Eğer boş vakitlerinizi paraya dönüştürmek için yeni bir hobi arıyorsanız heyecanlı ve tatlı bir uğraş olan bal arılarını yetiştirmeye başlayabilirsiniz.
Acemiler İçin Arı Yetiştiriciliği
Koyunlar, tavuklar, atlar, inekler… Eğer çiftliğimde sadece tek bir hayvancılık ile uğraşmak zorunda kalsaydım, kesinlikle arıcılığı seçerdim. Hiçbir zaman bir arı gübresini bir yerden bir yere taşımak zorunda kalmazsınız. Soğuk havalarda donmuş sularını çözmek ile uğraşmak zorunda da kalmazsınız. Bal arıları kendilerini temizleyebilir, kendi yemeklerini ve sularını bulabilir ve dahası, kendi evlerindeki tadilatları bile kendileri yapabilirler. Size ise sadece hasadı toplamak kalır.
Bal arılarının kendi kendilerine yetebilme gerçeği, onları cazip kılan faktörlerin başında gelir. Gerçek şu ki, artık bu yaratıkların olmadığı bir hayatı hayal edemiyor ve onların varlığına hayranlık ve saygı duyuyorum. Bir bal arısı kolonisi, gizemli ve bağımsız bir yaradılıştır. Arılar insanlar tarafından uysal yumurta makineleri veya yürüyen et raflatı olmak için çiftleştirilmemiştir. Onlar, insanlığın ilk gününde olduğu gibi bugün de aynı vahşilikteler. Sonuç olarak bal arıları ile işbirliği için de çalışmak bir zorluktur (ve ayrıca ders), onlar üzerinde bir hakimiyet kurma çabası değildir. Günümüzde yaşayabileceğimiz ender insan doğaya karşı deneyimlerinden biri olarak da kabul edilmektedir.
Bu yazımda sizlere, arı yetiştiriciliğine başlamayı düşünenler için kendim hakkımda işinize yarayacağını düşündüğüm bazı bilgiler vereceğim. Eğer birkaç sene önceki ben gibiyseniz sizi arı yetiştiriciliğine başlamaktan alıkoyan korku ve bilgisizliktir (kimse sokulmak istemez sonuçta değil mi?). Bu etkenlerle başa çıkabilmenize yardımcı olabilmek için elimden gelenin en iyisini yapıyor olacağım. Bal arısı yetiştiriciliği ile ilgili geri kalan her şeyi kitaplar ve arıların kendisi size öğretecektir.
Arıların Biyolojisi
Bal arıları, sayıları 100.000 üyeye ulaşabilen karmaşık topluluklar içerisinde yaşamaktadır. Bu arıların büyük bir çoğunluğu işçi arılar olarak da bilinen üreme özellikleri olmayan dişi arılardır. Ve tek yaptıkları çalışmaktır. Kovanın faaliyetlerine devam etmesini sağlarlar, kraliçeyi besler ve temizlerler, nektar, polen ve su toplarlar (nektar karbonhidrat açısından zengin bala dönüştürülür ve polen ise protein açısından zengin arı yemeği olarak kullanılır), gerektiği zamanlarda kovanı ısıtır veya soğuturlar, büyüyen larvaları beslerler ve balmumunu tüm kovanın hücrelerini inşa etmek için kullanırlar. Sezon zirvesinde bir işçi yorgunluktan ölmeden önce sadece altı hafta boyunca yaşamaktadır. Bir işçi ölene kadar bir çay kaşığı balın 12’de 1’i kadar nektar toplar.
Bir kovanda sadece birkaç yüz erkek veya asalak arı bulunmaktadır. Bunlar hiçbir iş yapmazlar. Sadece bal yerler ve çiftleşmek için bir fırsat bulabilmek için etrafta uçarlar. Nadiren bir haftalık bir kraliçe gökyüzüne yükselerek çiftleşme uçuşlarına başladığında garip bir birlik görülür. İşte bu durumlarda ayırt edici büyük gözlü ve büyük kanatlı asalaklar ortaya çıkar ve sadece en güçlü olan erkekler çiftleşme fırsatı bulurlar ve ardından ölürler (keyif ve umut içerisinde). Başarısız adaylar ise sonbaharda kendi sonları ile karşılaşırlar: onlara artık ihtiyaç duyulmadığı için zorla işçi arılar tarafından kovandan kovulurlar.
Kovanın tam kalbinde, tek tam gelişmiş üreme organlarına sahip dişi arı olan kraliçe bulunur. Kesinlikle kendisi tamamen doğurgandır ancak yine kesinlikle hiçbir karar verme yetkisine sahip değildir. Ne kraliçe ama değil mi? Sezonun zirve yaptığı dönemlerde bir gün içerisinde 1.500 yumurtaya (kendi ağırlığından fazla) kadar yumurta üretebilir.
İşçi arılar ona tam bir kraliçe gibi davranırlar (kovanın varlığının sağlıklı bir kraliçe arıya bağlı olduğunu bilirler) ancak kraliçe kendi görevlerini yerine getirememeye başlayınca artık yerine başka bir tanesinin geçmesine karar verirler. Kendilerine yeni kraliçe arı yaratmak isteyen arılar, işçi arı yumurtalarının bulunduğu birkaç hücre seçerler ve bu hücreleri yeni kraliçe arının barınabilmesi için genişletirler. Ardından seçilen yumurtaları sadece arı sütü, hormon ve protein açısından zengin bir madde ile beslerler. Bu diyet mucizevi bir şekilde dişi larvayı olgun bir yetişkine yani kraliçe arıya çevirir. Ardından işçiler eski kraliçeyi kovandan kovarlar.
Tüm bu arı sosyolojisi ilginç olduğu kadar da gerçektir. Bir de “daha iyi arı bakıcılığı” için neler yapmanız gerektiğini inceleyelim. Eğer tek bir işçi arı tüm hayatı boyunca bir çay kaşığı balın 12’de 1’i kadar bal üretebiliyorsa tüm kovan size hasat edebileceğiniz epey bir bal verecektir. Ancak üretken bir arı bakıcılığının ilk kuralı yaşadığınız bölgede bal akımı dönemlerinde (bir arıcılık terimi olan bal akımı, arıların çiçekleri gezerek nektar topladığı dönemdir) her zaman kovanınızın arılar ile dolu olmasını sağlamaktır. Eğer kovanınızda çok arı bulunmasını istiyorsanız sağlıklı ve üretken bir kraliçe arıya sahip olmalısınız.
Arı Kovanı Satın Almak
Eğer arı yetiştiriciliğine başlayacaksanız öncelikle onlara bir yuva sunmanız gerekecektir. Modern arı kovanı 1851 yılında L.L. Langstroth adındaki bir arı yetiştiricisi tarafından icat edildi ve bu icat o kadar basit ve ustacaydı ki, o zamandan bu zamana çok az değişim geçirdi. Langstroth’dan önce birçok arı sahibi kolonileri için yuva olarak kutuları, samanlıkları ve benzer yerleri tercih ediyordu. Her yıl arı sahipleri ya arılarını öldürerek ya da peteğin bir kısmından arıları bir koku ile (kovanın sakinlerini memnun etmediği çok belli olan bir yöntem) uzaklaştırarak balını toplayabiliyordu.
Langstroth’un tasarımı kovandan tahribatsız olarak bal almayı mümkün kıldı çünkü iki yeni özelliğe sahipti: hareketli çerçevler ve yeterli arı alanı. Tüm iç kısımlar kolayca hareket ettirilebiliniyor ve çıkartılabiliniyor. Bu parçalar birbirinden birkaç santim aralıklarla ayrılmış durumdalar ki bu aralık bal arılarının doğal ortamlarında tercih ettikleri geçiş aralıklarıdır. Bu sayede arılar fazladan petek veya arı reçinesi (doldurma işlemleri için arıların ağaçlardan elde ettikleri bir yapıştırıcı) kullanarak kovanın parçalarını birbirine yaptıştırmıyorlar.
Modern arı kovanı ile arıları sinirlendirmeden ve kovanlara hasar vermeden kolaylıkla bal hasat edebilirsiniz, kraliçeyi arayıp bulabilirsiniz ve hatta arıları ve yumurtaları güçlü bir koloniden zayıf bir koloniye bile taşıyabilirsiniz. İşte bu harika değil mi?
Kendi arı ekipmanlarınızı kendiniz yapabilirsiniz (balmumu temelinden başka) ancak yapmayın. En azından bu işi öğrenirken bunu yapmayın. Bu ekipmanları bir arı tedariği yapan firmadan satın alabilirsiniz (hem kolay hem de eğlencelidir). Bir kovan kurulumu için size gerekli olacak olan kovan parçaları şunlardır; körük, el demiri, arı eldivenleri, şapka ve arıcı maskesidir ve bunların hepsi 250 TL civarında tutmaktadır. Bunlardan sonra arıların kendisi dışında bal arısı yetiştiriciliğine başlamak için gerekli olan neredeyse her şeye sahip olmuş olacakcaksınızdır.
Arılarınızı Temin Edin?
Peki, arıları nasıl temin edeceksiniz? Bunun üç yolu bulunmaktadır. Bahar ayında vahşi bir sürüyü yakalayabilirsiniz (kendi kovanlarını terk edip, ağaç veya çalılarda vakit geçiren bir dizi arı). Bir sürüyü kovana yerleştirmek heyecan vericidir ve boş bir kovana yerleştirmeye çalışacağınız bir grup arı ile yaşayabileceğiniz harika bir arı yetiştiriciliği macerasıdır. Ancak birçok insan ilk arıcılık deneyimi için bunu biraz sinir bozucu bulabilir (Hey, göründüğünden çok daha kolaydır. Sürüler, evsiz olmak genellikle arıların uysal olmasına neden olur).
Başka bir arı yetiştiricisinden hali hazırda bir kovan da satın almayı düşünebilirsiniz. Bu, başlangıç için harika bir yoldur (büyük ihtimalle 150 ila 300 TL arasında bir maliyeti olacaktır) ancak Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı çalışanları tarafından resmi olarak kontrol edilmemiş veya arılar hakkında bilgisine güvenmediğiniz kişilerden koloni satın almayın. Bunu bir defasında yaptım ve sonradan öğrendim ki, arılarda bulaşıcı bir hastalık olan amerikan yavru çürüklüğü varmış ve tüm arılarımı öldürmek ve ekipmanlarımı yakmak zorunda kaldım.
Başlamak için en yaygın ve güvenilir yol basitçe arıları kargo yoluyla sipariş etmektir. (Bu doğru, kargo firmaları arıları taşıyor) Üç kiloluk bir kutu içerisindeki arılar yaklaşık 10.000 işçi ve yumurtlamaya hazır olan çiftleştirilmiş bir kraliçeye sahiptir. Bunun yanı sıra yol boyunca tüm koloniyi beslemesi için biraz şekerli su da bulunmaktadır (size ortalama maliyeti 90 TL civarında olcaktır).
Boş bir kovana küçük kutunuzdaki arılarınızı yerleştirmek bir aceminin bile yapabileceği kadar basit bir operasyondur (Bunu ilk yılımda yaptım ve inanın bana, tam bir acemiydim). Yapmanız gereken şey (arı yetiştiriciliği ile ilgili herhangi bir kitap da tüm detayları vermektedir) ayrı bir şekilde konumlandırılmış kraliçeyi kovanınıza yerleştirmek ve ardından kutuyu sallayarak diğer arıları kraliçenin üzerine dökmektir. Bir zarar görmeyeceksiniz (doğruyu söylüyorum). Yolculuktan ötürü yorgun düşen arıların henüz korumak için bir evleri yok ve bu noktada zaten epeyce bir şaşkın olacaklar.
Kutu içerisinde gelen bir koloni ilk sezonlarında tüm enerjilerini tüm kış boyunca yetecek miktarda bal biriktirmek ve koloniyi kurmak için harcayacaklardır. Bu yüzden büyük ihtimalle ilk bir veya iki yıl boyunca kendi balınızı hasat edemeyeceksinizdir. Bu, yeni bir paket ile işe başlamanın en büyük dezavantajıdır. Ancak avantajlarından birisi de daha az tehditvari arı ile işi öğreniyor olacaksınız. Deneyiminiz, koloniniz büyüdükçe artacaktır.
Arılarla Çalışmak ve Bal Hasadı Yapmak
Bu makaleyi sabırsızlıkla okuyan bazı kimseler ne zaman gerçek konuya değineceğimi merak ediyor olabilir; evinizden dışarı çıkıp en az 50.000 silahlı böcekle tek başınıza yüzleşmek mi? Eğer öyleyse artık beklemenize gerek yok. Şimdi sıra arılarla nasıl çalışmanız ve bal hasadını nasıl yapmanız gerektiğinde.
Tam da zamanı. İlk olarak size bir tavsiye vermek ile başlayayım. Eğer daha önce hiç (veya çok nadiren) bir koloni bal arısı ile çalışmadıysanız kendiniz bu işe başlamadan önce bu iş ile ilgilenen veya bu işlerden anlayan birileri ile biraz zaman geçirin. Tecrübeli bir bal arısı yetiştiricisi size hiçbir kitapta bulamayacağınız bilgiler sağlayabilir. Daha da önemlisi endişelendiğiniz zamanlarda size neler yapmanız, nasıl durmanız gerektiği konusunda yardımcı olabilir ve arılar ile çalışırken onların etrafındayken nasıl davranmanız gerektiğini size gösterebilir.
Sadece bir defalığına kendinize güvenmeyin. Tarım ve Hayvancılık Bakanlığını arayarak bu işi hobi veya meslek olarak edinen kişilerin irtibat numaralarını alabilir ve bu kişilerden, kendi çiftliklerinde veya bahçelerinde size yardımcı olmalarını isteyebilirsiniz.
Kendi kovanınız için çalışırkenki ilk birkaç seferde yanınızda size eşlik edecek ve arılarla ilgilenen (ve evet, biraz da cesur) bir arkadaşınızı bulundurmak da akıllıca olacaktır. İnsan ve bal arısı oranları 1’e 50.000 olunca biraz endişeli olabilirsiniz ve eğer çok fazla endişeli olursanız hareketleriniz arıları sinirlendirebilir. Ancak oranlar 50.000’e karşı 2 olduğunda gerçekten bir hayli rahat hissetmeye başlayacaksınızdır.
İster arkadaşınızla ister tek başınıza olun işte yapmanız gereken bazı şeyler şunlardır.:
- Arıları nektar sağlayan bitkiler açtığı zamanlarda, güneşli günlerde ziyaret edin. Arıların büyük bir çoğunluğu çiçekleri ziyaret etmeye gidecektir ve geride kalanlar ise sizin varlığınızdan endişe duyamayacak kadar meşgul olacaktır.
- Beyaz veya açık renkli giysiler giyin (yün olmasınlar). Üstünüzü pantolonunuzun içerisine sokun ve pantolonunuzun paçalarını da çoraplarınıza sokun. Şapka, arı peçesi ve eldiven giyin. Üzerinizde parfüm veya ahır kokusu (hayvan kokuları) olmasın. Ve düzenli olarak arı yetiştiriciliği kıyafetlerinizi yıkayın. Eğer bunu yapmazsanız, üstünüze sinen eski arı sokması kokuları arıların saldırı alarmı vermelerine neden olcaktır ve her ziyaretinizde daha da çok sokulacaksınızdır.
- Standart bir arıcılık malzemesi olan körük (duman üreticisi) kullanın.
Daha sonra daha deneyimli ve kendinize daha çok güveniniz olduktan sonra arıcılık ekipmanlarının bazılarını kullanmayı bırakabilirsiniz. Arı eldivenlerimi sadece birkaç hafta kullandım ve ardından bir daha da kullanmadım. Çıplak ellerinizle kovan üzerinde çalışmanın çok daha kolay olduğunu fark ettim ve bu sayede de eldivenlerim olduğu zamana kıyasla eldivensiz olduğum zamanlarda daha az sokuldum. Aynı şekilde iyi bir arı bakıcısı birçok koloni ile her türlü havada çalışabilmektedir.
Ne kadar ukala olmak isterseniz isteyin ama kesinlikle körük kullanmaktan vazgeçmeyin. Duman arıları pasif hale getiriyor. Kafalarını bal hücrelerine sokuyorlar ve sadece bal yemeğe başlıyorlar. Bunun nedenini bilmiyorum, belki bu duman onlara bir orman yangınının yaklaştığını düşündürüyor ve uzun mesafeler boyunca kaçmak için yiyebildikleri kadar yemeye itiyor. Bir defasında körük kullanmadığımı ve bunun sonunda da toplamda 10 yıllık bir arı sokmasına maruz kaldığımı hatırlıyorum.
Tamam, tüm takımınızı hazır ettiniz. Körüğünüzü yaktınız ve güzel bir şekilde yanıyor (ellerinize ve bedeninize kokulardan arınmak içi biraz duman üflemek isteyebilirsiniz) ve işe başlamaya hazırsınız. Koloniye yan kısımdan yaklaşın bu sayede toplayıcı arıların yolundan kaçınmış olursunuz. Körüğün ucunu kovanın girişine yerleştirin ve biraz duman üfleyin. Bu başlarda kovanın biraz karışmasına neden olacaktır ancak kısa süre içerisinde arılar sakinleşecektir.
Birkaç dakika bekledikten sonra kovanın dış kapağını kaldırın ve içeriye biraz duman üfleyin. Ardından kullanışlı el demirini kullanarak (arıcılık hakkında vazgeçilmez küçük bir sopa) iç kapağın köşelerinden tamamen çıkartın.
Kovanın için dumanlayın. (Ne kadar duman yetiştirmeniz gerektiği konusunda kendiniz zamanla miktarı ayarlayacaksınız. Duyduğum en iyi tavsiye, arılar çıtalar arasından başlarını çıkarmaya başladıklarında yeniden duman üfleme vaktiğinin geldiğidir). İşte oradalar ve ne kadar da meşguller! Onları biraz daha duman üfleyin bu sayede çıtaları daha rahat kaldırabilecek ve ne yaptıklarını görebileceksiniz. Bunu yapmak için el demirini kullarak çıtanın iki köşesini hafifçe kaldırın ve çıkartın. Çıtalardaki arılardan kurtulmak için her bir çıtayı sırayla ve basitçe fırçalayabilirsiniz. (Deneyin, işe yarıyor) Yumuşak, hayvan kılından yapılmamış herhangi bir fırça bu iş için uygundur (ressamların kullandıkları gibi). Son çıtayı da bir öncekiler gibi çekip çıkartın. Yaptığınız hamleleri tam tersinden yaparak boş çıtaları kovanı yerleştirerek kovanı kapatabilir ve evinize hasatınız ile birlikte dönebilirsiniz. Arıların etrafındayken dikkatlice ve nazikçe hareket etmeyi unutmayın çünkü hızlı ve özensiz hareketler onları heyecanlandıracaktır. Bunun yanı sıra bu kanatlı bal üreticilerinden hiçbirini yanlışlıkla ezmek istemezsiniz.
Eğer iyi bir kraliçeniz var ise ve yumurtlama döneminin zirvesindeyse yuvarlak, kahverengi kaplı hücrelerde oval şekillerde yumurtalar göreceksiniz. Eğer larva dolu bu çıtalara sahipseniz ve aynı zamanda bazıları en alt kısımlarında küçük beyaz şeritlere (yumurtalara) sahipse (çok yakından ve dikkatlice bakınız), bu işi kotarmışsınızdır. İşini çok iyi yapan iyi bir kraliçeniz var.
İsterseniz kuluçkalıktaki her bir çıtayı teker teker inceleyerek kraliçeyi bulabilirsiniz. Her ne kadar bu muhteşem arının yerini binlerce arı kalabalığı arasından belirlemek imkansız gibi görünse bile doğru çıtaya ulaştığınız anda üstünüze atladığında epey bir şaşıracaksınız. (Muhtemelen sizi kovalamak için can atan parlak karınlı en büyük olanı kraliçedir) Bu kısımlar için eskilerin söylediği gibi “Onu gördüğünüzde onun, o olduğunu anlayacaksınız.” Ancak koloni için genel bir sağlık kontrolü yapıyorsanız gerçekten de onu bulmanız gerekmiyor. Onun izlerine bakmak size işlerin nasıl olduğu hakkında bilgi verecektir.
Not: Birçok koloni sahipleri kuluçkalıkta derin bir inceleme yapma konusunda isteksizdir. Eğer koloninize yardım etmek, kraliçenin kalitesini kontrol etmek, bal hasatlarınızı arttırmak istiyorsanız (bir başka deyişle, iyi bir arı bakıcısı olmak istiyorsanız) bu kuluçkalıklar üzerinde de çalışmaya istekli olmanız gerekmektedir. Bu yüzden bu korkunuzdan kurtulmalısınız.
Bu arada farzedin ki bir arı tarafından sokuldunuz. Ahmaklık edip elinizi geri çekip elinizdeki çıtayı kesinlikle düşürmeyin. Bu daha fazla bela istediğiniz anlamına gelir. Bunun yerine yavaşça ve dikkatlice şu “antik arıcılık sırlarını” uygulayın:
- Derhal tırnağınız veya cımbız ile iğneyi dışarı çıkartın. Bu sayede şişik bile oluşturmayacak kadar az zehre maruz kalırsınız. Eğer onu kavramaya çalışırsanız aslında vücudunuza daha fazla zehir salgılatıyor olursunuz.
- Bölgeyi dumanlayın. Bir arı iğnesi, yoldaşlarına aynı bölgeye saldırı yapmaları konusunda uyarı göndermek için muz kokulu bir feromon salgılar. (Sıklıkla sokulan bölgeyi dumanlamayan insanlar niçin arıların aynı bölgeyi sürekli olarak soktuklarını merak ederler)
Gördünüz mü? O kadar da kötü değil. Kabul edin aslında bunu biraz da heyecan verici buldunuz.
Arı yetiştiriciliği hakkında bazı yaygın soruları cevaplamak için de biraz vakit ayıralım:
Arıları Nerede Tutabilirsiniz?
Nektar üreten çiçeklerin büyüdüğü herhangi bir yerin yakını olabilir. Eğer bölgenizde arı yetiştiren başka kişiler de var ise muhtemelen siz de yetiştirebilirsiniz. Eğer yetiştiren yok ise büyük ihtimalle arılar için etrafta yeteri kadar malzeme bulunmamaktadır (elbette kullanılmayan bir banliyö veya şehirde yaşamadığınız sürece).
Kolonileri Nereye Koyuyorsunuz?
Birçok kentli arı bakıcıları kolonilerini yayaların yolunun üzerinde olmayan bir yere, çatılarının üzerine yerleştirmektedir. Kalabalık mahallelerde kovanlara sahip olan insanlar genellikle kovanlarını görüş açısında olmayan ve tercihen bir bariyer veya çalının arkasına yerleştirirler bu sayede işe koyulacak olan arılar yerden birkaç metre havalanarak işe başlarlar. (Arka bahçelerinde arıcılık yapanlar için başka ipuçları: sakin bir arı cinsi besleyin, su kaynağının kendi mülkiyetinizde bulunduğundan emin olun, dağılmalarını önlemek için çok çalışın ve ilk hasatınızdan sonra komşularınıza biraz bal hediye edin ve onlara arılarınızın ne kadar zararsız olduğundan bahsedin.)
Kırsal bir alanda ise havalandırması iyi olan bir alan seçin (bunaltıcı cepheler veya rüzgarlı tepeler olmamalı). İdeal olarak kovan sabahları güneşe maruz kalmalıdır (arıların çalışmaya başlaması için) ancak öğleden sonra da gölgeli olmalıdır (bu sayede soğutma için daha az enerji harcarlar). Ayrıca ilk kovanlarınızı kolayca ve sıklıkla görebileceğiniz bir yere yerleştirin, bu sayede daha çok öğrenecek ve eğleneceksinizdir.
Arı Yetiştiriciliği Ne Kadar Zamanınızı Alıyor?
Bir kez ne yaptığınızı bildikten sonra bir yıl içerisinde birkaç saatinizi ayırarak gayet sağlıklı kovanlar kurabilirsiniz. (Veya arı ateşine ciddi boyutlarda tutulabilir ve her boş zamanınızı arı bahçenizde harcayabilirsiniz!) En yoğun dönemler kovanınızın güçlü ve terkedilmeyeceğinden emin olmaya çalıştığınız ilkbahar mevsimi ve yaşadığınız bölgedeki bal akışının sonlandığı yani hasat zamanlarıdır. Bunların dışında olağan denetlemeler ve daha fazla süper eklemek için gerekli zamanlarda ilgilenmeye devam edebilirsiniz.
Ne Kadar Bal Elde Edersiniz?
Eğer arı yetiştiriciliği için iyi bir bölgede yaşıyorsanız ve o yıl havalar iyi olursa ve arılarınız da iyi çalışırsa tek bir kovandan 100 ila 200 kilo arasında bal elde edebilirsiniz. Ben elde edemiyorum. Yaşadığım yerde (ana nektar kaynakları ormanlık ağaçlar olan bir yerde yaşıyorum) kovanlarımın her biri yaklaşık 50 kilo üretiyor ki bu da ulusal ortalamadır. (Bu hesaplamaya hiç hasat edemediğim gerçekten kötü yıllar da dahildir) Birçok yerde iki kovan (başlamak için iyi bir miktar) size kullanacağınız ve hatta komşularınıza dağıtabileceğiniz (veya satabileceğiniz) balı kolaylıkla sağlamaktadır.
Arı Yetiştirişiciliği Kazançlı Bir İş mi?
Tam zamanlı bir gelir beklemeyin. Ancak arılardan ek bir kazanç sağlamaya başlayabilirsiniz. Balınızın kilosunu 30 liradan sattığınızı varsayarsak ve ulusal ortalamayı da göz önünde bulundurursak tek bir kovandan 1500 lira (giderleri hesaplamadım) kazanabilirsiniz. Çoğu arı yetiştiricisi bahçesinde 20-25 kovandan daha fazla kovan barındırmamaktadır. Yani bahçenizdeki bir kovandan 1500 TL veya daha fazlasını kazanabilirsiniz. Ne kadar çok kovanınız olursa da o kadar daha fazla yatırım yapmanız ve emek harcamanız da gerekecektir. Ve lütfen birkaç kovan miktarını geçmeden önce arılarla en azından birkaç yıl geçirin ve tecrübe edinin.
Bal Arılarının Kovanı Terk Etmelerini Nasıl Engelliyorsunuz?
Kovanın terk edilmesi (eski kraliçe ile birlikte birçok arının diğer arıları geride bırakarak kovanı terk etmesidir) bir kovanın bal üretimini tamamen mahvedebilir ancak bu da kolonilerin üreme şekilleridir. Bunu önleyemezsiniz. Aslında çok fazla kalabalıklaşmaya başlayan veya yaşlı kraliçeye sahip olan koloniler kovanlarını terk etmeye daha meyillidir. Kovan terk etmeyi azaltmak için bazı karmaşık yöntemler bulunmaktadır. Bunlardan biri ilkbahar aylarında kolonize yaşayabilecekleri geniş bir alan sağlamaktadır. Ve her yıl kolonilerinizin kraliçe arılarını değiştirmeyi de düşünebilirsiniz ki bu durum kovan terk etme riskini yarı yarıya düşürmektedir. (Yeniden kraliçe getirmek eski hükümdarın öldürülmesini gerektirir ve bir gün sonrasında büyük ihtimalle kargo ile satın aldığınız yeni kraliçeniz hükümdar koltuğuna oturur. Bu biraz zor ancak o kadar da zor değil.)
Ya Cidden Huysuz Arı Kovanlarınız Olursa?
Bu olabiliyor. Bazı koloniler diğerlerinden daha agresif olabiliyor. Genellikle en huysuz arılar en büyük hasatları verirler bu yüzden bu konuda ne yapacağınız ile ilgili kararsız kalabilirsiniz. Eğer sizi (veya komşularınızı) çok fazla rahatsız ederlerse bu sorunu yeni bir kraliçe ile tamamen çözebilirsiniz. Daha uysal bir kraliçe daha uysal yumurtalar bırakacaktır ve altı hafta içerisinde tüm kovanınızda uysal arılar dolaşmaya başlayacaktır. Bu senaryo ile ilgili en büyük sorun ise eski kraliçeyi bulmak ve onu öldürmek (paketlemek) için yaramaz kolonizin kuluçkalığına doğru bir yolculuk yapmak zorunda kalacak olmanızdır.
Arılar Neden Ölür?
Pestisitler. Pestisit, zararlı organizmaları engellemek, kontrol altına almak ya da zararlarını azaltmak için kullanılan madde ya da maddelerden oluşan karışımlardır. Birçok insan arılarını, çiftçilerin bitkilere sıktıkları pestisitlerden dolayı kaybetmektedir.
Hastalıklar. Çok az bal arısı hastalığı vardır ve bunların en kötüsü de Amerikan yavru çürüklüğü olarak bilinir. (Eğer kovanınız kötü kokuyorsa ve kuluçkalama hücresine bir sopa soktuğunuzda temiz olması yerine sanki üzerinde sakız varmış gibi yapışkan bir şekilde geri çıkıyorsa arılarınızın larvasında bu mantarlar bulunuyor demektir.) Hastalık bulaşan kolonileri, diğer kolonilere hastalık bulaştırmamaları için yok etmek zorundasınız (bu doğanın kuralı). Bu sorundan kaçınmak için sadece onaylı, temiz arılar ve ekipmanlar satın alın. Bazı önleyici antibiyotikler mevcuttur ancak daha önce aynı kovanda yavru çürüklüğü yaşamadığınız sürece bunları kullanmayın.
Kış. Yüklü miktardaki koloniler her kış açlık çekmektedir. Bunun en büyük sebeplerinden biri sahiplerinin kendilerine kışı çıkartacak kadar yeterli miktarda bal bırakmamasıdır (sadece kış sonunda da değil, birçok koloni Mart ayına kadar açık çeker). Bu yüzden kesinlikle cimri olmamanız gerekmektedir. Her zaman arılarınız için yüklü miktarda bal bırakın (yaşadığınız kışa göre 30 ila 90 kilo). Bu sayede kendinizi büyük bir hüzünden kurtaracaksınız ve önümüzdeki sezon leziz ve doğal bala kavuşacaksınız.
Sonuç
Bal arısı yetiştiriciliğinin nasıl yapılacağı ile ilgili bir makaleye sığdırabileceğim tüm bilgi ve görüşlerim bu kadar. Eğer bu işte kararlıysanız ve bal arısı yetiştiriciliğinin nasıl yapıldığını bilen arkadaşlarınız var ise bir veya iki koloni satın alın ve hemen başlayın: ilkbahar bu işe başlamak için en uygun mevsimdir!
Bu uğraşınızdan pişman olacağınızı düşünmüyorum. Bir Mayıs günü dışarı çıkıp arılarınızın bal yapmak için havada süzülmelerini izleyebilirisiniz. Burnunuzu kovanın çıkış kısmına getirerek (arılar umursamayacaktır) yapım aşamasında olan balın eşsiz kokusunu içinize çekebilir ve sonunda kendi bahçenizde en güzel balı yetiştiriyor olmanızın rahatlığıyla gülümseyebilirsiniz.