Yürüyüşe Çıkmanın Yaratıcılık Üzerindeki Etkileri

Stanford Üniversitesi araştırmacıları yürümenin, yürüyüşe çıkmanın yaratıcılığa olumlu etkisi olduğunu tespit etmiş durumda. Oturan ve yürüyüşe çıkan insanların yer aldığı kapsamlı bir deney sonucunda yürüyüşe çıkanların yaratıcılığının %60 oranında arttığı görülüyor.

Peki yürüyüşe çıkmak, neden yaratıcılık üzerinde pozitif bir tesire sahip?

Apple kurucusu Steve Jobs, toplantılarını yürüyerek yapardı. Keza Facebook kurucusu Mark Zuckerberg’in de benzer bir alışkanlığa sahip olduğu biliniyor.

Stanford Üniversitesi psikoloji ve eğitim fakültelerinin ortaklaşa yaptığı bir araştırma yürümenin zihinsel kapasitemizi artırdığını gösteriyor. Yürürken yaratıcı düşünme kapasitemiz artıyor.

Yapılan araştırmada açık ya da kapalı alanlarda yürümenin yaratıcılığı artırdığı bildiriliyor. Yürüyüş eylemi buradaki temel faktör… Yani açık havada yürümek ya da ev içinde yürümek arasında devasa bir fark yok.

Konuyla alakalı yapılan bir başka çalışmada aerobik egzersiz yapmanın uzun vadede bilişsel becerilerin dinç kalmasını sağladığı ortaya konuyordu. Ancak aerobik bir hareket olmayan yürümenin de benzer bir fayda sağlaması kayda değer bir bulgu.

Çalışmaya katkı sağlayan psikolog Marily Oppezzo, açık havada yürüyüşün gerçekten ilham verici bir şey olduğunu ifade ediyor, ancak ev içinde yürüyüş yapmanın da çok etkili olduğunu ifade ediyor.

Araştırmaya 176 öğrenci ve yetişkin katılıyor. Katılımcılara koşu bandında yürümek ve kapalı alanda oturmak; açık havada yürümek ve açık havada tekerlekli sandalyede oturmak üzere 4 görev veriliyor. Tekerlekli sandalyeye oturan katılımcıları arkadan başka biri itiyor. Bu sayede açık havada yürümek ve açık havada tekerlekli sandalye ile gezmek arasındaki ilişki de irdeleniyor. Yani farklı kombinasyonlar arasında kıyaslama yapılıyor.

Katılımcılara oturma ve yürüme görevlerinin yanı sıra bir adet “aykırı düşünme” testi veriliyor. Aykırı düşünme veya ıraksı düşünme, bir nesne ya da olay hakkında farklı ve muhtemel unsurları düşünmek anlamına geliyor. Söz konusu deneyde katılımcılara bir nesne veriliyor ve bu nesnenin alternatif kullanım alanları hakkında düşünmeleri isteniyor. Her katılımcıya üç nesne ve dört dakika süre veriliyor; ve her nesne için farklı kullanım alanlarını saymaları isteniyor.

Bu deneyde yürüyüşe çıkan kişiler, oturan kişilere nazaran çok büyük oranda daha yaratıcı cevaplar veriyor. Kapalı alanda yapılan araştırmada da koltukta oturan kişilerle koşu bandında yürüyen kişiler kıyaslanıyor ve koşu bandında yürüyen kişilerin %60 oranında daha yaratıcı cevaplar verdiği tespit ediliyor.

Dördüncü deneyde de gösterilen fotoğraflara kişilerin ne kadar kompleks ve gerçekçi senaryolar üretebileceği ölçülüyor. Örneğin “soyulmuş bir çelik kasa” gösteriliyor. Burada “travma sonrası stres bozukluğu yaşayan asker” cevabı veriliyor. Mesela böylesine psikolojik sorunu olan birinin çaresizlikten hırsızlık yapabileceğine dair kompleks bir senaryo, yaratıcı olarak değerlendiriliyor. Ancak soyulmuş çelik kasaya “boş cüzdan” analojisi yapmak tabiri caizse kolay lokma olarak görülüyor ve yeterince yaratıcı bir cevap olarak değerlendirilmiyor. Yani… olaylar arasında kompleks ve olası ilişkiler kurma becerisi test ediliyor bu dördüncü testte.

Sonuç olarak açık havada yürüyen kişilerin tamamı hızlı, kaliteli ve orijinal senaryolar üretiyor. Kapalı alanda oturanların ise yalnızca %50’si bu kadar başarılı cevaplar verebiliyor.

Stanford araştırması gösteriyor ki yürümek, yaratıcı düşünme, yeni çağrışımlar üretme, beyin fırtınası yapma gibi konularda olumlu bir etkiye sahip. Ancak yürümenin tek bir cevabı olan konular hakkında düşünmeye dair somut bir faydası tespit edilmiş değil. Santa Clara Üniversitesi’nde görev yapan Doç. Dr. Marily Oppezzo şöyle diyor.

“Tüm işlerimizi yürürken halletmeliyiz” gibi bir şey öneriyor değiliz. Ancak bir konu hakkında yeni ve taze fikirler bulabilmek için yürümenin faydalı olduğunu düşünüyoruz.

Araştırmacılar, deney katılımcılarına sözcük çağrışım görevi veriyor. Örneğin katılımcıya 3 adet sözcük veriliyor ve bu 3 sözcüğün ortak noktası sayılabilecek yeni bir sözcük söylemesi isteniyor.

“Palyaço, patates, kola” deniyorsa katılımcı buradan McDonalds’a gönderme yapıldığını anlamalı ve örneğin “hamburger, dondurma” diyebilmeli.

Bu testi yürüyüş yaparken cevaplayanlar, oturarak cevaplayanlara göre bir miktar düşük performans gösteriyor. Zira üretici yaratıcılık, fikir üretmeden uygulamaya dek birtakım adımlardan oluşur. Doç. Dr. Oppezzo burada yakınsak düşünceye işaret ediyor. Yani ayrıksı düşünme yaratıcı düşünmeyle bağdaşırken yakınsak düşünme ise odaklanmış düşünceyle bağdaşıyor.

Diğer bir ifadeyle bir meseleye dair yeni ve farklı düşünceler geliştirmek istiyorsanız yürümeyi deneyebilirsiniz. Ancak bir meseleyi kavramak, bir meseleye dair kafa yormak istiyorsanız oturarak çalışmak daha iyi bir yöntem olabilir.

“Yürüyerek Michalengelo gibi bir ressam olmanıza garanti veremiyoruz ancak yaratıcı kıvılcımı elde etmek için yürüyüşe çıkmak iyi bir yöntem olacaktır.” diyor Doç Dr. Oppezzo.

Sonuç olarak şunu diyebiliriz: Fiziksel aktivite önemlidir. Sandalyede, masa başında uzun süre oturmak vücuda zarar verir. Bu bağlamda günlük 15-20 dakika bile olsa dışarı çıkıp güneşlenmek ve yürümek hem vücudunuza hem zihninize “boost” yapabilir. Bu yüzden evde çalışıyorsanız, pandemi koşulları gereği tüm önlemleri alarak öğle saatlerinde bir saatlik bir yürüyüş yapmak hem zihninizi tazeler ve kaslarınızı açarak bedenen daha zinde hissetmenizi sağlar.

 

İlginizi çekebilir

Günün En Verimli Saatleri Nasıl Tespit Edilir?
Başarının Gizli Anahtarı: Dinlenmek ve Rahatlamak
Hiçbir Şey Yapmayarak Daha Üretken Olmanın Yolları
Durmuş BAYRAM

Yazar : Durmuş BAYRAM

Bilkent Üniversitesi "İletişim ve Tasarım" bölümünden mezun olduktan sonra DW Türkçe gibi birçok saygın kurumda online gazetecilik ve video üreticiliği yaptı. Sizler için iş fikirleri ve para kazanma yollarıyla ilgili araştırmalar yapıp rehber niteliğinde içerikler hazırlıyor.

Bir yanıt yazın

Avatar

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir