Gordon Moore 1965 yılında bilgisayar çiplerinin içine sığabilecek transistör sayısının her yıl ikiye katlanacağını öngördü ve bu öngörü gerçeğe dönüşerek “Moore Yasası” adını aldı.
Bu açıklamadan 3 yıl sonra ise dünyanın en büyük silikon çiplerini üreten Intel’in kurucularından biri oldu.
Bugün silikon çiplerin olmadığı bir dünya hayal edilemez. Zira bilgisayarlar, telefonlar, tabletler, fotoğraf makineleri, otomobiller ve aklınıza gelebilecek her türlü teknolojik cihazda çip bulunur.
Intel’in kurucu ortaklarından ünlü kimyacı Gordon Moore ise çip teknolojisinin gelişimindeki en kritik isimlerden biri. Biz de bu yazımızda Gordon Moore’ın hayat hikayesini aktaracağız.
Silikon Vadisi Öncesi Dönem
Moore, Silikon Vadisi’ndeki silikon sektörüne 1950’li yıllarda girdi. Moore, New Jersey’deki Bell Laboratories’te çalışıyordu. Burada William Shockley gibi ünlü araştırmacılarla birlikte transistörün icadı konusunda çalışıyordu. Moore hayatı boyunca iki büyük şirketin kurucu ortaklarından biri oldu: Fairchild Semiconductor ve Intel.
Gordon Moore 1929 yılında Kaliforniya’da doğdu. Babası San Francisco’nun küçük bir kasabası olan Pescadero’da polis memuruydu ancak daha sonra emniyet müdürlüğüne kadar yükseldi. Moore’un ailesi Redwood City’e taşındıklarında yeni komşularından birinin kimyasal malzemeleri Moore’un ilgisini çekti. Daha çocuk yaşta bu kimyasal maddelerle oynamaya ve ufak patlamalar yaratmaya bayılan Moore’un kimyaya olan ilgisi böyle başladı. San Jose State University’de başladığı kimya eğitimini University of California gibi prestijli bir okulda tamamladı. 1964 yılında da California Institute of Technology’de “fiziki kimya” konusunda doktorasını tamamladı.
Shockley Semiconductor Dönemi
Moore doktora sonrası girdiği işten memnun kalmadı. O dönem Maryland’deki Johns Hopkins Üniversitesi’nin Uygulamalı Fizik Laboratuarı’nda çalışıyordu. Tam o sırada William Shockley’in iş teklifine hemen kabul eden Moore, tekrar Kaliforniya’ya taşındı. William Shockley’in kurduğu “Shockley Semiconductor” adlı şirketin Silikon Vadisi’nin temellerini attığını rahatlıkla söyleyebiliriz. Şirkete Arnold Beckman da ciddi yatırımlar yapıyordu.
Shockley Semiconductor’da Moore’un uzmanlık alanı katı haldeki ufak safsızlıkları ve katkı maddelerini silikonun içine yaymaktı. Zira transistör ve yarı iletken cihaz üretimi için her şeyden önce saf bir silikona ihtiyaç vardır. Silikonu elektronik bir düğmeye ya da başka bir cihaza dönüştürmek için fazla elektronun bulunduğu alanlar olmak zorundadır. Bu alanlar da safsızlık içeren atomlar ve başka alanlardaki elektron açığı ile telafi edilir. Bu sürece katkılama ya da doping adı verilir.
Gordon Moore, Shockley Semiconductor’da işe girdikten hemen hemen 1 yıl sonra, o ve bir grup mühendis William Shockley’in stratejik kararlarına ve sert yönetim tarzına karşı isyan ettiler. Şirketin yatırımcısı Beckman, William Shockley’i şirketten uzaklaştırmayı kabul etmedi. Bu nedenle isyan eden grup Fairchild Camera and Instrument’e başvurdu. Shockley’den ayrılan bu grup da Fairchild Semiconductor adlı bir şirket kurdu.
Fairchild Dönemi
Shockley’den ayrılan bilim adamları ve mühendislerin kurduğu Fairchild Semiconductor’da Gordon Moore, şirketin kurucu ortağı ve baş teknoloji uzmanı oldu. Başlarda yayılma süreci ve yayılma ocağını inşa etti. Şirketin transistör üretim sisteminin yaratılmasında görev aldı. Silikonlu cihazlardaki transistör temas bölgesinde alüminyumun kullanılmasını sağladı, günümüzde de alüminyum kullanımı son derece yaygındır. Zamanla Moore araştırma-geliştirme (AR-GE) departmanının başına geçti. Düzlemsel süreçlerde yaptığı katkılar sayesinde üretilen mikroçipte silikon dioksit bir yüzey kullanıldı. (1961)
Üretilen çipin içerisinde milyonlarca mikroskopik düzeyde transistör ve diğer unsurlar yer alıyor ve bu unsurlar birbiriyle elektronik olarak bağlanarak istenen bir işlevin yerine getirilmesini sağlıyordu. Moore’un liderliğinde Fairchild şirketi metaloksit yarı iletken transistör alanında büyük gelişmeler kat etti. Bu tür transistörler bugün bile kullanılmaktadır.
Moore Yasası ve Intel Dönemi
1965 yılında Moore bir silikonun içine sığabilecek transistör sayısının her yıl ikiye katlanacağını öngördü. Bu sayede bir önceki yıl X liraya A gücünde bir bilgisayar alınırken ertesi yıl X liraya 2A gücünde bir bilgisayar satın alınabilecek; diğer bir ifadeyle elektronik cihazlar daha ucuz ve daha güçlü olacaktı. Moore’nun bu tahmininin bugün büyük oranda doğru olduğunu söylemek mümkün.
1970’li yıllarda ise Fairchild şirketi MOS teknolojisini laboratuardan üretim tesisine aktarmakta güçlük yaşıyordu. Ayrıca şirketten ayrılan önemli çalışanların olması da durumu daha güç kılıyordu. Tabii Fairchild Semiconductor’un ana kuruluşu olan Fairchild Camera ve Instrument da durumdan memnun değildi.
Bunun üzerine Gordon Moore ve onun Shockley Semiconductor’dan arkadaşı Robert Noyce, 1968’de Intel’i kurdular. Moore, Intel’in yönetim kurulu başkanı ve CEO’su oldu. Intel başlangıçta bilgisayarlara yarı-iletken bazlı hafıza üretiyordu. Ancak bu alanda Japon rakiplerin daha agresif olmaları sonucu, Intel mikroişlemcilere yöneldi. Bugün i5, i7 olarak bilinen işlemcilerin üretimi böyle oldu. Siz de muhtemelen bu yazıyı i7 işlemciye sahip bir bilgisayardan okuyorsunuz…
Gordon Moore’un Emeklilik Yılları
Gordon Moore ve diğer çalışanların katkılarıyla Intel bugün dünyanın en büyük çip ve mikroişlemci üreticisi. 1987’de CEO’luktan ayrılan Gordon Moore, 1997-2001 arasında da onursal başkanlık yaptı. Yarı-iletken ve çip endüstrisinin duayen isimlerinden biri olarak görülen Moore, 1990’ların sonundan itibaren kendini hayır işlerine adadı. Bilim eğitimi, çevre kirliliği ile mücadele, AR-GE gibi konularda eşi Betty More ile birlikte kurduğu Moore Vafkı’nda çalışmalarına devam ediyor ve San Francisco’da yaşamaya devam ediyor.
Ayrıca Gordon Moore pek çok ödül ve nişanın sahibi. ABD’deki sivil kişilere verilen en yüksek nişan olan Başkanlık Özgürlük Madalyasının sahibi olan Moore, 2004 yılında Society of Chemical Industry (SCI) tarafından Perkin Madalyası’na layık görüldü. Daha sonra bu madalyanın adı Gordon Moore Madalyası olarak değiştirildi ve inovasyon alanında öncü işler yapan genç bilim insanlarına verilmeye başlandı.