2021’in Dijital Pazarlama Trendleri

Birkaç yıl öncesine kadar yapay zeka, veri odaklı pazarlama veya sesli arama optimizasyonu (VSEO) vb. teknolojiler gülünçlük derecesinde iddialı kavramlar olarak algılanıyordu.

Günümüzde ise bahsi geçen bu yenilikçi dijital pazarlama yöntemlerinin hemen hepsi işletmelerin birincil öncelikleri arasında yer almaktadır. Zira bugünün rekabetçi çevrim içi ortamı işletmelerin dijital pazarlamanın hızlı değişimine ayak uydurmasını zorunlu kılar.

Teknolojiye dayalı pazarlamanın hızla geliştiği ve tüketicinin ilgi alanlarımı ya da davranışlarını tahmin etmenin güç olduğu günümüz dünyasında, çoğu işletme “Dijital Darwinizm”in kurbanıdır. Dijital pazarlama uzmanı Brian Solis’in pazarlamaya kazandırmış olduğu, kaynağını ise Charles Darwin’e ait Evrim Teorisinden alan bu kavram, toplum ve teknolojinin bazı şirketlerin adapte olabileceğinden daha hızlı evirilmesi sonucunda tüketici davranışının maruz kaldığı değişim sürecini ifade etmektedir. Evrim teorisine göre canlılar nesillerini ancak kendilerini rakiplerine kıyasla avantajlı kılacak türden bir evrim ve adaptasyon becerisine sahip oldukları müddetçe devam ettirebilirler. Çevreye uyum, canlılar kadar işletmeler için de önemlidir. Uyum dinamikleri, yani inovasyon, ARGE, yapay zeka, vb. teknolojik becerileri yeterince gelişmiş işletmeler ayakta kalırken çağı yakalayamayanlar yok olmaya ya da rakiplerinin gerisinde kalmaya mahkumdur. Evrim teorisi, dijital pazarın aşırı rekabetçi doğası için de geçerlidir. Zira Darwinizm ayrımcılık yapmaz, Her canlı kadar her iş/işletme de benzer bir yok olma tehdidi ile karşı karşıyadır.

Anlayacağınız, pazarlamacılar artık kafalarını kuma gömüp yılların deneyimi ve eğitimi ile edindikleri bilgilerin ya da kalıplaşmış eski yöntemlerin gölgesinde saklanamaz, dahası bu yöntemlerin sonsuza dek işe yarayacağı varsayımına sığınarak yaşayamazlar.

Yazımızda içinde bulunduğumuz bu yenilikçi çağda işletmeleri ayakta tutacak ve kendilerini gelişmelerine yardımcı olacak dijital pazarlama trendlerine değineceğiz.

Lütfen okumaya devam edin.

 

1) Yapay Zeka

2020’li yıllar çoğu işletmenin yapay zekanın (AI) gücünü iliklerine kadar hissedeceği yıllar olabilir. Gelecekte küresel ticaretin ve endüstrinin kalbinde yer alacağı kesin olan yapay zeka şimdiden pek çok basit işi üstlenmiş durumda.

Örneğin, Microsoft ve Uber, olası suç durumlarını tahmin etmek ve önlemek adına yapay zeka ile çalışan Knightscope K5 robotlarını kullanıyor. Park alanlarında ya da geniş çaplı mekanlarda/arazilerde devriye gezen bu robotlar plakaları okuyabilme, şüpheli etkinlikleri bildirebilme ve sahiplerine geri bildirimde bulunmak adına veri toplayabilme becerilerine sahip. Dahası bu robotlar saatlik 7 dolarlık bir ücret üzerinden kiralanabiliyor – ki bu kanlı canlı bir güvenlik görevlisinin maaşından çok daha ucuza geliyor.

Pazarlama analistleri 2021’in sonlarına kadar yapay zeka teknolojilerinin neredeyse her yeni yazılım ürünü ve hizmetinde yaygın olarak kullanılacağını öngörüyor. Yapay zekanın önümüzdeki yirmi yıl boyunca şirketler, endüstriler ve ülkelerin yararlanacağı en büyük ticari fırsatlardan biri olacağı düşünülüyor. Ayrıca, 2030 yılına kadar küresel gayri safi yurt içi hasılayı yüzde 14’e kadar artırması bekleniyor. Yani, yapay zekadan yararlanmak konusunda geç kalan işletmeler önümüzdeki birkaç yıl içinde kendilerini ciddi bir dezavantajla karşı karşıya bulacaklar ki bu günümüz rekabetçi dünyası için bu hiç de hoş bir durum değil.

Yapay zekanın bu denli benimsenmesini sağlayan sebepleri ise şöyle sıralayabiliriz:

  • İşletmelerin rekabet avantajı elde etmelerine veya sektörün lideri olmalarına yardımcı olur.
  • Yeni işlere atılmayı kolaylaştırır.
  • Sektöre yeni katılan ve yapay zeka kullanan işletmeler pazara çabucak dahil olur ve rekabeti daha da kızıştırabilirler.
  • Mevcut rakiplerin yapay zekanın nimetlerinden yararlanıp rekabet üstünlüğü elde edebileceği ihtimali işletmeleri bu alanda kendilerini geliştirmeye zorlar.
  • Maliyetleri düşürme baskısı işletmelerin yapay zeka kullanımını zorunlu kılar.
  • Tedarikçilerin yakın gelecekte yapay zeka odaklı ürün ve hizmetler sunması kuvvetle muhtemeldir.
  • Müşteriler yapay zeka odaklı ürün veya hizmet talebinde bulunabilir.

Yapay zeka, işletmelerin tüketici davranışları ile arama modellerini analiz etmesini sağlar. Dahası, işletmelerin müşterilerin ürün veya hizmetlere nasıl ulaştıklarını anlamak adına sosyal medya platformlarından ve blog yayınlarından alınan verileri kullanır.

Yapay zekanın heyecan verici örneklerinden bir diğeri ise chatbot’lardır-chatbot, kullanıcı ile genellikle metin, bazı durumlarda ise konuşma yoluyla diyalog kurarak bilgi veren veya işlemleri gerçekleştiren sohbet robotu yazılımlarıdır. Örneğin, Mastercard, ödeme işlemlerini otomatikleştirmek adına müşterinin ne istediğini çözebilen, ona gerçek bir kişi gibi yanıt verebilen ve doğal bir dil kullanan bir Facebook Messenger Chatbot’u yaratmıştır.

Yapay zekanın yakın gelecekte çoğu hizmetin perde arkasındaki itici güç olacağı öngörülmektedir, bu öngörünün hayata geçirildiği kimi alanlar ise şunlardır:

  • Temel iletişim
  • Ürün tavsiyeleri
  • İçerik üretimi
  • E-posta kişiselleştirme
  • E-ticaret işlemleri

2021’de yapay zeka uygulamalarını benimseyen işletmeler, personel maliyetlerini azaltabilecek, dahası büyüme oranlarını hızlandırarak rakiplerinin önüne geçebilecektir.

 

2) Programatik Reklamcılık

Programatik reklamcılık, işletmelerin çok daha spesifik kitleleri hedefleyebilmesini sağlayacak reklam satın alımını otomatikleştirmek adına yapay zekadan yararlanmaları anlamına gelir. Bu, reklam alım-satım sürecinin insanlar yerine makineler arasında gerçekleştiği bir tür yeni uygulamadır. Örneğin, anlık teklifler bir programatik reklam satın alım işlemidir. Anlı teklif otomasyonu çok daha verimli ve hızlıdır- ki bu da işletmeler için daha yüksek dönüşüm oranları ve daha düşük müşteri edinme maliyetleri anlamına gelir.

Bu modelin dijital reklamcılığın değişen çehresi olduğunu iddia edilmektedir. Araştırmalar 2020’nin sonlarına kadar dijital reklamların yüzde 86,2’sinin programatik olacağına işaret etmektedir.

Araştırma temelli manuel reklamcılık kampanyalarının çoğu (profesyonel araçlarla gerçekleştirilenler dahil) maksimum üç veya dört hedefe odaklanmıştır: anahtar kelime, saat dilimi ve konum. Programatik reklamcılığın bir parçası olan talep yönlü platformlar ise- reklam verenlerin farklı reklam networklerinden satın alım yapmasını sağlayan platformlar-reklamları kişiselleştirmek ya da müşteri veri platformlarına entegre edilip müşterinin yaşam tarzına veya alışkanlıklarına göre hedefleme yapmak adına yüzlerce hedefleme sinyali kullanabilirler.

Son olarak, programatik reklamcılığın nasıl çalıştığına bir bakalım:

  • Kullanıcı web sayfasına tıklar.
  • Sayfa sahibi reklam gösterimini yayınlar.
  • Reklam pazarı, gösterim için rekabet eden reklam verenler arasında bir açık artırma düzenler.
  • Gösterim için en yüksek teklifi verecek reklam veren, reklamını yayınlatmaya hak kazanır.
  • Reklam potansiyel müşteriye sunulur.
  • Müşteri reklamı tıklar ve reklam veren tıklamaları satışa, nihayetinde ise kara dönüştürür.

 

3) Chatbot-Sohbet Robotu

Chatbotlar, 2021’de de dijital pazarlamanın gözdelerinden olacak gibi görünüyor. Yapay zeka tabanlı bu teknoloji, müşterilerinizle veya web ziyaretçilerinizle eş zamanlı bir sohbet için- gündüz veya gece fark etmeksizin- anlık mesajlaşma sisteminden yararlanmanızı sağlar.

Chatbotların, 2020’ye kadar müşteri hizmetlerinin yüzde 85’ini üstleneceği düşünülmektedir. Anket sonuçları da kullanıcıların Chatbotları 24 saat kesintisiz hizmet (% 64), yanıt süresinin kısalığı (% 55) ve basit sorulara verilen yanıtlar(% 55) vb. özellikleri bakımından avantajlı bulduklarını ortaya koymaktadır.

Bundan olacak ki müşterilerin çoğu işletmelerle 7gün 24 saat kesintisiz iletişim imkanı sunan Chatbotlar aracılığıyla etkileşim kurmayı tercih eder. Chatbot uygulamaları müşteriye anında yanıt verir, satın alım geçmişinizi net bir şekilde hatırlar ve asla ama asla sabrından ödün vermez. Bu sanal asistanlar, müşterilerin beklentilerini karşılamak ve tekrar eden görevleri otomatikleştirmek suretiyle olağanüstü bir müşteri hizmeti sunar – bu, işletmelerin çok daha önemli işlere odaklanabileceği anlamına gelir.

Yol ve araç paylaşım hizmeti sunan Lyft şirketi vb. çoğu marka chatbot teknolojisinden yararlanmaktadır. Örneğin, Lyft Chatbotları (Facebook Messenger, Slack veya Amazon Echo üzerinden) aracılığıyla araç ya da sürüş talep edebilirsiniz. Chatbotlar sürücünüzün mevcut konumunu size bildirecektir.

Yolcular, bu uygulamayı yolculuk türünü seçmek, araç/sürüş talebinde bulunmak, aracın konumunu takip etmek, tahmini varış zamanını arkadaşlarına bildirmek ve ödeme yapmak için de kullanabilirler.

Chatbot teknolojisini başarıyla kullanan diğer markalar ise Spotify, Sephora ve Pizza Hut ’tır.

Mutlaka okuyun: Chatbot Nedir ve İşletmeniz İçin Nasıl Faydalar Sağlar?

 

4) Sohbet Pazarlaması

Chatbotlardan da anlaşılacağı üzere modern pazarlamanın temelini “konuşma” edimi oluşturur. İnsanlar artık sohbet temelli bir pazarlamanın peşinde olduğundan işletme veya markalar bu anlayışı hayata geçirecekleri bir yaklaşım belirlemek zorundadır. Zira herhangi bir sorunu veya sorusu olan hemen her tüketici- tüketicilerin % 82’si- söz konusu soru veya soruna “anında” yanıt talep etmektedir.

Sohbet pazarlaması tam da bu noktada devreye girer ve pazarlamacılar ile müşteriler arasındaki bire bir ve eş zamanlı bağlantıyı kolaylaştırır.

Geleneksel stratejilerin aksine sohbet pazarlaması birden fazla kanalda kullanılabilir ve markaların müşteri ihtiyaçlarını kendilerine has yöntemlerle-müşteriye en uygun cihazlar, platformlar ve zaman çizelgeleri üzerinden-karşılamalarına olanak tanır:

Bugünün alıcıları aradıklarını daha sonra değil, mevcut anda elde edebilmeyi arzular. Bu nedenle, varlığını sürdürmek isteyen işletmelerin geniş yelpazeli bir iletişim kanalına sahip olmaları ve insanlara/müşterilere iletişim tercihleri doğrultusunda ulaşmaya çalışmaları her zamankinden daha önemlidir.

Nihayetinde, sohbete dayalı pazarlamanın temel amacı etkileşimi ve sadakati teşvik eden geri bildirim odaklı bir model aracılığıyla kullanıcı/müşteri deneyimini geliştirmektir.

 

5) Kişiselleştirme

2021’in gözde işletmelerinden olmak istiyorsanız, pazarlama faaliyetlerinizi kişiselleştirmeniz gerekir – bu da kişiselleştirilmiş içeriklere, ürünlere, e-postalara hatta daha fazlasına ihtiyacınız olacağı anlamına gelir.

Bu süreçte aşağıda listeleyeceğimiz kişiselleştirme istatistiklerini göz önünde bulundurabilirsiniz:

  • Tüketicilerin % 63’ü genel reklam jeneriklerinden oldukça rahatsızdır.
  • Tüketicilerin yüzde 80’i, kişiselleştirilmiş deneyimler sunan bir şirketle iş yapma olasılıklarının çok daha yüksek olduğunu belirtmektedir.
  • Yüzde 90’ı ise kişiselleştirmeyi cazip bulduklarını ifade etmiştir.

Ayrıca davranışa dayalı kişiselleştirilmiş e-postaların standart toplu iş e-postalarından 3 kat daha iyi olduğu iddia edilmektedir.

Kişiselleştirmenin gücüne ilişkin örnekleri incelemek istiyorsanız, kişiye özel hazırlanan ürün önerileri ile Amazon’u, film başlıklarıyla ise Netflix’i mercek altına alabilirsiniz.

Kişiselleştirmeyi başarıyla kullanmayı başarmış farklı şirket örnekleri ise şunlardır:

  • Havayolu firması EasyJet, kişiselleştirilmiş müşteri hikayeleri oluşturmak için müşterilerinin seyahat geçmişinden yararlanacakları ve buradan elde edilen verilere göre seyahat önerilerinde bulunacakları bir e-posta kampanyası başlattı. Kampanya dahilinde kişiselleştirilmemiş e-postalara göre yüzde 25 daha yüksek tıklama oranına sahip yaklaşık 12,5 milyon adet e-posta gönderildi.
  • Şekerleme firması Cadbury’s, kullanıcılarla işletmeye ait günlük süt aromalarından bir tanesini eşleştirecek-eşleştirme kullanıcıların Facebook profillerindeki verilere dayalı olarak yapıldı- kişiselleştirilmiş bir video kampanyası oluşturdu. Kampanya yüzde 65 tıklama oranı ve yüzde 33,6’lık dönüşüm oranı ile kişisel dokunuşun işletmeler için ne denli önemli olduğunu kanıtlamış oldu.
  • Kahveleriyle ünlü Starbucks, satın alma geçmişi ya da konum gibi verileri olabildiğince kişiselleştiren, müşterilerinin içeceklerini özelleştirmelerine olanak tanıyan bir mobil uygulama kullanmaktadır. Uygulamaya dahil ettiği ödül/bonus sistemi sayesinde ise müşterilerin uygulama kullanımı teşvik eder.

 

6) Video Pazarlama

Video pazarlama, önümüzdeki birkaç yılın en önemli pazarlama trendlerinden biri olmaya adaydır. Aşağıda listeleyeceğimiz rakamlar, 2021’de dijital pazarlama stratejinize videoları eklemenin önemini çok daha net bir biçimde ortaya koyacaktır.

  • Tüketicilerin yüzde 70’i bir markanın videosunu paylaştıklarını belirtmiştir.
  • İşletmelerin yüzde 72’si pazarlamada kullandıkları videonun dönüşüm oranlarını artırdığını söylemektedir.
  • Tüketicilerin yüzde 52’si ürün videoları izlemenin çevrimiçi platformdan ürün satın almaya ilişkin kararlarını güvenle vermelerini sağladığını ifade etmiştir.
  • Yöneticilerin yüzde 65’i web sitesi ziyareti veya pazarlamacıyla iletişime geçme konusundaki nihai kararlarını pazarlama videolarını izlemenin ardından verdiklerini belirtmiştir.

Video, müşterilerin yeni ürünler hakkında bilgi edinmede kullanacağı en popüler yöntemdir.

Video pazarlamanın yalnızca YouTube’dan ibaret olduğunu düşünmeyin. Facebook, Instagram veya LinkedIn üzerinden oluşturacağınız video gönderileri veya canlı yayınlarla da video pazarlamanın nimetlerinden yararlanabilir, çok daha yüksek bir etkileşim oranı elde edebilirsiniz.

Pazarlamacıların son yıllarda karşılaştığı sorunlardan bir diğeri de mobil cihazlara geçişteki belirgin artıştır. Bu gerçek aynı zamanda eskinin uzun formatlı satış sayfaları veya e-posta metinlerinin artık geçerliliğini yitirdiğini göstermektedir. Zira bu içeriklerin küçük mobil ekranlarda okunması bir hayli güçtür. Videolar ise müşteriye aynı bilgileri kullanılan cihazdan bağımsız olarak, üstelik mükemmele yakın bir formatta, sunabilir.

İşletmenize ait web sitesinde video içeriklerine yer vermeniz arama sonuçlarında üst sıralarda yer alma olasılığınızı metin içerikli sitelere kıyasla 50 kat daha arttıracaktır (Yanlış duymadınız, 50 kat!). Neden mi? Video içerikleri metinlerden çok daha caziptir, dolayısıyla Google algoritması video içerikli sayfaları sonuç sayfasının üst sıralarına yerleştirir.

Video pazarlamaya ilişkin bir diğer olumlu nokta ise içeriklerinizi yeniden biçimlendirmenizi kolaylaştırmasıdır. YouTube kanalınızda yayınlayacağınız bir video kaydettiğinizi hayal edin. Video paylaşımınızı şu adımlarla zenginleştirebilirsiniz:

  • Videonuzu metne dönüştürebilirsiniz, böylelikle içeriğinizin metin versiyonuna/transkriptine sahip olursunuz.
  • Daha yüksek bir değerlendirme puanı almak için söz konusu metni blogunuzda da yayımlayabilir, içeriğe YouTube videonuzu da dahil edebilirsiniz.
  • Videonuzu altyazılı olarak Facebook’a da yükleyebilirsiniz (Facebook videoları, paylaşılan YouTube videolarından çok daha yüksek bir gösterim ve etkileşim oranı elde etmektedir).
  • İlgili istatistik ve görüntüleri eklediğiniz kısa bir düzenlemenin ardından video transkriptinizi bağımsız bir blog yazısına dönüştürebilirsiniz.
  • Ses dosyasını kopyalayabilir ve bu kopyayı podcast için kullanabilirsiniz.
  • E-posta pazarlama kampanyalarınızda videonuza ait küçük resimlere(thumbnail) yer verebilirsiniz. Konu satırında “video” kelimesini kullanmanız videonuzun açılma oranını yüzde 19 artıracaktır.

Son olarak kullanıcıların/müşterilerin her geçen gün daha fazla ilgi gösterdiği video pazarlama trendlerine yer verelim:

  • Canlı videolar: Röportajlar, ürün demoları ve ofis yaşamı, ürün imalatı, şirket etkinlikleri vb. işletmenin/markanın perde arkasına ilişkin görüntüleri yayınlamak amacıyla kullanılır ve oldukça popülerdir.
  • 1: 1 video: İşletmelerin/ pazarlama uzmanlarının potansiyel müşteriye telefonla veya e-posta üzerinden ulaşmaya çalışmak yerine kişiselleştirilmiş video mesajları oluşturmasını ifade eder. Azalan ekipman maliyeti ve kalitesi günden güne artan akıllı telefon kameraları sayesinde bu iş her zamankinden daha kolay hale gelmiştir.
  • SEO Videoları: YouTube videoları ve diğer tüm video içerikleri SERP’lerde görüntülenir, bu nedenle video optimizasyonu son derece önemlidir -SERP, herhangi bir arama motorunda anahtar kelimenizi yazıp arattığınızda karşınıza çıkan sonuç sayfasına verilen addır. Video açıklamanıza ek olarak kullanacağınız alt yazı, başlık, dosya adı vb. ek unsurlar videonuzun arama sonuç sayfasının/SERP ‘in üst sıralarında yer almasını sağlayacaktır.
  • 360 derecelik video içerikleri:  Çok daha yüksek bir etkileşimi hedefler. Aşağıda yer alan Hong Kong Hava Yolları’na ait 360 derecelik video örneğinde olduğu gibi görüntüyü oynatırken sola veya sağa kaydırmak için sol üst köşede yer alan dairesel simgeyi kullanabilirsiniz.

Mutlaka okuyun: Video Pazarlama Nedir? Nasıl Yapılır?

 

7) Influencer Pazarlama

Influencer pazarlama, marka mesajınızı çok daha büyük bir pazara ya da geniş kitlelere yaymak için “influencer(etki insanı) adı verilen ve kitleleri etkileme potansiyeli yüksek kimi isimlerden yararlanma odaklı bir ağızdan ağza pazarlama türüdür. Herkesçe tanınan ünlü simaların yanı sıra kendilerine has/niş bir takipçi kitlesi oluşturmuş Instagram veya YouTube kişileri de birer “influencer” olabilirler. Bu kişilerin görevi, sosyal medya kanalları aracılığıyla işletmeniz veya ürününüzle ilgili gelişmeleri kitlelere yaymaktır.

Influencer pazarlama, kurumsal reklamcılıktan çok daha özgün ve samimi bir pazarlama yöntemidir.

  • Tüketicilerin yüzde 63’ü, influencerların herhangi bir ürüne/hizmete ilişkin fikirlerine, marka söylemlerinden daha çok güvendiklerini belirtmiştir.
  • Tüketicilerin yüzde 58’i ise satın alım kararlarını influencerların tavsiyesi sonucunda verdiklerini ifade etmektedir.

Bundan olacak ki işletmelerin influencer pazarlamaya olan talebi gün geçtikçe artmaktadır. Örneğin, İngiliz Iceland firması- bir süpermarket zinciri- ünlülerle yaptığı reklam kampanyalarını bırakarak gerçek annelerin yer aldığı yeni bir reklam kampanyasına girişmiştir. YouTube topluluğu “Channel Mum(Anne kanalı)” ile ortak bir çalışma yürüten şirket artık bir dizi vlogger ile birlikte çalışıyor. Böylece, ürünlerini çok daha “özgün” ve “gerçekçi” bir şekilde tanıtmayı başarmaktadır. Zaten araştırmalar da annelerin yüzde 35’inin geleneksel reklamlardan çok anneliği deneyimlemiş gerçek kişilerin tavsiyesine güvendiklerini göstermektedir.

Influencer pazarlamayı/Etki pazarlamasını basit bir pazarlama trendi olarak algılamak doğru değildir. Öyle ki önümüzdeki yıl influencer pazarlamaya ait reklam harcamalarının 10 milyon dolara ulaşabileceği dahi öngörülmektedir.

Yapay zekanın nimetlerinden yararlanacak bir diğer pazarlama trendi de influencer pazarlama olacaktır. Yapay zeka uygulamaları işletmeleri doğru influencera ulaştıracak etkili bir araç olma yolunda her geçen yıl daha da ilerleme kaydetmekte ve etkileşim oranı en yüksek, en az sahte takipçiye sahip olan ve yatırım getirisi (YG) elde etme ihtimali en yüksek influencerların belirlenmesine yardımcı olmaktadır. Ayrıca, aşağıda listelediğimiz hizmetler sayesinde influencer pazarlamaya yeni bir boyut katacağı da öngörülmektedir.

  • ANN (Yapay Sinir Ağı) ile görüntü tanıma
  • Influencer performansını NLP (Nöro-Linguistik Programlama/Sinir Dili Programlaması) ile ölçme
  • Yapay sinir ağı kullanarak(ANN) doğru teşvik yöntemini tahmin etme
  • Influencerın etki derecesini belirleme
  • Yayın yönergelerine uymayan gönderileri işaretleme
  • Sahte etkileşimler ve spam botlarını ortadan kaldırma

Mutlaka okuyun: Influencer Pazarlama Nedir? Örnekleri Nelerdir?

 

8)Anlık Mesajlaşma Uygulamaları

WhatsApp, Facebook Messenger vb. anlık /sosyal mesajlaşma uygulamalarının sadece arkadaşlarınıza emoji göndermek için olduğunu mu düşünüyordunuz? Yanılıyorsunuz.

  • İnsanlar ve işletmeler arası mesajlaşmanın yaklaşık 10 milyarlık bölümü Facebook Messenger üzerinden gönderilmektedir.
  • WhatsApp, 1,6 milyar aktif kullanıcıya sahiptir ve platform üzerinden gönderilen günlük mesaj sayısı 55 milyardır.
  • Anlık mesajlaşma uygulamalarının – özellikle de WhatsApp, Facebook Messenger ve WeChat – müşterek kullanıcı sayısı Facebook veya YouTube’dan kat be kat fazladır.

Bu istatistikler mesajlaşma uygulamalarının popülerliğini gösterir niteliktedir ve insanlar birbirleriyle mesajlaşmak için her geçen gün daha fazla zaman harcadıklarından, ürün ve hizmetlerinizi potansiyel müşterilerin en çok zaman geçirdiği platformlar üzerinden pazarlamanız son derece mantıklıdır.

Mesajlaşma uygulamaları, kişiselleştirmeye izin vermeleri ve kullanıcı deneyimine kattıkları değer bakımından da önemlidir. Dahası müşteriler işletmelerin mesajlaşma uygulamalarında da görünür olmalarını tercih eder, zira bu kanallar üzerinden etkileşim kurmak çok daha kolaydır.

Araştırmalar müşterilerin yüzde 63’ünün sosyal medya odaklı canlı sohbet hizmetleri sunan işletmelere geri dönme olasılıklarının çok daha yüksek olduğunu ortaya koymuştur.

Markanızın ya da işletmenizin mesajlaşma uygulamalarından yararlanmasının temelinde ise şu gerçekler yatar:

  • Teması/Etkileşimi geliştirmek
  • Müşteriye bilgi sunmak
  • Satışları artırmak
  • Müşteriyi satın alım sürecine dahil etmek
  • Potansiyel müşterileri yeniden kazanmak
  • Müşteriye destek ve yardım hizmeti sunmak

 

9) Görsel Arama

Görsel aramalar kullanıcı deneyimine yepyeni bir boyut kazandırabilir: Kullanıcılar bu sayede bir arama yapmak ve aramalarına ilişkin çok daha spesifik sonuçlara ulaşmak adına resimlerden yararlanabilirler.

 

A) Pinterest Lens

Her türlü görselin paylaşıldığı, pano sistemiyle çalışan bir sosyal ağ platformu olan Pinterest’in pazarlamada görsel aramadan yararlanacak işletmelerin odağında olması hiç de şaşırtıcı değildir. Kullanıcıların panoda yer alan herhangi bir ürünü satın alabilecekleri platformu bulmalarına, benzer ürünleri aramalarına veya ilgili öğelere ait panoları da görüntülemelerine olanak tanıyan görsel bir arama aracı olan Pinterest Lens işte tam da bu amaçla kullanılmaktadır.

Pinterest Lens, telefon kameranızı bir arama çubuğuna dönüştürür. Lens sayesinde Pinterest kameranızla görüntülediğiniz herhangi bir üründen esinlenmiş tüm fikirleri keşfedebilirsiniz.

Beta sürümünün lansmanından bu yana Pinterest Lens’in tam  2,5 milyar ev veya moda nesnesini tanıdığı belirlenmiştir. Pinterest mobil uygulamaları veya tarayıcı uzantıları üzerinden gerçekleştirilen 600 milyondan fazla aramaya ilham veren uygulamanın kullanımında ise lansman gününden itibaren yüzde 140’lık bir artış görülmüştür.

Pinterest, Lens uygulamasının işlevselliğini her geçen gün daha da arttırmaktadır.

Nasıl mı?

  • Alışveriş yaparken veya en sevdiğiniz dergilerde gezinirken aradığınız ilhamı bulmanızı sağlayan QR koduna benzer bir teknoloji olan pin kodu uygulaması başlatılmıştır.
  • Kıyafet aramalarına ilişkin tutarsız varsayımları ortadan kaldırmak adına “Lens Your Look” uygulaması hayata geçirilmiştir- Lens your Look sayesinde kullanıcılar kıyafetlerinin fotoğraflarını çekip doğrudan platforma aktararak kendilerine en uygun kombini arayabilecekler, yani doğru içerik doğru tüketicilerle buluşturulmuş olacak.
  • Görsel aramayı son model akıllı telefonlar taşımak için Samsung gibi markalarla ortaklık kurulmuştur.
  • Resimlerden birinde gördüğünüz herhangi bir ürünü satın alabilmeniz için kullanıcıları Pinterest’in ortaklık kurduğu şirketlerden ürün satın alımına yönlendirmeye yardımcı olan özellik “Shop the Look” tamamen otomatik hale getirilmiştir.
  • Satıcıların ürünlerini satmalarına yardımcı olmak için bir dizi yeni araç işe koşulmuştur, buna işletmelerin ürün kataloglarını alışveriş yapılabilir pinlere dönüştürmesine olanak tanıyan Katalog uygulaması da dahildir.

Pinterest Lens’in en çok aranan kategorilerini aşağıda listeledik. Sizler de bu listeyi incelediğinizden ve pazarlama faaliyetlerinizde görsel aramaları kullanmak için gerekli optimizasyonları yaptığınızdan emin olun.

  • Moda
  • Ev dekoru
  • Sanat
  • Gıda
  • Ürünler
  • Hayvanlar
  • Kıyafetler
  • Güzellik
  • Araçlar
  • Seyahat

 

B) Google Lens

Görsel arama yapma olanağı sunan tek platform Pinterest değildir. Google’da Google Lens adını verdiği kamera uygulaması aracılığıyla nesne ve sembolleri tanıyan görsel bir arama motoruna sahiptir. Google Lens kullanarak yapılacak aşağıdaki konulara ilişkin aramalar kullanıcılara şu kolaylıkları sunar:

  • Giyim ve ev eşyaları: Benzer ürünleri ve bunları nereden satın alacağınızı bulabilirsiniz.
  • Barkodlar: Bir ürüne ilişkin bilgilere ulaşmak için-nereden satın alınacağı gibi- barkodlardan yararlanabilirsiniz.
  • Kartvizit: Bağlantılarınızın telefon numarası veya adres gibi iletişim bilgilerini kaydedebilirsiniz.
  • Kitap: Ürününüze ilişkin özet ve yorumları okuyabilirsiniz.
  • Etkinlik broşürü veya reklam panosu: Etkinlikleri takviminize ekleyebilirsiniz.
  • Sembolik yapı veya binalar: Tarihi binalara ilişkin bilgilere- çalışma saatleri ve daha fazlasına-ulaşabilirsiniz.
  • Müzedeki tablolar: Sanatçı hakkında bilgi edinebilirsiniz.
  • Bitki veya hayvanlar: Canlı türleri hakkında bilgi edinebilirsiniz.

Konu gerçek zamanlı artırılmış gerçeklik olduğunda zamanında büyük bir devrim olarak nitelendiren Google Glass’ın dahi Google Lens’in hızına yetişemeyeceği aşikardır(Google Glass, Google’ın 2012 yılında tanıttığı gözlük formatındaki akıllı bilgisayarlar teknoloji severlerin heyecanla beklediği nefes kesici bir icattı. Gözlüğün gördüğünüz her şeyi video formatında kaydetmek veya yürürken gözünüzün önüne bir harita açabilmek gibi özellikleri de vardı. Ancak sonuç fiyaskodan öteye gidemedi).

 

C) CamFind

CamFind, herhangi bir şeyi telefon kameranızla yapacağınız basit bir fotoğraf çekimi ile aramanızı sağlayan bir diğer görsel arama mobil uygulamasıdır.

Böylece arama motoruna anahtar kelime yazıp arama yapmak yerine farklı boyutlu görseller, fiyat karşılaştırmaları, yerel alışveriş sonuçları vb. verilere ulaşmak için doğrudan görseller üzerinden arama yapabilirsiniz. Ya da bir film afişinin resmini çekebilir, filmin gösterimde olduğu sinema salonlarına, seans saatlerine, film bilgilerine veya fragmanlara ulaşabilirsiniz.

 

D) Bing Görsel Arama

Arama sonuç sayfasının karmaşasına maruz kalmaksızın tek bir görüntü üzerinden belirli bir öğeyi arayabilmenizi sağlayacak bir diğer araç da Bing Görsel Arama Motorudur.

Örneğin, mutfak dekorasyonunuz için ilham kaynağınız olacak bir resim gördüğünüzü varsayalım. “Ayrıntılı Görünüm” elde etmek için arama sonucunda çıkan küçük resme tıkladınız. Genel dekor harika, ancak siz özellikle oradaki muhteşem avize ile mi ilgileniyorsunuz? Bunun gibi bir avizeyi nereden temin edebileceğinizi bilmek istemez miydiniz? Bing Görsel Arama ile bu bilgiye ulaşmanız mümkün.

Günümüz sosyal medya verilerine göre:

  • Y kuşağının yüzde 62’si görsel arama yetenekleriyle diğer tüm yeni teknolojilerden daha fazla ilgilenmektedir.
  • Google arama sonuçlarının yüzde 19’u görseller üzerinedir.
  • Pinterest üzerinden her ay 600 milyondan fazla görsel arama yapılmaktadır.

Anlayacağınız, 2021’de müşteri çekmek ve müşteriye mükemmel ürünü/hizmeti sunmak için görsel arama odaklı pazarlama stratejilerini hayata geçirmeyi başarmış işletmelerin rakiplerinden bir adım önde olması muhtemeldir.

 

10) Mikro Anlar

Mikro anlar, bir insanın herhangi bir ihtiyaç doğrultusunda hareket edip bir cihaza yöneldiği, bilme, gitme, yapma veya satın alma amaçlı zengin anları ifade eder.

İnsanlar satın alım kararlarını genellikle şu dört Mikro An içinde verirler:

  • Bilmek istiyorum anları: Keşif ve araştırma anıdır. Bu noktada kişinin satın alma modunda olması gerekmez.
  • Gitmek istiyorum anları: Yerel bir işletme arayışında olunduğunda veya yakındaki bir mağazadan ürün satın alımı düşünüldüğünde devreye giren mikro andır.
  • Yapmak istiyorum anları: Bir görevi tamamlamak veya yeni bir şey denemek için yardım istendiğinde devreye girer.
  • Satın almak istiyorum anları: Kişi satın alıma hazır olduğunda ve ne satın alacağına ya da nasıl satın alacağına karar vermek için yardıma ihtiyaç duyduğunda vuku bulan mikro andır.

Mikro anlardan verimli şekilde yararlanmak isteyen işletmeler tüketiciler bilgiyi aradığı anda orada olmalıdır, Google’ın da dediği gibi, pazarlamacıların “orada olması, yararlı olması, hızlı olması” gerekir.

Mikro anların artan popülaritesi aynı zamanda pazarlamacıların farkındalık, değerlendirme ve karar sıralamasının asla şaşmadığı doğrusal pazarlama hunileri üzerine yeniden düşünmeleri gerektiğini de göstermektedir.

2021 yılı ve sonrasında müşteri yolculuğunun çok daha dinamik ve öngörülemez hale geleceğine ilişkin varsayımları düşünen her işletme tüketici taleplerinin hızlı değişimine aynı hızla yanıt vermek zorundadır. İçinde yaşadığımız bu mobil çağ, insanları anında tatmin olmaya alıştırmıştır. Öyle ki her biri akıllarına esen ya da konuştukları her konu/ ürün veya hizmet hakkında yalnızca birkaç tıklama ile daha fazlasını öğrenmek, görmek veya satın almak istemektedir.

Anlık ihtiyaçlarımıza göre hareket ettiğimiz vakit beklentilerimiz yüksekken sabrımız düşüktür. Bu gerçek, mikro an pazarlamasının kalitesini, alaka düzeyini ve kullanışlılığını her zamankinden daha önemli hale getirmektedir.

2021’deki mikro anlardan en iyi şekilde yararlanmak için şunları yapmalısınız:

  • Tüketicilerinizin “satın almak istiyorum” anlarını belirleyin.
  • Böylesi ihtiyaç anlarında hazır bulunmaya özen gösterin.
  • Alakalı içerikler sunun.
  • Alışveriş deneyimini kolaylaştırın.
  • Kayda değer her anı hesaba katın.

 

11) Sesli Arama ve Akıllı Hoparlörler

Sesli arama kullanımındaki belirgin artış işletmelerin 2021yılı dijital pazarlama stratejilerini yeniden gözden geçirmelerini elzem kılmıştır. Öyle ki:

  • 2020’lerin sonuna kadar aramaların yüzde 50’sinin sesli olarak yapılacağı öngörülmektedir.
  • Evlerin yüzde 55’inde 2020’li yılların sonlarına kadar akıllı hoparlörlerin yer alacağı konuşulmaktadır.
  • Ses etkileşimli hoparlörlere sahip kişilerin yüzde 72’si, bu cihazların günlük rutinlerinin bir parçası olduğunu söylemektedir.
  • Sesli alışverişten elde edilen gelirin 2 milyar dolardan 40 milyar dolara çıkacağı iddia edilmektedir.
  • Küresel akıllı hoparlör sevkiyat sayısı 2018’in 1. çeyreği ile 2019’un 2. çeyreği arasında neredeyse üç kat artarak 9,36 milyon birimden 26,1 milyon birime ulaşmıştır.

Anlayacağınız, sesli arama uygulamalarının geleceği bir hayli parlaktır.

Sesli aramalar, insanların ses içeriği aracılığıyla aradıkları tüm ilgili bilgilere ulaşmasında önemli bir rol oynamaktadır. Yapay zeka uygulamaları her geçen gün geliştiğinden, Alexa, Siri ve Google gibi sesli asistanların hata sayısı da büyük ölçüde azalmıştır.

Pazarlama stratejilerinize sesli aramayı dahil etmek yalnızca piyasaya ayak uydurmakla değil, aynı zamanda müşteri ilişkilerini geliştirecek ve marka bağlılığı oluşturacak benzersiz ve optimize edilmiş bir müşteri deneyimi oluşturmakla da ilgilidir.

Bugün çoğu marka, müşterilerine değer temelli içeriği etkili bir şekilde sunmak adına dijital pazarlama stratejilerine sesli aramayı çoktan dahil etmiş durumdadır. Örneğin;

  • Ünlü tekila markası Patrón Tequila bu yolla tüketicilerin kişiselleştirilmiş kokteyl tariflerine erişmesine yardımcı olmaktadır.
  • Domino’s Pizza, pizza severlerin sesli arama yoluyla yani telefonu ellerine almalarına, hatta internetten sipariş vermelerine gerek dahi kalmaksızın kanepelerinin rahatlığında sipariş vermelerine olanak tanır.
  • PayPal kullanıcıları arkadaşlarına, ailelerine veya işletmelere para göndermek adına Apple’ın sesli asistanı Siri’den yararlanmaktadır.
  • Nestlé, müşterilerine sesli talimatlarla yemek pişirme imkanı sunar.

Google Asistan’ın 2.000 “eylemi”, Amazon’a ait Alexa’nın ise 30.000 “becerisi” vardır, tüm bunlar sesli asistanların kullanıcı komutlarına ve sorgularına en uygun yanıtı vermesine olanak tanıyan özel işlevlerini ifade eder.

Marka bilinirliği kazanma umuduyla sesli içerik üreten şirket sayısının fazla olmadığı gerçeğini unutmamalısınız (yani rakiplerinizi geride bırakmak istiyorsanız, siz de bu azınlığın bir parçası olmaya bakın). Bir sonraki aşamada bu sesli içeriklere reklamların dahil edilmesi muhtemeldir. Bu da yakın gelecekte Alexa’nın yöneltilen sorunun cevabını “sponsorundan bir söz” eşliğinde verebileceği anlamına gelebilir.

Ses teknolojilerinden maksimum fayda sağlamak için sohbet havasında yazmayı, Google’ın öne çıkaracağı snippet’ler oluşturmayı ve insanların yazı değil sohbet esnasında kullanmayı tercih edecekleri anahtar kelimeleri bulmaya odaklanmayı unutmayın.

Sesli aramayı optimize etmeniz marka bilinci oluşturmanın ve yaymanın harika bir yoludur, peki bu bilinci satışa dönüştürmenin yolu nedir? 2021 yılı ve sonrasında satışlarını artırmanın kazançlı bir yolu olarak akıllı hoparlörleri kullanan ve yepyeni fikirler deneyen işletmelerin sayısının arttığına, her geçen gün daha fazla işletmenin bu potansiyeli kullanmaya çalışacağına şahit olacağız.

Bu aşamada işletmelerin farkına varması gereken temel nokta ise sesli aramanın mesajlaşmayı ve satışları zorlaştıracak bir iletişim kanalı olmadığıdır. İşletmeler bir an evvel tüketici etkileşimine benzersiz bir yaklaşım getirmeye odaklanmalı, dahası bu sesli aramayı çok daha geniş ve çok daha etkileşimli bir marka deneyiminin parçası haline getirmelidir.

 

12) Sosyal Medya Hikayeleri

İlk olarak Snapchat uygulaması ile hayata geçirilen “story” yani “hikaye” konsepti bugün Instagram ile Facebook “Hikaye”leri, WhatsApp “Durum”ları ve son olarak da YouTube ‘a özgü hikaye formatı “Reels”lar aracılığıyla ciddi bir ivme kazanmıştır.

Sosyal medya hikayeleri belirli bir süre sonra ortadan kaybolduğundan, pazarlamacıların FOMO kavramından yani “bir şeyleri kaçırma korkusu”ndan en verimli şekilde yararlanmaları için harika bir fırsat sunmaktadır.

Sosyal medya hikayelerinden yararlanmanın faydaları şunlardır:

  • Marka bilinirliğinde artış
  • Takipçilerle sürekli etkileşim
  • Maliyet etkinliği
  • Web trafiği artışı
  • Genç kitlelere ulaşma fırsatı

Tam da bu sebeplerle işletmeler sosyal medya hikayelerini etkili bir şekilde kullanmaya odaklanmalıdır.

Nasıl mı?

  • Instagram Hikayelerinizde anketleri kullanın.
  • Sosyal medya hikayelerinize bağlantılar ekleyin.
  • Snapchat geofiltrelerinden yararlanın.
  • Konum ekleyin.
  • Diğer markalardan veya hayranlarınızdan bahsedin.
  • Canlı yayın hizmetini kullanmayı deneyin.
  • Net eylem çağrıları ile takipçilerinizi daha fazlasını keşfetmeleri konusunda teşvik edin.

 

13) Push Bildirimleri

Push bildirimleri, bir siteden veya web uygulamasından açıkça bildirim almayı kabul eden kullanıcılara gönderilen iletidir.

2019’da çevrimiçi mağazalardaki yüzde 85’lik artış push bildirimlerini daha da işlevsel kılmıştır.

  • Web push bildirimlerine kayıt olan kullanıcı oranı haber bültenlerinden en az iki kat fazladır.
  • En iyi e-posta pazarlamacılarının dahi yalnızca yüzde 10’u, web push performansına denk bir abone kayıt oranına ulaşabilir.
  • Alıcının bir haber bültenini açmasından önce geçen ortalama süre 6,4 saattir. Push bildirimlerinin açık olması durumunda ise alıcı mesajı anında görecektir.

Veri Koruma Yönetmeliği vb. yasal düzenlemelere ilişkin katı güncellemeler, e-posta pazarlamanın etki alanını bir miktar azaltmaktadır. Dahası, genç kitle farklı iletişim yöntemlerini tercih etmekte ve markalarla etkileşimde temas noktalarını olabildiğince azaltmayı ummaktadır.

Kullanıcılarla birden fazla kanal üzerinden etkileşim kurma hizmeti sunmanın bir parçası olan web push bildirimleri 2020 yılı ve sonrasında çokça markanın benimsediğine şahit olacağımız bir uygulamadır – ve her geçen gün daha sofistike ve kişisel hale gelmektedir. Kişiselleştirilmiş push bildirimlerini kullanmak dönüşüm oranlarını da arttırmaktadır.

  • Yayın mesajlarının yüzde 3 açılma oranı ile karşılaştırıldığında, segment tabanlı web push mesajlarının yaklaşık yüzde 7 açılma oranına sahip olduğu(2 katı aşkın bir iyileştirme) görülmektedir.
  • Kullanıcıların yüzde 54’ü segment tabanlı web push bildirimlerinden dönüşüm sağlarken, yayın mesajları için bu oran yalnızca yüzde 15tir (3 kat iyileştirme).

Davranışla tetiklenen bu bildirimler,  ürüne/hizmete/işletmeye ilgi gösteren ancak dönüşüm gerçekleştiremeyen kişilerle yeniden etkileşim kurmak ve terk edilmiş alışveriş sepetlerinden elde edilecek geliri geri kazanmak için kullanılmaktadır.

Push bildirimlerinde, pazarlama çabalarından doğacak dönüşüm oranlarını en üst düzeye çıkarmak adına resimlere veya eylem çağrılarına dahi yer verilmektedir.

 

14) İçerik Pazarlama

Kasım 2019’da Google arama algoritmasında bazı önemli güncellemeler yapmıştır. Bert Algoritması olarak adlandırılan bu yenilik, açık kaynaklı ve yapay zeka odaklı bir doğal dil işleme(NPL)modeline dayanmaktadır. Algoritma, Google’ın insanların arama sorgularında kullandıkları doğal dili anlama çabalarına yardımcı olmak için tasarlanmıştır. Google, bu yolla arama yapan kullanıcıların niyetlerini daha iyi anlayarak sorgularına çok daha isabetli sonuçlarla yanıt vermeyi hedeflemektedir.

Google’ın işletmelere bu konudaki tavsiyesi şudur: “Bir işletme web sitesinin son SEO trendlerini takip edip etmediğine odaklanmak yerine yüksek hıza, yararlı bağlantılara ve iyi yazılmış bir içeriğe sahip olduğundan emin olmalıdır”.

İçerik pazarlaması o kadar önemlidir ki B2B(kurumlar arası işletme) içerik pazarlamacılarının yüzde 88’i içerik oluşturmanın hedef kitlenin işletmeyi geçerli ve güvenilir bir kaynak olarak görmesini sağladığı konusunda hemfikirdir.

İçerik Pazarlamaya ilişkin diğer istatistikler ise şunlardır:

  • İçerik pazarlama, outbound pazarlamadan- bir şirketin ya da markanın hedefi olan kitleye mesajını göndermesine ilişkin pazarlama faaliyetleri- yüzde 62 daha ucuzdur ve potansiyel müşteri yaratma kapasitesi 3 kat daha fazladır.
  • İçerik pazarlama ön maliyet bakımından ücretli aramadan çok daha düşüktür, ayrıca uzun vadeli pek çok faydası mevcuttur.
  • Günümüzde 615 milyon reklam engelleme cihazı kullanmaktadır, bu da reklamlarınızın pek çok kişi tarafından görülmediği anlamına gelir.
  • Blogları olan küçük işletmeler blog sayfasına sahip olmayanlara göre yüzde 126 daha fazla potansiyel müşteri elde eder.
  • İçerik pazarlaması, diğer pazarlama yöntemlerinden 6 kat daha yüksek bir dönüşüm oranına sahiptir.

Tüm bu inovasyonun ortasında dahi içerik pazarlama, web sitenize/işletmenize yeni müşterileri çekmenin veya mevcut müşterileriniz ile işletmenize uzun vadede değer sağlayacak, gerçek, ölçülebilir bir iletişim kurmanın hem güvenilir hem de güçlü bir yolu olmaya devam etmektedir.

Google’ın iyi araştırılmış, düzenli olarak güncellenen içeriklere verdiği değer, 2021 yılında da sonrasında da çoğu işletmenin içerik pazarlamasına büyük yatırımlar yapmasına ön ayak olacaktır.

Mutlaka okuyun: İçerik Pazarlaması Nedir? Nasıl Yapılır?

 

15) A / B Testi

Modern pazarlama tamamıyla test ve analiz odaklıdır. A/B testi, bir sayfanın iki veya daha fazla varyantının rasgele kullanıcılara gösterildiği bir kullanıcı deneyimi ölçme yöntemidir ve hangi varyasyonun belirli bir dönüşüm hedefi için daha iyi performans gösterdiğini belirlemek için istatistiksel analizi kullanılır. Böylece, iki farklı içeriğe sahip reklam, e-posta veya web sayfasından hangisinin daha iyi performans gösterdiğini görmenizi sağlar.  A / B testi kullanarak, kampanyanızdaki değişkenleri ayrıştırabilir ve ihtiyacınız olan sonuçları hangi sürümlerin sağladığını kolaylıkla belirleyebilirsiniz. Bu test biçimi, pazarlamacılara içeriklerinin etkinliğini ölçmek ve gerekli değişiklikleri yapmak için kullanacakları metodik bir yaklaşım sunar.

Örneğin, Clickflow, SEO deneylerini kolaylaştırmak için tasarlanmış bir araçtır. Gösterim sayısının yüksek, ancak tıklama oranının düşük olduğu fırsatları bulmaya yarar. ClickFlow benzeri platformlar, işletmelere web trafiği, potansiyel müşteri sayısı ve dönüşümleri iyileştirme fırsatı sunmanın yanı sıra SEO potansiyeli yüksek sayfalar da önerirler.

ClickFlow, en iyi performans gösteren sayfalar için ortalama bir tıklama oranı değeri belirlemenize olanak tanır, böylece sayfanızdaki belirli SEO metriklerini iyileştirerek elde edebileceğiniz potansiyel tıklamaları daha da vurgulamış olursunuz. Ardından sayfanızda sıralanan anahtar kelimeleri listeleyen bir anahtar kelime raporu eşliğinde web siteniz için yepyeni ve birbirinden değerli anahtar kelime önerisinde bulunur.

Uygulama sayesinde sitenize otomatik olarak yansıtılan başlık, meta eklentisi, başlık etiketi ve gövde metninde değişiklikler yapabilirsiniz.

O halde bir an önce hedef tıklama oranınızı belirleyin. Deneme sürecini en az 15 güne yayın; ClickFlow size tıklama oranınızdaki artışı ve iyileştirmeler sonucu elde ettiğiniz ek geliri gösterecektir.

A / B testi, SEO uygulamalarının özünü oluşturur ve işletmelere optimizasyon sürecine ivme kazandıracak değişkenler hakkında fikir verir. Böylesi bir strateji ve doğru araçlarla, küçük bir bütçeyle dahi harika bir yatırım getirisi sağlamanız mümkündür.

 

16) Sosyal Medya Ticareti ve Alışverişe Açık Gönderiler

E-ticaret ve sosyal medya alanındaki gelişmelerin çarpıcılığı düşünüldüğünde markaların satış fırsatlarını en üst düzeye çıkarmak için her iki uygulamayı da birlikte kullanmaları hiç de şaşırtıcı değildir.

Örneğin, Instagram Mart 2019’da kullanıcıların satın alma işlemlerini uygulamadan ayrılmaksızın tamamlamalarını sağlayan “Instagram Checkout”u tanıtmıştır.

E-ticaret markaları, bu hizmetin müşterinin uygulamadan çıkma veya bilinmeyen bir mağazada oturum açma vb. zorunluluklar nedeniyle satın alma işlemini yarıda bırakma ihtimalini azaltacağını ummaktadır.

Instagram’ın beğeni sayılarını saklayacağına ilişkin söylentileri duymuşşsunuzdur, bu durum size de beğeni odaklı bu fotoğraf paylaşım uygulamasının düşüşte olduğunu düşündürmedi mi? Cevabınız evetse bir kez daha düşünmenizi öneririz.

Sosyal medya, dijital pazarlamanın ayrılmaz bir parçasıdır ve Instagram gibi görsel platformlar pazarlamacılar için adeta birer altın değerindedir. Dahası, feed’lerinde-akışlarında- gördükleri reklamlar aracılığıyla ürün satın almaya istekli tüketici sayısı her geçen gün arttığından görsellik odaklı bu ticarete yönelik rağbet de aynı oranda artmaktadır.

Instagram, platformun 1 milyar kullanıcısı olduğunu ve bunların yüzde 90’ının aktif bir hesaba sahip alışveriş markalarını uygulama üzerinden takip ettiğini ve birçoğunun bu markalara/işletmelere yönelik profilleri günlük olarak ziyaret ettiğini bildirmiştir. Yani, bu devasa potansiyelden yararlanmak adına alışverişe açık gönderiler kullanmanız oldukça etkili bir pazarlama yöntemi olacaktır.

E-ticaret markaları, kullanıcıların kolaylıkla tıklayıp alışveriş yapmasına müsaade eden etkileşimli reklamlar oluşturabilir ve yayınlayabilirler. Instagram’ın sunduğu bu alışveriş özelliğinin satış sürecini kısaltması ve tüketicilere arzu ettikleri ürüne/hizmete anında erişimini sağlaması bakımından işletmelerin yeni potansiyel müşterilere ulaşmasını da kolaylaştıracağına inanılmaktadır.

 

17) Etkileşimli İçerik

Bilgiye anında ulaşmaktan bahsetmişken son zamanların en hızlı büyüyen dijital pazarlama trendlerinden biri haline gelmiş etkileşimli/interaktif içeriklere değinmeden geçmeyelim.

2021 yılı ve sonrasında geleneksel metin tabanlı içeriklerden kullanıcılara keyifli bir deneyim sunan dinamik, ilgi çekici içeriklere doğru bir geçiş öngörülüyor. Örneğin:

  • Testler ve anketler
  • Web sitenize entegre edilmiş pazarlama etkisi hesaplama sistemleri
  • Artırılmış gerçeklik reklamları
  • 360 derecelik videolar

Halen daha ikna edilmeye ihtiyacınız varsa, alıcıların yüzde 91’inin aktif olarak etkileşimli içeriklerin peşinde olduğunu belirtelim. Üstelik bunu yalnızca yepyeni ve orijinal içerikler görmek istediklerinden değil, marka bağlılıklarını arttırdığı ve satın alma sürecine daha fazla dahil olmalarını sağladığı için de yapıyorlar.

Etkileşimli içerikler çok daha ilgi çekici ve akılda kalıcıdır. Dahası işletmenizin ihtiyaç duyduğu sonuçları üretme olasılıkları da oldukça yüksektir.

 

18) Çok Kanallı Pazarlama

Çok kanallı pazarlama geçtiğimiz yılın en moda pazarlama sözcüklerinden biriydi. İfade popülerliğini bir miktar yitirmiş olsa da savunduğu strateji 2021’de de gücünü korumakta.

Çok kanallı pazarlama, pazarlama faaliyetlerinin sosyal medya, uygulamalar, e-posta ve blog sayfaları gibi birden çok kanal üzerinden yürütülmesini ifade eder,  böylece farklı temas noktaları üzerinden potansiyel müşterilerle bağlantı kurabilirsiniz. Bu işi doğru yaparsanız, gelişmiş bir kullanıcı deneyiminin yanı sıra insanları harekete geçirecek tutarlı bir marka mesajı sunmanız da mümkün olur.

Rakiplerinin bir adım önünde olmak isteyen markalar, mağaza vitrinleri, sosyal medya kanalları, çevrim içi ortamlar, kataloglar ve hayal edebileceğiniz pek çok yer dahil olmak üzere mevcut tüm platformlar üzerinden sorunsuz, kesintisiz ve tutarlı bir marka sesi ile mesajı sunmalıdır. En iyi sonuçlar için tüm kanallar, hepsini kapsayacak ortak bir strateji ile birbirine bağlanmalıdır.

İstatistikler, otomasyon akışında üç veya daha fazla kanal kullanan markaların harika sonuçlar üretebileceğini göstermektedir:

  • Etkileşim oranı: Çok kanallı pazarlamada yüzde 18,96, tek kanalda ise yüzde 5,4’tür.
  • Satın alım sıklığı: Çok kanallı pazarlamada satın alım sıklığı tek kanala kıyasla yüzde 250 daha yüksektir.
  • Ortalama sipariş değeri: Çok kanallı pazarlamada ürün değeri sipariş başına yüzde 13 daha fazladır.
  • Müşteri elde tutma oranı: Çok kanallı pazarlamada bu oran tek kanallı pazarlamaya kıyasla yüzde 90 daha yüksektir.

İşletmelerin birden fazla pazarlama kanalını çok daha verimli bir şekilde yönetmesi için uygun araçlar sağlayan SaaS şirketleriyle çok kanallı bir pazarlama stratejisini yönetmek güç gibi dursa da işlerin eskisinden daha kolay olacağına şüphe yoktur. Neden mi?

Günümüz kullanıcıları/potansiyel müşterileri kişiselleştirme talep etmektedir ve fiziksel bir mağazaya göz atabilmek kadar ürünleri sosyal medyada görebilmek veya çevrimiçi satın alabilmeyi de isterler. Şayet bu talepleri yerine getirmezseniz, bu işi sizin yerinize bir başkası-rakip firmanız- yapabilir. Bunu istemezsiniz, öyle değil mi?

Çok kanallı pazarlama faaliyetleri yapay zeka ve büyük verinin etkin rol oynadığı bir diğer alan olarak görülmektedir. Bu ikili sayesinde markaların tüketici davranışını daha iyi anlamaları ve geniş ölçekli ancak bireysel düzeyde kişiselleştirmeleri yapmaları amaçlanmaktadır. İdeal müşterinin satın alma yolculuğunun derinliklerine inebilmek ise çok kanallı pazarlama yaklaşımını etkinlikle hayata geçirmenin birincil ölçütünü oluşturmaktadır.

 

19) Artırılmış Gerçeklik (AR)  ve Sürükleyici( İmmersive)Teknolojiler

Uzmanlar 2022 yılına kadar işletmelerin yüzde 70’inin sürükleyici teknoloji uygulamalarını deneyeceğini ve bunlardan yüzde 25’inin üretim odaklı olacağını tahmin ediyor. Sürükleyici teknoloji terimi kaynağını “immersive” kelimesinden alır ki bu İngilizce sözcüğün Türkçedeki anlamı “yoğun, insanı içine alan, sürükleyici”dir. Kullanıcılar için sanal bir dünya yaratmak için kullanılan bu teknolojilerin en yaygın uygulama alanları ise sanal ve arttırılmış gerçekliktir.

Sanal gerçeklik (VR) büyük ses getirmiş ve insanları birbirinden parlak bilim kurgu fikirleriyle heyecanlandırırmıştır. Arttırılmış gerçeklik ise pazarlama açısından çok daha uygulanabilirdir. Öyle ki uzmanlar, arttırılmış gerçekliğin pazar payı açısından sanal gerçekliği geride bırakacağını öngörmektedir.

Markalar, tüketici deneyimini geliştirmek ve satışları artırmak için bu teknolojiden giderek daha fazla yararlanmaktadır.

Yakın zamanda kozmetik devi L’Oreal tarafından satın alınan ModiFace teknoloji şirketi bunun en net örneğidir. ModiFace, markalara uygun arttırılmış gerçeklik uygulamaları üretmektedir. ModiFace teknolojisinin etkileyici bir örneği olan Sephora Virtual Artist uygulaması-Sephora ünlü bir kozmetik markasıdır- müşteri veya tüketicinin çeşitli makyaj biçimlerinin veya ürünlerinin yüzünde nasıl görüneceğini mağazaya gidip fiziksel olarak uygulamak zorunda kalmaksızın görmesini sağlar.

Arttırılmış gerçeklik uygulamalarından yararlanan bir diğer işletme ise IKEA’dır. IKEA,  kullanıcıların IKEA mobilyalarının evlerinde nasıl görüneceğini anlamaları için akıllı telefon kameraları ile (şimdilik sadece iOS 11.0.1) evdeki bir odanın resmini çekmesine olanak tanıyan “IKEA Place” adlı bir arttırılmış gerçeklik uygulamasına sahiptir. Uygulama sayesinde mobilyaları hareket ettirebilir ve farklı açılardan nasıl göründüğüne bakabilirsiniz:

Arttırılmış gerçekliğin hızla gelişmesiyle birlikte teknolojinin etkin kullanıldığı uygulamalara başvuran işletme/marka sayısında büyük bir artış görüleceği söylenebilir.

 

20) Tahmine Dayalı ve Artırılmış Analitik

Tahmine dayalı analitik, işletmelerin geçici istatistiksel analiz, tahmine dayalı modelleme, veri madenciliği, metin analitiği, optimizasyon, gerçek zamanlı puanlama ve makine öğrenimini kapsayan gelişmiş analitik yetenekler sayesinde veri kalıplarını keşfetmesini ve geleceği tahmin etmeye çalışmasını ifade eder. Bu, çoğu sektörde her geçen gün daha sofistike ve yaygın hale gelen bir uygulamadır.

Dijital pazarlama trendleri açısından bakıldığında ise uygulamanın kullanım alanı çok daha geniştir. Zira uygulama pazarlamacıların müşteri kaybını azaltmasına ve müşteri sadakatini artırmasına yardımcı olan segmentasyon ve kişiselleştirme faaliyetlerinin yanı sıra potansiyel müşteri puan sistemini geliştirmede de kullanılmaktadır.

Örneğin, e- ticaret devi Amazon, kullanıcılarına web üzerinde başka bir sayfada gezinirken dahi kişiselleştirilmiş teklifler sunmak için bir Chrome uzantısı olan Amazon Assistant’ı kullanır- böylece ürün önerilerinin web sayfasının ötesine geçmesi sağlanmış olur.

Arrtırılmış analitik ise veri hazırlama sürecini otomatikleştirmek ve veri paylaşımını etkinleştirmek için- ya da içeriği geliştirme, tüketme ve paylaşma anlayışını değiştirmek- makine öğrenimi ile NLP(Doğal Dil İşleme)’yi kullanır.

Tahmine dayalı analitik olacakları tahmin etmek için makine öğrenimini kullanırken, artırılmış analitik, insan zekasını neden sonuç ilişkileri kurma kapasitesini zirveye çıkarmak adına makine zekasından yani yapay zekadan yararlanır. Böylece daha büyük veri kümelerinde dahi çok daha hızlıca ve verimlilikle çalışabilirsiniz.

Uzmanlar, 2020’lerin sonlarına kadar veri bilimine ilişkin görevlerin yüzde 40’ı aşkın bölümünün otomatik hale geleceğini öngörmektedir; bu, aynı zamanda işletmelerin topladığı muazzam miktardaki büyük verinin karar almayı çok daha etkin ve çok daha kişisel kılacağı, dolayısıyla üretkenliğin de artacağı anlamına gelmektedir.

 

21) Geofencing

Lokasyon odaklı bir teknoloji olan Geofencing işletmelere pazarlama faaliyetlerinde kullanacakları yepyeni fırsatlar sunar. Konuma göre pazarlama fikri yeni bir şey olmasa da son yıllarda mobil cihaz kullanımının artmasıyla birlikte Geofencing kullanımının da artacağı ve bu pazarlama trendi ile 2023 yılına kadar 2,4 milyar doları aşan bir gelir elde edebileceği öngörülmektedir.

Geofencing, belirlenmiş bir coğrafi sınırı tanımlamak için GPS ve RFID(radyo frekansı tanımlama) verilerinin kullanılmasıdır. Pazarlamacılıkta ise işletmelere/markalara ait “sanal bariyeri” ifade eder. Böylece sınırı önceden belirlenmiş bu alana giriş yapan kullanıcılara anında sms, e-posta, push bildirimi vb. pazarlama mesajlarının gönderilmesine olanak tanır. Yani, pazarlamacılar herhangi bir coğrafi alanı seçip, o alandaki kullanıcılarla mobil cihazlar aracılığıyla istedikleri şekilde iletişim kurabilirler. Geofencing, işletmelere kullanıcının konumuna göre gerçek zamanlı bir hedefleme yapma imkanı sunar. Hedef alan belirlenir- örneğin bir restoran için restoran konumunun birkaç km ötesi- ve kullanıcının bu alana girdiği an bir push bildirimi, kısa mesaj veya başka bir pazarlama mesajı alması sağlanır.

Araştırmalar, push bildirimi açık kullanıcılara ait dönüşüm oranlarının broadcast-yayın- mesajlarının yüzde 15’lik oranına kıyasla çok daha yüksek olduğunu göstermektedir. Kullanıcıların yüzde 52’si push bildirimlerini etkinleştirmektedir.

Örneğin, Amerikan petrol şirketlerinden biri olan 76,  California eyaletine ait harita üzerinden benzin istasyonlarını işaretlemek adına Waze adlı bir Geofencing uygulamasından yararlanmaktadır- sürücüler sanal bariyere yaklaştığında haritalarında onlara benzin için nerede durmaları gerektiğini ve her dolumun bir çekiliş hakkı kazandıracağını gösteren bir logo belirir. Şirketin “Tank 5” adını verdiği bu kampanya akaryakıt istasyonlarında yüzde 6,5’lik bir hareket artışı ile sonuçlanmıştır.

Geofencing, özellikle de fiziksel mağazaların müdavimi olmuş müşterileri dijital ortama taşımak isteyen sektörler için pazarlama stratejisinin vazgeçilmezi olmaya adaydır.

 

22) Progresif Web Uygulamaları (PWA)

Progresif Web Uygulamaları, mobil uygulamalara benzer prensipte çalışan web siteleridir. Yerel bir mobil uygulamanın işlevselliğini -yani hızlı yükleme süreleri, anlık bildirimler, çevrimdışı çalışma, cihaz donanımını kullanma vb. özellikleri–platform (hem Android hem de iOS) üzerinden herhangi bir sınır olmaksızın sunarlar. Web uygulamaları (web sitesi) ile mobil uygulamaların bir karışımı olan bu yeni yaklaşım sayesinde kullanıcıya modern tarayıcılar kullanarak mobil bir deneyimin yaşatılması hedeflenmektedir.

Yani, mobil uygulama gibi çalışan herhangi bir cihaz için web uygulaması oluşturmak mümkündür.

Bu yılın sonlarına kadar akıllı telefon kullanıcı sayısının 2,87 milyara ulaşması beklenmektedir. Mobil ortam üzerinden sayfa görüntülemenin dünya genelinde gösterdiği yaklaşık yüzde 50’lik artış mobil ve dijital ortama özgü pazarlama stratejilerini her zamankinden daha önemli hale getirmektedir.

Mobil devrim aynı hızla ilerlemeye devam ettiği sürece progresif web uygulamaları da yaygınlaşmaya devam edecektir.

 

23) Kullanıcı Kaynaklı İçerik (UGC)

Kullanıcı tarafından oluşturulan içerikler (UGC), yeni kuşağın dahil olduğu pazarlara atılmak isteyen işletmeler için güçlü bir pazarlama kaynağıdır. Hedef kitlenizi, indirim vb. ödüller sunarak, hatta onlarla çok daha ulvi bir amaç için ortaklık kurarak benzersiz içerikler paylaşmaya teşvik edebilirsiniz.

Nasıl mı?

Örneğin, Amerikan kadın iç giyim firmalarından Aerie,  müşterilerine mayolu modellerin fotoğraflarını rötuşlamayı bırakma sözü veren şirket mayo ile çekilmiş, filtre veya photoshop kullanılmaksızın paylaşılmış (elbette ki #AerieReal hashtag’ini kullanarak) her Instagram fotoğrafı için “Yeme Bozuklukları Derneği”ne (NEDA) 1 dolar bağışlayacağını açıkladığı güçlü bir kampanyaya imza attı.

Bu basit UGC stratejisi, markanızı, ürünlerinizi ve hizmetlerinizi çok daha fazla kişinin keşfetmesini sağladığından marka etkileşimini dolayısıyla da dönüşüm oranlarınızı hızla artırabilir.

Müşteriler, kendileri gibi sıradan insanlara ünlülere veya şirketlere güvendiklerinden çok daha fazla güvenirler. Konuya ilişkin bir ankette alışveriş yapanların yüzde 90’ının UGC’nin satın alma kararlarını diğer reklamcılık/pazarlama türlerinden çok daha fazla etkilediğini bildirdiği ortaya konmuştur. Yaşları 18-29 arası değişen katılımcıların yüzde 97’si kullanıcı kaynaklı içeriklerin üzerlerinde “aşırı bir etkiye” sahip olduğunu belirtmiştir.

UGC, işletmeye ait blog ya da web sayfalarında yer alan müşteri yorumları kadar basit formlarda hazırlanabileceği gibi bizzat kullanıcılara ait blog yazıları, resimler veya videolar şeklinde de olabilir. Örneğin, kameraları ile ünlü GoPro’nun tüm YouTube kanalı, dayanıklı, taşınabilir GoPro kameraları ile çekilmiş yüksek kaliteli videoları gösteren kullanıcı içeriklerine adanmıştır. Ve kanalın mevcut abone sayısı 8 milyondur!

Bu alanda bir yeni adım daha atan GoPro, müşterilerinin GoPro ile çektikleri videoları “MillionDollarChallenge”-milyon dolarlık mücadele- hashtag’iyle paylaştığı ve 25.000 kişinin katıldığı kullanıcı kaynaklı içerik yarışması dahi düzenlemiştir. Gerisini varın siz düşünün.

 

24) Blockchain(Blok Zinciri)Teknolojisi

Bir blok zinciri, en basit ifadeyle, herhangi bir varlığa ait olmayan ve bir bilgisayar kümesi tarafından yönetilen, zaman damgalı, değişmez veri kayıtları dizisidir. Bu veri bloklarının (yani zincirlerin) her biri, şifreleme-kriptografi- ilkeleri kullanılarak güvenli hale getirilir ve birbirine bağlanır. Bu, kripto para birimlerinin-bitcoin vb.- perde arkasındaki teknolojidir.

Blok zinciri tüm veri alışverişlerinin kaydını tutar. Bu kayıtlar kripto para dünyasında “defter/kayıt listesi” olarak anılır. Buradaki her veri alışverişi ise bir işlemdir. Doğrulanan her işlem, deftere blok olarak eklenir.

İşlem doğrulamada eşler arası sistem kullanılır. Doğrulanan her yeni işlem blok zincirine eklenir.

Daha somut bir örnekle açıklayacak olursak, blockchain yani blok zinciri teknolojisi şu şekilde işlemektedir:

  • A kişisi B kişisine para göndermek ister.
  • Gönderi çevrim içi platformda “blok” olarak temsil edilir.
  • Blok ağda bulunan tüm taraflara dağıtılır.
  • Ağdakiler gönderinin gerçek olduğunu onaylar.
  • Blok artık gönderinin geri döndürülmesi imkansız, şeffaf bir kaydını oluşturan zincire eklenir.
  • Para A kişisinden B kişisine gönderilir.

Blok zinciri kullanımı yalnızca finans dünyası ile sınırlı değildir. Çok daha geniş kapsamlı olan bu teknoloji, dijital pazarlama dünyasına da damgasını vurmuştur. Blockchain, dijital pazarlamadaki” aracılık” sistemini ortadan kaldırmış, şeffaflık yoluyla güven oluşturmuş, halka/müşteriye hesap verebilirliği yüksek ürün ya da hizmetler sunma ve markalaşma sürecine katkıda bulunmuştur.

Bu artan eğilim da 2021 yılı ve sonrasında blockchain teknolojisini aşağıdaki amaçlarla kullanabileceğimiz anlamına gelir:

  • Medya satın alımlarını takip etme
  • Sosyal etkiyi yönetme
  • Çevrim içi kimlik doğrulama
  • Şeffaflığı arttırma
  • Kişisel verileri koruma
  • Kimlik ve kaynak doğrulama
  • Pinpoint(Küçük hedef) oluşturma

 

25) Kuantum Bilişim

Kuantum bilişim nispeten yeni bir teknolojidir ve atom altı parçacıkların aynı anda birden fazla durumda var olabileceğini öne süren kuantum fiziği teorisine dayanır.

Geleneksel bilgisayarlar, verileri iki durumdan birinde bulunabilen bitler halinde işler: 1 veya 0. Ancak kuantum bilgisayarlar, sistemin hesaplama gücünü büyük ölçüde artıran, kübit (kelimenin tam anlamıyla ‘kuantum biti’) olarak adlandırılan yeni bir ölçü birimi kullanır. Bir kübit, 1, 0 ya da aynı anda her ikisini de temsil edebilir. Bu özellik, kuantum bilgisayarlarının bazı hesaplamaları normal bilgisayarlara göre çok daha hızlı bir biçimde yapabilmesini sağlar.

Kuantum bilişimi görselleştirmenin bir başka yolu da devasa bir kütüphane hayal etmektir:

Klasik bir bilgisayar söz konusu kütüphanedeki her kitabı doğrusal bir şekilde okurken, kuantum bilgisayar tüm kitapları aynı anda okur. Kuantum bilgisayarlar teorik olarak aynı anda milyonlarca hesaplama üzerinde çalışabilmektedir.

Peki, pazarlamacılar kuantum bilişimden nasıl yararlanabilir?

Kuantum bilişim işletmelerin pazarlama faaliyetlerine şu katkıları sağlar:

  • Geliştirilmiş bir mobil veri kapsamı sunar- bu mobil pazarlamacılar için bir nimettir.
  • Yapay zeka çok daha insani bir boyut kazanır (Google AI ekibi, makine öğrenimini büyük ölçüde iyileştirecek kuantum algoritmaları geliştirmektedir).
  • Reklamların alaka düzeyini artırır (kuantum bilişim, reklamların çok daha geniş bir kitleye çok daha düşük bir maliyetle ulaşmasına yardımcı olabilir).

 

26) Big Data(Büyük Veri ) ve Deep Learning(Derin Öğrenme)

Big Data yani büyük veri endüstrisinin 2021 ve sonrasında da katlanarak büyümeye devam edeceği öngörülmektedir- ki bu büyük verinin nimetlerinden yararlanmayı iyi bilen pazarlamacılar için harika bir haber! Büyük veri; verinin analiz edilip sınıflandırılmış, anlamlı ve işlenebilir kılınmış halini ifade eder. Bu görevin gerçekleşmesi büyük ölçüde kullandığınız araçlara bağlıdır ve çoğu şirketin mücadele ettiği şey tam olarak budur.

Derin öğrenme ise bir veya daha fazla gizli katman içeren yapay sinir ağları ve benzeri makine öğrenme algoritmalarını kapsayan çalışma alanıdır. Bilgisayarın en az bir adet yapay sinir ağının kullanıldığı algoritmalar sayesinde mevcut verilerden yeni veriler elde etmesi anlamına gelir.

Araştırmalar, işletmelerin yüzde 78’inin verilerini yönetmeye, analiz etmeye ve bunlardan yararlanmaya yardımcı olacak müşteri veri platformuna zaten sahip olduğunu veya hali hazırda böylesi bir platformu geliştirmeye uğraştığını göstermektedir. Veri uzmanlarının çoğu şirketin öncelikleri arasında olması hiç de şaşırtıcı değildir ve işletme sahiplerinin yüzde 41’i sahip olmayı en çok arzu ettikleri becerinin veri analizi olduğunu söylemektedir.

Büyük veri, işletmelerin eskiden yalnızca veri bilimciler tarafından tamamlanabilen görevleri önemli ölçüde basitleştirmek adına “verilerden daha iyi yararlanmaya” ihtiyaç duymasına sebep olmuştur. Dahası, işletmelerin her biri için sürekli hale gelen bu ihtiyaç, iş hayatına dahil olan kullanıcıların ihtiyaçlarına daha yakın yeni kullanım durumlarına yol açabilir veya işletmelerin yapay zeka uygulamalarını pazara sürüm süresini hızlandırabilir niteliktedir.

Büyük veri her geçen gün güçlendikçe, işletmelerin tüketici verilerini nasıl yöneteceğine ilişkin talepler de bulanıklaşmaktadır. GDPR yani Veri Koruma Yönetmeliğindeki değişiklikler ile veri gizliliği konusunda küresel bir devrime imza atılmıştır. Bu nedenle, büyük veri iki ucu keskin bir kılıçtır, ancak yakın gelecekte dijital pazarlamacıların çoğunun bu teknolojinin karşısında duramayacağı aşikardır.

Mutlaka okuyun: Büyük Veri Nedir ve Nasıl Analiz Edilir?

 

27) Otomasyon ve AI/Yapay Zeka

Uzmanlar, yakın gelecekte işletmelerin yüzde 30’unun satış süreçlerine yapay zeka (AI) uygulamalarını dahil edeceğini öngörmektedir. Yapay zeka ve otomasyonun özellikle de satış ve pazarlama alanında sağladığı etkileyici avantajları düşündüğümüzde bu pazarlama trendinden çok daha fazlasını ummak hiç de yanlış olmaz.

Yapay zeka ve otomasyonu şu amaçlarla kullanmanız mümkündür:

  1. Müşteriyi elde tutma oranını ile müşteri sadakatini arttırabilirsiniz.
  2. Eğilim modellemesi ve tahmine dayalı analitik sayesinde müşteri davranışlarını öngörebilirsiniz.
  3. Kullanıcı deneyimini iyileştirmek adına yapay zeka destekli sohbet robotlarını- chatbots- kullanabilirsiniz.
  4. Arama ağı reklamlarının etkinliğini arttırmak için kitle analizlerinin gücünden yararlanabilirsiniz.
  5. Yapay zeka kaynaklı içerikler sayesinde içerik pazarlamanızı ölçeklendirebilirsiniz.
  6. Her bir kullanıcıya son derece kişiselleştirilmiş bir web sitesi deneyimi sunabilirsiniz.
  7. Sesli arama sorguları için gerekli optimizasyonu yapabilirsiniz.
  8. Potansiyel müşterilerinizi belirleyebilirsiniz.
  9. Alışverişi yarıda bırakma oranını azaltabilirsiniz.
  10. Farklı kanallardaki müşterileri hedefleme olanağına sahip olursunuz.
  11. Müşteri yaşam boyu değerini arttırabilirsiniz.
  12. Müşterilere üst satış veya çapraz satış yapabilirsiniz.
  13. Blogunuzun erişim alanını genişletebilirsiniz.
  14. Teşekkür sayfalarını potansiyel satış araçlarına dönüştürebilirsiniz.
  15. Ziyaretçilerinize özel otomatik içerikler önerebilirsiniz.
  16. Satış hattınıza ilişkin darboğazları belirleyebilirsiniz.
  17. Pazarlama kampanyalarınızın performansını ölçebilirsiniz.
  18. Pazarlama faaliyetlerinizi tek merkezden yönetebilirsiniz.
  19. Maliyetleri düşürebilir ve zamandan tasarruf edebilirsiniz.

Unutmayın, günümüzde pazarlama artık demokratik bir oyun alanıdır ve eşitliğin bozulmaması adına otomasyonu kullanmaktan başka seçeneğiniz yoktur.

 

28) Google Ads Akıllı Teklif

Sosyal medyadaki yoğun rekabet, organik erişimin sonunu getirecek gibi göründüğünden ücretli reklamcılık 2021 yılı ve sonrasında işletmeler için çok daha güvenilir bir güç haline gelebilir. Google Ads’deki Akıllı Teklif özelliğini düşünün. Bunu denememek aptallık olurdu, öyle değil mi?

Google Ads işletmenize ait reklam/pazarlama kampanyalarınızı farklı teklif stratejileri ile yayınlama imkanı sunar. Böylece kampanyalarınızla hedeflediği amaca uyumlu(gösterim, tıklama, dönüşüm) bir teklif stratejisi kullanabilirsiniz.

Google, Akıllı Teklif hizmetini şöyle açıklıyor:

“Makine öğrenimi algoritmaları, hesabınızda farklı teklif tutarlarının dönüşümlerinizi veya dönüşüm değerlerinizi nasıl etkileyebileceği konusunda çok daha isabetli tahminler yapmanıza yardımcı olmak için geniş ölçekli veriler üzerinde çalışmak üzere programlanmıştır.”

Başka bir deyişle, reklamverenler tıklama başına ödeme (TBÖ) kampanyalarının dizginlerini Google’ın yapay zeka sistemine bırakır ve Google’ın yatırım getirilerini en üst düzeye çıkarmak adına bütçelerini optimize etmesine izin verirler.  Bu, aşağıda listeleyeceklerimiz de dahil olmak üzere her türden tıklama başına ödeme hedefi için işlevsel bir yöntemdir:

  • Hedef EBM – Belirlediğiniz maksimum işlem başına maliyet karşılığında yeni potansiyel müşteriler elde etmenize yarayan Google Ads Akıllı Teklif stratejisidir.
  • Hedef ROAS – Reklam harcamalarınızdan elde edilen geliri baz alan akıllı teklifleri temsil eder.
  • Maksimum Dönüşüm – Teklifleri otomatik olarak verebilmenizi sağlar. Amacınız e-posta abone sayınızı, yüklenme veya satış oranınızı arttırmak vb. seçeneklerin herhangi biri olabilir. Her durumda da reklam dönüşüm oranlarınızı arttırma yoluna gitmelisiniz.

Akıllı teklif sistemi, teklif optimizasyonunuz için aşağıdakiler de dahil farklı pek çok göstergeden yararlanmanıza olanak tanır:

  • Cihaz
  • Fiziksel konum
  • Hedef konum
  • Gün veya saat
  • Remarketing-yeniden pazarlama- listesi
  • Reklam özellikleri
  • Arayüz dili
  • Tarayıcı
  • İşletim sistemi

Bu göstergelerden bazıları manuel teklif ayarlamalarında kullanılırken diğerleri ise yalnızca Akıllı Teklif hizmeti için geçerlidir.

Anlayacağınız, Akıllı Teklif hizmeti kullanan işletme sahipleri pazarlama faaliyetlerinden kalan zamanı strateji, metin yazarlığı ve analitiğe odaklanmak için kullanabilirler.

 

29) SERP(Arama Motoru Sonuç Sayfası) ve Position Zero(Sıfırıncı Sıra)

Son birkaç yıldır “sesli arama” özelliği ortalığı adeta kasıp kavurmaktadır- zira bu özellik arama motoru optimizasyonunun alışılagelmiş çalışma şeklini kökten değiştirmiştir. Konuya ilişkin dikkate değer en önemli atılım ise Google’ın “featured snippet” veya “position zero” olarak bilinen özelliğidir. Sıfırıncı Sıra olarak dilimize çevrilen bu terim en basit tanımıyla Google’da arama yapan kullanıcıların karşısına ilk sırada çıkan ve arama sonuç sayfasında en üstte kutu içerisinde görünen kısmı ifade eder. Google, bu özelliği arama yapan kullanıcıların aradığı bilgiye kolayca ve en hızlı şekilde ulaşabilmesini sağlamak için oluşturmuştur. Sıfırıncı sıra sayesinde kullanıcılar Google’da aradıkları bilgilere çok daha kolay ve hızlı şekilde ulaşabilmektedir.

Araştırmalara göre, yakın gelecekte internet aramalarının en az yüzde 30’unun ekranlardan uzak bir biçimde gerçekleştirileceği iddia edilmektedir. Dahası sesli arama yanıtlarının yüzde 40,7’sinin featured snippet kaynaklı olacağı öngörüldüğünden, pazarlama stratejisi güçlü bir işletme olarak Serp ve Position Zero kavramlarını geç kalmadan sürece dahil etmelisiniz. Böylece turnayı gözünden vurabilirsiniz.

Bu özellik aynı zamanda Seo aktivitelerinin vazgeçilmezi olmaya da adaydır – SEO uygulamalarında amaç web sitelerinin arama sonuçlarında ilk sırada yer almasını sağlamaktır ve sıfırıncı sıra kullanıcıya herhangi bir linke ya da sayfaya tıklamaksızın aradığı sonuca ulaşma imkanı sunar. Dolayısıyla, işletmenize ait web sitesi veya blog sayfasını SEO ve position Zero’ya uyumlu hale getirmeniz işletmenize fayda sağlayacaktır. VSEO (sesli arama motoru optimizasyonu) da muazzam bir rekabet avantajı sağlayabilir.

Artık mobil aramaların yüzde 62,5’i ile masaüstü aramalarının yüzde 34,4’ünün sıfırıncı sıra arama sonuçlarından oluştuğu düşünülürse bu trendin pazarlama stratejinize dahil olması kaçınılmazdır.

Bu nedenle, işletmeler mevcut kaynaklarını arama sonuçlarında üst sırada yer almak ve çok daha geniş bir alan talep etmek amacıyla Serp SEO aktiviteleri için kullanmalıdır. Böylece, tıklama oranınızı (TO) ve sonuç sayfasında en üst sırada yer alma olasılığınızı arttırmış olmanın yanı sıra web sitenize daha fazla organik trafik de çekmiş olursunuz.

 

30) Markalaşma

Tüketicilerin seçenekler içinde boğulduğu bir zaman diliminde yaşamaktayız. Bu noktada hangi nişe mensup olduğunuz da bir önem arz etmiyor- zira fildişi kulenize çekilip işletme faaliyetlerinizi dünyadan soyutlanmış şekilde yürütmeniz pek olası değil.

Tüketicilerin yüzde 66’sı, marka bağlılığında temel ölçütlerinin söz konusu markaya duydukları güven olduğunu belirtmektedir. Bu da tüketicilerin güvenini kazanmak için sağlam bir marka algısı yaratmanız gerektiği anlamına gelir.

Markalaşmanın bu denli önemli olmasının bir diğer nedeni de Google’ın EAT güncellemesidir. Bu güncelleme (EAT “expertise, authoritativeness, trust” kelimelerini simgeler ve sırasıyla uzmanlık, yetkinlik ve güven anlamına gelir) kullanıcıların size güvenip güvenemeyeceklerinin değerlendirilmesi ile alakalıdır.

  • Uzmanlık: Sayfanın uzman bir yazar tarafından yazılmış kaliteli içeriklere sahip olmasını ifade eder.
  • Yetkinlik: Site konu hakkında otorite olacak nitelikte olmalıdır.
  • Güvenilirlik: Sitenin güvenilirliğini ölçer. Web siteniz kullanıcıları güvenilir kaynaklar/linkler üzerinden kendisine yönlendirecek bağlantılara sahip olmalıdır.

Burada temel amaç en iyi içeriği sıralamaktan çok daha fazlasıdır. Google, herhangi bir konuda tercihen söz konusu alanın gerçek uzmanları tarafından oluşturulmuş, en doğru, en güncel, en iyi araştırılmış (yani en yetkin) içeriğe ulaşmak suretiyle beş yıldızlı bir kullanıcı deneyimine hizmet etmektedir.

Varsayalım ki sağlık sektörüne ait bir işletme olarak kullanıcılara medikal tavsiyelerde bulunduğunuz bir blog sayfası açtınız. Sayfanız verdiği ev yapımı doğal ilaçlara ilişkin bir dizi amatör tavsiye bir annenin çocuğunu zehirlemesine yol açtı. Bu talihsiz durum marka değeriniz için olumsuz sonuçlar doğuracağı gibi Google’ın kaliteli sonuçlar sunma konusundaki kararlılığı ve itibarı için de iyi olmaz. Anlayacağınız, Google’ın bu özelliği, özellikle doğru bilgiye ulaşmanın kritik önem taşıdığı sağlık ve finans sektörleri başta olmak üzere pek çok sektöre zarar verebilir.

Bu noktada, pazarlama uzmanlarına şunu tavsiye edebiliriz: Uzmanlığınızı yansıtmaya odaklanın. Nasıl mı? Sektör lideri bloglara yazdığınız yazılar, konuşmacı olarak katıldığınız konferanslar ya da ödül başvuruları ile işletmenizin itibarını güçlendirebilmeniz mümkündür. Ayrıca, marka tanınırlığını arttırmak ve kullanıcıların/okuyucuların güvenini kazanmak için yayınlanan her içerikte yazarınıza ait güncel bilgilere yer vermelisiniz.

 

31) Web Performans Analizi ve İş Zekası(BI)

Modern dünyada pazarlama ve analiz süreci et ve tırnak misali ayrılmaz bir bütün olarak algılanır, bu nedenle veri analizine yeterli yatırımı yapmazsanız, işletmenizi hayal ettiğiniz seviyeye ulaştırmada bir hayli zorlanırsınız. Günümüzde temel sorun, müşteri yolculuğunun eskisinden çok daha karmaşık bir hale gelmiş olmasıdır. Öyle ki ortalama bir tüketicinin herhangi bir satın alım işlemi yapmadan evvel markaya ait farklı temas noktaları üzerinden etkileşime girebildiği çok kanallı bir çağda yaşamaktayız.

Yönetilecek sayısız pazarlama kanalının varlığı ve ürün ya da hizmetlerinizi pazarlamanın pek çok yolu olduğu düşünülürse analiz işinin işletmeler için ciddi bir misyon haline gelmesine şaşmamak gerekir. Bundan olacak ki bugün çoğu şirket kapsamlı bir iş zekası(BI) çözümü veya performans değerlendirme pano hizmeti için Google Analytics’in ötesinde bir şeyler aramaktadır.

Analize yönelik bu eğilimin gözler önüne serildiği bir diğer kavram ise az evvel bahsi geçen “iş zekası” kavramıdır. İş zekası yani BI-business intelligence- ham veriyi anlamlı ve kullanışlı bilgiye dönüştüren teorilerin, yöntemlerin, süreçlerin, mimarilerin ve teknolojilerin oluşturduğu bilgi kümesidir. İşe/işletmeye ilişkin bilgilerin toplanması, entegrasyonu, analizi ve sunumu için gerekli olan teknolojiler, aplikasyonlar ve uygulamaları ifade eder. İş zekasının amacı,  işe ilişkin isabetli kararların alınmasına yardımcı olmaktır.

İş zekası, kısa vadeli işletme geliri yerine yaşam boyu değer odaklı bir optimizasyon yapabilmeniz için eldeki tüm verileri birbirine bağlayabileceğiniz ve nihayetinde çok daha bilinçli iş kararları verebileceğiniz merkezi bir sistemdir.

İş zekası kullanımı için Google Data Studio (Google Analytics’in veri ve performans tablolarının bir adım ötesine geçmek isteyen güçlü kullanıcılar için sunduğu raporlama çözümü), Metabase ve Tableau gibi ücretli veya ücretsiz pek çok seçenek mevcuttur.

 

32) 5G Teknolojisi

Mobil cihaz kullanımının ayyuka çıktığı günümüz dünyasında 2021’in en önemli dijital pazarlama trendlerinden birinin 5G teknolojisi yani beşinci nesil mobil telekomünikasyon hizmeti olacağı gerçeğini kim inkar edebilir ki? Üstelik bu teknolojinin yeni bir dijital iletişim çağını müjdelediği, dahası etkisini hemen her sektörde hissettireceği de öngörülüyor.

Rivayete göre 5G tamamıyla mobil ve bağlantılı bir toplum yaratacak,  insani ve teknolojik olasılıklarda çığır açılmasına sebep olacak ve dünyaya yepyeni iş fırsatları ile finansal olanaklar sunacak. 5G’nin kullanımı ile işletmeler ürün ya da hizmetlerini kırsal alanda yaşayan milyonlarca tüketiciye olabilecek en hızlı şekilde ulaştırabilecek. Hatta telekomünikasyon şirketlerinin reklam hizmetlerinde kullanılacak eşi benzeri görülmemiş verilerle donatılacağı, böylece Google ve Facebook’un reklam dünyasındaki hakimiyetinin yerle bir olabileceğine dahi inanılıyor.

Telekomünikasyonun öncülerinden T-Mobile, 5G hızının gelişen artırılmış gerçeklik endüstrisi için sağlayacağı avantajlara işaret ederek bu teknolojinin sanal bir baş üstü ekranı geliştirmede kullanılabileceğine dikkat çekiyor. Yani sürücüler-özellikle de bisiklet sürücüleri- seyir esnasında karşılaşabilecekleri her türden tehlikeyi önceden fark edebilecekler.

Avrupa Birliği’nin 2025’e kadar ana yollar ve demiryollarında kesintisiz 5G kullanımını içeren iddialı bir 5G eylem planı var. Ülkemizde ise 5G kullanımına ilişkin çalışmalar halen daha sürüyor. 5G teknolojisinin bağlı cihaz sayısında yüz kat gibi şaşırtıcı bir güç artışı sağlaması da bekleniyor. Ne yazık ki bu durum radyasyon ve kablosuz telefonların ürettiği elektromanyetik emisyonların insan ve çevre sağlığı üzerindeki olumsuz etkilerine ilişkin endişeleri de gündeme getiriyor. Ancak bunu burada tartışmayacağız.

Özetlememiz gerekirse, 5G teknolojisinin dijital pazarlamacılar kadar ortalama tüketicinin de çevrim içi içeriğe erişme şeklini değiştireceğini söyleyebiliriz.

Mutlaka okuyun: 5G Teknolojisi Nedir? Özellikleri Nelerdir?

 

33) Gizlilik

Kısa süre önce Amerikan iş dergisi Forbes, havayolu şirketi British Airways’in veri ihlali nedeniyle 183 milyon sterlin para cezasına çarptırıldığını, otel zinciri Marriott’un ise 339 milyon misafire ait kişisel veriyi korumayı başaramadığı gerekçesiyle tam 99 milyon sterlinlik bir ceza aldığını bildiren bir yazı yayımladı.

26 numaralı pazarlama trendinde bahsi geçen Veri Koruma Yönetmeliği 2021’de de adından sıklıkla söz ettireceğe benziyor. Silikon Vadisi’nin Facebook vb. büyük oyuncularının muhalefetine rağmen dünya, bu yeni tüketici gizliliği yasası doğrultusunda emin adımlarla ilerliyor.

Günümüzde insanların (şirketlerin değil) gizlilik konusunu bir hayli ciddiye aldığı ve bu insanlara güven aşılamakla görevli pazarlamacıların dünyaya hakim olan bu yeni gizlilik kuralına göre oynamaktan başka seçeneklerinin olmadığı aşikar. Bu gerçek, pazarlamacıların ve markaların kitlesel pazarlama yapmak yerine “hedef kitlenin iletişim bilgilerini” hak etmesini zorunlu kılıyor. Zira pazarlamacılar, hedefleme uygulamalarını o denli esnetmiş durumdalar ki bugün her birimiz, hem profesyonel hem de kişisel hayatımızda bize ulaşan alakasız ve açıkça hoş karşılanmayan düzinelerce e-postayı gelen kutumuzdan silmek adına günde birkaç dakikmızı ayırmak zorunda kalıyoruz.

Tam da bu yüzden insanlar markalara güvenebileceklerini ya da kişisel verilerinin güvende olacağını bilmek istiyor. Dolayısıyla, dijital pazarlama ekiplerinin bu konuda kayıtsız kalmak yerine, potansiyel müşterilerin güvenini kazanabilmek adına gizliliğe olan bağlılıklarını güçlendirecek stratejilere odaklanmaları şart.

Son olarak markaların tüketicilerin güvenini kazanmada kullanabileceği yöntemlerin bir kısmını listeleyelim:

  • Hedef kitleyi iyi analiz etmek ve anlamak
  • Hedef kitlenin ilgisini çekecek alakalı bir mesaj oluşturmak
  • Belirli bir kitleyle etkileşim kurmak için en doğru kanalı bulmak
  • İncelikli etkileşim süreçleriyle “samimi” ilişkiler geliştirmek

 

34) Web Güvenliği

Gizliliğin bir diğer uzantısı da web sitesi güvenliğidir. Bir ziyaretçi sitenize girer girmez güvenilirliğiniz konusunda karara varabilir. Kendilerini güvende hissetmedikleri takdirde sitenizde kalmayı tercih etmezler ki bu hemen çıkma oranınızın artmasına sebep olur. Uzun vadede, yüksek bir hemen çıkma oranı işletmeniz için olumsuz sonuçlar doğuracaktır, zira Google insanların sitenizde uzun süre kalmak istemediğini fark ettiğinde SERP’lerde yani arama sonuç sayfasında aşağılara doğru kayarsınız.

Araştırmalar, 2019 yılı için dünya genelinde 3.800’den fazla veri ihlali sorununun rapor edildiğini ortaya çıkarmıştır. Manşetlerde yer alan Yahoo, Facebook ve Marriott gibi büyük şirketler olsa da aynı sorundan muzdarip küçük şirketlerin sayısı hiç de az değildir. Şirketleri kişisel verileri korumada başarılı bulan tüketici sayısının yalnızca yüzde 25 ile sınırlı olması tam da bundandır.

2021’de web sitesi güvenliğini sağlamak artık bir seçenek olmaktan çıkmıştır. Ağustos 2014 itibarıyla Google, HTTPS’nin bir sıralama göstergesi olduğunu ilan etmiş ve HTTPS (“S”, “güvenli” anlamına gelir) sertifikasına sahip olmayan her siteyi güvensiz olarak işaretlemiştir. (HTTPS, Güvenli Hiper Metin Aktarım Protokolü anlamına gelir. Bu, http’nin çok gelişmiş ve güvenli bir sürümüdür. HTTPS protokolü, web sitesi kullanıcılarının kredi kartı numaraları, banka bilgileri ve oturum açma ya da kimlik bilgileri gibi hassas verileri internet üzerinden güvenli bir şekilde aktarmasını sağlar) .

Sizler de işletmenize ait web sitesi için HTTPS protokolünü etkinleştirin; bunu yaptığınızda ziyaretçileriniz URL’nin hemen yanında küçük bir yeşil asma kilit simgesi görecektir.

Ayrıca, web sitenizde dikkat çekici güvenlik amblemleri sergilemeniz de site ziyaretçilerinize güvenliklerini ne denli ciddiye aldığınızı gösterecektir.

 

35) Nesnelerin İnterneti (IoT) Reklamcılığı

Nesnelerin interneti(IoT) mobil cihazlardan ya da dizüstü bilgisayarlarda tutun da akıllı arabalara, küçük ev aletlerine hatta ve hatta giyilebilir teknolojilere kadar pek çok cihazın birbiri ile bağlantı kurmasına yardımcı olur. Bu terim akıllı cihazların iletişimini ifade eder.

İçinde yaşadığımız bu çağ akıllı cihazların ve teknolojilerin göze çarpmadan hatta kimi zaman gizlice, yeme içme gibi yaşamsal fonksiyonlarımıza, yaptıklarımıza, gittiğimiz yerlere, paylaşımlarımıza, inandıklarımıza, satın aldığımız ürün veya hizmetlere, tanıdıklarımıza ya da bildiklerimize ilişkin bilgiler sunmasını gerektirmektedir. Elde edilen bu veriler markalar ve pazarlama uzmanları tarafından kullanılmaktadır- işletme çıkarları için veya reklam amaçlı olarak. Örneğin:

  • Viskileriyle ünlü Johnnie Walker markası, şişenin açılıp açılmadığını ya da tedarik zincirinde nerede olduğunu tespit edebilen yerleşik elektronik sensörlü ve mavi etiketli şişelere sahiptir.
  • Bir diğer alkollü içecek markası olan Malibu nesnelerin internetini hızlı tüketime taşıyabilen nadir firmalardandır. Şirket yarattığı bağlantılı şişeler ile kullanıcılarına bar lokasyonları, çalma listeleri, kokteyl tarifleri vb. özel içeriklere ulaşma imkanı sunmaktadır.

Anlayacağınız, 5G teknolojisi geliştikçe, tüketicilerin beğenisine sunulan IoT cihazı sayısı her geçen gün artmaktadır- bu, tüketiciler için daha fazla isteğe bağlı içerik ve pazarlamacılar içinse daha fazla reklam fırsatı anlamına gelir.

 

36) Uzun Biçimli İçerik

2021 yılında kısa içeriklerin sizi hiçbir yere götürmeyeceğini bilmelisiniz. Bunun ne Google sıralamanıza ne de hedef kitlenizle kuracağınız bağlantıya bir faydası yoktur. Araştırmalara göre 3.000 kelimeden uzun içerikler üç kat daha fazla trafik yaratmaktadır. Dahası bu tarz gönderiler, okuyuculara konuları derinlemesine keşfetme olanağı da sunar. Uzun biçimli içerikler, içerik oluşturucuların kendilerini herhangi bir konuda uzman olarak sunmalarına olanak tanır ve onlara anahtar kelimeleri kullanacakları çok daha geniş bir paylaşım hacmi sunar.

Ayrıca, araştırmalara göre uzun içeriklerden kısa makalelere göre yüzde 77 daha fazla backlink elde edilmektedir- bu, organik trafiği artırmak isteyenler için kritik öneme sahip bir diğer konudur.

Aynı araştırma sonuçları içerik üreticilerinin yüzde 56’sının oluşturmak için altı saatten fazla zaman harcadıkları içeriklerden çok daha iyi bir yatırım getirisi ettiklerini de ortaya koymaktadır. Ne o? Söylemlerimiz biraz abartılı mı geldi? İçeriğiniz daha fazla trafik çekmenize yardımcı olduğunda, içerikleriniz sayesinde sayfada kalma sürenizi arttırdığınızda ya da arama sıralamanızı yükselttiğinizde uzun içeriklerden yararlanmanın ne denli harika bir işletme yatırımı olduğunu siz de anlayacaksınız.

Bu destansı içeriklere kimi zaman 10X içerik veya demirbaş içerik isimleri de verilir; zira bunlar bir kullanıcının belirli bir konuda aradığı herhangi bir soruya tam bir yanıt sunan içeriklerdir. Dahası okuyucuya vazgeçemeyecekleri bir değer sunmak ve arama motorlarında üst sıralarda yer almak adına özel olarak tasarlanırlar.

Uzun biçimli bu demirbaş içeriklerin faydaları ise şunlardır:

  • Ziyaretçilerin sayfanızda kalma süresi artar. Kullanıcılar ne denli çok içeriğe maruz kalırsa web sitenizde geçirdikleri vakit o denli artacaktır.
  • Hemen çıkma oranında düşüş görülür. Kullanıcılar sayfanızda aradıklarını buldukları an başka bir kaynağa ulaşmak için Google’a geri dönmeye uğraşmazlar.
  • Backlink(dış bağlantı) elde etme ve sosyal medya paylaşımlarında artışa rastlanır. Demirbaş içerikleriniz, özellikle de belirli bir alana/kitleye hitap eden influencer’lar tarafından, sıklıkla paylaşılır.
  • Blogunuz veya web siteniz her daim ziyaretçi trafiği alır. Bu uzun, demirbaş içerikler asla eskimez, dolayısıyla değerleri zamanla azalmaz.
  • Yüksek bir Google sıralamasına sahip olursunuz. Kelime sayısındaki artış, sosyal medya paylaşımları ve backlink’ler, SERP’lerde çok daha iyi bir görünürlük sağlamanıza katkıda bulunur.

 

37) Semantik/Anlamsal Anahtar Kelime Araştırması

Uzun biçimli içerikleri oluştururken aklınızda bulundurmanız gereken bir nokta daha var: İçeriklerinizin kalitesi için de azami dikkat göstermelisiniz. Unutmayın, yazınızı yalnızca Google sıralamaları için değil, internet kullanıcılarını bir konuda aydınlatmak için yazıyorsunuz.

Her gün 5.000 kelimelik gönderiler paylaşmanız harika olabilir, ancak bunu yaparken kullanıcılarınızın asıl niyetini yani onlarla ortak bir amaca hizmet ettiğiniz gerçeğini aklınızda tutmazsanız; umduğunuz sonuçları göremeyebilirsiniz. Zira anahtar kelime araştırmalarının temelinde de kullanıcıların arama sorgusu yazarken düşündükleri asıl şeyi temsil eden amaç odaklı bu kelimeleri bulmak yatar. Anahtar kelimeler aracılığıyla dillendirilen bu kullanıcı niyetleri herhangi bir ürüne ya da bilgiye ulaşmak olabileceği gibi bir mağazanın konumu bulmayı da kapsayabilir.

Google’ın içerik analizinde temel prensip arama kutusuna yazılan anahtar kelimeleri değerlendirmenin yanı sıra sorgu içeriğini de dikkate almaktır. Google, kullanıcının arama yapma amacını belirlemek adına detaya inmektedir. Herhangi bir kullanıcının Google üzerinden kayıp bir kediyi aradığını varsayalım. Google arama işlemine aşağıdaki başlıkları da dahil edecektir:

  • İlgili kavramlar
  • İlgili alanlar
  • Kullanıcıya/Sorgu sahibine yardımcı olmanın olası farklı yolları

Dolayısıyla, “kayıp kedi” örneğinde aramaya “evcil hayvanlar”; “evcil hayvan barınakları” ve “hayvan kontrol merkezleri” vb. anahtar kelimeler de dahildir.

Bu işleme anlamsal arama adı verilmektedir. Yapay zeka ile sesli aramanın da yükselişi ile birlikte anahtar kelime araştırmaları semantik bir boyut kazanmıştır.

Bu nedenle, içerik pazarlamacıları, içerikleri ile alakalı terimleri, soruları ve cümleleri tespit etmeye odaklanmalı, birincil anahtar kelimelerin bir adım ötesine geçerek semantik anahtar kelime araştırmaları yapmalı ve bunları işletme çıkarlarına uygun şekilde kullanmalıdır. Anlam yüklü anahtar kelimelerin Google’a içeriklerinizin doğasına yönelik çok daha derin bir kavrayış sunacağını aklınızdan çıkarmamalısınız. Dahası bu yolla kullanıcılarınıza sunacağınız çözüm ya da faydanın işlevselliğini de arttırabilirsiniz.

Geçtiğimiz yıla ait İçerik Pazarlama raporu, dünyanın en başarılı pazarlamacılarının-yüzde 90’lık kısmı- kitlelerinin ihtiyaçlarını ticari hedeflerinin önüne koyduğu gerçeğini ortaya çıkarmıştır. 2021 yılı ve sonrasında da bu anlayışı benimsemiş şirketler geleceği en parlak markalar/işletmeler olmaya aday olacaktır.

 

38) Yapılandırılmış Veri SEO

Geleceğin dijital pazarlama trendleri mevzu bahis olduğunda SEO’nun tarih olacağına dair zorlama iddialara rastlamanız mümkündür. Ancak siz aslı astarı olmayan bu iddialara kulak asmayın. Unutmayın, SEO asla ölmez, yalnızca şekil değiştirir. Bu nedenle, 2021 yılı ve sonrası için arama motoru sonuçlarında yapılandırılmış verilerin adını SEO’ dan çok daha fazla duyacak olmanız sizi yanıltmamalıdır.

Yapılandırılmış veriler, arama motorlarının verileri taramasını ve kategorilere ayırmasını kolaylaştıracak şekilde düzenlenmiş kodlardır. Arama motorları bu kodu okur ve arama sonuçlarını belirli bir formatta ya da eskisinden çok ve daha zengin bir şekilde görüntülemek adına onlardan yararlanır. Bu kod parçasını web sitenize kolayca yerleştirebilirsiniz. Verileri yapılandırarak botların içeriğiniz ile alakalı sorguları daha hızlı ve doğru şekilde eşleştirme şansını arttırmış da olursunuz.  İçerik oluşturucular yapılandırılmış bu verileri arka plan kodlarında veya etiketli sütun ya da satırlara sahip tablo düzenlemelerinde kullanabilirler. Her iki durumda da arama/sorgu sonucunuza daha çok ayrıntı eklemiş olursunuz. Bu da resimleri, inceleme istatistiklerini ve fiyatlandırmayı bir arada gösteren Rich Snippet’ler(zengin/detaylı arama sonuç sayfaları) oluşturabilmeniz anlamına gelir ki bunlar özellikle de mobil cihaz kullanıcılarının tıklama oranlarını artırma konusunda birebirdir.

Yapılandırılmış veri doğru kullanıldığında web sitenizin sonuç sıralamasını belirgin miktarda yükseltir, sayfanızı organik arama sonuçlarında öne çıkarır, öyle ki işletmenizle ilgili önemli bilgilerin görüntülendiği bilgi grafiğinde hatta ve hatta “Position Zero/Sıfır Konum” da dahi yerinizi alabilirsiniz.

Schema.org, web sitesi sahiplerinin yapılandırılmış verileri web sayfalarına yerleştirmelerine olanak tanıyan anlamsal etiket veya kodları barındırır. Böylece arama motorları herhangi bir arama sorgusuna yanıt niteliğindeki içerikleri net bir şekilde anlayabilir, yorumlayabilir ve kullanıcıya sunabilirler. Google’ın aktif olarak kullandığı içerik odaklı schema.org veri türleri ise şunlardır:

  • Yemek tarifleri: Arama sonuçlarında zengin yemek tarifi içerikleri sunmanızı sağlar. Mobil cihaz aramalarında yemek tarifi rozeti de yer alır.
  • Yayın: Haber sayfaları, bloglar veya spor içerikli makaleler yayınlayan web sitelerine ilişkin işaretleme kodları sunar. Dikkat çekici bir başlık, görsel ve yayın tarihine sahip içeriklerin arama sonuçlarında ön plana çıkması sağlanır.
  • Listeler: Yemek tariflerine, herhangi bir kurs içeriğine ait derslere veya makalelere ait listeleri sunar. Bilhassa mobil cihazlar üzerinden gerçekleştirilen aramalarda etkilidir.
  • FAQ-Sık Sorulan Sorular: Arama sonuçlarında soru- cevapları ile yer almak isteyen işletmelerin kullanacağı işaretleme türüdür.
  • Bilgi doğrulama/Fast Check: Google bu türden yapılandırılmış verileri haber ve makale gibi yazılı içeriklerin doğruluğunu teyit etmede kullanır. Bu özellik sayesinde güvenilir ve teyitli içerikler arama sonuçlarında üst sıralarda yer alır.

Günümüz küresel internet trafiğinin neredeyse yüzde 50’si mobil cihazlar üzerinden gerçekleşmektedir, bu da yapılandırılmış verilerle sağlanacak zengin içeriklerin önemini her geçen gün daha da arttırmaktadır. Bu nedenle, rekabetin gerisinde kalmak istemeyen işletmeleri bir an evvel yapılandırılmış verilerin nimetlerinden yararlanmaya davet ediyoruz.

 

39) Alternatif Arama Motorları

Araştırmalar, arama motorlarındaki toplam trafiğin yüzde 92’yi aşkın kısmının Google kaynaklı olduğunu ve Google’ın “en yakın” rakipleri Yahoo ve Bing’i açık ara farkla gölgede bıraktığını göstermiştir.

Dünyanın en güçlü arama motoru aynı zamanda herhangi bir kullanıcının yaptığı arama sorgusu için en alakalı, en yeni ve kapsamlı sonuçları sunmak üzere incelikle dizayn edilmiş, rakiplerinden bir hayli üstün ve yenilikçi bir yaklaşıma da sahiptir. Anlayacağınız, bugün ve yakın gelecekte Google’ı tahtından edecek herhangi bir gücün varlığından söz etmek güçtür-ki bu da rakip arama motorlarının Google’a meydan okumanın ne denli uzağında olduğunu anlamanıza yetecektir.

Yine de 2008 yılında kurulan ve gizlilik odaklı kullanıcılar arasında niş bir popülerlik kazanmayı başaran arama motoru DuckDuckGo’nun bir şansı olabileceğini düşünüyoruz. Nasıl mı? “Sizi izlemeyen arama motoru” sloganıyla sektöre yeni bir soluk getiren işletme, arama motorlarının para kazanmak için kullanıcıları her an takip etmeye ihtiyacı olmayacağını savunuyor.

DuckDuckGo’nun şirket politikalarını yönetmekten sorumlu başdanışman Megan Gray’e göre bu yaklaşım son derece karlı: “Fahiş bir gelirimiz var. Biz özel bir şirketiz, bu yüzden size tam olarak ne kadar kazandığımızı söyleyemem. Ancak, yıllık en az 25 milyon dolarlık bir gelir gerektiren California Tüketici Gizliliği Yasasına (CCPA) tabi bir işletme olup bahsi geçen gelirin bir hayli üstündeyiz.”

Olayı çevrimiçi gizlilik ve güvenlik kavramları çerçevesinden değerlendirirsek Google’ın adı Cambridge Analytica fiyaskosu gibi veri skandallarına karışırken, DuckDuckGo kurulduğundan bu yana skandallardan uzak durup şirketin adına en ufak bir leke dahi sürmedi ve Ocak 2019’da 1 milyar aramaya ulaşarak muazzam bir gelişme kaydetti. (Cambridge Analytica, tüketici, takipçi ya da seçmen davranışlarını değiştirmekle suçlanmış, iş dünyasına ve siyasi partilere hizmet veren bir veri analiz şirketidir. Şirketin belirli kişilere ait Facebook verilerini izinsiz olarak ele geçirdiği ve bunu Trump’ın başkan seçildiği dönemde seçim sandıklarındaki tercihleri etkileyebilecek ya da öngörebilecek güçlü bir yazılım oluşturmada kullandığı iddia edilmiş, nihayetinde ise şirket kapatılmıştır).

Kısa süre önce Twitter’ın CEO’su Jack Dorsey de attığı tweet ile bu yeni arama motoruna destek çıkınca işletme piyasanın güçlü bir ismini kendi tarafına çekmiş oldu.

Ne dersiniz?

Alternatif arama motorlarını dijital pazarlama trendlerinden biri kabul etme konusunda hiç de haksız sayılmayız, öyle değil mi?

Nihayetinde, pazarlamacıların görevi hedef kitlelerini göz önünde bulundurmak ve marka içeriklerinin görünürlüğünü arttırmaya çalışmak değil midir? O halde geleceğe meydan okuyan işletmeler olarak bu gerçeği göz önünde bulundurmalı ve içeriklerinizi birden fazla arama motoru ile uyumlu olacak şekilde optimize etmelisiniz.

 

40) Sesli Pazarlama Hunileri

Yazımızın daha önceki maddelerinde sesli aramanın pazarlama üzerindeki güçlü etkisinden bahsetmiştik (11. trendi hatırlayın). Değinmediğimiz şey ise ses duyarlı cihazların ve sesli aramanın pazarlama dönüşüm huniniz üzerindeki kümülatif etkisiydi.

Dijital pazarlama trendlerinin değişim hızı düşünüldüğünde geleneksel pazarlama huninize bağlı kalmakta diretmenin ya da onun da değişmeden kalacağını hayal etmenin hiçbir anlamı yoktur. O da bu değişime ayak uydurmalıdır. 2021 yılında doğrusal huninin geçerliliğini yitireceği öngörülüyor ki aslında, bu geçiş zaten başlamış durumda. Zira bugünün kullanıcıları bir ürün veya hizmet satın almada doğrusal bir yol izlemek yerine, benzersiz, karmaşık ve çok kanallı yolculukları tercih etmektedirler.

Yeni bir pazarlama trendi olan sesli pazarlama hunilerinde müşteri dönüşüm hunisine müşteri yolculuğunun farklı aşamalarında dahil olabilmektedir, çünkü çoğu tüketici artık kendi pazar araştırmasını kendi yapmakta, üstelik bunun için çevrimiçi platformları kullanmaktadır. Bu güncellenmiş model, işletmelerin her bir müşteriyi sıradan potansiyel müşteriler olarak değil de gerçek ve kendine has bireyler olarak ele alması gerektiğini vurgular. Nihayetinde oluşan pazarlama hunileri de özelleştirilmiş çözümlere yönelik bu talebi karşılamaya odaklanır. Daha önce yalnızca farkındalık, ilgi, arzu ve eylem aşamalarından oluşan hunilere günümüz dijital pazarlama dünyasının bir gereği olarak etkileşim, dönüştürme, adaptasyon, elde tutma, büyüme, marka savunuculuğu vb.yeni aşamalar da eklenmiş durumdadır.

Satış hunisinde devrim yaratmanın bir diğer yolu ise işletme ya da markanın alıcının yolculuğunu kontrol etmediği, marka ve müşterinin “birbirleriyle sinerjik bir şekilde etkileşime girdiği” geleneksel huni sisteminden müşteri etkileşim motoru sistemine hızlı bir geçiş yapmaktır. Burada marka farkındalığına, müşteri motivasyonuna, marka söylemlerine ve bu söylemlerin yarattığı davranış biçimlerine ya da satış davranışlarına odaklanmak esastır.

Özetle, teknolojinin içinde yaşadığımız dünya kadar satış ve pazarlama aktivitelerimizi de değiştirmeye devam edeceğini söyleyebiliriz, bu nedenle pazarlamacılar dijital ortamdaki sürekli değişime ayak uydurabilecek güçte dijital pazarlama hunileri geliştirmelidir.

Araştırmalar, sesli aramanın nimetlerinden yararlanan ve bu teknolojiye hızla uyum sağlayan markaların bu işin kaymağını ilk yiyenler olacağını ve dijital pazarlama gelirlerini yüzde 30’u aşkın bir oranda artıracağını ortaya koymaktadır. Ne dersiniz? Denemeye değmez mi?

 

41) Sosyal Medya Pazarlaması

2021’de markaların müşteri çekmek adına sosyal medya videoları ve diğer pek çok etkileşimli içeriğin yaratacağı güçten her geçen gün daha çok yararlandığını göreceğiz, ancak bunu yapmak isteyen her işletme sosyal medyada olabildiğince özgün olmalı ve mevcut kitleyi kaybetmemek hatta onları sadık birer takipçi haline dönüştürmek için çok çalışmalıdır.

Zaten sosyal medya danışmanları da 2021 yılı ve sonrasında sosyal medya varlığını korumak isteyen işletmelerin markalarına “insani bir dokunuş” katmaları gerekeceğine inanıyorlar.

Instagram’ın beğeni seçeneğini kaldırması dahi bu eğilimi yok etmeye yetmeyecek gibi görünüyor.

O halde br an evvel takip etmeniz gereken en yaygın sosyal medya pazarlama trendlerinden bahsedelim:

  • Facebook Pay: Facebook, kullanıma sunduğu bu ödeme özelliği ile platform içi ödemeler ya da yayın içi ödemeler ile insanların Facebook, Instagram, WhatsApp ve Messenger üzerinden ürün satın almasını kolaylaştırmaktadır.
  • Facebook Watch: Facebook’un isteğe bağlı video hizmetidir.
  • Oculus: Sosyal medyayı çok daha etkileşimli hale getiren ve Facebook’un “sosyalliğin gelişmiş versiyonu” olarak lanse ettiği sanal gerçeklik teknolojisidir.
  • Çapraz akışlı mesajlaşma: Facebook’un Messenger, Instagram ve WhatsApp’ın mesajlaşma işlevlerine entegrasyonu bu yolla olmuştur.
  • Instagram beğeni kaldırma seçeneği: Instagram tarafından beğenilerinin ruh sağlığı üzerindeki olumsuz etkileri gidermek amaçlı sunulan bu özellik markaların insani bir boyut kazanmasını sağlamaktadır.
  • IGTV: Instagram’ın uzun soluklu video platformu yeni bir icat değildir, ancak 2021’de bambaşka bir ivme kazanacağı öngörülmektedir.
  • Twitter mDAU: Platformu botlardan temizlemede kullanılan bir uygulama olan ve “para kazandırabilen günlük aktif kullanıcılar” olarak Türkçe ’ye çevrilen DAU, günlük-ve aylık- olarak kaç benzersiz kullanıcının uygulamanızı açtığını ya da web sitenizi ziyaret ettiğini ölçmede kullanılmaktadır.
  • Narrowcast(Sınırlı)tweet’ler: Seçilen tweet’leri retweet yapma-yeniden paylaşma- işlevini kaldırma ve tweet erişiminizi yalnızca belirli hashtag tartışmalarıyla ve / veya belirli arkadaşlarla sınırlama yeteneği de dahil olmak üzere tweet’lerinizin hedef kitlesini ve kullanımını sınırlandırma seçeneğidir.
  • Tweet streaming: Yeni bir canlı yayın özelliğidir.
  • LinkedIn grupları: Facebook Gruplarına benzemektedir. Tam olarak yeni bir özellik olmasa da LinkedIn bu özelliği tekrardan kullanmaya çalışabilir.
  • LinkedIn videoları: LinkedIn kullanıcılarının platform üzerinden herhangi bir videoyu paylaşma olasılığı diğer gönderi türlerinden 20 kat daha fazla olduğundan LinkedIn, video keşif araçlarını geliştirme ve video içeriklerine önem verme konusunda son derece kararlıdır.
  • Snapchat AR: Snapchat Spectacles gözlüklerinin Artırılmış Gerçeklik sürümü yolda olabilir-Spectacles, çektiğiniz videoları direkt olarak Snapchat Hikayeler bölümüne gönderebilen akıllı güneş gözlükleridir. Bu teknoloji insanların dijital grafikleri dünya gözüyle görebilmeleri üzerine programlanmıştır.

 

42) Nöropazarlama

Son olarak sizleri en önemli belki de 2021’in en hayranlık uyandırıcı dijital pazarlama trendlerinden biriyle, yani nöropazarlama ile tanıştıracağız. Bilim kurgu filminden alıntı yapıyormuşuz gibi görünse de, gerçek şu ki teknoloji hızla ilerlemekte olup pazarlamacıların vazgeçilmezi olmaya adaydır.

Nöropazarlama, bir kişinin beyin fonksiyonlarını ve sinir sistemi ölçümlerini analiz ederek hangi içerik türlerini ilgi çekici bulduğunu belirlemeye yarayan bir stratejidir. Amaç, satın alma ile bağlantılı duyguları veya tepkileri tetikleyen belirli nörolojik reaksiyonları uyandırmanızı sağlayacak pazarlama materyalleri (web siteniz, reklamlarınız, e-posta kampanyalarınız ve içeriğiniz de dahil olmak üzere) tasarlamaktır. Bu bilgileri içeriğinizi uygun şekilde optimize etmek, stratejilerinizi çağa uyarlamak ve pazarlama stratejileri ile eylemlerinizin etkinliğini arttırmada kullanabilirsiniz.

Örneğin, reklam, eğlence ve pazarlama aktivitelerini optimize etmek için duygu ve dikkati ölçen bir nöroanaliz şirketi olan SPARK Neuro, bu alanda bir liderdir. Şirket, dikkat ve duygu seviyelerini analiz etmek için biyometri, nörometri ve karmaşık algoritmaları birleştirerek, pazarlamacıların hangi içeriğe odaklanıp hangilerinden kaçınmaları gerektiğini anlamalarına yardımcı olmaktadır.

Forbes, şirketin gelecekte siyasi kampanyalar için çalışacağını da öngörmektedir. Bu öngörü gerçekleşsin ya da gerçekleşmesin, nöropazarlamanın pazarlamanın geleceği üzerinde büyük bir etkiye dahil olacağından şüphemiz yok. Çünkü tüketici verilerinin en bol olduğu yer beyindir ve şirketlerin potansiyel müşterilerinin aklından geçeni anlamalarına yardımcı olan herhangi bir araç elbette ki altın değerinde olacaktır.

Mutlaka okuyun: Nöropazarlama Nedir? Satışları Artırmak İçin Nasıl Kullanılır?

 

Son Söz

2021’in görmezden gelemeyeceğiniz en önemli 42 dijital pazarlama trendini içeren listemiz burada sona eriyor.

ABD’nin efsanevi başkanı John F. Kennedy’nin dediği gibi: “Değişim hayatın kanunudur. Yalnızca geçmişe veya bugüne bakmakla yetinenlerin geleceğe özlem duyacağı kesindir. “

Değişim dijital pazarlamaya dahil olan herkes için sürecin ayrılmaz bir parçasını oluşturur. Bu nedenle, işletmenizi rakiplerinizden üstün kılmak adına her daim ileriye bakmaya devam etmeli ve yeni teknolojileri, araçları ya da stratejileri olabildiğince hızlı bir biçimde benimsemeye çalışmalısınız.

Avatar

Yazar : Deniz

Bir yanıt yazın

Avatar

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir