Üretim Maliyeti Nedir? Nasıl Düşürülür?

Üretim(imalat) sanayi, hammaddelerin makine ya da el emeğiyle işlenip tamamlanmış bir ürüne dönüştürüldüğü sanayi dalıdır.

İmalatın faaliyet alanı olarak adlandırabileceğimiz fabrikalardaki üretimin temelini ise yeni bir malı ortaya çıkarmada kullanılacak çeşitli kaynakların bir araya getirilmesi oluşturur. Bu şekilde ortaya çıkarılan yeni ürün farklı bir isimle adlandırılır ve çoğu zaman bileşenlerinden çok daha benzersiz niteliklere ya da faydaya sahip olur. Ancak hayatımızdaki pek çok şey gibi üretim de ciddi maliyetler içerir, zira tüm bu kaynakların bir araya getirilmesi sanıldığı kadar kolay değildir. Bunun için yeterli teknik donanımın yanı sıra nitelikli işgücüne de ihtiyaç vardır. Her biri büyük yatırımlar yapmayı gerektirecek üretime ilişkin bu unsurlar işletmelerin geleceği için önemli olsa da, bu uğurda edilecek masrafın belirli bir dengede tutulması hatta kimi zaman düşürülmesi şarttır.

Yazımızda üretim maliyeti kavramından ve bu maliyeti düşürmenin yollarından bahsedeceğiz.

 

Üretim Maliyeti Nedir? Bileşenleri Nelerdir?

Üretim maliyeti, fabrikaların/işletmelerin hammadde tedarik etmek ve bu hammaddeleri nihai ürünlere/mamullere dönüştürmek için karşılamak zorunda oldukları maliyettir. Yani fabrika ile alakalı tüm maliyetler üretim maliyetinin bir parçasını oluşturur. Özetle;

Üretim maliyeti = Direkt/ilk malzeme maliyeti + Direkt işçilik maliyeti + Fabrika / Üretim genel giderleri

 

Direkt/İlk Madde Malzeme Maliyeti

İlk madde veya direkt malzemeler, üretilen mamullerin esas yapısını oluşturan henüz üretime tabi tutulmamış maddeleri ifade eder. Dolayısıyla direkt malzeme maliyeti, hammadde tedariki için gerekli olan bedeldir ve malzemeyi tedarikçinin bulunduğu yerden fabrikanıza getirinceye kadar yapılan nakliye masrafları ile malzemenin satın alma maliyet ve giderleri de bu başlık altında değerlendirilir. Satın alım vergisi ise direkt malzeme maliyeti kapsamı dışındadır.

Direkt malzeme maliyetine dahil edilen maliyet unsurları şunlardır:

  • Satın alma maliyeti
  • Navlun(Satıcıya Ait) bedeli
  • Yükleme ve boşaltma giderleri
  • Nakliye

Not: Ambalaj malzemesi gibi sarf malzemeleri, direkt malzeme maliyeti kapsamında değil,  genel üretim giderleri başlığı altında yer alır.

 

Direkt İşçilik Maliyeti

Direkt işçilik maliyeti, ilk maddeyi şekillendiren, onun mamul haline getirilmesini sağlayan ve üretimin doğrudan çalışanlarla alakalı masraflarını ifade eder. Başka bir deyişle, hammaddeyi bitmiş yani nihai bir ürüne dönüştürmek için karşılanması gereken işçilik maliyetidir. Örneğin, bir inşaat şantiyesinde beton döken saha çalışanlarına verilecek haftalık ücret bu maliyet başlığı altında değerlendirilir.

 

Genel Üretim Maliyetleri

Genel üretim maliyetleri; yarı mamul ve tamamlanmış mamul ile ilişkili olan ancak ekonomik bağlamda anlamlı bir şekilde bu maliyet nesnelerine doğrudan aktarılamayan, tüm üretim giderlerini ifade eder. Yani, genel üretim maliyetleri direkt/ilk madde malzeme maliyetleri ve direkt işçilik maliyetleri dışında kalan tüm üretim maliyetlerini kapsamakta olup üretimle ilgili olan ancak üretime konu olan madde ile doğrudan ilişki kurulamayan masraflara işaret etmektedir. Bu nedenle, endirekt(dolaylı) üretim giderleri olarak da bilinirler.

Örneğin;

  • Fabrika kirası veya sigorta bedeli
  • Fabrikayı işler kılmak için gerekli olan elektrik vb. diğer harcamalar
  • Ambalaj vb. sarf malzemeleri veya yağ ürünleri
  • Kırpıntı pamuk, küçük alet ya da araç gereçler ve gres yağı
  • Fabrikada çalışan ustabaşılara ödenecek maaş
  • Güvenlik görevlileri ve temizlikçilerin maaşı
  • Makine amortismanları ve
  • Makine tamir ve bakım masrafları bu maliyet kapsamında değerlendirilirler.

Satışa ve yönetime ilişkin giderler (fabrikanın kapsamı dışında kalanlar) üretim maliyetine dahil değildir, bu türden maliyetler dolaylı giderler olarak kayda geçirilmektedir.

Gelin tüm bu kavramları çok daha somut örnekler üzerinden açıklayalım:

 

Örnek 1

LED ışık imalatı için yeni bir şirket kurduğunuzu varsayalım. İlk ayınızda 100 adet LED ışık üretimi için ettiğiniz masrafları ise şöyle listeleyelim:

Hammadde satın alımı = 500 dolar

Çin’den hammadde ithal etmek için ödenen nakliye bedeli = 150 dolar

Gümrükleme için ödenen ithalat vergisi = 50 dolar

Hammaddeyi limandan fabrikaya taşımak için ödenen nakliye maliyeti = 20 dolar

Üretim işçilerinin maaşı = 100 dolar

Fabrika kalite kontrol yöneticisinin maaşı = 1000 dolar

Muhasebeci ve pazarlama yöneticisine ödenen maaşlar = 1500 dolar

 

Bu durumda birim başına üretim maliyeti ne olur? Hep birlikte hesaplayalım:

 

Birim başına direkt malzeme maliyeti = (500 dolar + 150 dolar + 50 dolar + 20 dolar) / 100 = LED başına 7,2 dolar

Birim başına direkt işçilik maliyeti = 100 dolar/100 = LED başına 1 dolar

Genel üretim maliyeti = 1000 dolar/100 = LED başına 10 dolar

Özetle, toplam üretim maliyeti LED başına 18,20 dolara denk gelecektir.

 

Örnek 2:

İkinci örneğimizde ise mobilya imalatı işine başladığınızı varsayalım ve fabrikanız ilk ay 100 sandalye için aşağıda listelediğimiz masrafları etmiş olsun:

Hammadde(kereste) satın alımı = 5000 TL

Tutkal ve boya bedeli = 1000 TL

Ambalaj alımı = 100 TL

Keresteyi tedarikçiden fabrikaya taşımak için ödenen nakliye bedeli = 200 TL

Keresteyi boşaltmak için gereken işçilik maliyeti = 50 TL

Marangozların maaşı = 2000 TL

Fabrika bekçisinin/güvenlik görevlisinin maaşı = 500 TL

Ofis, baskı ve kırtasiye giderleri = 80 TL

Depo kirası = 750 TL

 

Bu durumda sandalye başına üretim maliyeti ne mi olur?

 

Birim başına direkt malzeme maliyeti = (5000 TL + 1000 TL + 200 TL+ 50 TL) / 100 = sandalye başına 62,50 TL

Birim başına direkt işçilik maliyeti = 2000 TL/100 = sandalye başına 20 TL

Genel üretim maliyeti = (100 TL+ 500 TL + 750 TL) / 100 = sandalye başına 13.50 TL

Yani toplam üretim maliyeti sandalye başına 62,50 TL+20+13,50=96 TL’ye denk gelmektedir.

 

Üretim Maliyetleri Nasıl Düşürülür?

Ekonominin faaliyet alanı olarak nitelendirebileceğimiz işletme ya da fabrikaların her biri kar oranını maksimuma çıkarmayı amaçlar.

Karı artırmanın yolu ise birim satış fiyatını artırmak ya da maliyetleri düşürmektir. Bunlardan ilki, günümüzün rekabetçi piyasa koşulları düşünüldüğünde riskli hatta mantık dışı bir öneri gibi göründüğünden çoğu işletme ikincisini tercih eder. Zira üretim sürecinin kontrol altına alınması toplam maliyetin minimumda tutulmasını da mümkün kılar.

Peki, ama nasıl?

Yazımızın bu bölümünde üretim maliyetini düşürmenin yollarından bahsedeceğiz.

 

1) İşletme Harcamalarını Mercek Altına Alın.

İlk olarak temel harcamaları yakın takibe alın. Bu harcamaların ne olduğu konusunda fikriniz yok mu? O halde öncelikle bunları tespit etmeye odaklanın.

Ne olduğunu bilmediğiniz hatta kayıt altına dahi alınmamış bir maliyeti düşüremezsiniz, öyle değil mi? Size de mantıklı geldiyse bir an evvel işe koyulun.

Hayır, bunu yapmak için bir muhasebeciye ihtiyacınız olmayacak. Teknolojinin nimetlerinden yararlanmanız yeterli. Muhasebe odaklı bulut yazılımlar sayesinde (Örneğin Quickbooks), muhasebeci olmayan bir kişi bile maliyet rakamlarını yakından takip edebilir veya kaydını tutabilir.

İşe aşağıda listeleyeceğimiz önemli maliyet kalemlerine ilişkin rakamları takip etmekle başlayın:

  • Üretim kapasitesi
  • Gerçek kullanım kapasitesi
  • Direkt/ilk malzeme maliyeti
  • Direkt işçilik maliyeti
  • Genel üretim giderleri
  • İşçi verimliliği
  • Envanter taşıma maliyeti
  • Satılan malın maliyeti
  • Fazla mesai giderleri
  • Stok giriş ve çıkışları
  • Nakit giriş ve çıkışları

Muhasebe işleri için herhangi bir yazılım programından yararlanmak istemiyorsanız, maliyete ilişkin rakamları basit bir excel dosyasına kaydetmeyi de deneyebilirsiniz. Önemli olan ne şekilde olursa olsun harcamalarınızı yakından takip etmenizdir.

Büyük bir ekibiniz varsa maliyete ilişkin bu şablonları onlarla da paylaşabilir (veya muhasebe yazılımınıza farklı kullanıcıları da dahil edebilirsiniz) ve takip işini ekipçe halletmeyi tercih edebilirsiniz. Bunu vakit kaybetmeksizin gerçekleştirmeniz yerinde olacaktır.

Kulağa inanılmaz gelse de maliyet rakamlarına ilişkin tutacağınız basit bir kayıt dahi size hesaplarınızı alt üst eden şeyin ne olduğu konusunda fikir vermeye yetecektir.

Çok daha karmaşık fikirler içinse yazımızı okumaya devam edin.

 

2) Direkt Malzeme Maliyetini Azaltmaya Odaklanın.

Direkt/ilk malzeme maliyeti-bir başka deyişle hammadde maliyeti- toplam üretim maliyetlerinin önemli bir kısmını oluşturur.

Bu sizi paniğe sürüklemesin. Direkt malzeme maliyetini kontrol altına almada kullanacağınız bir dizi yöntem mevcut. Bunlardan birkaçını sizinle paylaşmamıza izin verin:

  • Mümkün olduğunca çok tedarikçiden fiyat teklifi alın.
  • Çalışma kararı aldığınız tedarikçi ya da tedarikçiler ile uzun vadeli bir sözleşmeye imza atmayı düşünün. Bu, tedarikçiye kendisinden talep edilen ürün/ham madde/malzeme miktarına ve bu miktarın kalıcılığına ilişkin güvence verecektir. Bu güven, hammadde fiyatını daha da düşürebilir.
  • Belirli bir indirim karşılığında nakit ödeme teklifinde bulunun. Tedarikçilerin çoğu işletmelerden gelecek bu hızlı ödeme teklifine karşı son derece duyarlıdır.
  • Mali yılın sonunda ciro indirimi isteyin. Tedarikçiler, cirolarına veya gelirlerine önemli ölçüde katkıda bulunan müşterilerine indirim yapma konusunda da isteklidir.
  • Profesyonelce pazarlık yapın.
  • Alibaba, Global Sources, Dhgate, vb. Çin menşeli toptan satış sitelerinden kaynak tedarik etmeyi düşünün. Tabii bu girişim bir nevi uluslararası kaynak alışverişi sayılacağından ithalat vergisi, konteyner nakliyesi vb. birkaç ek maliyeti de beraberinde getirecektir. Bu nedenle, uluslararası tedarikçilerden hammadde satın almaya girişmeden evvel bir maliyet-fayda analizi yapın.
  • Ürününüzü yeniden yapılandırmayı düşünün. Üretimi ürününüzün kalitesinden ödün vermeksizin farklı bir hammadde alternatifi kullanarak gerçekleştirebilir misiniz? Örneğin: Bir mobilya imalatçısı bir işletme, üretim maliyetini düşürmek adına çok daha pahalı olan kereste kullanımı yerine kontrplak gibi ucuz alternatiflere yönelmeyi düşünebilir.
  • Tedarikçilere ilişkin isim, telefon numarası, e-posta, adres gibi ayrıntılı bilgilere yer vereceğiniz bir veri tabanı oluşturun. Bu liste, fiyat artışı, stok yetersizliği veya ekonomik bunalım gibi olumsuz piyasa durumlarıyla karşılaşmanız halinde kurtarıcınız olacaktır.
  • Malzemeyi tedarikçinin bulunduğu yerden fabrikanıza taşımanıza yardımcı olacak bir nakliye şirketi ile bağlantı kurun. Nakliye hizmeti için fiyat talebinde bulunun ve seçtiğiniz şirket ile uzun vadeli bir sözleşme imzalayın. Sözlü bir taahhüt dahi işe yarayabilir.
  • Nakliye şirketinden hammaddeyi fabrikanıza kadar taşımasını talep edin ve bu talebin sözleşmenize dahil edildiğinden emin olun. Bu sizi büyük bir masraftan kurtaracaktır. Yerel nakliye şirketleri bu hizmeti çok daha ucuza sunacaktır. Üretim maliyetlerinizi düşürmek istiyorsanız, DHL veya FedEx gibi marka değeri yüksek nakliye şirketlerini kullanmaktan kaçınmalısınız.

Daha önce de söylediğimiz gibi, direkt malzeme maliyeti üretim maliyetinin en kritik noktasıdır. Bu aşamada atacağınız her adım ve nihayetinde işletmenize kazandıracağınız her kuruş altın değerindedir.

 

3)Stok Taşıma Maliyetini Azaltın.

Stok taşıma maliyeti işletmelerin envanterlerini belirli bir süre boyunca saklamak, stoklamak veya muhafaza etmek için katlandıkları maliyeti ifade eder. Envanter kayıtlarında hammaddelerin yanı sıra işleme sürecinde olan yarı mamullere de yer verilir.

Stok taşıma maliyetlerinin çoğu bileşeni genel üretim giderleri kapsamında ele alınır.

Örneğin:

  • Depo kiralama ve sigorta bedeli
  • Çalınma ya da stok daralmasına ilişkin maliyetler
  • Depo personeli maliyeti
  • Fırsat maliyeti (depolanan envanter için bloke edilen para)
  • Envanter tanzim maliyeti
  • Depo elektrik, bakım ve onarım maliyetleri ile
  • Envanter/stok sigortası bedeli genel üretim maliyet kalemine yazılır.

Ortalama 4.000 adet envanter için yıllık 40.000 TL tutarında bir stok taşıma maliyeti hesapladıysanız, taşıma maliyetiniz birim başına  10 TL’ye denk gelecektir. Ve bu işletmeniz için  kayda değer bir maliyettir. Dahası, düşürülmesi şarttır.

Stok taşıma maliyetini azaltmak için işlevselliği kanıtlanmış şu ipuçlarını izleyebilirsiniz:

  • Hammadde sipariş miktarınızı belirlemek için EOQ yani Ekonomik Sipariş Miktarı yöntemini kullanın. EQQ, belirli bir ürün sipariş etmek için ideal envanter miktarını hesaplamanıza yarayan bir muhasebe formülüdür ve tek bir partide sipariş edilmesi gereken minimum malzeme miktarını ifade eder. Burada amaç, işletmenizi taşıma maliyeti ile sipariş verme maliyetinin dengede olduğu bir stok seviyesine ulaştırmaktır. EOQ hesaplama formülü, 2DS/ C’nin kareköküdür(D talebi, S sipariş maliyetini, C ise birim başına taşıma maliyetini temsil eder).
  • Aşırı stoklanmayı engellemek istiyorsanız, JIT (Just-In-Time) yöntemini kullanın. Adını Türkçe karşılığı “tam zamanında” olan “Just In Time” kelimelerinin baş harflerinden alan bu yöntem stokun yalnızca üretim için gerçekten gerekli olduğunda sipariş edilmesi gerektiğini vurgular. Böylelikle, gereksiz stoklamayı önler ve taşıma maliyetini düşürmüş olursunuz.
  • ABC metodu kullanarak envanter kontrolü yapın. Envanterinizde yer alan her stok aynı öneme sahip değildir ve stok taşıma maliyetlerini düşürmek için envanteri önem derecesine göre sınıflandırıp sipariş miktarını yine bu önem sırasına göre belirlemeniz gerekir. ABC metodu, envanteri 3 ayrı kategoriye ayırır: Değeri yüksek olan envanter (toplam envanter değerinin en az yüzde 50’sini oluşturmalıdır) A kategorisine girer. Orta değerde olan envanter (yüzde 35) B kategorisine girer. Geri kalanlar ise C kategorisini oluşturur. Taşıma maliyetini düşürmek istiyorsanız, A kategorisine ait stokları çok daha sıkı bir şekilde kontrol etmeniz gerekir. B kategorisine ait öğeler üzerinde orta düzeyde, C kategorisinde ise düşük düzeyde bir kontrol yeterli olacaktır. Zira A kategorisi stokların %20’si ile alımların %80’ini, B kategorisi stokların %30’u ile alımların %15’ini, C kategorisi ise stokların %50’si ile alımların %5’ini oluşturur.
  • Envanterinizi VED (Vital: Hayati, Essential: Temel, Desired: Arzu edilen) yöntemine göre sınıflandırın. ABC metodu, envanter sınıflandırmasında maliyet yaklaşımını savunurken, VED yöntemi ise envanterin niteliğine göre sınıflandırılması gerektiğini iddia eder. Buna göre, üretim için kritik olan ham maddelerin tamamı “hayati” kategorisi altında sınıflandırılmalıdır. Ilımlı derecede önemli olanlar “temel” kategoriye dahil edilmeli, en az kritik öneme sahip olanlar ise “arzu edilen” başlığı altında değerlendirilmelidir. Elbette ki hayati kategorisine ait stoklar çok daha sıkı bir kontrolden geçirilmelidir. Ardından sıra temel ve arzu edilen kategorilerine gelecektir.
  • Hırsızlık veya bozulma/hasar ihtimalini en aza indirmek adına stok kalitesini düzenli olarak kontrol edin.
  • Daralma maliyetinden kaçınmak için FIFO yöntemini kullanın. FIFO yöntemi adını İngilizcedeki “First in First out” kelimelerinin baş harflerinden alır ve “İlk Giren İlk Çıkar” anlamına gelir. FIFO stok değerleme yöntemi, üretimin ana malzemesi olacak veya satılacak malların stoklara ilk giren mallardan olması gerektiği varsayımına dayanır.
  • Daha küçük veya ucuz bir depo kiralayın.
  • Şayet varsa deponuzun kullanmadığınız bölümlerini belirli bir bedel karşılığında kiraya verin.
  • Depo görevlilerini devreden çıkarın. Aynı işi üretim görevlileri de yapabilir.
  • Envantere bloke edilen para miktarı için uygun bir alt limit belirleyin. Örneğin, satışlar için yüzde 10’luk bir stok taşıma maliyet limiti oluşturun. Bu limiti aşarsanız, bloke edilen fonları serbest bırakmak adına birkaç acil müdahalede bulunmanız gerekebilir.

Unutmayın, burada temel amaç stok taşıma maliyetini en aza indirmektir, ancak bunu yaparken üretim programını veya satışı sekteye uğratmayacak optimum bir seviye yakalamalısınız.

 

4)Çalışan Verimliliğini Artırın.

Çalışan ücretlerini azaltmanız tavsiye edebileceğimiz türden bir maliyet düşürme yöntemi değildir, çünkü ücretlerdeki düşüş çalışan memnuniyetsizliğine yol açar ve nihayetinde vasıfsız çalışanların işe alınması ile sonuçlanır.

Çalışan verimliliğini artırmanız ise çok daha akıllıca olacaktır. Kolay olduğu söylenemez, ancak emeğinizin karşılığını mutlak surette alırsınız.

Bir örnek üzerinden açıklayalım:

İşletmeniz bünyesinde aylık 10.000 TL toplam maliyetle 10 işçi çalıştırdığınızı varsayalım. Optimum düzeyde bir hesapla, nihai çıktınızı 1000 birim kabul edelim. Yani, toplam direkt işçilik maliyeti birim başına 10 TL’ye denk gelsin.

Elbette ki amacınız bu maliyeti daha da düşürmek olmalıdır. Ancak az evvel de açıkladığımız üzere, bunu işçi maaşları ile oynayarak gerçekleştirmeniz mümkün değildir. Bu durumda, ikinci bir alternatif olarak mevcut düzende 1000 birim olan çıktıyı daha da artırmayı deneyebilirsiniz.

Tamamlanmış ürün miktarını/çıktıyı yüzde 20 artırabilirseniz, direkt işçilik maliyetini birim başına 8,30 TL’ye kadar indirebilirsiniz. Bu, işletmenizin geleceği açısından oldukça büyük bir gelişmedir.

İşte tam da bu yüzden çalışan verimliliğini arttırmaya odaklanmalısınız. Verimlilik artışı için aşağıdaki yöntemlerden yararlanabilirsiniz:

  • Hızlı ve verimli çalışma konusunda uzman kişileri işe alın. Monster, Kariyer.net vb. üst düzey personel istihdam etme odaklı iş ilanlarına yer veren kariyer sayfalarından yararlanın.
  • Çalışanlarınıza maliyet düşürücü teknikler konusunda eğitim verin. Çalışanların hız kazanmasına olanak tanıyacak bu özel eğitimler sayesinde ortalama bir birimi üretmek için harcanan zamanı azaltabilir, üretim sürecine ivme kazandırabilirsiniz.
  • Nihai ürünü standart sürenin altında üretebilen işçilere özel teşvikler sunun.
  • BuddyPunch vb. üretim takip ve programlama yazılımlarından yararlanın.
  • Üretim görevlerini becerilerle eşleşecek şekilde yeniden planlayın. Örneğin, paketlemede uzmanlaşmış bir işçi yalnızca paketleme yapmalı, diğer işlere karışmamalıdır.
  • Üretim hedeflerinizi ekip üyelerinizle de paylaşın.
  • Çalışanlarınızı gerektiği zaman ve gerektiği şekilde motive etmeyi ihmal etmeyin. Çalışan bağlılığını sağlamaya ve korumaya odaklanın.
  • Mevcut üretim sürecinizi mercek altına alın ve gereken iyileştirmeleri yapın. Gereksiz olan ve zaman kaybına yol açan süreçleri ortadan kaldırın. Bunun için üretim döngüsünü küçük adımlara ayırabilir ve her adım için harcanan ortalama süreyi belirlemekle işe başlayabilirsiniz.

Unutmayın, çalışan verimliliğini arttırmak üretim maliyetlerini düşürmenin en masrafsız yoludur. Dahası faydaları da bir o kadar tatmin edicidir.

 

5) Genel Üretim Giderlerini Kontrol Altına Alın.

Genel üretim giderleri çoğunlukla işletmenize artı bir değer katmayan giderler olup ivedilikle kontrol altına alınmalıdır.

Bu giderleri azaltmak adına şunları yapabilirsiniz:

  • Genel giderleri yakından takip edeceğiniz bir maliyet tablosu oluşturun ve bu tabloyu periyodik olarak gözden geçirin. Böylece, gerektiğinde işletmeniz için en uygun adımı atabilirsiniz.
  • Amortisman (taşınmaz malların aşınmalarına, eskimelerine karşılık olarak yıllık kardan ayrılan belirli orandaki pay)vb. maliyetler zamanla doğru orantılıdır. Bu türden bir masrafla uğraşmak istemiyorsanız, söz konusu varlığı satın almak yerine kiralamayı deneyebilirsiniz.
  • Çalışan sayınızı minimumda tutun. Üretim müdürünün üstlendiği görevi başka birine devredip devredemeyeceğinizi kontrol edin. Ya da bir güvenlik görevlisine gerçekten ihtiyacınız olup olmadığını sorgulayın. İnsanları öylece kapının önüne koymanın zor olacağını biliyoruz, ama nihayetinde bu bir iş ve gerektiğinde bu zor kararları alacak cesarete sahip olmanız gerekiyor.
  • Ambalaj ve paketlemede gereksiz masraflardan kaçının.
  • Müşterilere fark edilebilir bir değer katmadığını düşündüğünüz ürün özelliklerini azaltın.
  • Elektrik faturalarını azaltmak adına fabrika genelinde elektrik tüketimi yoğun klima vb. elektronik cihazları sık kullanmaktan kaçının.
  • Makine bakımlarınızı düzenli olarak yaptırın veya gerekli güncellemeleri yapın. Bu sayede pahalıya mal olacak onarım masraflarından kurtulmuş olursunuz.

Genel üretim giderlerini kontrol etmek güç olabilir-hatta kimi yöntemler kulağa acımasızca dahi gelebilir.  Ama işletmenizin devamlılığı için yaptığınız işi her şeyin üstünde tutmalısınız. Bu da ancak zarardan kaçınmak ve kara odaklanmakla olur.

 

6)Üretim Sürecinizi Optimize Edin.

Üretim yöntemleri her geçen gün değişiyor. Siz de bu yenilikleri yakından takip etmek ve eksiklerinizi tamamlamak istiyorsanız, üretim süreçlerini periyodik aralıklarla gözden geçirmelisiniz. Bu da üretim döngüsünde yeri olmayan, üreteme fark edilir bir değer katmayan veya gereksiz yere maliyetleri arttıran süreçleri bir an evvel kaldırmanız gerektiği anlamına geliyor.

Bu nedenle, üretimin her bir aşamasını analiz etmeli ve söz konusu faaliyetin mevcut senaryoda gerçek bir yeri olup olmadığını belirlemelisiniz.

Üretim döngüsünü ona artı bir değer katmayacak faaliyetlerden arındırmanız, gereksiz masraflardan kurtulmanıza ve üretim maliyetlerini minimumda tutmanıza yardımcı olabilir.

Üretim sürecinizi iyileştirmek adına atabileceğiniz diğer adımlar ise şunlardır:

  • İş akışını ya da üretim süreçlerini oluşturmanıza, düzenlemenize ve kontrol etmenize yardımcı olacak araç ya da yazılımlardan yararlanın.
  • Çalışanlardan geri bildirim talep edin. Onlara süreç değişiklikleriyle alakalı yeterli bilgiyi verdiğinizden ve sürekli bir etkileşim halinde olduğunuzdan emin olun.
  • Üretimdeki gerçek gelişimi test etmek adına A / B testleri uygulayın. Test sonuçlarından gelecek olumlu değerlendirmeyi görmediğiniz sürece bu yeni süreçleri asla onaylamayın.
  • Üretim sürecindeki yeniliklere ilişkin akış şemasını oluştururken çalışan yorgunluğunu ve verimsiz zamanları da hesaba katın.
  • Teknolojiyi her alanda kullanın. Uzun vadede, teknolojiden elde edeceğiniz fayda maliyeti kolaylıkla karşılayacaktır.

Üretim söz konusu olduğunda mücadeleye hazır olmalısınız.  Elbette ki hiçbir işlem sebepsiz yere yapılmaz. Ancak işinize değer katmıyorsa ortadan kaldırılmasında herhangi bir sakınca yoktur.

 

7) Otomasyonun Nimetlerinden Yararlanın.

Otomasyon üretim süreçlerini çok daha verimli hale getirir. Üstelik daha fazla tasarruf imkanı sağlar.

İnsanlar hata yapmaya makinelerden çok daha yatkındır. Dolayısıyla, teknoloji kullanımı insan kaynaklı bu hataları da minimuma indirecektir. Ayrıca, bu sayede kusurlu ürün satın aldığını iddia eden müşterilere karşı garanti kapsamına dahil bir yükümlülüğünüz olmayacağı gibi para iadesi yapma zorunluluğunuz da yoktur.

Hata oranını düşürmeniz aynı zamanda müşteri memnuniyetinin buna bağlı olarak da işletme itibarının artmasını sağlayacaktır.

Anlayacağınız, üretim sürecinize otomasyonu dahil etmeniz şart. Bu gelişmiş teknoloji sayesinde hem ürünleri daha çok hızlı işleyecek hem de uzun vadede firmanızın üretim maliyetini düşürmüş olacaksınız.

Peki, otomasyona uygun işlemler hangileridir?

Örneğin:

  • Toplama
  • Sıralama
  • Paketleme
  • Temizlik
  • Boyama vb. işler rahatlıkla otomatik hale getirilebilir.

Son olarak bu işin maliyetinden bahsedelim. Alacağınız makinenin niteliğine ya da işletmenizin faaliyet alanınıza göre göre değişse de otomasyon için dudak uçuklatacak bedeller ödemeniz gerekebilir. Bu nedenle, bu konuya ilişkin herhangi bir girişimde bulunmadan önce bir maliyet-fayda analizi yapmanızda yarar var. Bir diğer alternatif ise makineleri kiralamaktır-tabi mantıklı bir tercih olacağına inanıyorsanız.

 

8) Çıktı Seviyesini Optimize Edin.

Çıktı seviyesi optimizasyonu, üretim maliyetinin(birim başına) minimum olacağı miktarın tespit edilmesi anlamına gelir.

Somut bir örnek üzerinden konuşmaya ne dersiniz?

Varsayalım ki yeni bir fabrika kurdunuz ve ilk 3 gün için birim başına üretim maliyetinde şu değişiklikleri gözlemlediniz:

  1. Gün: Üretilen miktar = 100 birim, Birim başına üretim maliyeti = 3,50 TL
  2. Gün: Üretilen miktar = 150 birim, Birim başına üretim maliyeti = 3,25 TL
  3. Gün: Üretilen miktar = 180 birim, Birim başına üretim maliyeti = 3,40 TL

Bu verilere göre, fabrikanız için birim başına üretim maliyetinin minimum olacağı optimum üretim düzeyi 150 birimdir. Söz konusu miktarın daha fazlasını veya azını üretmeye çalışmanız ek maliyetlerle sonuçlanacaktır.

Maliyetleriniz her daim üretim seviyenizi karşılayamayabilir. Bu nedenle, üretime devam etmek ve piyasada sağlam bir  yer edinmek isteyen her işletme birim üretim maliyetini optimuma ulaştıracakları seviyeyi belirleyebilmelidir. Çeşitli maliyet analizleri yapmanız bu seviyeyi yakalamanıza yardımcı olacaktır.

Peki, optimum çıktı seviyesine nasıl ulaşılır veya bu seviye nasıl tahmin edilir?

İşte ihtiyacınız olan formül:

Optimum çıktı seviyesine ulaşmanın yolu, marjinal maliyet (MC) ile marjinal geliri (MR) yani piyasa fiyatını eşitlemektir.

Marjinal maliyet (MC), fazladan bir birim üretmek suretiyle maruz kalacağınız ek maliyettir.

Marjinal gelir (MR) ise fazladan bir birim satarak elde edeceğiniz ek geliri ifade eder.

Örneğin; A fabrikası, toplam üretim maliyeti 300 TL olan belirli bir üründen 100 birim (aylık) üretiyor olsun. Bu, birim başına maliyetinin 3 TL olduğu anlamına gelir.

Fabrika sahibinin üretimi 100 birimin üzerine çıkarmak için yeni bir makine aldığını varsayalım. Alımı takip eden ay üretim 304 TL maliyetle 101 birime çıksın. Satış fiyatını ise birim başına 10 TL kabul edelim.

Burada marjinal maliyet, yani fabrikanın fazladan ürettiği bir birimin maliyeti 4 TL’dir.

Bu durumda, talep artmadığı için satış fiyatı da otomatik olarak 9,75 TL’ye düşmüştür.

Yani MR(Marjinal Gelir) = 15,25 TL olarak hesaplanır: [(101 * 9,75) – (100 * 10)]

Marjinal maliyet marjinal gelire eşit olmadığından 101 birimin söz konusu fabrikanın optimum üretim seviyesi olduğunu iddia edemeyiz.

Şimdi aynı fabrikanın ikinci ay 101 birim yerine 103 birim ürettiğini varsayalım. Marjinal maliyet ve satış fiyatı aynı kalır- 4 TL ve 9.75 TL.

Bu durumda marjinal gelir de yaklaşık 4 TL’ye [(103 * 9.75) – (100 * 10)]  tekabül edecektir.

Yani bu fabrika üretim maliyetini minimuma indirmek ve karı en üst düzeye çıkarmak için her ay 103 birim üretmelidir.

 

9) İsraftan kurtulun.

Üretim süreci söz konusu olduğunda israf farklı pek çok şekilde tezahür edebilir:

  • Erken üretim – ürünlerin ihtiyaç doğmadan çok daha önce, talebi beklemeksizin üretilmiş olması fonların gereksiz yere tüketilmesine yol açar, dahası atıl durumdaki bu malların bir kısmı ihtiyaç anına kadar kullanılmaz hale gelebilir.
  • Bekletme – üretim döngüsü sırasında önlenebilir nedenlerle gereksiz yere bekletilen ürünler, insanlar veya makineler üretim sürecini sekteye uğratır.
  • Aşırı stoklama – Stokların gereğinden fazla olması fonların gereksiz yere bloke edilmesine yol açar.
  • Hareket – Üretim döngüsü sırasında insanların veya ürünlerin gereksiz hareketleri de süreci engelleyecektir.
  • Ayıplı/Kusurlu Ürünler – Belirlenmiş kalite standardının altında kalan ve garanti süresi içinde dahi onarıma ihtiyaç duyan nihai ürünler bu isimle anılır ve üretim israfının bir parçasını oluştururlar.

İsraf durumunu en aza indirmek için periyodik kontroller yapılmalıdır. Unutmayın, hastalık başlamadan önlem almak hastalığı tedavi etmeye çalışmaktan çok daha iyidir. Bu aşamada işletmelerin güçlü bir otokontrol sistemine sahip olmaları da önemlidir.

Anlayacağınız, üretim maliyetlerini düşürmenin son yolu da israf alanlarını tespit etmek ve bu durumu önlemek adına gerekli önlemleri almaktır. Kalite kontrol önlemlerini sıkılaştırmalı ve yalnızca standartları karşılayan ürünlerin pazara sunulmasını sağlamalısınız.

 

Avatar

Yazar : Deniz

Bir yanıt yazın

Avatar

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir