Steve Jobs Yeni İcatlarını Test Etmek İçin Papa’yı Nasıl Aradı?

“Merhaba, Papa cenapları ile görüşebilir miyim acaba?”

Evet, bunu da yaptı. Steve Jobs, gençlik yıllarında Beyaz Saray dehası Henry Kissingermış gibi yaparak Papa ile telefonda konuşmaya çalışmıştı. Zaten her yaştan dehalar için Papa hep ilgi çekici bir figür olmuştu.

Water Isaacson’ın yeni yayınladığı biyografide daha önce hiç bilinmeyen, kimse tarafından duyulmamış bir anekdot vardı: Apple’ın kurucusu ve Papa arasındaki bağ. Daha henüz bir lise öğrencisiyken Steve Jobs Vatikan’ı aramış ve Papa’yla görüşmek istediğini söylemişti. O zamanlarda Steve Jobs ve Steve Wozniak yakın arkadaştı, ikili yakın bir arkadaşları tarafından tanıştırılmıştı ve aradaki yaş farkına rağmen (Steve Wozniak Jobs’tan 5 yaş daha büyüktü) ikilinin elektroniğe olan tutkusu onları ayrılmaz bir ikili yapmıştı. İki deha beraber mavi kutu dedikleri bir cihaz tasarlamışlardı. Bu cihaz telefon ağındaki açıktan faydalanarak dünyanın dört bir ucuna bedava arama gerçekleştirebiliyordu. İcat ettikleri mavi kutuyu test etmek isteyen Jobs Vatikan’ı aradı ve kendisini o dönemin Beyaz Saray Sekreteri Henry Kissinger olarak tanıtarak Papa ile görüşmek istediğini söyledi. Tabii başka türlüsü düşünülemezdi. Papa’nın telefon konuşmaları hep bu yolla gerçekleşirdi: önce kişisel sekreteri kimin aradığını söyler, eğer Papa kabul ederse telefona cevap verirdi. Tabii devletin bütün basamaklarından herkes Papa’yı arayabilirdi ama cevap verip vermeyeceği meçhuldü. Eğer Papa konuşmak isterse arayan kişiye geri dönerdi. Bu da şu anlama geliyor: Habersiz bir şekilde Papa ile konuşmanız neredeyse imkansız.

Isaacson’ın Jobs hakkında yazdığı yeni biyografisi Steve Jobs’ın bir röportajını da içeriyor. Üstelik röportajın konusu da Jobs’ın dinle ilişkisi. Steve Jobs, kendisini yarı yarıya inançlı bir adam olarak tanımlıyor: “Ben tüm bunlara %50 inanıyorum diyebilirim. Bazen tanrının var olduğuna inanıyorum, bazense inanmıyorum.” ve ekliyor: “Ölümden sonra bir hayat olduğuna inanmak isterdim ama doğrusunu isterseniz hayatın sadece bir açma kapama düğmesi olduğuna inanıyorum. Ölüm dediğimiz şey sadece aradaki bir klik. Işıklar kapanır ve artık yoksunuzdur.” Her ne kadar eskiden böyle düşünüyor olsa da hastalığının keşfinden ölümüne kadar olan süreçte Jobs’ın bir parça daha inançlı bir insana dönüştüğü söyleniyor.

Anlatılan bir hikayeye göre, daha küçük bir çocukken Jobs’ın ailesi onu kiliseye yollarmış. 1968 yılında Life dergisinin kapağında açlıktan ölen bir çocuk fotoğrafı gören Jobs fotoğrafı alıp pazar günleri toplantılarını yapan papaza gitmiş ve tanrının da bunu görüp görmediğini sormuş. Papazsa: “Bunları şu an anlayamadığını biliyorum, ama evet tanrı bunları görüyor” cevabını vermiş. Bu noktada Jobs tanrıya daha fazla inanmadığını söylemiş ve bir daha kiliseye gitmemiş. Buna rağmen Jobs’ın ünlü alıntısı “Aç kal, budala kal” bilgeliğin ve farkındalığın önemini vurguluyor: Her günü son gününüzmüş gibi dolu dolu, yoğun yaşayın. Bu felsefe Jobs ile inancı arasında bir bağ kuruyor .

68 kuşağı için çok genç, Facebook içinse çok yaşlı olan Jobs vizyon sahibi bir adamdı. Teknoloji ve sanatı birleştirmeyi başardı. Teknik alanlarda bir uzmanlığı olmadığı kesindi, bir girişimci de değildi. Tasarımcı veya matematikçi de. Hele o bildiğimiz gözlüklü bilgisayar bağımlılarından hiç değildi. Şu an için, ondan bize kalan şeyler parlak eserleri! “Kişisel bilgisayarlar yapmak ve interneti cebimize sığdırabilmek bilgi devrimini yaratan şeydi: Artık sadece bilgiye ulaşmıyoruz, aynı zamanda eğleniyoruz da.”

Jobs dünyayı değiştirebileceğine inanacak kadar cesurdu, üstelik bunu yapacak kadar da yetenekliydi. San Fransisco’da, 24 şubat 1955’te doğduğunda ailesi küçük oğullarının bir gün dünyayı  değiştireceğini tahmin edebilir miydi acaba? 1976’da takım arkadaşları Steve Wozniak ve Ronald Wayne’le çalışmaya başlayarak Apple’ı kurdu, ilk projeleriniyse evin garajında yapmışlardı. Sadece 10 yıl içinde şirket, 2 milyar dolarlık kar elde eder oldu. İlk Macintosh’un piyasaya çıkış tarihi 1984’tü ama Jobs 1985’te kurucusu olduğu şirketten kovulmuştu. Apple’ın başına geri dönüşü 1998’i buldu. Şirketini yeniden eskiden olduğu görkemli günlerine taşıyabilmek için derin bir kriz içinde ellerindeki her şeyi riske atarak müzik sektörüne girdi ve turnayı gözünden vurdu. Devrim 2007’de başlamıştı; küçük, ele de cebe de sığan bir cihaz hayatlarımıza girmiş, kalbimizin derinliklerine yerleşmiş ve milyonlarca insanın aklını çelmişti. “Bu iPod, bir müzik dinleme aracı, online alışveriş yapabileceğiniz bir platform olan iTunes’la beraber çalışıyor. Devrim bu noktadan başladı, ilerleyen rekabet ve geçen yıllar bize iPhone’u, iPad’I, iCloud’u ve daha nicelerini getirdi. Bunların hepsini bize sunansa, Jobs’ın varlığı inkar edilemez saf yeteneğiydi.”

Steve Jobs’ın hayatını bir de kendisinden dinlemeye ne dersiniz? Ölümünden çok sonra ortaya çıkmış olan aşağıdaki röportaj her girişimcinin mutlaka izlemesi gerekenler arasında yer alıyor:

 

İlginizi çekebilir

Steve Jobs’tan Gerçek Liderlik Dersleri
Steve Jobs’ın Hayatı Hakkında 52 Şaşırtıcı Gerçek
Sevin KAYTAN

Yazar : Sevin KAYTAN

Londra Üniversitesi Ekonomi ve Finans bölümünden Üstün Başarı Programı kapsamında mezun oldu. Tüm dünyada girişimcilikle ilgili birçok araştırmada yer aldı. Şu anda ise kariyer yolculuğuna Paris'te bulunan "OECD Girişimcilik Merkezi" nde devam etmekte.

Bir yanıt yazın

Avatar

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir