Motivasyonunuzu Korumanın 7 Yolu

Motivasyonunuzu sürdürebilmek en iyi koşullar altında dahi zor olabilir. Yapılacaklar listeniz dört sayfayı aşmışsa nasıl motive olabilirsiniz ki? Yaptığınız onca iş başvurusunun biri daha hüsranla son bulduysa? Evlendirip yuvasını kurduğunuz çocuğunuz eve geri dönme planlarını açıkladıysa? Peki ya hem arabanız hem de çamaşır makineniz aynı zamanlarda bozulduysa ve tam da bunlar yüzünden şahsi projeleriniz üzerinde çalışmak için yeterli zamanı bulamıyorsanız? Bu koşullarda motivasyonunuzu sağlamanız nasıl mümkün olabilir?

Buzdolabınıza en fit olduğunuz zamanlardan bir fotoğrafınızı koymak, kendinize tam 1 milyonluk bir çek yazıp bu çeki bilgisayar ekranınıza yapıştırmak ya da dört bir yanı “Ruh eşimi buldum” tarzındaki olumlama cümleleri ile kaplamak gibi popüler psikoloji tekniklerinden bizler de haberdarız. Ancak bilmelisiniz ki motivasyon bir sihir değil. Sihirli bir değnekle de gelmiyor. Motivasyon sağlayan küçük bir mavi hap da yok. Ancak hemen ümitsizliğe kapılmayın, çünkü motivasyonunuzu artırmak ve korumak için yapabileceğiniz bir şeyler var.

Sizler için üstün başarı gösteren insanları gözlemledik ve  motivasyonunuzu sürdürmenizi sağlayacak 7 şeyin bir listesini oluşturduk. Peki sizin hangi konuda motivasyonunuzu artırmaya  ihtiyacınız var? Yeni bir işe atılmak mı istiyorsunuz? 10.000 parçalık bir yapboz yapmak mı? Yoksa dünyanın en yüksek dağına tırmanmak mı amacınız? Cevabınız ne olursa olsun bu listeden herkes faydalanabilir:

İşte motivasyonunuzu korumanızı sağlayacak ve sizi başarıya götürecek 7 adım:

 

1. Bir hedef belirleyin ve bu hedefi en ince ayrıntısına kadar görselleştirin.

Hedefinizi görün, onu hissedin hatta hedefinizi nihayete erdirdiğiniz anda size eşlik edecek tüm sesleri hayal edin. Saçlarınız arasından süzülecek rüzgarı hissedin, alkış seslerini duyun. Tıpkı dünyaca ünlü atletler gibi. Onlar da performanslarını görselleştirirler öyle ki bitiş çizgisini geçtiklerinde yüzlerinden damlayan ter kokusuna kadar. Hatta bununla da kalmaz performanslarını zamanın ötesine taşımayı dahi başarırlar.

 

2. Hedefinize neden ulaşmak istediğinize dair bir liste oluşturun.

Dikkatimizi kolaylıkla dağıtabilen onca telaş ve koşuşturmayla dolu bu dünyada kontrolünüzü kaybetmek son derece kolay. Bu yüzden kendinizi hedefinize odaklamanız gerek. Çok daha sağlam bir  “başarı” garantisi isteyenleriniz varsa bir an evvel kalemlerine sarılıp hedeflerini kağıda dökmelerini öneriyoruz. Yapılan araştırmalar, yazı yazmanın harflerle birebir bağlantı kurulmasını sağladığından beynimizi çok daha aktif bir şekilde çalıştırdığını gösteriyor. Buna karşın bilgisayar üzerinden yazı yazmak yalnızca harf seçmeyi içeren otomatik bir işlev ve bu şekilde yazdıklarınızla zihinsel bağlantı kurma oranınız çok daha düşük. Bu da yazdıklarınızın gerçekleşme olasılığını ciddi anlamda düşürüyor.

 

3. Hedefinizi küçük parçalara ayırın ve ara hedefler ya da ödüller belirleyin.

Biz bu olayı “bölümleme” olarak tanımlıyoruz. Hatta bizce hedefleri küçük parçalara ayırma işi dikkat eksikliğinin en etkili panzehiri sayılabilir.  Bir düşünsenize, yaşamlarımızdaki en büyük stres yapılacak çok sayıda işimiz olduğu duygusundan kaynaklanmıyor mu sizce de? Bir projeye katılıp bütün her şeyi bir an önce yapmaya çalışırsanız bu işin ağırlığı altında ezilmez miydiniz?

Gelelim bölümleme olayına. Bahsettiğimiz sistem bir projenin parçalara ayrılmasını içeriyor. Projeye dair hedeflerinizi küçük gerçekçi adımlara bölüyor ve her seferinde bir tanesini gerçekleştiriyorsunuz. Yani elmanın bütününü bir anda yemeye çalışmak yerine minik ısırıklarla işe başlıyorsunuz. Nörobilim bize her küçük başarının beynin ödül merkezini tetikleyerek bizi iyi hissettirecek bir kimyasal dopamin salgıladığını söylüyor. Bu durum herhangi bir işe yoğunlaşmamızı kolaylaştırıyor ve bizlere benzer bir adım daha atmamız konusunda gerekli ilhamı veriyor. Bu durumu yapmaktan hiç hoşlanmadığınız işleri halletmede de kullanmanız mümkün; evraklarınızı veya faturalarınızı organize edebilir ya da yeni bir iş bulma konusunda da bu yöntemi kullanmayı deneyebilirsiniz.

 

4. Bir strateji edinin, ancak gerektiğinde rotanızı değiştirmeye hazır olun.

Ampulü icat eden Thomas Edison’un bu başlık konusunda size ilham vermesine izin verin: “Başaramadım değil işe yaramayacak 10,000 yöntem buldum demeyi öğrenmelisiniz. En büyük zayıflığımız pes etmemizdir. Başarmanın en kesin yolu ise her daim bir kez daha denemekten geçer. ”

 

5. İhtiyaç duyduğunuz yardımı alın.

Teorik olarak amacınızı tek başına gerçekleştirebilseniz bile hedeflerinizi başkalarıyla paylaşmanın değeri paha biçilmezdir. Bu yüzdendir ki insanlar şahitlerin huzurunda evlenirler. Niyetinizi duyurmak tüm dünyaya hatta bundan da önemlisi bilinçaltınıza son derece güçlü bir mesaj gönderir ki bu durum bazen en iyi çabalarımızı dahi sabote edebilir. Üstelik bir de yeteneklerimizi abartma eğilimindeyizdir. Öte yandan kime ne söyleyeceğimiz veya kimden yardım isteyeceğimiz konularında oldukça seçici davranırız. Bu durumu “doğru iş için doğru araç” bulmaya çalışmaya benzetebiliriz. Bunca çelişki içinde dahi bize faydası dokunacak doğru aracı ya da kişiyi bulmuş olmak motivasyonumuzu sürdürme konusunda gerekli desteği sağlayacaktır.

Mutlaka okuyun: Doğru Akıl Hocasını Bulmak İsteyenlere

 

6. Motivasyon düşüklüğü ile nasıl başa çıkacağınızı önceden belirleyin.

Bu yenilgiyi kabul eden bir düşünce biçimi değil. Aksine! Geçici bir aksaklıktan ya da aşırı yorgunluktan dolayı bir noktada tükenmiş hissetmeniz ve motivasyonunuzda bir miktar artışa ihtiyaç duymanız (neredeyse) kaçınılmazdır. Bu durum yaşandığında başka insanların hedeflerine ulaşmak için nelere katlandığını ya da acılarına kapılıp gitmemek için nasıl da direndiklerini düşünüyorum, aklıma gelen en esaslı direnişçileri yardıma çağırıyorum: Ciddi hastalıklarla savaşan arkadaşlarımı veya büyük bir yangınla hatta soykırımlarla mücadele eden tüm mağdurları.

 

7. Devam etmek için nedenlerinizin neler olduğunu sorgulayın.

Onca kusuruna rağmen Apple’ın Ceo’su Steve Jobs bu maddeyi mükemmel bir şekilde somutlaştırıyor. Bir röportajında şöyle söylemişti: “Ben zaman içinde süreklilik arz eden bir ilerleme gösterebilen insanların çoğunun içten gelen bir dürtü ile tüm bunları gerçekleştirdiğine inanıyorum. Bu durum tam da böyle olmak zorunda. Çünkü insanların gelgitli düşüncelerini ve kaprislerini düşünürsek eleştirilere sıklıkla maruz kalacağınız bir gerçek ve eleştirilmeyi hazmetmek ciddi anlamda zor. Tabi eleştirilirken biraz geri durup karşınızdaki insanı dinlemeyi de öğreniyorsunuz. Üstelik bu tarz eleştiriler sizi bir dereceye kadar övgü dolu sözlerin büyüsünden de uzaklaştırıyor, sonunda övgüleri almayı başarsanız da durum bu. Bu sayede övgü sizin için biraz daha az önemli hale geliyor hatta eleştiriler de aynı ölçüde önemini yitiriyor. Bu noktadan itibaren de daha çok içsel bir dürtü ile hareket etmeye başlıyorsunuz. ”

 

Büyük Resmi Görün

Konu motivasyon olunca düşünmeniz gereken bir bakış açısı daha var:“Neden buradayız?” Dilersiniz bunu şu meşhur sözlerle açıklayalım: “Eğer siz değilseniz, kim? Şimdi değilse ne zaman? ”Eğer bu kelimelerle anlatılmak isteneni gerçekten içinize sindirebilirseniz motivasyonunuzun düşmesi ya da bu konuda kolaya kaçmanız çok daha zor olur.

Benim en sevdiğim “Büyük resmi görme” yorumu ise Dalai Lama’dan geliyor.( Tibet’in ruhanî lideri Dalai Lama‘dır. Dalai Lama, Budizm’in kurucusu olan Shakyamuni’nin reenkarnasyon sürecini tamamlayarak, yeniden doğduğu düşünülen kişilere verilen isimdir.) Kendisine insanlık hakkında onu en çok şaşırtan şey sorulduğunda, “İnsan” cevabını vermişti. Neden mi?

“Çünkü insan para kazanmak için sağlığını feda eder. Sonra sağlığını geri kazanmak için parasını son kuruşuna kadar harcar. Ve geleceği hakkında o kadar kaygılıdır ki, şu anın tadını çıkaramaz; yani ne şu an ne de gelecek için yaşar. Asla ölmeyecekmiş gibi yaşar ve asla yaşamamış gibi de ölür. ”

Peki ya siz? Sizleri motive eden şeyler neler?

 

İlginizi çekebilir

Nasıl Motive Olunur?
Motivasyonu Düşüren Etkenler ile Başa Çıkmak
Avatar

Yazar : Deniz

Bir yanıt yazın

Avatar

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir