Bilgi Güçtür: Bilgiyi Edinmenin ve Hayata Geçirmenin Yolları

Dünyadaki insanların çoğu bilginin güç ile eş anlamlı olduğuna inanır, bireylerin de ancak haiz oldukları bilgiler ölçüsünde başarı elde edebileceklerini savunur. Evet, gerçekten de bilgi güç demektir. Fakat kullanılmayan, herhangi bir eyleme dönüştürülmeyen bilgi ne işe yarar ki? Şöyle tarafsız bir gözle baktığınızda alanının öncü akademisyenlerinin dünyanın en bilgili insanları olduğunu söyleyebiliriz. Lakin bu insanlar ne dünyanın en rahat yaşama imkanlarına sahip olan kişileri ne de bolluk bereket içinde yüzen milyonerleridir. Öte yandan üniversiteyi yarıda bırakıp hayallerinin peşinde koşan ve tabiri caizse “parayı kıran” Steve Jobs gibi pek çok milyarder de vardır. Mesela otomobili icat ederek tarihin akışını değiştiren sanayi erbaplarından Henry Ford sadece birkaç yıl resmi öğrenim görmüş, sonrasında tamamen alaylı bir usta edasıyla başarıya giden yolda ilerlemişti. O zaman soralım size: Steve Jobs ya da Henry Ford gibi başarı abideleri bulundukları noktalara nasıl geldiler? Yaşadıkları dönemlerde kendilerinden çok daha iyi tahsil görmüş başka insanlar olmasına rağmen nasıl bu kadar sükse yaptılar?

 

Bilmek ile Anlamak Farklı Şeylerdir.

Elinizde bir kova olduğunu hayal edin. Israrla kovayı doldurmaya çalışıyorsunuz ama alt taraflardaki delik yüzünden koyduğunuz suyun %90’ı heba oluyor. Böyle bir durumda deliği tamamen kapatana kadar kovayı dolduramayacağınız aşikârdır. Şimdi son derece acı bir bilgi verelim: İnsanlara sürekli okumaları yönünde salık veririz, değil mi? Peki okuma yoluyla öğrenilen bilgilerin %90’ının da delik kovadaki su misali boşa gittiğini biliyor muydunuz? Başka bir deyişle okumanın ardından geçen 24 saatlik süre içerisinde öğrendiğimiz bilgilerin sadece %10 gibi küçük bir kısmını aklımızda tutabiliyoruz. Doğru, bilgi güçtür ama öğrendiğiniz her şeyin yalnızca %10’unu kafanıza sokacaksanız bilgiye giden yolda harcadığınız zamanın da çoğu çöpe gidiyor dememizde herhangi bir beis yoktur. Aşağıdaki piramitte gördüğünüz çalışmanın temelini de bahsettiğimiz bu durum teşkil etmektedir.

ABD’nin Maine eyaletinin Bethel yerleşkesinde bulunan Ulusal Eğitim Laboratuvarları, değişik öğrenme biçimlerini müteakip 24 saat içinde bilginin akılda tutulma oranlarını ölçmek adına kapsamlı bir çalışma yaparak yukarıdaki piramidi hazırladı. Araştırma sonucunda öğrendiklerini derhal başkalarına aktaran bireylerin bu bilgilerin %90’ını beyinlerinde tutmayı başardığı tespit edildi. Neden mi? Cevap basit: Öğrendiği bilgileri başkalarıyla paylaşan kişiler aktarım sırasında bazı hatalar yapar ve bilgi haznelerindeki açıkları tespit ederek bunları giderme çabasına girişirler. Yani edindikleri bilgileri aslında öğretme eylemi sayesinde anlamlandırıp pekiştirirler.

Şayet bilgileri öğrenimin 24 saat sonrasında kullanmaya çalışırsanız aklınızda kalanlarla yetinmeniz gerekir. Öğrendiklerinizi uygulamaya çalışırsanız zorluk yaşar, çeşitli hatalar yapar, “Sanırım X ayrıntısını tam kavrayamamışım.” dersiniz. Bilgiyi edindiğiniz kitap, video, dizi, film ya da makale son derece iyi hazırlanmış ve derinlikli bir eser olabilir. Fakat uygulama yönteminden kaçarsanız inanın bunun sadece çok ama çok sınırlı bir kısmını aklınızda tutabilirsiniz. Ayrıca ele alınan konuya dair yorumunuz her zaman konuşmacı ya da yazarınkinden farklı olacaktır zira bir şeyi bilmek ile anlamak arasında ciddi ölçüde fark vardır. O hâlde “Bilgi, sadece ve sadece tam anlamıyla özümsendiğinde güce dönüşür.” gibi bir iddiada bulunabiliriz. Bir bilgiyi anlamak için de onu içselleştirmemiz gerekir. 2010 yapımı Karate Kid filminde Jackie Chan’in canlandırdığı karakter Kung Fu felsefesini içselleştirip hazmetmiş biridir. Dolayısıyla Chan, gördüğü ya da duyduğu her şeyde Kung Fu’nun yansımalarıyla karşılaşır. Hatta bir sahnede öğrencisine şu nasihatlerde bulunur:

“Kung Fu, yaptığımız her şeyde yaşayan bir olgudur, Xiao Dre! Ceketimizi giyerken de çıkarırken de Kung Fu ile karşılaşırız. İnsanlara karşı davranış biçimlerimizi bile belirleyen unsurdur Kung Fu! Her şey Kung Fu’dur.”

Davranışlarınıza ve düşünme biçiminize tesir etmeyen her okuma eğlence amaçlı yapılmış olarak addedilebilir. Neticede bir konuyu “anlamak” hem davranış hem de düşüncelerinizde somut değişikliklere sebep olur fakat o meseleyi “bilmek” hayatınızda gözle görülür bir fark yaratmaz. Buradan hareketle de “Bilgi, ancak hayatınızı değiştirdiği zaman güce dönüşür.” savını da ortaya atabiliriz. Öğrendiklerinizin hakkını vermenin yegâne yolu onları layığıyla uygulamaktır. Geçenlerde ekibimizden bir arkadaş bana “Sürekli yeni alışkanlıklar ediniyor ve bunlara resmen sımsıkı bağlı kalıyorsun. Maalesef ben edindiğim hiçbir alışkanlığı sürdüremiyorum. Anlatsana, sırrın ne? Nasıl beceriyorsun bunu?” şeklinde sorular yöneltti. Ben de bana yardımcı olan birkaç aydınlatıcı makaleyi ona gönderdim. Bunun üzerine “İyi de ben zaten bu tavsiyeleri defalarca başka yerlerde de okumuştum ki!” tepkisiyle karşılaştım. Aslına bakarsanız aramızdaki fark da bu noktada ortaya çıkıyordu. O da nasıl yeni alışkanlıklar edinebileceğini pekâlâ iyi biliyor fakat öğrendiklerini layığıyla uygulamıyordu. Ben ise bilgileri özümseyip uygulamaya koyuyor, dolayısıyla hayatıma soktuğum her şeyin hakkını veriyordum. “Özümsemek” ve “uygulamak” gibi kavramlardan bahsedip duruyoruz, peki bu konuda nasıl muvaffak olacağız? Merak etmeyin, yazımızın ilerleyen kısımlarında yeni bilgiler edinme ve uygulama konusundaki somut stratejilerimizi de sizlerle paylaşacağız. Üstelik edindiğiniz tüm yararlı bilgilerin beyninizde otomatik olarak mesken tutması için gerekenleri ele alacağız.

 

Bilginin Laneti

Aslında hiç de ihtiyacımız olmayan bilgiler edinmeye ne kadar çok zaman ayırırız, değil mi? Bir dönem e-ticaret işlerine atılmak için yanıp tutuşuyordum. Bu doğrultuda yaklaşık iki sene boyunca site tasarımı ve e-ticaret yönetimi gibi pek çok konuda araştırma yaptım. Sosyal medyadan tutun da metin yazarlığına kadar her konuda uzman addedebileceğiniz biri hâline geldim. İki yıllık muazzam çabalarım sonucunda ne kadar kazandım dersiniz?

Koca bir “0”. Evet, inanması güç ama gerçekten bir kuruş bile kazanmadım çünkü ortaya bir ürün ya da somut bir şey koymayı başaramadım. Neyi ne kadar bildiğimin hiçbir önemi yoktu zira öğrendiklerimi uygulamadım, dolayısıyla hiçbir yarar elde edemedim. Gördüğünüz gibi bilgi sadece ve sadece eyleme dönüştüğünde size güç katar. Peki bana ne oldu dersiniz? Tabii ki de eyleme dönüştürmediğim tüm bilgiler hafızamda yer kapladığıyla ve kafamı meşgul ettiğiyle kaldı… Uygulama namına hiçbir şey yapmadan sürekli bilgi depoluyordum. Öğrendiklerimi uygulamanın zamanı geldiğinde de tabiri caizse donup kalıyor, hangi bilgiyi nerede kullanacağımı düşündükçe afallıyordum.

Hakikaten de işimize zerre yaramayacak bilgileri edinmek için o kadar zaman, emek ve para sarf ediyoruz ki sonunda bunları kullanacak hâlimiz kalmıyor. Bilhassa internet hayatımıza girdiğinden beri devamlı okuyor, envaiçeşit içerikle karşılaşıp bunları tüketiyor lakin bize yararı dokunacak hiçbir netice almıyoruz. Yeri gelmişken bilgiyle ilgili başka bir noktanın altını çizmekte de fayda var: Evet, bilgi tabii ki güçtür. Fakat vakit de nakittir, israf edilmemesi gereken kıymetli bir kaynaktır. Şimdi geldik dananın kuyruğunun koptuğu noktaya: İki yıl ve muhtemelen hayatımın önceki dönemlerinde de hatırı sayılır miktarda zamanımı adete çöpe attım. Ancak günün birinde başarı merdivenlerini tırmanmış insanların bilgi edinmeye dair ne tür bir tutumları olduğunu anlayınca hayata bakışım değişiverdi. Şimdi gelin, söz konusu tutumları enine boyuna inceleyelim:

 

Bilgi Gerçekten De Güç Müdür?

Elinizde harekete geçmenizi sağlayacak kadar bilgi olmadığını düşündüğünüzden dolayı sürekli daha fazla veri tüketme ihtiyacı hissettiğiniz oldu mu hiç? Cevabınız evet ise bu alışkanlığınızdan bir an evvel kurtulmaya bakın zira başarılı insanlar genellikle eksik veri ile yola çıkar. Pek çoğu dünyanın önde gelen üniversitelerinden mezun olmadığı gibi sıra dışı yeteneklere de haiz değildir ama etraflarındaki insanların onlara öğrettikleri bilgileri nihai amaçları doğrultusunda değerlendirirler. Unutmayın, bilgi güçtür fakat bir başına kimsenin başarı merdivenlerini tırmanmasını sağlayamaz. Kendi başına bilgi, düzgün biçimde derlenip kesin bir hedefe yönelik kullanılması gereken potansiyel bir güç yığınından ibarettir. Başarıya doğru koşan bireyin her nevi bilgiye sahip olması gerekmez. Mühim olan ihtiyaç baş gösterdiğinde gerekli bilgileri edinmesi ya da etrafındaki kişilerin bilgi birikimlerinden yararlanmayı becerebilmesidir. Başarılı insanların bilgi ile aralarındaki ilişkiye şöyle bir değindiğimize göre şimdi sıra geldi ayrıntılara:

 

Bilgi Nasıl Edinilir?

Evvelden bilgi edinmek hayli güçtü. Bilhassa etrafınızdaki kişiler yeterince donanımlı değilse genel kültürünüzü arttırmak için sürekli farklı ortamlara gitmeniz, kütüphanelerin kapılarını eskitmeniz, kitaplara bir dünya para harcamanız gerekirdi. Günümüzde ise yapmanız gereken tek şey elinizin altındaki internetin hakkını vermek. Elbette eski usullere başvurarak kitap okuyabilir ve alanında isim yapmış uzmanların engin birikimlerine başvurabilirsiniz. Yani geçmişteki alışkanlıklarınızdan bütünüyle kopmak zorunda da değilsiniz. Yine de artık bilgilerin çoğuna erişim ücretsizdir, dolayısıyla kimseye danışmadan ya da kitaplara tek kuruş harcamadan internete girerek ihtiyacınızı görebilirsiniz. Ayrıca sadece okuma yapmakla yetinmeyip edX veya Coursera benzeri platformlarda çevrimiçi derslere katılabilirsiniz. MIT, Yale ve Stanford gibi dünyanın sayılı üniversitelerinde görev yapan hocaların da YouTube’a ders videoları yüklediğini de belirtmeden geçmeyelim. Kısacası başka hiçbir şeye ihtiyaç duymadan her nevi bilgiyi internetten edinebilirsiniz. Buradan anlayacağınız üzere bilgi zamanınızı vererek elde edebileceğimiz bir güç türüdür. Peki bilgi, uğruna büyük bir zaman yatırımı yapmanıza değecek bir kavram mıdır?

Yeterince donanımlı olmadığınızı düşünmeniz hasebiyle bitmek bilmeyen bir bilgi açlığı hissetmenizden daha doğal bir şey yoktur. Fakat yukarıdaki öğrenme piramidinde de gördüğünüz gibi öğrenip de kullanmadığınız bilgi tabiri caizse uçucu bir gaz gibidir. Bilgiyi ne derece ve ne kadar sürede yitireceğiniz ise uygulamaya harcadığınız zamana bağlıdır. Öğrendiklerinizin kaybolmasını istemiyor musunuz? O zaman iki çareniz var: Ya öğrenme eylemini sadece ihtiyacınız olduğunda gerçekleştireceksiniz ya da maruz kaldığını bilgileri hemen uygulamaya koyacaksınız. Daha önce de belirttiğimiz gibi harekete geçmek için bir konunun her ayrıntısını bilmenize gerek yok. Ama yeni bir şey öğrenmek için her daim harekete geçmek, çaba sarf etmek zorundasınız. Başarılı insanlar öyle ya da böyle göğüslerini gere gere savaşa girerler. Başarısız bireyler ise muharebe planlarını mükemmelleştirme gayesiyle zamanını boşa harcar, büyük resmi unutur, en sonunda da hezimete uğrarlar. O hâlde neymiş: Bilgi, doğru işlenmediğinde ışıldamayan ve paslanmaya yüz tutmuş bir demir parçası imiş.

 

Sahip Olmadığınız Bilgilerden Nasıl Yararlanabilirsiniz?

Bilgiden istifade etmek için ille de ona haiz olmanız gerekmez. Kaçımız uçakların çalışma prensiplerini bilir? Muhtemelen pek azımız. Fakat çoğumuz belirli aralıklarla uçuyoruz, değil mi? O hâlde uçarken başkalarının uçaklar hakkındaki bilgilerinden yararlanıyoruz demektir. Benzer şekilde emellerinize ulaşmak için başkalarının bilgi birikimlerini kullanabilirsiniz. Buradan hareketle aslında zihninizde bulunmayan bilgi de güçtür diyebiliriz. Hatta kulağa biraz menfaatçilik gibi gelse de çoğu zaman bu yaklaşımın daha akıllıca olduğu aşikârdır. Mesela ben internet sitemi kurarken “HTML, CSS, PHP… Ne varsa öğrenmem lazım!” diyerek kendimi yiyip bitirmiştim. Fakat sonraları anladım ki tek tek tüm yazılım dillerini öğrenmeye kalkışırsam bir ömür boyu ortaya doğru düzgün bir site çıkaramayacağım. Peki ne mi yaptım? WordPress adlı içerik yönetim sistemini keşfettim, satın aldım ve gerekli ayarlamaları yaparak işe koyuldum. Neredeyse yarım saat gibi kısacık bir sürede her işimi hallettim. Olaya başka bir açıdan bakarsak başkalarının yarattığı bilgilerden faydalanarak yine insanlara katkıda bulunma amacı güden bir site kurmuş oldum. Zamanımı da hayatımın çoğu bölümünde kullanmayacağım kodlama dillerini öğrenmeye harcamamış oldum.

Yeterli bilgiye sahip olmadan amaçlarınıza ulaşmanın yollarından biri de etrafınızda size yardımcı olabilecek insanlar bulundurmanızdır. Doğru insanları bulduktan sonra onları hedefe yönlendirerek istediğiniz sonuçları almanız işten bile değildir. Bu sayede tonlarca bilgiyi hazmetmekle uğraşmadan arzuladığınız noktaya gelebilirsiniz. Unutmayın, ihtiyacınız olan bilgiyi nerede ve ne zaman bulabileceğinizi bilmek de en az o bilgiye sahip olmak kadar mühimdir. Mesela internet sitem için logo yapmam gerekiyordu. Görsellerle ilgili programlardan hiç hazzetmeyen biriydim. Sizce bu durumda ne yaptım? Tabii ki de işinin ehli bir grafik tasarımcı buldum ve logo konusunda ondan destek aldım. 120 liraya 24 saat gibi kısacık bir sürede tüm işimi halletmiş oldum. Gidip de grafik tasarım programlarını öğrenip logoyu kendi başıma yapma gafletinde bulunsaydım hayatımdan bir güzel sene daha gidecekti!

 

Eyleme Dönüştürülmeyen Bilgi Faydasızdır.

Defalarca söyledik, yine tekrarlayalım: Atıl duran bilgi hiçbir işe yaramaz. Zekânızı ve bilgi birikiminizi bir amaç uğruna kullanmıyorsanız gelmiş geçmiş en büyük deha olsanız kaç yazar? Bilgi mermi ise eylem de silahtır. Elinizde silah yoksa mermi ne işe yarar? Fakat elinizde mermi olmasa bile silahınızı fırlatarak en azından yek bir hedefi vurabilirsiniz. Buradan hareketle bilgi olmadan gerçekleştirilen eylemlerin hiçbir şekilde eyleme dönüştürülmeyen atıl bilgilerden çok daha değerli olduğu sonucuna varabiliriz. Tabii, söylemesi kolay ama okuduğunuz her şeyden galeyana gelip nihayetinde bunları eyleme dönüştürmeniz de epey zordur. Şimdi bu yazıyı okuyup özgüven topluyorsunuz, değil mi? Peki burada öğrendiklerinizi uygulama ihtimaliniz kaç? Aslına bakılırsa çok da yüksek değil. O yüzden yazımızı iki kısma ayırdık. Birinci bölümde gördüğünüz üzere daha teorik bir yaklaşım takındık. İkinci kısımda ise biraz daha uygulama ağırlıklı taktiklere değineceğiz. Adım adım bilgi edinme ve öğrendiklerinizi uygulama stratejileri üzerine kafa yoracağız. Bahsettiğimiz yöntemlerden yararlanarak girişeceğiniz öğrenme faaliyetleriyle hayatınızı adeta değiştireceğinizden hiç şüpheniz olmasın!

 

Bildiklerinizi Hayata Geçirmenin Yolları:

1. Adım – Öğrenme İle Elde Edeceğiniz Sonuçları Tanımlayın.

İlk olarak öğrenim faaliyetinizin sonucunda elinize ne geçeceğini bilmeniz gerekir. Burada kastedilen mevcut ve gelecekteki durumlarınız arasındaki geçişi sağlayacak olan bilgi, beceri ya da tutumlardır. Daha basit bir tabirle bunca çaba sonrasında elinize geçecek olan somut veya soyut kazanımlardır. Sonucu önceden tanımlamak size yol haritanızı doğru biçimde çizmeniz konusunda muazzam ölçüde kolaylık sağladığı gibi lüzumsuz bilgi kaynaklarıyla vakit kaybetmenizi de önler. Ayrıca bu adımı doğru uygularsanız yazımızın ilk kısmında bahsettiğimiz gibi bilgiyi öğrenme ya da başkalarının birikimlerinden yararlanma seçeneklerinden birini belirlemeniz ziyadesiyle kolay hâle gelir. Bazen kafanızda herhangi bir öğrenme gayesi olmadan bilgiyi dümdüz tüketirsiniz. Bu makaleyi okumaya başladığınızda da muhtemelen aklınızda belirli bir öğrenme hedefi yoktu. Zaten arkadaş tavsiyesi üzerine kitap okurken, rastgele bir TED videosu izlerken ya da internette gezinirken de genelde bir amaç dahilinde hareket etmezsiniz. Fakat okuduğunuz kitabın yazarı, izlediğiniz videodaki konuşmacı ya da internette gezdiğiniz sitelerin içerik üreticilerinin birtakım amaçları ve size ulaştırmak istedikleri mesajları vardır elbette. İşte onların niyetlerini tam anlamıyla idrak edebilirseniz okuduğunuz ya da dinlediğiniz şeylerden en üst düzeyde verim alabilirsiniz. Mesela bu yazımızdan çıkarmanız gereken sonuç nedir? Tabii ki de kendini kaybetmişcesine veri tüketmeyi bırakıp bir hedef uğrunda mücadele vererek öğrendiğiniz yararlı bilgiler doğrultusunda harekete geçmek!

 

2. Adım – Not Alın ve Kontrol Listesi Oluşturun.

Tükettiğiniz bilgilerle ilgili not alırsanız ilerleyen tarihlerde öğrendiklerinizin aklınızdan uçup gitme ihtimali azalır. Bu doğrultuda kendinize bir kontrol listesi yapmayı da ihmal etmeyin. Söz konusu liste ile aldığınız notlar birbirinden ayrı defter ya da sayfalarda bulunmalı. Notlarınız öğrendiğiniz bilgilerin özeti niteliğinde olmalı, kontrol listesi ise uygulamaya koymanız gereken kalemleri içermelidir. Bu makaleyle ilgili not aldıysanız muhtemelen her başlığın altına bir özet cümle yazmışsınızdır. Kontrol listesi yaptıysanız da takip etmeniz gereken sistemi ve adımları belirtmişsinizdir. Not almak ya da kontrol listesi oluşturmak için Evernote, Microsoft OneNote ya da Google Keep gibi popüler uygulamaları kullanmanızı da tavsiye ederiz. Bu uygulamaların hem web arayüzünün hem de mobil uygulamalarının olması işinizi bayağı kolaylaştıracaktır.

Mutlaka okuyun: Not Alma Alışkanlığı Neden Önemlidir? Nasıl Kazanılır?

 

3. Adım – Farklı Kaynaklardan Araştırma Yapın.

Bilgiyi tüketirken yararlanabileceğiniz yöntemlerden biri de farklı kaynaklara başvurarak değişik bakış açılarını görmektir. Bu sayede öğrenmeyi hedeflediğiniz konuyu daha derinden kavrayabilir ve benzer bilgilere maruz kalma sürenizi uzatabilir, en nihayetinde de zihninize girenleri iyice pekiştirebilirsiniz. Ayrıca harekete geçmenizi sağlayacak veri tabanınız da daha geniş olacağından epey rahat edersiniz. Konuyla ilgili prensipleri özümser, mühim detayların hakkını verirsiniz. Farklı bakış açılarından istifade etmeniz aynı zamanda taraflılık gafletine düşmenizin önüne geçer.

 

4. Adım – Öğrenmeyle Eşzamanlı Uygulamaya Girişin.

Farklı kaynaklardan bilgi tüketmenizi salık verdik ama daha çok veriye erişeceğim derken adeta boğulursanız yine eylemsiz kalma tuzağına düşme ihtimaliniz baş gösterir. Resmen yıllarca bilgi tüketip put gibi kalabilir, hiçbir fayda elde etmeyebilirsiniz. Bu yüzden ciddi miktarda veriye maruz kalıyorsanız her kaynaktan elde ettiğiniz bilgileri önce uygulamaya dökün, sonra yeni maceraların peşinde koşun. Yani aklınıza giren tek bir kelime bile boşa gitmesin. Yeni bilgiler öğrenirken eşzamanlı olarak atacağınız adımlara dair kontrol listenizi oluşturmayı ihmal etmeyin. Bir sonraki bilgi kaynağına geçmeden önce de mevcut listenizdeki adımları hayata geçirin. Şayet bunu yapmaz, listenizi uzattıkça uzatır ama tek bir adım atmazsanız bir müddet sonra kafanıza giren bilgiler kolonya misali buharlaşıp gidecektir.

 

5. Adım – Kendinizdeki Gelişimleri Çok Yakından Takip Edin.

Öğrenmenin esas amacı, mevcut ve ulaşmayı arzu ettiğiniz durum arasındaki boğaza sağlam bir köprü inşa etmektir. 1. adımda öğrenme amacınızı tanımladıysanız zaten mevcut ve ulaşmayı hedeflediğiniz durumu da gayet iyi biliyorsunuz demektir. Hayatınızda gözle görülür değişimler ve gelişimler yoksa pek çok şeyi boşuna öğreniyorsunuz demektir. Bu durumda öğrenmeyle uğraşıp zamanınızı boşa harcamanıza gerek yok; gidin bilgisayar oynayarak kafa dağıtın, daha iyi! Duymaktan sıkıldınız ama tekrar altını çizeceğiz: Uygulama konusunda noksansanız öğrendikleriniz boşa gider. Bu yüzden hayatınızda meydana gelen değişimleri ve gelişim kaydettiğiniz alanları sürekli takip edin ki öğrendiklerinizin işe yarayıp yaramadığını görün. Mevcut durumunuzdan arzu ettiğiniz koşullara doğru bir yolculuğa çıkmamışsanız ya harekete geçmemişsiniz ya da her ne yapıyorsanız yanlış yapıyorsunuz demektir. Rotanızı doğru ayarlamanız için kendinizi sürekli takip altında tutmanız şarttır. Mesela günlük tutarak hayatınızda olan bitenleri izleyebilirsiniz.

 

Uzun Lafın Kısası

Bir kişisel gelişim yazımızın daha sonuna geldik. Hayatımızı değiştirmeyen bilgilerin hiçbir işe yaramadığını, ancak bize fayda sağlayan verilerin güç olduğunu iyice kavradık. Bir hususun her detayını bilmeye mecbur olmadığımızın farkına vardık. Bilgiden yararlanmak için illa aklımıza bir şeyler kazımamız gerekmediğini anladık. Unutmayalım, başkalarının birikimlerinden yararlanarak da pekâlâ hedeflerimize ulaşabiliriz. Çevremizdeki insanları doğru yönlendirerek, bazen biraz daha fazla para harcayarak zaman kazanarak kişilerin bilgilerinden yararlanabiliriz. Şimdi son bir kez hatırlatalım: Ne öğrenirseniz öğrenin, uygulamadan kaçmayın. Yazımızın ikinci kısmında enine boyuna ele aldığımız adımları sırasıyla takip edin ve başarı basamaklarını hızla tırmanmaya başlayın. Hadi, şimdi yazımızı uygulamaya koymanın tam zamanı! Hepinize kolay gelsin!

 

İlginizi çekebilir

Etkili Kitap Okuma Tekniği: Bir Ceo Gibi Okuyun!
Kendinizi Geliştirmenin Yolları
Berkay BABAOĞLU

Yazar : Berkay BABAOĞLU

Boğaziçi Üniversitesi " Çeviri Bilimi " bölümünden mezun olduktan sonra iş hayatına atıldı. Silverline, Coca Cola gibi birçok firmada üst düzey pozisyonda çalıştı. Şimdi ise Simfer firmasında uluslararası satış müdürü olarak görev yapmakta. Sizler için iş hayatında başarı yakalamakla ilgili rehber niteliğinde yazılar kaleme alıyor.

Yorum

Bir Yorum da Sen Bırak
  1. Bilgi okuyarak öğreniliyor ama uygulama yaparak pekiştiriliyor. Özellikle bazı mesleklerde (mimarlık gibi) uygulamasız öğrenmek imkansız ama öğrendiğinizi de uygulama sayesinde unutmuyorsunuz:)
    Sevgiler

Anonim için bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

Avatar

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir