KFC’nin Kurucusu Harland Sanders’in Başarı Hikayesi

Harland Sanders, henüz 6 yaşındayken babasını kaybetti. 16 yaşında okulu bırakmak zorunda kaldı, 17 yaşına geldiğinde tam dört farklı işten çıkarılmıştı. 18 yaşındayken evlendi ve 22 yaşına kadar trenlerde kondüktörlük yaptı. Çocukları oldu ama eşi bebekleri de alarak Sanders’i terk etti.

Bunun üzerine Sanders, Amerikan Ordusu’na girdi ancak bir süre sonra terhis edildi. Hukuk fakültesine başvurdu ama reddedildi. Sigortacılık işine girdi ama bu meslekte de tutunamadı. Daha sonra küçük bir kafede aşçı ve bulaşıkçı olarak işe başladı, 65 yaşındayken emekliye ayrıldı.

Devletten aldığı ilk emekli maaşı 105 dolar gibi komik bir meblağdı. Öyle ki Sanders, devletin kendisiyle resmen alay ettiğini düşünüyordu. “ Hiçbir işe yaramayan bir adamım, yaşamamın ne anlamı var ki? ” diye düşünerek intihar etmeye karar verdi.

Bir ağacın altına çöktü, vasiyetini yazmaya koyuldu ama aslında hayatını kökten değiştirecek şeyleri kaleme almıştı o gün. İşte o anda bir şey fark etti: Henüz yapmadığı o kadar çok şey vardı ki… Hatta bir konuda tanıdığı herkesten çok daha başarılıydı; Sanders muazzam bir aşçıydı. Önce gidip 87 dolar borç aldı, sonra kendi tarifini kullanarak bir miktar tavuk hazırladı. Ardından kapı kapı dolaşarak Kentucky’deki komşularına bu tavukları satmaya başladı.

Az önce Sanders’in intiharın eşiğine geldiğini söylemiştik, değil mi? Evet, 65 yaşındayken az kalsın intihar edecekti. 88 yaşına geldiğinde ise devasa bir imparatorluk kurmuş ve zengin olmuştu. Şu anda KFC, 123 ülkede neredeyse 20.000 şubesiyle dünyanın en büyük ikinci restoran zinciri konumunda. İnanın, siz de başarılı olacak potansiyele sahipsiniz. Hayallerinizin peşinden koşarak fark yaratın ve şunu asla unutmayın: Başarı, cesaret gerektirir ve hayal kurmanın yaşı yoktur.

Bu yazımızda sizlerle Harland Sanders’in biyografisini ve Amerikan restoran zinciri KFC’nin başarı hikayesini paylaşacağız.

 

Kfc’nin Kurucusu Harland David Sanders Kimdir?

Albay Harland David Sanders (9 Eylül 1890 – 16 Aralık 1980), Kentucky Fried Chicken (KFC) restoran zincirini kuran Amerikalı bir girişimcidir. KFC, Amerika Birleşik Devletleri’nin en eski fast food restoran zincirlerinden biri olup kızarmış tavuklarıyla tüm dünyada nam salmıştır.

 

Sanders’in Çocukluğu

Harland David Sanders, 9 Eylül 1890’da ABD’nin Indiana eyaletinin Henryville bölgesinin 5 km doğusunda bir taşra yolunda dünyaya geldi. Sanders, çocukluk döneminde büyük zorluklar yaşadı. Margaret Ann ve Wilbur David’in üç çocuğunun ilki olarak dünyaya gelen Harland’ın ailesinin maddi durumu pek iyi değildi.

Babası yarı zamanlı bir işte çalışıyor, Henryville’deki çiftçilere yardımcı oluyordu. Annesi ev hanımıydı zira çocuklara bakması gerekiyordu. 1895 yazında bir akşamüstü Sanders’in babası ateşler içinde eve geldi, birkaç saat sonra da hayata gözlerini yumdu. Babası öldüğünde Sanders henüz 6 yaşındaydı ve olayın ardından hayatı gerçekten çok değişti. Para kazanmak zorunda kalan annesi bir domates konservesi fabrikasında iş buldu. Harland Sanders ise ailenin en büyük çocuğu olarak evde erkek ve kız kardeşine bakmak zorunda kaldı.

Bu kısmın özellikle altını çizmeliyiz çünkü bu dönemde Sanders kardeşlerine yemek yapmak zorunda kaldı, böylelikle şefliğe giden yolda ilk adımını atmış oldu. Tüm akrabaları Sanders’in aşçılık konusunda son derece yetenekli olduğunu fark etmeye başladılar.

Bir süre sonra annesi tekrar evlendi lakin Sanders evden kaçtı çünkü üvey babası onu sürekli dövüyordu. Sanders, sahtecilik yaparak kimliğindeki doğum tarihini değiştirdi ve daha 15 yaşındayken Amerikan Ordusu’na katıldı, görevini tamamladıktan sonra Küba’dayken ordudan ayrıldı. Gençlik yıllarında vapurlarda kaptanlık, sigortacılık, çiftçilik gibi işlerde çalıştı, en sonunda bir demiryolu şirketinde nispeten iyi sayılabilecek düzenli bir iş buldu.

 

Bir noktada hayatı birazcık da olsa düzeldi

Düzenli gelirinden mutlu olan Harland Sanders, takvimler 1908’i gösterdiğinde Josephine King ile dünya evine girdi, bu evlilikten üç çocuğu oldu. Tek oğlu Harland, Jr. erken yaşta hayata gözlerini yumdu. Mildred Sanders Ruggles ve Margaret Sanders adında da iki kızı oldu. Demiryolu işinde bir süre çalıştıktan sonra emirlere itaatsizlik sebebiyle şirketten kovuldu. Eşi Josephine, bu durum üzerine Sanders’i terk etti, çocukları da alarak ailesinin yanına geri döndü. Hatta Josephine’nin erkek kardeşi günün birinde Harland’a yazdığı mektupta şöyle dedi: “İyi ki kız kardeşim senden ayrılmış. Zaten senin gibi beş para etmeyen, hiçbir işte dikiş tutturamayan bir adamla evlenmesi bile hataydı.” Sanders, yıllar içerisinde birçok farklı işe girişte ama hiçbirinde kalıcı olmayı başaramadı. 40 yaşına geldiğinde resmen sayısız iş değiştirmişti. Bir dönem hukuk alanında dersler alıyordu ama bilmediğimiz sebeplerden ötürü yine başarılı olamadı ve tahsiline devam edemedi.

Bunlar yetmezmiş gibi maddi sorunları da vardı; 40’ını çoktan devirmesine rağmen hâlâ kayda değer bir birikim yapamamıştı, bu yüzden de epey uzun bir süre bunalım yaşadı. Düşünsenize, ömrünün büyük bölümü çoktan geçmişti ama hiçbir başarıya imza atamamıştı, hayatı dolu dolu yaşamak için yeteri kadar parası da yoktu. Uzun lafı kısası hayattan bezmişti ve tabii ki gidişatı değiştirmek istiyordu.

Düşündü taşındı, en sonunda Tennessee eyalet sınırından yaklaşık 40 km kadar mesafede yer alan Corbin adında bir şehirde bir benzin istasyonu, motel ve kafe satın aldı. Bu mekanı satın almadan önce de konum hakkında bir hayli kafa yormuş, en doğru yeri seçmişti. Kuzeyden gelen insanlar, istasyonun üzerinde bulunduğu yolu kullanarak Florida civarlarına gidiyordu ve resmen buradan geçen insanların ardı arkası kesilmiyordu.

Kısa zamanda Sanders, müşterilerine odalarında yemek hizmeti vermeye başladı çünkü o dönemde henüz restoranı yoktu. Mekanın mutfağında çoğunlukla tavuk yemekleri pişiriyor, bunun yanı sıra biftek de yapıyordu. Çok geçmeden “Kentucky Fried Chicken of Harland Sanders” adlı tesis tüm Kentucky’e nam saldı. Tüm müşteriler bilhassa yemeklerde kullanılan ve tam 11 baharatla hazırlanan sosa hayran kaldıklarını ifade ediyorlardı. Gördüğünüz üzere Sanders hayatını yoluna koymaya başlamıştı.

Daha sonra gelirini arttırmak bir düdüklü tencere satın aldı. O dönemlerde düdüklü tencere piyasaya çıkalı çok olmamıştı, Sanders de bu ürünlerin sağladığı avantajları gözlemleme imkanına sahip olan ilk şeflerden biriydi. Normalde tavuğu hazırlamak 30 dakika sürerdi ama düdüklü tencereler sayesinde bu süre yalnızca 9 dakikaya inmişti, dolayısıyla artık müşteriler basit bir yemek için uzun süre beklemek zorunda kalmıyor, haliyle sipariş sayıları da artıyordu.

Takvimler 1935’i gösterirken Sanders’in hayatı için oldukça mühim bir olay gerçekleşti. Kentucky valisi Ruby Laffoon, eyalete hizmetlerinden ötürü Harland’a “Kentucky Albayı” unvanını verdi. Sanders bu unvanı sonuna kadar hak etmişti dersek hiç de yalan olmaz zira ülkenin dört bir yanındaki Amerikalılar, Albay Harland Sanders’in “ulusa mal olan yemeği”nden bahsedip duruyorlardı.

Tam da bu dönemlerde Sanders artık mevcut tesislerin yetersiz kaldığını ve işi büyütme zamanının geldiğini düşünmeye başladı. 1937’de Sanders Court & Cafe adlı moteli açtı. Sanders Court & Cafe aynı zamanda bağımsız bir fast food restoranıydı ancak McDonald’s ile aralarında çok fark vardı çünkü Albay Sanders’in bir siparişi hazırlaması nereden baksanız 10-15 dakikayı buluyordu. Bu açıdan bakarsak Sanders Court & Cafe tam anlamıyla bir fast food restoranı değildi.

1947’de Harland ve Josephine boşandı, bundan iki yıl sonra Harland sekreteri Claudia Ledington ile evlendi. Aynı yıl Sanders’e tekrardan Kentucky albayı unvanı verildi. Sanders’i yeniden bu unvana layık gören kişi Vali Yardımcısı Lawrence Weatherby’di.

Albay unvanını almasının da tesiriyle Harland Sanders görünüşüne iyice önem vermeye başladı, artık beyaz takım elbise ve siyah papyonsuz dışarı çıkmıyordu. Bildiğiniz üzere günümüzde Harland Sanders’in fotoğrafı KFC logolarında yer alıyor. İşte zamanında bu imaj, Sanders’in restoranlarına bayılan sıradan Amerikalıların adeta gönlünü kazandı. Hatta Sanders’in o kadar çok müşterisi vardı ki net değeri inanılmaz derecede artmıştı. Bu başarıdan başka ne olabilirdi ki?

Elbette zaman zaman tedarikçilerle bazı ufak teknik aksaklıklar da yaşanıyordu. Hatta bir gün motel yanıp kül olmuştu. Olayın hemen ardından motel kısa sürede yeniden inşa edildi, birkaç ay içerisinde faaliyetlerine devam etmeye başladı. Tabii eyalet yönetimi de Harland’a yardım etmek için elinden geleni yaptı zira onun kızarmış tavukları neredeyse Kentucky’nin simgesi haline gelmişti.

Sanders işleri tam da tekrardan yoluna koymuşken bir kez daha hayatın tokadını yedi. 1956’da “Interstate 75” adındaki otobanın inşası tamamlandı. Ne yazık ki bu yol Corbin’i es geçiyordu ve doğal olarak Sanders’in restoranı artık gözden uzak kalmıştı. Kısa sürede müşterilerin sayısı ciddi ölçüde azaldı, bir zamanlar dünyaları kazandıran iş resmen çöktü. Sonuç olarak Sanders, borçlarını ödeyebilmek için tüm mülkü 75.000 dolara satmak zorunda kaldı. 66 yaşına geldiğinde neredeyse beş parasızdı, 105 dolarlık emekli maaşına ve elinde kalan üç beş kuruşa tamah etmek zorunda kalmıştı. Bir süre sonra Sanders, Kentucky’nin Shelbyville bölgesine taşınmaya karar verdi.

 

KFC’nin gizli formülü restoranlara satıldı

Sanders bir müddet düşündükten sonra kendi geliştirdiği ve sır gibi sakladığı yemek tarifini başka restoranlara satma kararı aldı. Kaybedecek hiçbir şeyi yoktu, bu yüzden baharatlarıyla düdüklü tenceresini kaptığı gibi 1946 model Ford’una atladı ve ABD’yi turlamaya başladı.

Ülkedeki birçok restoranın kapısını çaldı. Sürekli hareket halindeydi ve geceleri arabasının arka koltuğunda uyuyordu. Franchise verebileceği potansiyel bir müşteriye denk geldiğinde tavuğun sosunu ve pişirme yöntemini anlatıyordu. Bu şekilde neredeyse iki yıl dolandı ve efsaneye göre tam 1009 kez reddedildi ama en sonunda bir müşteri bulup sözleşme imzaladı. Sözleşmeye göre Sanders satılan her bir tavuktan sadece 5 sent pay alıyordu. Aslına bakılırsa bu çok da kötü değildi çünkü siparişler sürekli olarak artıyordu. Nitekim 1960’lara gelindiğinde Albay Sanders, ABD’nin dört bir yanında yüzlerce restorana franchise vermişti.

Dört yıl sonra Kentucky Fried Chicken şöhret basamaklarını tırmanmıştı, Albay da şirketi yatırımcı John Y. Brown, Jr.’ye satmaya karar verdi. Anlaşma kapsamında 2 milyon dolar nakit para aldı. Sanders, şirketin resmi yüzü olarak kalacaktı ve bunun için her yıl kendisine 250.000 dolar ödeme yapılıyordu. O dönemde Albay Sanders’in net değerinin 3,5 milyon dolar olduğu tahmin ediliyordu. Artık yapması gereken tek şey medya, müşteriler ve çalışanlarla ara sıra bir araya gelerek pazarlama kampanyalarını yürütmekti.

Sanders 1980’de 90 yaşındayken hayata gözlerini yumdu. Hayatının son yıllarında sürekli seyahat etti, golf oynadı ve eşiyle “Claudia Sanders’ Dinner House” adlı bir restoran işletti. Her ne kadar geliri iyi olsa da KFC onu hayal kırıklığına uğratmıştı çünkü şirketin sahipleri fiyatları düşürmek ve hızı arttırmak adına tavukların kalitesinden ödün vermeye başlamıştı. Tabii tüm bunlar albayın ölümüyle de son bulmadı.

 

Günümüzde KFC

1986’da hepimizin bildiği PepsiCo şirketi KFC’yi satın aldı. 2002’de ise KFC, Yum! Brands tarafından satın alındı. Bildiğiniz üzere Yum! Brands şirketler grubu KFC haricinde Pizza Hut ve Taco Bell restoran zincirlerinin de sahibi. Yum! Brands’ın şu anki Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO’su ise David C. Novak.

Neredeyse 40.000 restorandan meydana gelen bu zincir 50’yi aşkın ülkede faaliyet gösteriyor. Yum! Brands, şirket politikası olarak “birlikte markalama” stratejisini uyguluyor. Yum! Brands birçok farklı çeşit yiyecek sunuyor. Kızarmış tavuk, tavuk burger, dürüm, patates kızartması, alkolsüz içecekler, salata, tatlı, kahvaltı vb. bu çeşitlerden sadece bazıları.

Şu anda Yum! Brands 1.500.000’den fazla kişiyi istihdam ediyor ve şirketin net geliri 2013 itibarıyla 1.091.000.000 dolar.

Umarız Albay Harland Sanders’in biyografisiyle KFC’nin akıl almaz hikayesini severek okumuşsunuzdur ve siz de yeni başarılara yelken açarsınız!

 

İlginizi çekebilir

Başarı Hikayeleri

Bir Zamanlar Başarısız Olan Büyük Girişimciler

Berkay BABAOĞLU

Yazar : Berkay BABAOĞLU

Boğaziçi Üniversitesi " Çeviri Bilimi " bölümünden mezun olduktan sonra iş hayatına atıldı. Silverline, Coca Cola gibi birçok firmada üst düzey pozisyonda çalıştı. Şimdi ise Simfer firmasında uluslararası satış müdürü olarak görev yapmakta. Sizler için iş hayatında başarı yakalamakla ilgili rehber niteliğinde yazılar kaleme alıyor.

Bir yanıt yazın

Avatar

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir