gerektiğini sorduklarını görebilirsiniz.
İşinizi gerçekten büyütmek istiyorsanız Dan Sullivan’ın tavsiyesine kulak vermekte yarar var:
“Her şeyin nasıl yapılacağını söyleyen kişi olmaktan vazgeçmeli, nasıl yapılacağını bilen kişilerin kim olduğunu tespit etmeye odaklanmalısınız.”
3. Yalnız Çalışmaktan Vazgeçin
“Bireysel görevler ile şirketin hedefleri arasındaki bağlantıyı tesis edin. İnsanlar bu bağlantıyı gördüklerine işlerine daha motive bir şekilde asılırlar. Kendi çalışmalarının şirkete büyük katkı sağladığını düşünerek motivasyon ve mutluluk elde ederler.” – Scott Blanchard
İşinizi büyüttükçe faaliyet alanlarınız ve ilgilenmeniz gereken konular da çeşitlenecek. Bu noktada her işi tek başınıza yapmak yerine, her konuyu o konuda uzman olan personelinize bırakmalısınız. Eğer şirkette olup biten genel resmi göremezseniz maksimum verimlilikte çalışamazsınız.
Bu bağlamda tüm sorunları tek başınıza çözmeye çalışmayın.
Çalışanlarınızın birbirinden ve şirketten habersiz çalışmasına izin vermeyin. Dayanışma ve iletişimin güçlü olduğu bir şirket kültürü oluşturmaya çalışın.
Mutlaka okuyun: Başarılı Girişimciler İşin Sadece %5’ini Üstlenirler!
4. Başkalarını Kendiniz Gibi Sanmayın
“Birinden yatırım aldığınız zaman bu kişi maddi bir kazanç bekler. Birinden duygusal bir yatırım aldığında bu kişi katkı sağlamak ister.” – Simon Sinek
İş sahibi olarak çalışanlarınızdan farklı düşünmek durumundasınız. Zamanla işinize ne kadar yatırım yaparsanız o kadar çok maddi kazanç beklersiniz.
Çalışanlarınız ise farklıdır. Onlar şirketinizin başarısına maddi bir katkı sağlamadıkları için onlardan duygusal bir yatırım talep edin.
5. Reaktif Olmayın
“Kahramanlar asil hareketlerde bulunan ve bunu yaparken başkalarını incitmeyen insanlardır.” – Philip Zimbardo
Umutsuz hissetmeye başlattığınız an kitaplardan ve hocalarınızdan öğrendiğiniz her şeyi unutur ve içgüdülerinizle hareket etmeye başlarsınız. Çalışanlarınız da böyle yapar.
Buradaki sorun şudur: Şirketiniz küçükken geliştirdiğiniz içgüdüleri, şirketinizi geliştirmeye çalışırken uygulayamazsınız. Geçmiş çözümler bugünkü sorunlara çare olmaz.
6. Parayı Motivasyon Kaynağı Olarak Görmeyin
“Parayla tutku satın alınamaz.” -Brad Federman
Parayı motivasyon kaynağı olarak görmek çok tehlikelidir. Daniel Pink “Drive: The Surprising Truth About What Motivates Us” (Bizi Motive Eden Şeyler Hakkında Şaşırtıcı Gerçek) adlı kitabında paranın rutin şeyler için etkili bir motivasyon kaynağı olduğunu, ancak işin içine düşünce ve yaratıcılık girdiğinde paranın motivasyonu olumsuz etkilediğini söylüyor.
Yani bir iş için özveri, azim, kendini adamak gibi unsurlar gerektiğinde para motivasyon yaratmaz.
Mutlaka okuyun: Çalışanları Motive Etmenin 10 Bilimsel Yolu
7. Şüpheden Vazgeçin
“Bir insanın eylemlerinden şüphe duymaya başladığınızda bu kişinin yaptığı her şey kusurlu görünmeye başlar.” – Mahatma Gandhi
Lider pozisyonundayken başkalarının niyetlerinden şüphe duymak doğaldır. Bu düşünce çalışanlarınızla sağlıklı bir iletişim kurmanızı engeller. Başka insanlar davranışlarını kınamak ve eleştirmek yerine bir lider olarak kendi işinize baktığınız zaman daha çok şey üretirsiniz.
Yani insanların farklı bir niyeti olduğunu tahmin ettiğinizde, bu kişiler de sizin için aynı şekilde düşünmeye başlar. Çalışanlarınıza vizyon ve misyonunuzu öğrettiğiniz zaman bunu samimi bir yaklaşımla yapın. Bir sorun ortaya çıktığı zaman samimiyetiniz ve dürüstlüğünüz çalışanlarınız tarafından takdir edilir.
8. Yalnız Hissetmekten Vazgeçin
“İnsanların büyük bir bölümü, sessiz bir umutsuzluk içinde yaşar.” -Henry David Thoreau
Büyüdükçe ve sorumluluklarınız arttıkça bir girişimci olarak kendinizi yalnız hissedebilir, lider yalnızlığına kapılabilirsiniz.
Bu yalnızlığa karşı en güzel çare, çevrenizi genişletmektir. Eğer sizle aynı hedeflere ve motivasyona sahip bir arkadaş çevreniz yoksa, arkadaş ortamınızı değiştirin. Sizin gibi girişimcilerle arkadaşlık kurun.
Mutlaka okuyun: Zenginler Arkadaşlarını Nasıl Seçiyor?
9. Başkalarını Kendi Emellerinize Alet Etmeyin
“İnsanları ya kendimiz gibi ya da obje olarak görürüz.” -The Arbinger Institute
Startup aşamasında çoğu girişimci kendi şirketinin her şeyidir. İşe aldığınız ilk kişi, sizin sunduğunuz hizmetin kalitesini artırmak için şirketinize katılır. Yani bu kişi sizin üretkenliğinizi artırmak için kullandığınız bir araçtır.
Bir sonraki aşamada ise çalışanlar artık araç değil, inisiyatif alabilen kişiler haline gelir. Yani şirketiniz büyüdükçe çalışanlarınıza başlangıç aşamasındaki gibi araç olarak değil, sorumluluk sahibi insanlar gözüyle bakmanız gerekir.
10. Sabit Fikirli Olmaktan Vazgeçin
“Dün işe yarayan beceriler, bugünün gereklerine kifayet edemez.” -Dan Sullivan
Şu an olduğunuz yerden olmak istediğiniz yere gitmek için sabit fikirli olmaktan vazgeçmek zorundasınız. Motivasyon konusunda önemli bir yazar olan Carol Dweck şöyle diyor: “Sabit fikirli insanlar yeteneklerinin de sabit olduğunu düşünür.”
Küçük bir işletmeyseniz büyümek için sabit fikirli olmaktan vazgeçmeniz gerekir. Bu aşamaya kadar sizi büyüten şeyler, bundan sonraki süreçte size fayda etmez. Yeni stratejiler, yeni yöntemler bulmanız gerekir.
11. Varsayımda Bulunmayı Bırakın
“Ancak soru sormaya cesareti olmayan kişiler varsayımda bulunur.” -Miguel Ruiz
Çoğu şirkette insanlar bir hata yaptıklarında cezalandırılır. Sonuç olarak çalışanlar soru sormaktan imtina ederler. Soru sorulmadığı zaman ise ne yapılacağı net bir şekilde bilinmez ve yine hata yapılır. Yani tam bir kısır döngü söz konusudur.
Siz kendi şirketinize tam tersini yapmalı, inovasyon için şeffaflığın birinci kural olduğunu çalışanlarınıza öğretmelisiniz. Diğer bir ifadeyle zor, sinir bozucu, zaman kaybettirici şeyler fark ettikleri zaman çalışanlarınızın bunu size bildirmelerini isteyin. Aksi halde çalışanlar bu durumların normal olduğu kanısına ulaşır ve potansiyel bir büyüme hamlesi tabiri caizse ölü doğar, büyük bir potansiyel heba olur.