Etkili Dinleme Teknikleri

Dinlemek en önemli becerilerimizden bir tanesidir.

Örneğin:

  • Bilgi edinmek için dinleriz.
  • Anlamak için dinleriz.
  • Zevk için dinleriz.
  • Öğrenmek için dinleriz.

Bugüne kadar yaptığımız tüm dinlemeler göz önüne alındığında size de bu işte  son derece iyi olacağımız kesin gibi geliyor değil mi? Aslında, çoğumuz dinleme konusunda sandığımız kadar iyi değiliz. Zaten yapılan araştırmalar da duyduklarımızın yalnızca yüzde 25 ila yüzde 50’sini hatırladığımızı gösteriyor. Bu, patronunuzla, meslektaşlarınızla, müşterilerinizle veya eşinizle yapacağınız 10 dakikalık bir konuşma sırasında söylenenlerin yarısından daha azına dikkat ettiğiniz anlamına geliyor.

Durumu bide şöyle düşünsenize! Birinden yol tarifi alırken ya da herhangi bir sunum esnasında anlatılanların tamamını duymadığınızı da göstermez mi bu? Konuşmanın en can alıcı kısmının bahsettiğimiz o yüzde 25 veya 50’lik algı alanına takılmasını umuyoruz da peki ya bu hiç gerçekleşmezse?

Zamanın hızla aktığı ve ileri teknolojinin yoğun stresi de beraberinde getirdiği günümüz dünyasında iletişim kurabilmek her zamankinden daha önemli, ancak ne yazık ki birbirimizi gerçekten dinlemeye ayırdığımız zaman her geçen gün azalıyor. Birini gerçekten dinlemek benzerine pek de rastlanmayan nadide bir armağana dönüşmüş adeta– çağımızın en kıymetli armağanı. Hâlbuki etkili bir dinleme yeni ilişkiler geliştirmenize, karşılıklı bir anlayış sağlamanıza, sorunları veya çatışmaları çözmenize ve yanlış anlamaları azaltmanıza yardımcı olur..

Yani ne kadar iyi dinlediğiniz hem verimli çalışmanız hem de başkalarıyla olan ilişkinizin kalitesi açısından önem taşır.

İş hayatında dinleme becerisine sahip olmak daha az hata ve daha az zaman kaybı anlamına gelir. Dinlemenin özel hayatınızdaki rolü ise kendi sorunlarını çözebilecek beceriye sahip olan, öz güvenli çocuklar yetiştirmenizi sağlamaya yardımcı olmaktır. Anlayacağınız, etkili bir dinleme yeni arkadaşlıklar ya da güçlü bir kariyer anlamına gelebilir. Bununla da kalmayıp paranızı hatta evliliğinizi dahi kurtarabilecek bir mucizeye dönüşebilir.

Kısacası dinleme hepimizin gelişme göstermesinden fayda sağlayabileceği bir beceri türüdür. Daha iyi bir dinleyici olmakla verimliliğinizi, etki alanınızı, ikna ve pazarlık etme yeteneğinizi de artırabilirsiniz. Dahası, çatışma ve yanlış anlamaları da önleyebilirsiniz. Bunların her biri bir iş yerinin başarısı için gerekli değil midir zaten?

İpucu: İyi bir iletişim becerisi yüksek düzeyde kişisel farkındalık gerektirir. Kendi kişisel iletişim tarzınızı bulmanız başkaları üzerinde sağlam ve kalıcı izler bırakmanıza yardımcı olacaktır.

Yazımızda dinleme becerilerinizi geliştirmenize yardımcı olacağını düşündüğümüz ipuçlarına yer verdik.

Buyurun başlayalım:

 

1.Konuşmacının yüzüne bakın ve onunla göz temasını kurmaya çalışın.

Gözleriyle bulunduğu mekanı taradıkları, bilgisayar ekranına gömüldükleri ya da pencereden dışarı baktıkları sırada biriyle konuşmak hareket halindeki bir hedefi vurmaya çalışmaya benzer. Konuşmalarınız karşınızdaki kişinin bu bölünmüş dikkatini üzerinize çekebilmeyi ne derece başarabilmiştir sizce? Söylediklerinizin yüzde ellisi mi algılanmıştır? Yoksa yüzde beşi mi? Eğer bu kişi sizin çocuğunuz olsaydı, sesinizi biraz yükseltip “Seninle konuşurken yüzüme bak ” diyebilirdiniz. Ancak bu kişi bir sevgili, arkadaş ya da meslektaş olunca işler biraz değişiyor.

Kültürlerin çoğunda göz teması kurmak etkili iletişimin temel bir bileşeni olarak kabul edilir. Konuşurken birbirimizin gözüne bakarız. Bu durum konuşmanızı göz göze gelmenizin mümkün olamayacağı herhangi bir noktadan veya bir başka odadan sürdüremeyeceğiniz anlamına gelmez elbet, üstelik konuşmanız uzun bir süredir devam ediyorsa sizin (veya karşınızdaki kişinin) ayağa kalkıp hareket etmesi de kaçınılmazdır. Ancak unutulmamalıdır ki daha iyi iletişim kurma isteği kişileri bir araya getirir.

Bu nedenle konuşma arkadaşlarınızla yüz yüze oturma nezaketini göstermelisiniz. Önünüzdeki evrakları, kitaplarınızı, telefonunuzu ve tüm diğer dikkat dağıtıcı şeyleri bir kenara bırakın. Onlar size bakmasalar dahi siz onların gözünün içine bakın. Bazı durumlarda çekingenlik, belirsizlik, utanç, suçluluk vb. duygular kültürel tabularla da birleşince göz teması kurmak iyiden iyiye zorlaşabilir. Bu nedenle karşınızdaki insana aldırmaksızın kendi tavrınıza odaklanmanız ve göz teması kurmaya devam etmeniz en doğrusudur.

 

2.Rahatlayın ancak katılımcı bir dinleyici olmayı unutmayın. 

Artık göz teması kurmanın ne demek olduğunu anladığınıza göre şöyle bir rahatlayın. Karşınızdaki kişiye gözlerinizi dikip öylece bakmanıza gerek yok. Artık önünüze bakabilir ve hayatınıza normal bir biçimde devam edebilirsiniz. Önemli olan katılımcı olmanızdır. Bahsettiğimiz bu katılımcılık katılımcılık içinde şu davranışları da barındırıyor:

  • Varlığınızı hissettirmek
  • Dikkatinizi karşınızdaki insana vermek
  • Kendinizi konuşmanın akışına kaptırmak
  • Karşınızdaki kişiyi önemsemek
  • Hizmet sunmaya hazır olmak

Zihinsel odaklanmaya ket vuracak arka plan aktiviteleri veya gürültü gibi dikkat dağıtıcı şeyleri yok edin. Ayrıca karşınızdaki konuşmacının aksanına ya da konuşma tarzına onu rahatsız hissettirecek derecede odaklanmamaya çalışın. Son olarak kendi düşünceleriniz, duygularınız veya ön yargılarınıza kapılıp da dikkatinizin dağılmasına izin vermeyin.

 

3.Açık fikirli olun.

Karşınızdaki kişiyi yargılamadan veya size söylediklerini anlamaya dahi çalışmaksızın kendisini eleştiri yağmuruna tutmadan önce dinlemeyi öğrenin. Söyledikleri sizi kışkırtıyor olsa da onu dinlemeye devam edin, ancak asla “Bak, işte bu aptalca bir hamleydi” tarzında cümleler sarf etmeyin.Çünkü karşınızdaki kişiyi yargılamaya başladığınız an dinleyici olarak etkinliğinizden ödün verdiniz demektir.

Kesin bir karara varmadan önce karşınızdaki kişiyi dinlemeyi deneyin. Konuşmacının aklından geçen düşünceleri ve kalbindeki hisleri layıkıyla yansıtmak için dilden yararlandığını unutmayın. Bu düşünce ve duyguların ne olduğunu bilmiyor musunuz? O halde bunu öğrenmenin tek yolunun karşınızdaki kişiyi dinlemek olduğunun da farkına varmalısınız.

Cümle avcısı olmayın. İş ortağımla gerçekleştirdiğim konuşmalardan örnek vereyim. Ortağım bazen etkili bir şekilde dinlemek adına yavaşlatması gereken zihinsel düşünce hızını yavaşlatmayı başaramadığı zamanlarda  cümlelerimi keserek veya cümle sonlarımı bizzat tamamlamaya çalışarak benim düşüme hızıma ivme kazandırmaya uğraşır. Bu genellikle onu yanlış yola iter, çünkü kendi düşünce trenini takip etmiş olur ve benim düşüncelerimin nereye gittiğini asla öğrenemez. Bu tavrı birkaç tur sergiledikten sonra genellikle, “Bu sohbeti kendi başına mı devam ettirmek istersin, yoksa benim ne söyleyeceğimi duymayı mı tercih edersin?” diye sorarım. Bu çıkışım onun toparlanmasına sebep olur ve konuşmamız normal seyrine ancak bu şekilde döner. Bu yöntemi herkese uygulamam, ama ortağım söz konusu olduğunda gerçekten işe yarıyor.

 

4.Kelimelere odaklanın ve konuşmacının size anlattıklarını resmetmeye çalışın.

Zihninizin iletilen bilgilerin zihinsel bir modelini oluşturmasına izin verin. Modeliniz ister hazır bir resim isterseniz de soyut kavramların bir araya getirilmesi ile oluşan bir çeşit düzenlenme olsun fark etmez, siz odaklanmaya devam ettiğiniz sürece beyniniz duyularınızı tümüyle alarma geçirerek gerekeni yapacaktır. Uzun süreli bir konuşmayı dinlerken önemli kelimelere ve cümlelere odaklanıp onlara yoğunlaşın ki kolaylıkla hatırlayabilesiniz.

Dinleme sırası size geldiğinde bu vakti bir sonraki söyleyeceklerinizi planlamak için harcamayın. Aynı anda hem söyleyeceklerinizin provasını yapıp hem de karşınızdaki kişiyi dinleyemezsiniz. Yalnızca karşınızdaki kişinin söylediklerine odaklanın.

Son olarak da sizi sıkıyor olsa dahi söylenenlere konsantre olun. Düşünceleriniz konuşmadan uzaklaşıp havada gezinmeye başlarsa hemen kendinizi yeniden odaklanmaya zorlayın.

 

5.Karşınızdaki kişinin sözünü kesmeyin veya ona “çözümlerinizi” empoze etmeye çalışmayın.

Çocuklarımıza birinin sözünü kesmenin kabalık olduğunu öğretiriz. Günümüzde ise bu mesajın halen daha bir geçerlilik taşıyıp taşımadığından pek de emin değiliz. Hatta artık tam tersi bir tavrın model alınacağını düşünüyoruz.

Talk şovların, yarışmaların veya diğer TV programlarının çoğunda yüksek sesli, saldırgan veya direkt davranışlara göz yumulduğu-takdir edilmese de-  herkesçe bilinen bir gerçek olduğuna göre hangi tavrın model alınacağı sizce de son derece açık değil mi?

Birinin sözünü kesmeniz karşınızdaki kişiye farklı pek çok mesaj gönderir. Ne gibi mesajlar diyenleriniz için durumu örneklerle açıklayalım:

  • “Ben senden daha önemliyim.”
  • “Benim söylemem gereken şeyler çok daha ilginç, çok daha doğru veya konu ile bir hayli yakından alakalı.”
  • “Senin ne düşündüğün umurumda bile değil.”
  • “Fikirlerini dinlemek için zamanım yok.”
  • “Bu bir sohbet değil, bir yarışma ve galibi ben olacağım.”

Hepimiz farklı şekilde düşünür veya konuşuruz. Bu nedenle hızlı düşünen ve hazır cevap bir konuşmacıysanız, etkili bir iletişim kurmak için yavaş düşünen,konuşurken düşünmeye daha çok ihtiyaç duyan ya da kendini ifade etmekte zorlanan bir konuşmacının yükünü biraz da olsa hafifletmek sizin sorumluluğunuz olacaktır.

Aynı şekilde herhangi bir problem hakkında konuştuğunuzda o probleme yönelik çözüm önermekten kaçınmakta etkili bir dinleme için gereklidir. Karşı taraf tavsiyelerinize ihtiyaç duysaydı, emin olun size sormaktan çekinmezdi. Çoğu insan sorunlarını kendi başına çözmeyi tercih eder. İhtiyaç duydukları tek şey onları dinlemeniz ve çözüme ulaşma yolunda onlara destek olmanızdır. Ancak yine de konuşmanın herhangi bir evresinde gerçek anlamda mükemmel bir çözüme ulaşmayı başardıysanız, bunu dillendirmeden evvel konuştuğunuz kişinin iznini alın. “Fikirlerimi duymak ister misin?” diye sormaktan asla çekinmeyin.

 

6.Karşınızdaki kişiye soru yöneltmeden önce konuşmaya ara vermesini bekleyin.

Konuşma esnasında herhangi bir noktayı anlamadığınız zamanlarda elbette ki konuşmacıdan size açıklama yapmasını istemeniz gerekecektir. Ancak kişinin sözünü kesmek yerine konuşmacı sözünü bitirinceye kadar beklemelisiniz. Ardından “Bir saniye bekle. Ne demeye çalıştığını anlamadım.” tarzında bir cümle kurabilir, gerekli açıklamayı talep edebilirsiniz.

 

7.Yalnızca anladığınızı teyit etmek adına soru sorun.

Diyelim ki öğle yemeğinde bir meslektaşınız size Paris’e yaptığı seyahati ve orada deneyimlediklerini anlatıyor. Hem de büyük bir heyecanla.Laf arasında da ortak bir arkadaşınızla biraz zaman geçirdiğini de söylüyor. Konuşmayı anında bölüp “Ah, Ada’dan uzun zamandır haber alamıyorum. O nasıl?”  gibi bir soru yöneltmemeli veya konuyu tümden saptırarak konuşmanızı Ada’nın boşanma süreci, Fransız hukuk sistemi ile Türk hukuk siteminin karşılaştırılması tarzında uzun soluklu ve hararetli bir tartışmaya meydan verecek noktalara taşımamalısınız. Böylelikle arkadaşınızın Paris anlatımını da uzak bir anı haline getirmemiş olursunuz.

Konuşma esnasında bu türden kabalıklara sıklıkla rastlanır. Karşı tarafa yönelttiğimiz sorular biz bunu istemesek de konuşmayı gidilmesini isteyebileceğiniz en son noktaya götürebilir. Tabi bazen orijinal konuya geri dönmeyi başarırız, ama ne yazık ki bunu çok sık yapabildiğimiz söylenemez.

Sorunuzun konuşmacının konudan uzaklaşmasına neden olduğunu fark ettiğinizde “Ada’dan haber almak gerçekten harikaydı ama Paris maceralarını biraz daha dinlemek isterim” tarzında bir cümle kurarak sohbetinizi tekrar başlatma sorumluluğunu üstlenmelisiniz.

 

8.Konuşmacının ne hissettiğini anlamaya çalışın.

Konuştuğunuz kişi üzüntüsünü ifade ettiğinde üzülür, sevincini ifade ederken neşelenir, korkularını anlatırken onunla beraber korkar – ve bu duyguları yüz ifadeleriniz ve sözlerinize de yansıtırsanız- etkin bir dinleyici olduğunuzu kanıtlayabilirsiniz. Empati, etkin dinlemenin özünü oluşturur.

Empati kurmak istiyorsanız, kendinizi karşınızdaki kişinin yerine koymalı ve konuşma anında bu kişinin yerinde olmanın nasıl bir duygu olacağını hissetmeye çalışma konusunda kendinize izin vermelisiniz. Bu gerçekleştirilmesi kolay bir şey değildir. Enerji ve konsantrasyon gerektirir. Ancak etkili bir iletişim kurma yolunda atılacak en işlevsel adım budur ve insanlarla kuracağınız iletişimi başka hiçbir şeyin gerçekleştiremeyeceği ölçüde kolaylaştırır.

 

9.Konuştuğunuz kişiye yönelik düzenli geri bildirimlerde bulunun.

Konuşmacının duygularını yansıtarak konuşmacının hangi noktada olduğunu anladığınızı gösterin: “Heyecanlanmış olmalısın!” “Senin için ne çetin bir sınav olmalı!” “Kafanın karıştığını görebiliyorum.” Konuşmacı hislerini gizliyor veya bu hisleri yeterince net yansıtmayı başaramıyorsa o zaman siz mesajın içeriğini deşifre etmeyi deneyin. Ya da sadece başınızı sallayın veya duruma uygun bir yüz ifadesi takınıp iyi zamanlanmış bir “hmmm” veya “haa” ile karşınızdaki kişiyi anladığınızı gösterin.

Buradaki ana fikir konuştuğunuz kişiye onu dinlediğinize veya o konuşurken hayal alemine dalmak yerine onun düşünce akışını takip ettiğinize dair bir kanıt sunmaktır.

Çalışma ortamındayken-ister iş ister evde olun-karşınızdaki kişiyi doğru anladığınızdan emin olmak için verilen talimatları ve mesajları yeniden ifade etmeye özen gösterin.

 

10.Söylenmemiş sözlere – sözel olmayan ipuçlarına dikkat edin.

E-postaları hariç tutmak kaydıyla doğrudan iletişimin çoğunlukla sözsüz olduğu bir gerçektir. Tek bir kelime dahi söylemeden birbirimiz hakkında oldukça fazla bilgi edinebiliriz. Hatta telefonla konuşarak da bir insan hakkında pek çok şey öğrenmeniz mümkündür. Nasıl mı? Ses tonundan! Örneğin, en iyi arkadaşımla konuştuğumda ne hakkında sohbet ettiğimizin önemi yoktur, sesinde hoş bir tını duyar ve cıvıl cıvıl bir tonda konuştuğunu hissedersem gerçekten iyi olduğuna emin olurum.

Bir kişiyle yüz yüze iken gözlerine bakarak, dudaklarının kıvrımlarından hatta bazen omuzlarını düşürmesinden dahi içindeki coşkuyu, can sıkıntısını veya acıyı oldukça hızlı bir şekilde tespit edebilirsiniz. Bunlar görmezden gelemeyeceğiniz ipuçlarıdır. Karşınızdakini dinlerken kullanılan kelimelerin asıl mesajın yalnızca bir kısmını ileteceğini unutmayın.

 

11.Dinleme becerilerinizi geliştirmek adına “Özetleme” çalışmaları yapın.

En az bir hafta boyunca bilgi alışverişinin yapıldığı her konuşmanın sonunda konuşmayı tek bir ifadeyle özetlemeyi deneyin. Gelecekteki yükümlülükler veya faaliyetlerle ilgili anlaşmalara yol açacak konuşmalarda özetleme yoluna gitmeniz yalnızca doğru takip yapmanızı sağlamakla kalmaz, son derece rahat hissetmenize de olanak tanır. Karşılıklı bir anlaşmaya konu olmayacak konuşmalarda ise özetleme fikri kulağa garip gelebilir, böyle durumlarda etrafınızdakilere bunu bir egzersiz olarak yaptığınızı açıklamanız gerekir.

 

12.”Aktif dinleme” yöntemlerini kullanarak dinleme becerilerinizi geliştirin.

Dinleme becerilerinizi geliştirmenin bir diğer yolu da “aktif dinleme” uygulamasıdır. Burası yalnızca başka bir kişinin söylediği kelimeleri duyduğunuz değil, bundan da önemlisi, iletilen mesajın tamamını dinlemek için bilinçli bir çaba gösterdiğiniz yerdir.Ayrıca yazımızda listelediğimiz tüm maddelerin tek bir başlık altında özetlendiği kısım da burası olacaktır.

Aktif dinleme becerilerinizi geliştirmek için kullanabileceğiniz beş temel teknik vardır:

1.Dikkat kesilin.

2.Dinlediğinizi gösterin.

3.Geri bildirimde bulunun.

4.Karşınızdaki kişiyi yargılamaktan kaçının.

5.Saygı sınırları içerisinde ve düzgün bir üslupla cevap verin.

Tüm bunları yapabilmeniz için karşınızdaki kişiye konsantre olmanız gerekir.

Biriyle konuşurken çevrenizde neler olup bittiğiyle veya karşı argümanlar oluşturmakla zaman harcayıp dikkatinizin dağılmasına izin veremezsiniz. Dahası sıkılmanız veya odak noktanızı yitirmeniz de uygun bir tavır değildir.

İpucu: Karşınızdaki kişinin ne söylediğine odaklanmanın gerçek anlamda zor olduğunu düşünüyorsanız, bu kişinin sözlerini zihninizden tekrar etmeyi deneyin – bu onun mesajını pekiştirir ve odaklanmanıza yardımcı olur.

Dinleme becerilerinizi geliştirmek için karşınızdaki kişiye söylediklerini dinlemekte olduğunuzu belirtmeniz gerekir.

Karşınızdaki kişinin söylediklerinizi gerçekten dinleyip dinlemediğini merak ettiğiniz bir sohbet içinde olduğunuzu hayal edin. Mesajınızın ona ulaşıp ulaşmadığından emin dahi olmadığınızı hatta konuşmaya devam etmeye değip değmeyeceğini dahi bilmediğinizi düşünün. Bu durum duvara karşı konuşmak gibi olmaz mıydı? Sizin de öyle bir durumda o ortamdan kaçmanın yollarını arayacağınızdan şüphemiz yok.

Konuştuğunuz kişiyi onaylamak için başınızı sallamanız veya basit bir “hımmm” “hıhı” söylemeniz dahi yeterli olacaktır. Bu tepkiler söz konusu kişi ile aynı fikri paylaştığınız anlamına gelmez, sadece onu dinlediğinizi belirtmiş olursunuz. Dinlediğinizi ispat etmek adına beden dili veya diğer işaretleri kullanmanız da konuşmaya odaklanmanıza yardımcı olabilir.

Konuşmacıya konuşmaya devam etmesini teşvik edecek şekilde cevaplar vermeye çalışmalısınız, böylece ihtiyacınız olan bilgiyi elde edebilirsiniz. Başınızı sallamak veya “hıhı” hareketi yapmak karşınızdaki kişiyle ilgilendiğinizi gösterirken söylenenleri özetlemek için ara sıra soru yöneltmek veya yorumda bulunmak onun mesajlarını dinlediğinizi ve anladığınızı bildirir.

İpucu: Aktif dinlemenin istemeseniz bile başkalarına onlarla aynı fikirde olduğunuz izlenimini verebileceğini unutmayın. Ayrıca aktif dinlemeyi birini gerçekten dinlemek yerine yapılacakları yakından takip edeceğiniz bir kontrol listesi olarak kullanmaktan kaçınmanız da önemlidir. Odaklamakta zorlandığınızı tespit ederseniz, “Bilinçli Dinleme” uygulaması size yardımcı olabilir.

Ekili bir dinleyici olmanıza yardımcı olmak için kullanabileceğiniz beş önemli aktif dinleme tekniğine daha yakından bakmaya ne dersiniz?

 

1.Dikkat Kesilin.

Karşınızdaki kişiye bölünmemiş dikkatinizi vermeli ve vermek istediği mesajı aldığınızı kanıtlamalısınız. Sözsüz iletişimin de en az sözlü iletişim kadar ses getirdiğini kabul edin.

  • Konuşmacıya direkt olarak bakın.
  • Dikkat dağıtıcı düşüncelerinizi bir kenara atın.
  • Konuşmayı zihinsel bir savaşa çevirmeyin. Hata avcısı olmayın!
  • Çevresel faktörlerin dikkatinizi dağıtmasına izin vermeyin. Örneğin, taraf tutan konuşmalardan kaçının.
  • Konuşmacının vücut dilini “dinleyin”.

 

2.Dinlediğinizi Gösterin.

Konuşmacıyla ilgilendiğinizi göstermek için beden dilinizi ve jestlerinizi kullanın.

  • Sık sık başınızı sallayın.
  • Gülümseyin ve diğer yüz ifadelerini kullanın.
  • Net ve ilgili bir duruş sergilediğinizden emin olun.
  • Konuşmacıyı “evet”, “hıhı” gibi küçük, teşvik edici sözlü yorumlar ile konuşmaya devam etmeye teşvik edin.

 

3. Geri Bildirimde Bulunun.

Kişisel filtrelerimiz, varsayımlarımız, kararlarımız veya inançlarımız duyduklarımızı kendimize göre yorumlamamıza hatta bazen söylenenleri çarpıtmamıza sebep olabilir. Bu tarz bir durumla karşılaştığınızda söylenenler üzerine kafa yormanız veya sorular sormanız gerekebilir.

  • Söylenenleri farklı kelimelerle ifade etme konusuna kafa yorun. “Duyduğum şey …” ve “şunu söylemeye çalışıyorsun sanırım …” vb. cümleler yansıtmanın en güzel örneklerini oluştururlar.
  • Bazı noktaları açıklığa kavuşturmak için sorular sorun. “ ……..derken ne kastediyorsun?” “Demek istediğin şey bu mu?”
  • Konuşmacının yorumlarını periyodik olarak özetleyin.

İpucu:Kendinizi söylenenlere duygusal yanıtlar verir halde mi buldunuz? O halde duygularınızı söylemekten çekinmeyin ve daha ayrıntılı bir bilgi talep edin: “Sizi doğru anlayamayabilirim, çünkü söylediklerinizi şahsıma bir saldırı niteliğinde algılıyorum. Az önce söylediklerinizin beni yaptığım işin yetersizliği açısından itham edecek cümleler olduğunu düşünüyorum. Demek istediğiniz tam olarak bu mu?”

 

4. Karşınızdaki Kişiyi Yargılamaktan Kaçının.

Karşınızdaki kişinin sözünü kesmek zaman kaybıdır. Konuşmacıyı sinirlendirir ve iletilmek istenen mesajın tam olarak anlaşılmasını engeller.

  • Soru sormadan önce konuşmacının her noktaya değinip konuşmasını bitirmesine izin verin.
  • Karşı argümanlar öne sürüp konuşmacının sözünü kesmeyin.

 

5.Düzgün Bir Üslupla ve Saygı Çerçevesinde Cevaplar Verin.

Aktif dinleme saygı ve anlayışı teşvik etmek için tasarlanmıştır. Aynı anda hem bilgi hem de bakış açısı kazanmanız beklenir. Konuşmacıya kelimelerinizle saldırmakla ya da onun moralini bozmakla bir yere varamazsınız.

  • Cevaplarınızda samimi, açık ve dürüst olun.
  • Düşüncelerinizi belirli bir saygı çerçevesinde dile getirin.
  • Karşınızdaki kişiye kendinize nasıl davranılmasını istiyorsanız o şekilde davranın.

Sonuç olarak aktif bir dinleyici olup etkili bir iletişim gerçekleştirmenin hatırı sayılır miktarda konsantrasyon ve kararlılık gerektireceğini söylememiz mümkün. Unutmayın,eski alışkanlıkları kırmak zordur ve dinleme becerileriniz insanların çoğunda olduğu gibi kötüyse bu kötü alışkanlıkları yok edebilmeniz için daha çok çalışmanız gerekir.

Daha iyi iletişim kurmak, iş yerindeki verimliliğinizi artırmak ve daha iyi ilişkiler geliştirmek için bugünden itibaren aktif dinleme tekniklerini kullanmaya başlayabilirsiniz.

Avatar

Yazar : Deniz

Bir yanıt yazın

Avatar

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir