Hayat Boyu Öğrenmeyi Benimseyerek Başarılı Olmak

Hayatımızın ilk 20-25 yılını sadece bir şeyler öğrenerek geçiririz desek yanlış söylemiş olmayız. Bu sürenin büyük bir kısmı okullarda yeni bilgiler edinmekle geçer. Okul bittikten sonra ise hayatımızın eğitim dönemi sona ermiş gibi hissederiz. Hayata atılmak gerektiğini düşünürüz tam bu zaman diliminde. Ancak bu düşünce gerçekten de sanıldığı gibi doğru mu? 25 yıl bir şeyler öğrenip hayatımızın geri kalanında bu bilgilere güvenerek mi yaşamalıyız? 25 yılda öğrenilen şeyler sonraki 50 yılda bize yeterli gelir mi gerçekten?

En azından biz bunun doğru olmadığını düşünüyoruz. Okul, bir şeyler öğrenmenin yegane yeri değildir. Okuldan mezun olmak, eğitimin bittiği anlamına gelmez, gelmemelidir.

Dünyanın en başarılı insanlarının pek çoğu okuma yazmayı kendi başlarına öğrenmiş insanlardır. Bu kişiler okulda aldıkları eğitimin yanı sıra kendi başlarına da emek vererek bir şeyler öğrenebilmiş insanlardır. Örneğin Louis L’Amour, Amerikan edebiyatının en önemli romancılarından biridir. Kariyeri boyunca 100’den fazla roman ve bir o kadar da şiir ile öykü yazan L’Amour, neredeyse hiçbir okula gitmemiş, tamamıyla kendi kendini eğitmiştir.

Ailesel sorunlar nedeniyle 15 yaşında okuldan ayrılan L’Amour, sonraki 8 yıl boyunca Amerika’da pek çok farklı işte çalışmıştır. Madencilik, çiftçilik gibi işler yapan yazar, ekstra para kazanmak için boksörlük bile yapmış ve bu alandaki becerileriyle adından çokça söz ettirmiştir. 20 yaşlarına geldiğinde gemici olan L’Amour gemiyle dünyaya gezmiştir.

Bu süre boyunda büyük bir tutkuyla kitaplar okuyan L’Amour, gemi limana vardığında şehir kütüphanelerine gitmiş, hatta yemek parasıyla kitap satın almıştır. Yine bu süreç boyunca yanından ayırmadığı not defterine sürekli bir şeyler yazmıştır.

Gezdiği şehirler, okuduğu kitaplar ve yazdığı notlar onun kariyerinde büyük bir etki sahibi olmuştur. Ancak popüler bir yazar olduktan sonra bile o yeni bir şeyler öğrenmekten vazgeçmemiştir. Hayat boyu öğrenci olmayı çok iyi beceren L’Amour, kendini inşa etmiş bir insandır diyebiliriz yani rahatlıkla.

Eğer siz de kendinizi sürekli geliştirmek istiyorsanız hayat boyu öğrenci olmayı becerebilmelisiniz. Bu yazıda hayat boyu öğrenmenin önemini aktaracağız size.

 

1. Hayat Boyu Öğrenme Neden Bu Kadar Önemlidir?

Daha çok kazanırsınız. Bundan 50-60 sene önce, üniversiteden mezun olduktan sonra tüm hayatınız boyunca ihtiyaç duyacağınız eğitime sahip olabiliyordunuz. Ancak bugün böyle bir lükse sahip değiliz. Daha 5 yıl önce doğru bildiklerimizin bugün yanlış olduğu ortaya çıkıyor. Ve muhtemelen 10 yıl sonra bugün aklımıza gelmeyecek derecede farklı sektörlerde çalışacağız. Bu nedenle rekabet ortamına ayak uydurabilmek ve kazancınızı artmak için kendi kendinize yeni beceriler edinmeniz gerekiyor.

Hayat boyu öğrenci olmak size hem kazanç anlamında getiri sağlar hem de kendi işinizi kurmanız noktasında ihtiyaç duyacağınız donanıma sahip olmanıza yardımcı olur. Benjamin Franklin, Thomas Edison, Henry Ford gibi isimler hiç okula gitmedi örneğin. Bu kişiler kendilerini eğiterek içlerindeki meraklı çocuğu daima diri tutarak bu kadar başarı elde edebildiler.

Daha ilginç ve karizmatik bir insan olursunuz. ABD’nin eski başkanlarından Theodore Roosevelt ile tanışanlar, onun genel kültürüne hayran kalmışlardır. Zira Roosevelt konuştuğu her konuda engin bilgi sahibi bir insandı. Şiirden siyasete, spordan tarıma kadar pek çok konuda bilgi sahibi olan Roosevelt, bunu nasıl başarıyordu peki? Roosevelt, hızlı okumayı çok iyi başaran bir insandı. Beyaz Saray’da birileriyle toplantı yapmadığında sürekli kitap okuyan, günde birkaç kitap bitiren bir insandı.

Onun hayatı boyunca 10.000’e yakın kitap okuduğu tahmin ediliyor. Haliyle, konuştuğu her konu hakkında bilgisi ve kültürü yüksek bir kişi olması da gayet doğaldır.

Daha iyi bir lider olursunuz. Diğer insanlarla iletişim becerilerinizin artması sizi hem ilginç bir insan hem de iyi bir lider yapar. Ne kadar çok bilgi sahibi olursanız o kadar çok kişiyle tanışırsıız. Sonuç olarak sağlam bir çevreye sahip olduğunuz için karşınıza çıkan sorunları daha kolay aşma imkanına sahip olursunuz.

Bağımsız ve özgür olursunuz. Bazı insanlar vardır. Avlanmayı, ayakkabı tamirini, saat tamirini bilirler; çok iyi yemek pişirirler, akıcı derecede İngilizce konuşurlar, kendi mesleklerinde aranan usta isimlerdir. Hatta bu kişiler emekli olduktan sonra da yeni bir şeylerle uğraşmaya devam ederler. Sürekli bilgi ve becerilerini artırmaya çalışırlar.

Bu insanlar birbirinden çok farklı becerileri nedeniyle bir sorunla karşılaştıklarında kimseye muhtaç olmadan sorunu kendi başlarına çözebilirler. Bu kişilerin evine tamirci girmez. Yani hayat boyu öğrenmeyi benimseyen insanlar bir bakıma bağımsız ve özgürdürler. Kendi işlerini kendileri halledebilirler.

Akıl ve beden sağlığınızı korursunuz. 

Henry Ford’un bu sözü neredeyse 100 yıl sonra bilimsel olarak kanıtlandı. Brandeis University’de yaşlanma hakkında çalışan bir bilim insanı olan  Margie Lachman bu konuda şöyle diyor: “Eğitim zihin ve beden sağlığı adına son derece önemlidir. Kişinin daha sağlıklı ve uzun ömürlü olmasında büyük etkisi vardır eğitimin.”  Lachman’ın yaptığı deneyde eğitimli kişilerin, eğitimsiz kişilere göre bilişsel anlamda daha başarılı oldukları da ortaya konmuş durumda.

Yeni şeyler öğrenmek ve zihni diri tutmak, unutkanlık ve Alzheimer gibi hastalıklara karşı da kişiyi koruyabilir. Dünya hakkında yeni şeyler öğrenmek isteyen yaşlıların, zihinsel bir faaliyette bulunmayan yaşlılara göre 2.5 kat daha az Alzmeimer’a yakalanma ihtimali bulunmaktadır.

Yaşamaktan daha çok keyif alırsınız. Dan Pink, Drive (Dürtü) adlı eserinde hayattan keyif almak ve motivasyon sahibi olmak için üç şeye gereksinim duyduğumuzu söylüyor: Otonomi, beceri ve amaç. Buna göre hayat boyu öğrenmeyi benimseyen kişiler bu üç ihtiyacı karşılayacak şekilde hareket etmektedirler.

Kendi kendinize bir şey öğrenebildiğiniz zaman kimse size ne öğreneceğinizi söylemez. Aileniz, öğretmenleriniz, patronlarınız burada devre dışıdır. Birilerinin ağzından çıkanları dinleyip ezberlemek yerine bilgiye şahsen başvurursunuz. Yani kendi kendinize, otonom bir şekilde öğrenirsiniz. Yeni şeyler öğrendikçe becerileriniz ve ustalığınız artar. Bağımsız ve becerili bir kişinin gerçekleştirmek istediği pek çok amaç ortaya çıkar.

Dünya hakkında ne kadar çok şey bilirseniz hayatta tadabileceğiniz tecrübelerin sayısı da artar. Zira sıradan bir olaya bile farklı gözlüklerle bakmayı öğrenmiş olursunuz. Okurken, gezerken, konuşurken farklı çağrışımlar ve farklı bağlantılar kurarsınız. Böylece baktığınız şeylerin arkasındaki boyutları da anlayabilirsiniz. Kısaca daha zengin bir hayat sürersiniz dünya hakkında bir şeyler öğrenmekten vazgeçmediğiniz sürece.

ABD’li romancı Robert Hulein şöyle diyor:

“Bir insan bebek bezi değiştirmeyi, işgal planı yapmayı, et yüzmeyi, gemi idare etmeyi, inşaatçılığı, öykü yazmayı, muhasebeyi, duvar örmeyi, emir alıp vermeyi, yalnız hayatta kalmayı, leziz bir yemek pişirmeyi, iyi dövüşmeyi ve cesurca ölmeyi bilmelidir. Sadece bir konuda uzmanlaşmak böceklere özgüdür.

 

2. Hayat Boyu Öğrenmenin Önündeki Engeller Nelerdir?

Pek çok insan hayat boyu öğrenmenin önünde bazı engeller olduğunu düşünür, ancak yine aynı insanlar günde 4-5 saat sosyal medyada anlamsızca gezinir.

Zaman: Meşgul olabilirsiniz. Ailenize ve arkadaşlarınıza bile zaman ayıramıyor olabilirsiniz iş hayatı nedeniyle. Ancak yaşam boyu öğrenme anlayışını benimsediğiniz zaman bir yere yetişmek zorunda değilsinizdir. Önünüzde belli bir sınav yoktur. Günlük 30 dakikanızı bir konuya ayırdığınız ve bu hususta istikrarlı olduğunuz zaman o konu hakkında büyük bir bilgi birikimine sahip olursunuz. Yani bir günde Twitter ya da Instagram’da 30 dakika daha az zaman geçirseniz bile bir şeyler öğrenmek için kendinize zaman yaratabilirsiniz.

Ayrıca örneğin metroda yolculuk yaparken müzik dinlemek yerine sesli kitap dinleyebilirsiniz. Eşinizi dişçiye kontrole götürdüğünüz zaman bekleme salonunda eski Yeşilçam filmi izlemek yerine yanınızda taşıdığınız kitaptan 40 sayfa okuyabilirsiniz. Bunun gibi örnekler çoğaltılabilir. Özetle zamansızlık, hayat boyu öğrenmeye engel ya da mazeret değildir.

Para: Eğer bir şeyler öğrenmek için illa kursa ya da okula gitmek gerektiğine inanıyorsanız evet, para hayat boyu öğrenme konusunda engellerden biridir. Ancak internet diye bir şey var. Youtube diye bir şey var. İnternette ufak bir araştırma sonucu her konu hakkına birbirinden şahane e-kitaplar ve pdf’ler bulabilirsiniz. Keza Youtube’da hemen her konu hakkında bilgilendirici videolar var. Yazının sonunda ücretsiz faydalanabileceğiniz pek çok kaynağı derledik. Onlara muhakkak göz atmalısınız.

Bilgi Yokluğu: İnternetle birlikte bu mazeretin de geçerliliği ortadan kalkmış durumda. Yani çevrenizde size “çilek yetiştiriciliği” ile ilgili bilgi verebilecek biri yoksa Google’da “çilek yetiştiriciliği” yazdığınızda karşınıza onlarca faydalı bilgi gelecektir. Ayrıca birebir eğitim gerektiren bir durum söz konusuysa internet sayesinde bu işin uzmanını kolayca bulabilirsiniz. Bilgi çağında yaşıyoruz ve bilgiye erişim insanlık tarihinin hiçbir evresinde bu kadar kolay ve pratik olmamıştı. Bunun kıymetini anlamamız gerekiyor.

Mekan: Öğrenmeyi okula gitmeye indirgerseniz mekan da hayat boyu öğrenme için sorun teşkil eder. Evinizde, arabanızda, garajınızda ve hemen her yerde bir şeyler öğrenebilirsiniz. Evet, kayak yapmayı öğrenmek için Erciyes’e gitmeniz gerekebilir, ancak bu tür durumlar istisnadır. İstediğiniz her yerde yeni bilgiler öğrenebilirsiniz artık.

 

3. Hayat Boyu Öğrenme Nasıl Gerçekleştirilir?

Gelişmeyi hedefleyin. Sizi yeni şeyler öğrenmekten alıkoyan temel faktör, yeni şeyler öğrenebilme kabiliyetinizin olmadığını düşünmenizdir. Ancak psikoloji ve nöroloji bilimleri bu düşüncenin doğru olmadığını ortaya koyuyor. İnsan beyni elastik bir yapıdadır ve bu esneklik sayesinde 80 yaşındaki bir insanın dahi yeni şeyler öğrenebilme kapasitesi vardır.

Bu nedenle etkili bir hayat boyu öğrenme stratejisi ortaya koymanız gerekiyor. İnsan beyni hayat boyu öğrenmeye müsait bir yapıdadır ve bizim de insan olarak bu düşünceye inanmamız gerekmektedir. Stanford Üniversitesi’nden psikolog Carol Dweck insanların iki mentaliye sahip olduğunu keşfetmiş durumda. Ya sabit fikirlisinizdir ya da esnek fikirlisinizdir. Sabit fikirli bir insan ilerlemeye, gelişmeye inanmaz. Düşüncelerinin doğru olduğunda inatçıdır ve bu nedenle yeni bilgiler edinmeye ihtiyaç duymaz. Ancak esnek fikirli insanlaar kendilerini her zaman geliştirebileceklerine inanırlar ve bu yolda emek harcarlar.

Eğer büyümeye yönelik bir yaklaşım benimsemek istiyorsanız Dweck’in ifade ettiği şu hususlara dikkat etmeniz gerekmektedir:

  • İlerleme ve gelişmenin mümkün olduğuna dair araştırmalar ve kitaplar okumak
  • Esnek olmaya çalışmak, farklı bakış açılarını anlamaya açık olmak.
  • Daha önce yapmadığınız şeyleri denemek
  • İlham verici insanların hayat hikayeleri okumak

Öğrenme biçiminizi gözden geçirin ve gerekirse değiştirin. Öğrenmek sadece okulda olmaz. Hayattaki en faydalı bilgileri evde, sokakta, annemizden veya arkadaşlarımızdan falan ediniriz. Hayat boyu öğrenmeye inanıyorsanız eğitimin okulla sınırlı olmadığına ikna olmalısınız. Yeni şeyler öğrenme fırsatı her daim vardır. Yeter ki çevrenize bakmayı iyi bilin. Ayrıca öğrenme, sadece kitaplarla da olmaz. Pratik beceriler de öğrenmenin önemli bir bütünüdür. Hayat tecrübesi de kişiye pek çok şey öğretir.

Yeni hedefler belirleyin. Ne öğrenmek istiyosunuz? Bu bilgilerle ne yapacaksınız? Her yıl kendinize edinmek istediğiniz yeni bilgi ve beceriler belirleyin. Örneğin 2017 yılı için yeni bir Youtube kanalı açmak, Japonca öğrenmek ve su altı dalgıçlık eğitimi almak gibi üç hedef belirleyip bu hedefleri uygulamaya çalışabilirsiniz. 2018 yılında bu üç konu hakkında da epey bilgi sahibi olduğunuzu göreceksiniz.

Bu üç hedeften başka günlük hedefler de koyabilirsiniz. Örneğin her gün 5 İngilizce kelime öğrenmek, sık kullandığınız bir bilgisayar programının yeni özelliklerini keşfetmek gibi şeyler de günlük olarak gerçekleştirilebilir hedeflerdir.

Ayrıca okuma listesi hazırlayıp belli bir süre içinde bu kitapları okuma hedefi koyabilirsiniz. Örneğin haftada 200 sayfalık bir kitap okumak, gayet makul ve gerçekleştirilebilir bir hedeftir. Böyle bir hedef koymak  bile kişiyi motive edebilir. Zira okudukça bilginiz ve özgüveniniz artacaktır.

Kendinize kaynaklar bulun. Öğrenme hedeflerinizi belirledikten sonra internette araştırma yapın, gerekirse kütüphaneye gidin. Zira kütüphanelerdeki kitaplar, internetteki kaynaklardan çok daha detaylı ve doyurucu olabilir.  Eğer öğrenmeyi hedeflediğiniz şey, bir uzman gözetiminde olmalıysa kurslara bakın. Örneğin tango öğrenmek istiyorsanız çevrenizdeki kişilere tango eğitmeni tanıyıp tanımadıklarını sorun.

Soru sorun. Etkili bir öğrenme, aktif bir katılımla olur. Sadece bilgi tüketerek çok fazla mesafe kat edemezsiniz. Uzmanlarla konuşurken ya da bir şeyler okurken sorular sorun. Soracağınız soruların basit olmasından korkmayın.

Bir arkadaş topluluğu ile birlikte hareket edin.

Bazı öğrenme hedefleri tek başına gerçekleştirilebilirken bazen de bir grupla birlikte hareket etmek gerekebilir. Bir konu hakkında bir arkadaş topluluğu ile birlikte yeni şeyler öğrenmenin pek çok faydası vardır. Zira herkesin kendine has bir geçmişi vardır, dolayısıyla bir konu hakkında herkes özgün katkılarda bulunabilir. Ayrıca gruptaki kişilerden alacağınız yapıcı eleştiriler ve onların uyguladığı yöntemler de kendi öğrenme sürecinize olumlu etki eder. Her şeyden öte grup olmanın verdiği keyifli bir ortam vardır.

Eğer aynı konu hakkında bir şeyler öğrenmeye çalışan bir topluluğa dahil olmak istiyorsanız çevrenizden başlayabilirsiniz. Örneğin mutlaka kitap kulübü niteliğinde haftada birkaç kez toplanan kişiler vardır çevrenizde. Ya da Ekşi Sözlük’te ve Facebook’ta pek çok kulüp ve grup bulunuyor. Bu insanlarla iletişime geçip onların grubuna dahil olabilirsiniz. Örneğin Ekşi Sözlük’te bulunan kitap topluluğu her hafta buluşarak belli bir kitap üzerinde tartışıyorlar. Bunun gibi binlerce farklı grup bulabilirsiniz kendi ilgi alanınıza göre.

Pratik yapmak çok ama çok önemlidir. Bilgi sadece dinlemek ve okumakla elde edilmez. Bilgiyi uygulamaya döktüğünüz zaman bilgi pekişir ve kafanızda pek çok soru canlanır. Uygulamaya dökülmeyen bilgi kurumaya mahkumdur desek yeridir. Örneğin sanat tarihi hakkında okuma yaptınız diyelim. Müze gezip gördüğünüz eserleri dönemlerine ve özelliklerine göre tasnif edebilmelisiniz. Pekişmeyen ve tecrübe edilmeyen bilgi çabucak unutulur. Dolayısıyla pratik yapmak oldukça önemlidir.

Öğrendiğiniz şeyleri başkalarına öğretin. The Seven Habits of Highly Effective People (En Üretken İnsanların Sahip Olduğu 7 Alışkanlık) adlı kitabın yazarı Stephen Covey, “öğrenilen şeyin başkalarına öğretilmesi”ni bu 7 alışkanlıktan biri olarak  görüyor. Yani başkalarına bir şeyler öğretmeye çalıştığımız zaman elimizdeki konu hakkında çok daha fazla motivasyon sahibi oluruz. Zira eksik bilgiye sahip olursak karşıdaki insanlara doğru düzgün açıklamada bulunamayız. Bu nedenle öğretici pozisyonunda olmak, belli bir konu hakkındaki her şeyi bilme isteğinizi pekiştirir. Öğretici pozisyonundayken konuyu en temel kavramlarıyla aktarmaya çalışırız ki bu çok iyi bir şeydir. Bir konuyu ne kadar basit şekilde anlatabiliyorsak o kadar iyi içselleştirmişiz demektir.

Tüm bu nedenlerle öğrendiğiniz şeyleri başkalarına öğretmeye çalışın. Mesela blog yazmak bu yüzden çok iyi bir yöntemdir. Ya da öğrendiğiniz bir şey hakkında sunum yapmak veya bu konu hakkında Youtube videosu hazırlamak bilgilerinizi pekiştirir, sağlamlaştırır ve başkalarının da bilgilenmesini sağlar.

Kendinizi sınayın. Bir şeyler öğrenirken başkalarından yorum ve geri bildirim almak kadar kendinizi sınamak da önemlidir. Kendi başına bir şeyler öğrenmeye çalışan biri olarak kendinizi sınamayı öğrenmelisiniz. Yani burada ÖSS, KPSS gibi bir sınavdan bahsetmiyoruz. Elde etmeye çalıştığınız bilgi ve beceriye bağlı olarak bu sınama değişebilir. Mesela İngilizce öğrenmeye çalışıyorsanız İngiltere’ye gezmeye gittiğinizde markette kasiyerle İngilizce konuşmaya çalışın. Ya da gitar öğrenmeye çalışıyorsanız video çekip Youtube’a koyun. Böylece hem kendinizi çalarken izlersininiz hem de başkalarından yorum ve öneri alırsınız.

 

4. Hayat Boyu Öğrenme Konusunda Faydalı Kaynaklar

Üstte de belirttiğimiz gibi yüzlerce ücretsiz e-kitap ve online ders seçeneği bulunuyor. Sizler için bunlardan sadece birkaçını derledik. Umarız işinize yarar ve bu kaynaklardan istifade ederek ufkunuzu açabilirsiniz.

Udemy, A’dan Z’ye her türlü konuda eğitim videoları bulabileceğiniz bir platform.

Coursera, dünyanın en iyi üniversiteleri aracılığı ile online dersler sunuyor ve bunu ücretsiz yapıyor! Yani Harvard’dan fizik dersi, Yale’den psikoloji dersi, Barcelona Üniversitesi’nden de İspanyolca dersi alabilirsiniz.

Open Study, sizle aynı şeyleri öğrenmek isteyen kişilerle irtibata geçmenizi ve pratik yapmanızı sağlıyor. Eğitim odaklı Facebook diyebiliriz yani.

Khan Academy, pek çok farklı disiplinde 4000’den fazla video barındırıyor. Özellikle matematik alanında oldukça keyifli dersler Khan Academy üzerinden takip edilebilir.

Duolingo, dil öğrenmek isteyenlerin mutlaka ziyaret etmesi gereken bir site. Hem dil öğreniyor ve pratik yapıyorsunuz. Aynı zaman internet sitelerinin ve diğer dökümanların tercüme edilmesine yardımcı oluyorsunuz.

Code Academy, interaktif dersler aracılığıyla kod yazmak isteyenlerin uğrak adreslerinden biri. Üstelik ücretsiz!

UdaCity, üniversite seviyesindeki dersleri online olarak takip edebileceğiniz bir site.

CreativeLive, video yapımı, grafik tasarım, dijital pazarlama gibi alanlarda birbirinden eğitici videoların ve yazıların bulunduğu bir platform. İşlenen dersler ve derslerin işlenme biçimi gerçekten takdire şayan.

TED, ülkemizde de oldukça popüler bir konferans ve konuşma platformu. Akademik konferanslardan daha anlaşılır olan TED konuşmalarının pek çoğu komik, eğlendirici ve ufuk açıcı nitelikte.

iTunes U, dünyanın en iyi akademisyenlerinin derslerine podcast, yani ses dosyası biçiminde erişebileceğiniz bir site. Yani trafikte seyir halindeyken evrim teorisi hakkında çok şey öğrenebilirsiniz.

YouTube’da, kedi videoları izlemek yerine bilgilendirici videolar izleyebilirsiniz.

 

İlginizi çekebilir

Etkili Kitap Okuma Tekniği: Bir Ceo Gibi Okuyun!
Kişisel Gelişim Konuları
Kendini Geliştirmek İsteyenlere
Durmuş BAYRAM

Yazar : Durmuş BAYRAM

Bilkent Üniversitesi "İletişim ve Tasarım" bölümünden mezun olduktan sonra DW Türkçe gibi birçok saygın kurumda online gazetecilik ve video üreticiliği yaptı. Sizler için iş fikirleri ve para kazanma yollarıyla ilgili araştırmalar yapıp rehber niteliğinde içerikler hazırlıyor.

Yorum

Bir Yorum da Sen Bırak

Bir yanıt yazın

Avatar

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir