Bizim yeniisfikirleri.net olarak genel amacımız hem telaş içindeki okurlara bilgiyi kolay okunur halde sunmak hem de bir yandan, daha sabırlı kullanıcılar için zengin ve bilgilendirici makaleler yaratmak. İnternetteki içeriklerin okurlarının bilgiyi olabildiğince çabuk kavraması gerektiğinden, çoğu geleneksel yayımcının tarzından uzak durmaya çalışıyoruz. Bu da demek oluyor ki bazı eski kuralları tuttuğumuz gibi camdan dışarı atacağız.

Çeviri Anlayışımız

Yeni İş Fikirleri ailesi olarak uzun süredir belirli bir çeviri anlayışını oturtmaya çalışıyoruz. Bu kapsamda rehber niteliğinde kısa bir yazı hazırladık. Yazımızda çeviribilim kavramlarından da yararlandık. Dileriz faydasını görür ve Yeni İş Fikirleri için çeviri yaparken zevk alırsınız!

1- Çeviride Yabancılaştırma ve Yerelleştirme: Hangisini Kullanacağız?

Türkiye’nin güzide üniversitelerinin çeviribilim bölümlerinde ilk seneden öğrencilere belletilen konulardan biridir bu. Yabancılaştırma, çeviride hedef kitleyi yani hitap ettiğimiz okurları alıp kaynak metnin kültürüne götürmektir. Başka bir deyişle, yabancılaştırma stratejisi kapsamında kaynak metindeki pek çok unsur korunur, hatta gerekirse yabancı dildeki kalıplar, ifadeler, atasözleri ve daha nice kelime oyunları hemen hemen olduğu gibi hedef dile (Türkçe) aktarılır. Ünlü ABD’li çevirmen ve akademisyen Lawrence Venuti’ye göre yabancılaştırma çoğu zaman daha yararlı bir yaklaşımdır.

Yeni İş Fikirleri olarak benimsediğimiz anlayış ise yerelleştirme diyebiliriz zira amacımız Türk okurunun Amerikalı, İngiliz, Çinli, Alman, Japon, Malezyalı, yani aklınıza gelen her türlü milletten yazarın kaleme aldığı makaleleri tek seferde okuyup anlamalarını sağlamaktır. Yerelleştirmede önce kaynak metin detaylı incelenir, yabancı unsurlara dikkat edilir ve bunlar dilimize en uygun biçimde uyarlanarak aktarılır. Bu bağlamda yabancı atasözlerine ve söz oyunlarına tekabül eden karşılıklar aranır. “Untranslatable” yani “çevrilemez” ya da “çevirisi mümkün olmayan” diye tabir edilen bazı unsurlar atılır veya bazen birkaç kelime, kimi zaman ise iki-üç ek cümle yoluyla açıklanır.

2- Skopos Teorisi ve Çevirinin Amacının Önemi

Skopos Teorisi de yine çeviribilim bölümlerinin vazgeçilmezleri arasındadır. Bu teori hakkında internette şu bilgiler mevcuttur:

“1970’li yıllarda Hans Vermeer tarafından geliştirilen skopos kuramı, Katharina Reiss’ın metin sınıflandırmasıyla ortaya çıkmıştır. Amaç anlamına gelen skopos kuramı’na göre, her eylemin amacı vardır; çeviri de bir eylemse onun da bir amacı olmalıdır. Çeviride birden fazla skopos olabilir. Böylece de tek bir kaynak metinden ortaya birden fazla erek metin çıkabilir. Skopos kuramına göre belli bir skoposa uygun çevrilmiş metin (Translatum) tekrar kaynak diline çevrildiğinde ortaya bambaşka bir metin çıkar. Bu sebeple çeviri işlemi geri döndürülemez bir eylemdir.

Çevirinin amacına yani skoposuna müşteri karar verir ve çevirmen de uzman konumuna geçer. Çevirmenin özgürlükleri artar çünkü kaynak metne bağlılık tamamen ortadan kalkmış amaca bağlılık ortaya çıkmıştır. Böylece de önemli olan erek dil, erek kültür ve erek okuyucu olur. Kaynak metin tahttan indirilmiştir.”

Skopos teorisine kapsamında harf, sözcük, cümlecik, cümle ve paragraf gibi metinsel unsurlar tek başlarına büyük önem arz etmez. Mühim olan bir metni belirlenen amaç doğrultusunda çevirmektir. Yeni İş Fikirleri olarak her zaman bütüne odaklanır, kaynak metinde anlatılmak isteneni kendi dilimize en uygun biçimde erek metne aktarmayı amaçlarız. Bu doğrultuda kaynak metni okur, sorun teşkil edebilecek noktaları tespit eder ve gerekirse basitleştirme/açıklama yöntemleriyle pürüzleri ortadan kaldırırız.

Skoposumuz yani amacımız okurlara güzel bir okuma deneyimi sunmak, bilgi vermek ve ihtiyaçları gidermektir. Örneğin girişimcilikle ilgili bir metin çevirdiğinizi ve Tayvanlı emlak milyarderi Lin Yu-Ling’den bahsettiğinizi düşünün. Kaynak metnin başlangıcında da “Lin Yu-Ling, 6 Ekim 1936’da Taihoku Bölgesi’nde doğmuştur.” ifadesinin İngilizcesi yer alsın. Bu cümleyi aynen bu şekilde de çevirebilirsiniz ancak YİF olarak okurlarımıza kolaylık sağlamayı hedeflediğimiz için “Taihoku Bölgesi” söz öbeğini “Tayvan’ın Taihoku Bölgesi” şeklinde Türkçeye aktarmayı yeğleriz. Bu sayede okur Lin Yu-Ling’i hiç tanımayan okur “Yahu Taihoku da neresi?” sorusunu sormaz ve metnin diğer paragraflarına bakmak zorunda kalmadan Lin Yu-Ling’in nereli olduğunu anlar.

Şunu hiç unutmayalım: Skopos teorisine göre çevirmen her iki dil ve kültüre hakim bir uzmandır, yani bir metni tercüme edecek kişinin sadece yabancı dili iyi bilmesi yetmez. Mühim olan o bilgisini skopos ya da amaç doğrultusunda erek dile nasıl aktardığıdır ve okurlarda ne tarz bir tepki meydana getirdiğidir.

3- Katherina Reiss ve Metin Türleri

Skopos’a da büyük katkılar veren Reiss’in çeviribilime en büyük katkısı ortaya koyduğu metin türleri sınıflandırmasıdır. Buna göre dört tip metin vardır:

Bilgilendirici metinler (informative texts)
İşlevsel metinler (operative texts)
Anlatımcı metinler (expressive texts)
İşitsel-görsel metinler (audio-medial texts)

Yeni İş Fikirleri olarak yayınladığımız metinlerin içerikleri gereği tarzları da birbirinden farklılık gösterebiliyor. Örneğin bir gün finansla ilgili teknik bilgiler içeren bir yazı yayınlarken ertesi gün geçmişte piyasalarda yaşanan bir olayı nükteli bir şekilde anlatabiliyoruz.

Yoğun bilgi içeren metinlerimizde ağırlıklı olarak “bilgilendirici metin” yaklaşımını benimsediğimizi söyleyebiliriz. Lakin neredeyse hiçbir zaman bu yaklaşımı salt bir şekilde kullanmıyor, mutlaka işlevsel ve anlatımcı metinlere ait unsurlarla süslüyoruz. Örneğin kabaca “sıkıcı” olarak tabir edebileceğimiz bir borsa metnine “Gözünüzü korkuttuk, değil mi?” şeklinde dostça bir ifade ekleyip hafif bir rahatlık havası katıyoruz. Acıklı bir hayat hikâyesi anlatırken olumsuz olayları yorumsuz bir şekilde birbiri ardına sıralamak yerine “Bu da yetmezmiş gibi” ya da “Ne yazık ki talihsizlikler silsilesi burada da son bulmadı.” şeklinde anlamı güçlendirici ifadeler kullanıyoruz. Pek çok zaman yatırım, iş kurma, faaliyet alanını değiştirme veya kendine hobi edinme gibi konulara ilgi duyan okurlarımızı harekete geçirmek için işlevsel metin yaklaşımını kullanıyoruz. Böyle metinlerde ilk maddemizde ele aldığımız yerelleştirme anlayışından fazlasıyla yararlanıyoruz çünkü mesajlarımızı ve betimlemeleri Türk okurunun hafızasına kazımak istiyoruz. Hemen bir örnekle ne demek istediğimizi açıklayalım:

“The place was bustling with people” cümlesini nasıl çevirirdiniz? Elbette onlarca farklı alternatif sunabilirsiniz, değil mi? Biz sizin için birkaç tanesini verelim:

“Mekân çok doluydu.”

“Mekânda çok fazla insan vardı.”

“Mekân gerçekten çok kalabalıktı.”

Yukarıdaki tüm çeviriler kaynak metindeki İngilizce ifadeyi karşılamaktadır. Ancak bunları okuyunca ne hissettiniz? Açıkçası biz sadece anlamı kavradık ve herhangi bir duygu yoğuşması yaşamadık. Şimdi bir de şunlara bakın:

“Mekân o kadar kalabalıktı ki adeta dolup taşıyordu.”

Bu ifadede olaya biraz daha duygu kattık ama “Yetmez!” diyerek YİF ruhumuzu yansıtalım şimdi ve örneği sonlandıralım:

“Mekân öylesine kalabalıktı ki iğne atsan yere düşmezdi.”

“Ortalık resmen ana baba günüydü!”

Deyimleri kullanınca anlam değişmemesine rağmen aktarılmak istenen duygu nasıl da güzel ifade edildi, öyle değil mi?

Sevgili çevirmenlerimiz ve çevirmen adaylarımız, işte sizden beklediğimiz de tam olarak bu. Size verilen metinleri okuyun, tahlil edin ve “Bunu Türkçeye en iyi nasıl aktarırım?” sorusuna iki dakika kafa yorun. Deyim, atasözü ve gerektiğinde şen şakrak ifadeler kullanmaktan kaçınmayın. İcap ettiğinde ciddileşin, ağırbaşlı cümleler kurun. Zaman zaman da havayı kırın, okura sorular sorun, basitleştirme yapın veya esprilerden yararlanın. Türkçeye çevirdiğinizde asla anlayamadığınız bir kelimeyle mi karşılaştınız? O zaman bir-iki cümle daha yazarak kavramı açıklayın.

Tavsiyeler

Çeviride yerelleştirme öncelikli hale gelse de, özellikle teknoloji başlığında birçok kelimenin, tabirin ya da cümlenin dilimize çevriminde sıkıntılarla karşılaşabiliyoruz. Bunun en önemli nedeni de, dili almanın teknolojiyi almaktan daha zor olması. Bu nedenle çoğu zaman çevrilmek istenen kelime olduğu gibi kullanılmak zorunda kalıyor. Örneğin “drone” kelimesini çoğu zaman “insansız hava aracı” diye Türkçe’ye çevirebiliyoruz fakat su altında kullanılan insansız araçlara da “drone” dendiği için, bu çözüm bizi yarı yolda bırakabiliyor. Bu nedenle, bahsi geçen kelimeye benzer kelimelerde, mecburen orijinal dilindeki halini kullanmanız gerekecek. Bu noktada dikkat etmeniz gereken ilk konu, gerekli hallerde, metnin dışında (dipnot olarak) kelimeyi açıklamak. Diğer önemli nokta ise, kural olarak yabancı kelimelere, özgün okunuşlarına göre ek getirilmesidir. Örneğin; “drone’u” kullanımı doğru iken, “drone’si” (dırone diye okunduğu varsayılarak) kullanımı ise yanlış bir kullanımdır.

Diğer bir önemli konu da, yine haber dilini öğrenirken dikkat etmemiz tembihlenen; tekrarlardan ve karmaşadan kaçınmamızdır. Bir kişiden bahsederken sürekli adını kullanmak, okuyucuyu rahatsız edebilir. Bunun önüne geçmek ve okuyucunun metne daha hakim olmasını sağlamak adına, bahsi geçen kişinin adı, unvanı ya da onu tanımlayan başka ifadeleri ( ünlü girişimci, milyarder iş adamı vb.) karışık bir biçimde kullanmak faydalı olabilir. Tabi bunu yapmak için, yazının başlarında o kişiyi doğru ve yeterli tanıtmanız gereklidir. Karmaşadan uzak kalmak ise, okuyucunun sizin kadar araştırma yapmadığını, konuya sizin kadar hâkim olmadığını göz önüne alarak çeviri yapmanız ve metin oluşturmanız anlamına gelmektedir. Teknik verilerin ve bilimsel çalışmaların olduğu bir metni çevirirken, her ayrıntıyı yazmak yerine, okuyucunun isterse araştırmaya başlamak için elinde yeterli bilgi olmasını sağlayacak kadar açıklayıcı olmanız yeterlidir.

Son olarak; basit sayılabilecek konularda yerelleştirmek kolay olsa da, daha teknik, özel ilgi alanlarına hitap eden ya da bir kişinin hayatını anlatan metinleri çevirirken, yerelleştirmek riskli bir iştir. “Einstein’ın baldızı” gibi bir cümle kurmak yerine uzun da olsa “Einstein’ın eşi Mileva’nın kardeşi” demek daha doğru olacaktır.

Yazımızı sonuna kadar okuduğunuz için teşekkür eder, başarılar dileriz.