Geleceğin Pazarlaması: Marka Hikaye Anlatıcılığı

Bugünün hızlı değişen, fazlasıyla otomatik ve dijital temelli toplumlarında, insan olma hali ön plana çıkmaktadır. İnternet sürekli hayatımızı kolaylaştırmakta, anlık hazlarla bizi ödüllendirmektedir. Fakat öbür taraftan insan olmaya dair hisler her geçen gün biraz daha az hissedilmekte, özlemini çektiğimiz hislere dönüşmektedir.

Böyle bir ortamda, şirketler de bir marka yüzü olmadan varlıklarını sürdürememeye başlamıştır. Hayatta kalabilmek için, müşterilere temas etmeye ve onları derinden etkilemeye, böylelikle de müşterileri ile her zamankinden çok daha derin şekilde ile iletişim kurabilmeye çabalamaktadır. Tam da bu noktada, hikaye anlatıcılığı asıl rolü üstlenmektedir.

Markada hikaye anlatıcılığı gerçekler ile markanın uyandırabileceği hislerin beraberce uyum sağladığı, müşteriyi kendine çeken bir dünya yaratmaktadır. Bu nedenle bir ürün ya da hizmeti neden satın almaları gerektiğine dair sebep sunmanın yanında, şirketler tüm iletişim kanallarından markalarının arkasında yatan hikayeyi, bu hikayenin nasıl yaşatılabildiği ve neden önemli olduğunu müşterilere anlatabilmelidir.

Marka hikaye anlatıcılığı, günümüz dünyasında artık şirketler için sahip olunsa güzel olur denebilecek bir opsiyon olmaktan çıkmıştır. Bir zorunluluk halini almış, şirketlerin görünürlüğünü, karını ve etki alanını maksimize edecek bir araca dönüşmüştür. Bu nedenle, siz de şirketiniz için hikaye anlatıcılığını bir pazarlama stratejisi olarak ele almalısınız. Bunu yaptığınız takdirde, aldığınız karlı sonuçlara şaşıracaksınız.

İşte bu noktada, marka hikaye anlatıcılığının neden pazarlamanın geleceği olduğuna dair 3 önemli nedeni sizlerle paylaşmak isteriz.

 

Pek çok aktörün aynı olduğu dünyada, fark yaratın.

Dışarıda oldukça fazla sayıda rakibin faaliyet gösterdiği bir sektör sizi beklemekte: Her gün 10 milyonlarca içerik üretilmekte, hatta paylaşılmaktadır. Şirketler, aynı iletişim kanalları üzerinden tabiri caizse bombardımana tutulan müşteri kitlesinin bir saniye de olsa bile kendilerine odaklanması için uluslararası seviyede milyar dolarlar harcamaktadır. Aynı zamanda Internet, erişilebilirliği artırdığı için pazarlama dünyasını daha demokratik hale getirmiştir. Fakat bunun bedeli pek çok marka için hayatta kalmanın daha zor hale gelmiş olmasıdır.

Artık kaliteli bir ürün ya da servis yeterli değildir, aynı zamanda sizi diğerlerinden ayıracak şekilde müşterileriniz ile nasıl konuşabileceğinizi biliyor olmanız da gerekmektedir. Bu kapsamda, marka hikaye anlatıcılığı önem kazanmaktadır.

Müşterileri gerçekler, istatistikler ve deliller ile boğmak yerine, markanızın düşünceli, akılda kalan ve gerçek olduğunu hissettiren bir marka olmasına odaklanmalısınız. Vermek istediğiniz mesajı, insanları dönüştüren, bilgiyi sadeleştiren ve duygusal reaksiyonları tetikleyecek bir hikayenin içine koymalısınız. Markanızın üstesinden geldiği zorlukları, yakaladığı başarıları ve markanızın değer önermesini hikayeleştirin, böylelikle herhangi bir markanın hikayenizi taklit etmesinin de önüne geçebilirsiniz.

Bu şekilde, hikaye anlatıcılığınız müşteri kitlenizin gözünde markanızın imajını güçlendirecek, sunulan gerçeklere göre 22 kat daha fazla akılda kalıcı olacaktır.

Kendinize sorun: Sizin hakkınızda hatırlanmasını istediğiniz şey nedir? Müşterilerinize ulaştırmak istediğiniz mesaj nedir? Neyi asla unutmamalarını istiyorsunuz? Markanız ile her temasa geçtiklerinde müşterilerinizde hangi duyguların uyanmasını istiyorsunuz?

Unutmayın, müşterileriniz söylediklerinizi değil, sizin onları nasıl hissettirdiğinizi hatırlayacaktır.

Bir önemli doğru daha vardır ki, o da mantıktan çok duyguların satın alma davranışını belirlediğidir.

Mutlaka okuyun: Hikaye Anlatım Sanatı ile Marka Hikayesi Yaratmak

 

Müşteri kitlesi değil, bir aile yaratmaya çalışın.

Ulaştırmak istediğiniz mesajı tasarlarken, müşterilerinizin, ürün ya da servisiniz dışında, gerçekten sizden almaya ihtiyaç duyduğu şey hakkında detaylıca düşünün.

Örneğin, Apple’ı bir değerlendirelim. Elbette şirket teknoloji satıyor fakat en başından beri müşterilerinin diğer herkesten farklı düşünmenin, iddialı ve cesur olmanın sorun olmadığını hissetmeye hatta bunun için cesaret duymaya ihtiyacı vardı. Tesla örneğinde ise, markanın müşterileri çevreyi ve sürdürülebilir enerjiyi desteklemenin her şeye değer olduğunu hissetmeye gereksinim duyuyordu.

Bir markanın başarı yakalayabilmesi için sunduğu ürün ya da hizmetten çok daha fazla şey ifade etmesi gerekmektedir. Tam da bu noktada hikaye anlatıcılığı konsepti önem kazanmaktadır. Bu kapsamda, müşteri kitlenize hangi duyguları ve değerleri hissettirebileceğinize ve ne düşündürebileceğinize odaklanmanız faydalı olacaktır. Sizinle temas kurduktan sonra kendi hayatlarına dönerken beraberinde hangi hissi götürmelerini istiyorsunuz? Sunduğunuz içeriğe her eriştiklerinde tanıklık edecekleri hangi değerileri sunacaksınız? Markanız, sattığınız ürün ya da hizmetten de öte şekilde müşterileriniz için ne ifade ediyor?

Derin duygusal bir bağ kurabilmek için kendi hikayenizi oluşturun: Karşılıklı iletişim kurun ve müşterilerinizi kendi faaliyetlerinizin bir parçası haline getirin. Markanızı tüketilebilecek bir deneyime dönüştürün, ancak bu şekilde bir problemini çözmek için sunduğunuz ürün ya da hizmete para ödeyen müşterilerinizi, başarılarınızı destekleyen ve sadakat duyan birer aile üyesine dönüştürebilirsiniz.

Bir kere müşteri kitleniz sizi tanıdığında, sizi sevdiğinde ve size güvendiğinde, sunduğunuz ürün ya da hizmet için satın alma alışkanlığını da o kadar güçlü şekilde geliştiriyor olacaktır. Hatta, bu sayede yıllarca en büyük destekçiniz olarak arkanızda durabilecek insanlar ile ilişki kurabilir hale geleceksiniz.

 

İnsan olmaya dair özellikler edinin ve karlı hale gelin. 

Bir marka hikayesi ideal müşteri kitleniz ile iletişim kurabilmenin ötesinde faydalar getirecektir. Rakiplerinizin yarattığı mesaj trafiğinden sıyrılıp fark edilmenizi sağlayacak, karınızı arttıracaktır.

Günümüz dünyasında, pazarlama artık markaların farklılaşmasını sağlayan ana rekabet avantajı olmaktan çıkmıştır. Tüketiciler artık her geçen gün biraz daha şirketlerin dünya için yaratabildikleri etkiyi kanıtlamalarını, kar elde etmenin ötesinde başarılar kazandığını görebilmeyi istemektedir. Asıl ironi de tam bu noktada başlamaktadır: Kar elde etme amacı dışında başka motivasyonları olduğu düşünülen şirketler müşterilerde daha fazla satın alma isteği uyandırmakta, böylelikle karlarını arttırabilmektedir.

Ortaya koyduğunuz misyon çok önemlidir. Sahiplendikleri değerlere bağlı şekilde hareket eden markalar için “dünyayı değiştirme” arzusu artık bir klişe olmaktan çıktı, müşteriler de insancıl özellikleri öne çıkan markaları daha fazla tercih eder oldular. Bununla uyumlu olarak, Global Empati Endeksine göre en çok empati kurabilen 10 şirketin aynı zamanda en karlı ve en hızlı büyüyen şirketler olması tesadüf değil.

Peki, markanızın insan olmaya dair özelliklerini nasıl güçlü hale getireceksiniz? Etkili eğitim için kullanılan dünyanın en eski ve güçlü araçlarından biri olan hikaye anlatıcılığı bu noktada aradığınız cevap olabilir. Genetik olarak hepimiz hikayeleri sevmeye ve onlara reaksiyon vermeye yatkınızdır ve hatırda kalıcı bir marka hikayesi de müşterilerinizin markanıza gönül bağı hissetmesini, kim olduğunuz ile ilgili olumlu duygular beslemesini ve sizin en büyük destekçilerinizden biri olmasını sağlayabilecek güçtedir.

Pazarlama stratejinizi kurarken, en büyük hikayeyi gözden kaçırmayın: Sizi insansı yapan şey nedir? İnsanların hayatlarına ne şekilde dokunuyor ve onları dönüştürebiliyorsunuz? Toplum üzerinde ne tür olumlu etkiler bırakıyorsunuz? Kısacası, markanız bir ruha sahip mi?

İnsanlar bunu hissedecektir, hatta hissetmek ile kalmayacak, eskiden sizinle aynı segmentte ürün ya da hizmet sunan rakip şirketlerin müşterisi iken artık ihtiyaçlarını sizin sunduğunuz ürün ya da hizmetler ile karşılamaya başlayacaktır. Fazlasıyla kalabalıklaşan sektörlerde her marka bir şeyleri daha hızlı, daha etkili ve otomatik şekilde yapmak, insana dair özelliklere sahip birer markaya dönüşmek için çaba göstermektedir. Bu nedenle sizde, müşterilerinize artık işleri farklı şekilde yapmanız gerekse bile kendi hikayenize sahip olacağınızı gösterin ve hissettirin.

Çünkü unutmayın , günümüzde sadece bunu yapabilen şirketler ayakta kalabilmekte, hatta iş dünyasında birer efsaneye dönüşmektedir.

 

İlginizi çekebilir

10 Muhteşem Marka Hikayesi
Hikaye Anlatıcılığı Konusunda Pixar’dan Neler Öğrenebiliriz?
Merve Tulum

Yazar : Merve Tulum

ODTÜ " Endüstri Mühendisliği " bölümünden mezun olduktan sonra Boğaziçi Üniversitesinde yüksek lisans yaptı. İş hayatına hızlı bir giriş yapıp inovasyon sorumlusu, sistem ve iş analisti gibi birçok pozisyonda görev aldı. Fibabanka, Yemeksepeti ve Yapı Kredi çalışmış olduğu şirketlerden sadece birkaçı. Sizler için iş hayatında edindiği tecrübeleri sizlere aktarıyor.

Bir yanıt yazın

Avatar

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir