Yaşam Kalitenizi Artıracak 8 Harika Alışkanlık

Neyi alışkanlık haline getireceğimizi seçerken fazlasıyla dikkatli olmak gerekiyor çünkü bizi biz yapan şey alışkanlıklarımızdır.

Hans Christian Andersen tarafından kaleme alınan “Kırmızı Ayakkabılar” öyküsünde genç kız bir çift kırmızı ayakkabının hayalini kurar. En sonunda da kendisine değer veren kör bir kadını kendisine bu ayakkabıdan bir çift alması için kandırır. Ayakkabılarını öyle bir tutku ile sever ki onları hayatındaki diğer her şeyden çok daha fazla önemser fakat pek çok romanda olduğu gibi karma yasaları onun peşini bırakmaz. Ayakkabıları ayağına yapışır, hiç durmaksızın onu dans etmeye zorlar, sonunda iş öyle bir noktaya gelir ki genç kız yorgunluk ve açlıktan ölmenin kıyısına gelir.

Hepimiz muhtemelen genç kızın hali karşısında alaylı bir tutum takınmayı tercih ederiz ama gerçek hayatta aslında birçoğumuz onunla aynı şeyi yapıyoruz. Bizi mutlu edeceğini düşündüğümüz şeylerin peşinden koşuyor ve aslında kendimizi tehlikeli bir yola soktuğumuzu çoğu zaman fark etmiyoruz bile.

Yakın zamanda yapılan bir çalışma da bizlere gösterdi ki iş hayatlarında en çok mutlu olanların büyük havalı ofislerde çalışanlar değil, bazen vasıfsız bir görev tanımını içeriyor olsa bile işini hobi olarak gören kişiler.

Başka bir çalışma ise fast food sektöründeki bir firmanın logosunu bile görmenin insanları sabırsız kıldığını ortaya koydu. Bunun, markaların insanların sabırsızlanmasını sağlayan birtakım ilginç karakteristik özelliklere sahip olması ile bir ilgisi yok. Bu tamamen sürekli koşturuyor olmak, yoldayken bir şeyler atıştırmak ve sağlıklı bir öğün için yeterli zamana sahip olamamak gibi kendi yarattığımız alışkanlıklarla alakalı, ki bu alışkanlıklar yüzünden kolaylıkla sabırsız birine dönüşebiliyoruz.

Hayatta peşinden koşacağımız ve alışkanlık haline getireceğimiz şeylerin seçimini yaparken dikkatli davranmamız gerek çünkü bizi biz yapan şeyler aslında bu alışkanlıklar. Doğru alışkanlıklar edinebildiğimiz takdirde hayatta doğru yönü bulma şansımız da o denli yüksek. Bunun yanı sıra bizim için en iyi alışkanlıkları hayatımıza dahil ettiğimizde daha anlamlı ve tatmin edici bir yaşam inşa edebileceğimize hiç şüphe yok.

 

1. Yaşam kalitenize zarar veren insanlardan uzak kalın.

Herhangi bir fast food şirketinin logosunu görmek bile insanı sabırsız birine dönüştürmeye yetiyorsa, etrafına negatif enerji yayan insanların hayatınız üzerinde yaratabileceği hasarları bir düşünün. Elbette sizin kendilerinden uzak kalma kararınız hoşlarına gitmeyecek, ne kadar mutsuz olduklarını yüksek bir sesle sayısız defa tekrarlayacaklardır fakat sizce de bu insanlardan ve artık çevrelerine yaydıkları negatif enerjiden kurtulmanın zamanı gelmedi mi? Hayatınız boyunca mutlaka hayatınıza sızmaya ve sonsuza kadar orada kalmaya çalışacak negatif enerjili kişiler ile karşılaşacaksınız. Fakat kendinizi sizi çileden çıkaran biri hakkında düşünürken her bulduğunuzda, o kişi hakkında kafa yormak yerine hayatınızda olduğu için minnet duyduğunuz birini hatırlamaya çalışın. Dışarıda sizin ilginizi hak eden o kadar çok insan var ki sizin için herhangi bir değeri olmayan biri hakkında boş yere zaman kaybetmeyin.

Mutlaka okuyun: Uzak Durmanız Gereken Zararlı İnsanlar

 

2. Yatağınıza telefon, tablet ya da bilgisayar sokmayın.

Hala birçoğumuz yatağımızda telefon, tablet ya da bilgisayar bulundurmanın uykumuz ve üretkenliğimiz üzerindeki olumsuz etkilerinden haberdar değiliz. Bu cihazlar sabahları gün ışığında bulunan mavi ışığı yoğun şekilde içeriyor. İnsan gözü bu ışığa direkt maruz kaldığında uykuyu tetikleyen melatonin hormonunun üretimini durduruyor ve bedeni alarm durumuna getiriyor. Akşamüzeri ise güneş ışığı içeriğindeki mavi ışık yoğunluğunu kaybediyor ki bu da vücuttaki melatonin hormonunun artmasını sağlayarak kişiyi uykuya hazırlıyor. Bir sonraki sabaha kadar da beyin bir daha mavi ışıkla karşılaşmaya hazır olmadığından beklenmedik bir şekilde bu ışığa maruz kaldığı durumda ışık karşısında büyük bir hassasiyet gösterilmesine neden oluyor. Pek çoğumuzun geceleri elinden düşürmediği favori cihazlar laptop, tablet ve cep telefonları ise doğrudan yüzümüze mavi ışık dalgaları yayıyor. Bu da melatonin hormonunun üretimini engelliyor ve uykuya dalma yetkinliğimize, uykuya dalabildiğimiz takdirde ise uyku kalitemize zarar veriyor. Hepimizin bildiği gibi kötü bir gece uykusunun bir sonraki gün için oldukça zararlı etkileri olabiliyor. Bu noktada yapılacak en doğru şey akşam yemeğinden sonra bu tür cihazlardan uzak kalmak (Televizyon belli bir mesafede izlendiği sürece bu cihazlara dahil edilmeyebilir).

 

3. Şimdiki zamanda ve bulunduğunuz yerde olduğunuz için minnet duyun.

Minnet duyuyor olmak iç huzurunuz ve mutluluğunuz için olmazsa olmazlar arasında yer alıyor. Elbette burada bahsedilen minnet duygusu elinizdeki mal varlığı, lüks eşyalar ya da son model arabanız için değil; sahip olduğunuz en basit şeyler için duyduğunuz minnet duygusu.  Bu nedenle mutlu olabilmek için şu anda sahip olmadığınız şeylere sahip olmanız gerektiğini asla düşünmeyin. Çünkü unutmayın, şu anda sahip olduklarınız için minnet duymuyorsanız hayalini kurduğunuz o büyük şeylere sahip olduğunuzda çok büyük ihtimalle onlar için de minnet duymayacaksınız.

Mutlaka okuyun: Mütevazı Bir Hayat Süren Aşırı Zengin 10 Kişi

 

4. Bazı şeylerin gerçekte sizin algıladığınızdan daha farklı olabileceğini kabul edin.

Bu madde kapsamında söylenecekler, minnet duymak ile ilgili bir önce okuduğunuz şeylerle birlikte düşünülmeli. Muhteşem bir yaşam sürdüklerini düşündüğünüz için kıskançlık duyduğunuz kişilerin kapalı kapılar ardında her türlü problemle boğuşuyor olabileceklerini aklınızdan hiç çıkarmayın. İş vereninizin ofisi taşıma kararını ilk duyduğunuzda ilk etapta canınız sıkılabilir ama bu karar sayesinde hayatınızdaki en iyi fırsatlarla da karşılaşabilirsiniz. Her şeyi bilmeniz ve geleceği okumanız elbette mümkün değil bu nedenle hayatın sizin için de bazı hoş sürprizler yapma olasılığını asla azımsamayın.

 

5. Başarısızlığa uğrama ihtimaliniz olsa bile işe koyulun.

Yazarlar sık sık yazacakları ile ilgili saatlerce beyin fırtınası yaparlar ve kitapta kendine yer bulamayacaklarını bilseler bile sayfalarca yazarlar. Buna alışkındırlar çünkü fikirlerin gelişmeleri için zamana ihtiyaç duyduklarını bilirler. Fakat pek çoğumuz sıra işe koyulmaya geldiğinde eylemsiz kalmayı tercih ederiz çünkü aklımızdaki fikirlerin henüz mükemmel olmadığına, düşündüğümüz değeri ortaya çıkaramayacağımıza inanırız. Peki, harekete geçmez ve fikirlerimize gelişmeleri için yeterli zaman vermezsek ortaya nasıl büyük şeyler çıkarabiliriz ki? Bakın, mükemmelliyetçi olmaktan mükemmel şekilde kaçınmayla ilgili yazar Jodi Picoult ne demiş:

” Elinizdeki boş sayfayı düzeltmek mümkün değildir, oysa kötü bir sayfayı dilediğinizce düzenleyebilirsiniz.”

Mutlaka okuyun: Başarısızlık Başarıya Giden Yolu Açar

 

6. Size kim olduğunuzu hatırlatan şeyler yapın.

Hep kendimize zaman ayırmak ile ilgili süslü sözler işitmişizdir, peki ama bu tam olarak ne demek? Temel olarak tüm maskelerimizden kurtulduğumuz, sadece kendimiz olduğumuz ve kendimizi en iyi hissettiğimiz şeyleri yaptığımız gerekli zamanı yaratabilmektir. İster dışarıda koşuyor ister yüksek sesle eşlik ederek 80’li yılların şarkılarında dans ediyor olun fark etmez, kendinize zaman ayırdığınızdan emin olun. Size ne kadar iyi geleceğini göreceksiniz.

 

7. Hayır diyebilin.

Kaliforniya Üniversitesi tarafından yapılan bir çalışmaya göre hayır demek konusunda ne kadar sıkıntı yaşarsak o kadar çok stres yaşıyor hatta zaman zaman depresyona giriyoruz, ki bu da otokontrolümüzü zedeliyor. Aslında hayır diyebilmek birçok insanın oto kontrolü için önemli bir sınav. Aynı zamanda hayır kelimesi fazlasıyla güçlü bir enerjiye sahip bu nedenle onu ustalıkla kullanabiliyor olmanız gerek. Duygusal zekaları fazla olan insanlar ise sıra hayır demeye geldiğinde çoğunlukla ‘yapabileceğimi düşünmüyorum’ ya da ‘emin değilim’ demeyi tercih eder. Yeni bir sorumluluğa hayır diyebilmek var olan sorumluluklarınızın yararına olabilir ve ancak bu şekilde bu sorumlulukları başarı ile yerine getirmek için kendinize şans verebilirsiniz. Burada yapmanız gereken tek şey hayır demenin bir oto kontrol eylemi olduğunu kendinize hatırlatmak. Böylelikle yüklenebileceğinizden daha fazla şeyi sorumluluk olarak hayatınıza dahil etmenin getirdiği olumsuzluklardan kaçınabilirsiniz.

Mutlaka okuyun: İşinizi ve İlişkilerinizi Etkilemeden Hayır Demenin Yolları

 

8. Kendinize gerçekçi hedefler koyun.

Aranızdan kaç kişi ‘2 aya kadar 30 kilo vermiş olacağım’ diye kendine hedef koyabilir? Büyük, korkutucu ve çılgın hedefler zaman zaman ilham verici olsa da daha sonra gerçekleştirilemedikleri takdirde kişide düş kırıklığı ve suçluluk duygusu yaratabilir. Burada sizi harekete geçirecek ve size meydan okuyacak hedeflerden uzak durun demiyorum, gerçekliğin sınırlarından uzaklaşmamaya dikkat edin yeter.

Mutlaka okuyun: Hedeflerime Nasıl Ulaşabilirim?

 

Sonuç

Tutumlarınız ve zamanınızı geçirme biçiminiz karakterinizi, dolayısıyla da mutluluğunuzu belirler. Sizi mutlu edeceğini düşündüğünüz şeylerin peşinden koşarak zaman harcamak yerine mutluluk ve huzurun tamamen sizin elinizde olduğunu anlamaya çalışın.

Merve Tulum

Yazar : Merve Tulum

ODTÜ " Endüstri Mühendisliği " bölümünden mezun olduktan sonra Boğaziçi Üniversitesinde yüksek lisans yaptı. İş hayatına hızlı bir giriş yapıp inovasyon sorumlusu, sistem ve iş analisti gibi birçok pozisyonda görev aldı. Fibabanka, Yemeksepeti ve Yapı Kredi çalışmış olduğu şirketlerden sadece birkaçı. Sizler için iş hayatında edindiği tecrübeleri sizlere aktarıyor.

Bir yanıt yazın

Avatar

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir