Girişimci olup kendi işletmenizi kurmanız hayatın size sunacağı en karlı fırsatlardan biri olabilir. Zira girişimcilik bu güne değin yapmış olduğunuz her şeyden farklı, heyecan verici, zorlu ve tatmin edici bir deneyimdir.
Girişimcilikte-farklı deneyimlerin aksine-net bir “başlangıç” veya “bitiş” noktası yoktur. Belirlenmiş bir rota da yoktur. Yolunuzu kendiniz bulursunuz. Bu da süreç içinde sayısız zorlukla veya sürprizle karşı karşıya geleceğiniz anlamına gelir. Yani, girişiminiz sonunda başarıya ulaşmanız da bozguna uğramanız da mümkündür. Bu işin avantajları kadar dezavantajları da mevcuttur.
Girişimcilik sürecine ilişkin belirli bir bakış açısı edinmeniz tam da bu nedenle önemlidir. Çünkü bu işin içinden alnının akıyla çıkmak nadir kişilere nasip olmaktadır. Siz neden onlardan biri olmayasınız?
Girişimcilik, tıpkı ağaç dikmeye benzer. Süreci başlatmak için öncelikle ağaç tohumunu toprağa yerleştirirsiniz. Tohumunuzun büyümesine yardımcı olacak kaynaklar için de zaman veya para harcamanız gerekecektir. Tohumunuzun mutlak surette bir ağaca dönüşeceğinin de sonuç alıp almayacağınızın da garantisi yoktur, ancak girişim tohumunuza yeterli özeni göstermezseniz, büyüsün diye gözünün içine baksanız dahi hedefinize ulaşamazsınız.
Tohumunuz kök salıp yeşermeye başladığındaysa bunca zamandır sarf ettiğiniz çabaya ve gösterdiğiniz sabra değdiğini düşünürsünüz.
Bazı tohumlar ağaca dönüşme fırsatı bulamaz. Neden mi? Sincaplar fikrinizi/tohumunuzu toprağın altından çıkarıp kendilerine ayırabilirler de ondan. Girişimcilikte de durum aynıdır. Çoğu girişimci kendisini 1 ila 3 yıl içinde yeni bir şey denerken bulur, çünkü fikirlerini başarılı bir işletmeye dönüştürmeyi başaramazlar.
Yazımızda girişimciliğin avantajları ile dezavantajlarına değineceğiz. Amacımız, yeni bir fikrin taşıdığı risk oranı ile söz konusu fikrin hayata geçirilmesi halinde kazanılacak ödülü dengelemektir. Girişimciliğe soyunmak öylesine büyük bir enerji ve inanç gerektirir ki, net bir amaca ya da anlamlı bir misyona sahip olmamanız başarınızı engelleyebilir. Siz de bu engele takılmamak adına girişimcilik sürecine ilişkin bakış açınızı bir an evvel genişletmeye odaklanmalısınız.
Nasıl mı?
Yazımızı okumaya devam edin.
Girişimci Olmanın Avantajları Nelerdir?
1)Girişimcilik kendi işinizin patronu olacağınız anlamına gelir.
Girişimci olmaya karar verdiğiniz andan itibaren tutkularınızın peşinde gitmeye başlar, hayatınıza ilişkin kararları alan da tüm ipleri elinde tutan da siz olursunuz. Güçlü yönleriniz ile becerilerinizi kendi hayatınızda veya içinde yaşadığınız toplumda belirgin bir fark yaratmak adına kullanabilirsiniz.
Bazı insanlar kendilerini hayat boyu sevmedikleri bir işte çalışmaya mahkum hissederler, çünkü “faturalarını ödemeleri” gerekir. Bazıları ise böylesi bir çaresizlik karşısında kendilerini bir nebze de olsa rahatlatmak adına “hafta sonu çalışmaya” dahi razı olabilirler.
Durumunuz ne olursa olsun, girişimci olmanın kolay olmayacağını bilmelisiniz. Asla zengin olamamak gibi bir ihtimal de söz konusudur, ancak mevcut halinizden çok daha mutlu olma şansına sahip olursunuz.
2)Girişimcilerin kim olduklarını keşfetme şansları vardır.
Çoğu girişimci saat 9 ila akşam 5 arası çalıştıkları işi bırakmıştır, çünkü ofis politikalarından, kariyer basamaklarının türlü engellerle dolu olduğu sektörlerden veya ilhamını yitirmiş insanlardan oluşan bir iş ortamı onları tatmin etmez. Bu sorunlar size de tanıdık geldi, öyle değil mi? Kendi işinizi kurmaya giriştiğinizde ise sürprizlere yer yoktur, önünüzdeki tek engel sizin kalmasına müsaade ettikleriniz olacaktır.
Anlayacağınız, bir işletme için önem arz eden tek şey yatırımcı sayısı değildir. Girişimcilikte bir bankayı hortumlamaksızın başarılı olmanız da mümkündür. Önemli olan kim olduğunuzu keşfedip adımlarınızı bu doğrultuda atmanızdır.
3)Esnek bir çalışma programına sahip olursunuz.
Girişimciler kendi programlarını (belli bir dereceye kadar) uygularlar.
Girişimci olmanın en büyük avantajlarından biri ister evden isterseniz de ofisten çalışabilme(eğer varsa) imkanına sahip olmanız, hatta önünüzde harika bir manzara, elinizde bir fincan kahve ile hemen her destinasyondan çalışabilmenizdir.
Nerede çalışacağınız kadar ne zaman çalışacağınızı da seçebilirsiniz. Geç saatlere kadar oturmak mı istiyorsunuz, oturun. Erken kalkmak istiyorsanız, erken kalkın. Kendi işinizi yapmanın sunacağı esneklik benzersizdir. Zira başka herhangi bir işte bu derece bir serbestlik yoktur.
Ancak, haftada 40 saat çalışmak ve geceleri, hafta sonları ya da tatillerde dinlenmek için eve gelmek fikrini seviyorsanız, girişimci olmak sizin için iyi bir seçim olmayabilir. Hedefiniz girişiminizi başarıya ulaştırmaksa haftada en az 20-40 ekstra saat daha çalışmanız gerekebilir. Kendi işletmenizi kurmayı planlıyorsanız, yapacağınız işe tutkuyla bağlı olmanız şarttır. Çünkü bu oldukça zor bir iştir.
Girişimciliğin avantajlarından yararlanmanız zaman taahhütlerinizdeki esnekliğe bağlıdır. Girişimcilik, dokuzda başlayıp beşte sona erecek bir iş değildir. Çok daha sıkı çalışarak kaybettiğiniz zamanı telafi edebileceğinize inanıyorsanız, istediğiniz an izne ayrılabilir ya da tatile çıkabilirsiniz. Unutmayın, artık bir emir komuta zincirinin parçası değilsiniz. Kimseye rapor vermeniz gerekmez.
4) Girişimcilik her günün benzersiz olacağı bir yaşam deneyimi sunar.
Girişimcilik fark yaratır. Girişimci olmanız her gün farklı bir programa sahip olacağınız anlamına gelir. Girişimcilik dünyasının tutarlı bir rutini yoktur. Öyle ki kimi uzmanlar, girişimci olup da arka arkaya iki günün aynı olduğunu fark ettiğinizde şöyle bir durup iş modelinizi mercek altına almanızı öğütler. Karşınıza çıkacak her fırsatı dört gözle beklemeli ve mutlak surette değerlendirmelisiniz. Halinizden memnun gibi görünür, hiçbir şeyle uğraşmazsanız, birilerinin sizin yerinizi alması kaçınılmazdır. Zaten yaratıcılığın ön koşulu da bu memnuniyetsizlik/yetinmezlik hali değil midir?
5) Girişimcilikte maruz kalacağınız sınırlı kısıtlama mevcuttur.
Girişimcilik, başka herhangi bir profesyonel fırsatın sunamayacağı, eşi benzeri olmayan bir bağımsızlık deneyimi sunar. Kader ağlarını örmez, hayatınızın kontrolü sizdedir. Bazı girişimcilerden sizden çok daha fazla kazanabilir, bazılarının ise fersah fersah gerisinde olabilirsiniz. Aynı şekilde bazı insanlar sizden çok daha yoğun bir biçimde çalışır, başlarını kaşıyacak vakti bulamazlarken bazıları ise bu denli meşgul değildir.
Girişimcilik söz konusu olduğunda mekansal ya da yapısal açıdan dikkate alınması gereken çok sayıda seçenek mevcuttur. Evden çalışmayı tercih edebilirsiniz. Ya da paylaşımlı bir ofis alanı kullanmayı tercih edebilirsiniz. Girişimciler bir kafede, plajda veya aileleriyle birlikte çıktıkları bir yolculuk esnasında dahi çalışabilirler. Kendinizi kısıtlamanıza gerek yoktur. Belirlenmiş bir kalıp da yoktur. Girişimci olmak için kendi hayatınıza ilişkin bir sorunun çözümünü bulmanız yeterlidir.
6) Başlangıçta dahi makul seviyede bir gelir elde edebilirsiniz.
Çoğu girişimci bir düşüncenin filizlenmesini sağlamak adına çabalamayı sever. Fikriniz için yatırımcı bulmakta zorlanabilirsiniz, bu nedenle belirli bir süre kazandığınız her kuruşu maaş hesabınıza aktarmak yerine şirketiniz için harcanmak zorunda kalırsınız. Ancak, girişimcilikte mali durumunuzu temel ihtiyaçlarınız doğrultusunda yapılandırmaya razı olduğunuz vakit rasyonel bir maaşa kavuşmanız da mümkündür. Üstelik bunu henüz çiçeği burnunda bir girişimciyken dahi gerçekleştirebilirsiniz. Bu noktada, satış disiplininiz sizi vaat edilmiş topraklara yaklaştıracaktır.
Unutmayın, satış saldırgan bir eylem değildir, kazanan her şeyi alır vb. bir yaklaşım da yoktur. Satış, empati odaklı, süreç temelli ve bilgi yoğunluklu bir disiplindir. En nihayetinde insanlar insanlardan alışveriş yapar, değil mi? Neden doğru stratejileri kullanıp girişiminizin ilk gününden itibaren az da olsa bir gelir elde etmeye başlamayasınız ki?
Girişiminizden para kazandıkça payınıza düşen gelir de aynı oranda artar. Ve birilerinin size zam yapmasını beklemek zorunda kalmazsınız. O halde elde edeceğiniz karı korumalı, masraflarınızın karınızı aşmayacağı sağlam bir gelir elde etmeye odaklanmalısınız. Bunu başarırsanız, çok daha iyi işlere imza atmanız kaçınılmazdır.
7) Girişimciler hayallerinin peşinden gidebilirler.
Bir girişimci olarak hayallerinizin peşinden gitmenizin önündeki tek engel hayal gücünüzdür. Benzersiz bir fikre sahip olduğunuzu düşünüyorsanız, var gücünüzle onun peşinden gidin. Dünyayı değiştirebileceğine inandığınız o mobil uygulamayı yaratın. Bir otobiyografi yazarak hikayenizi tüm dünyaya anlatın. Herkes size sanatçıların başarılı olamayacağını ya da para kazanamayacağını söylese de onlara kulaklarınızı tıkayın ve sanat eserinizi çevrim içi ortamda satın. İçgüdülerinize güvenin, böylece zaten iyi olan bir fikre harika bir fikir olarak algılanma şansını da tanımış olursunuz.
Şeffaflık, dürüstlük ve cömertlik çağı olan günümüzde, bir özür şeklinde olsa dahi iyi niyet sergilemek esastır. Ürününüzün ilk sürümünden pek de memnun olmamanız muhtemeldir. Ancak ürününüz her ne kadar yetersiz görünse de, bir işe oyalanmaksızın girişmeniz sizi çok daha başarılı kılacaktır. En azından girişimcilikte durum budur. Erken kalkanın yol alacağı gerçeğini unutmadan hayallerinizin peşinden gidin.
8) Girişimcilik toplumsal faydayı artırır.
Girişimci olarak esnek bir programa sahip olmanız size içinde yaşadığınız topluma çeşitli şekillerde dahil olmanın mükemmel bir yolunu sunacaktır. Aş hizmetleri verebilir, gençlere belirli spora dalları için koçluk edebilir veya gönüllü çalışmanızı yeni iş girişiminizle bütünleştirmenin farklı yollarını bulabilirsiniz. Bu sayede, başkalarıyla iletişim kurar, kişiliğinizi ve markanızı tanıtırsınız. Bir taraftan içinde yaşadığınız topluma katkıda bulunur, bir taraftan da girişiminizi sağlam temellere oturtursunuz.
Toplum katkısı söz konusu olduğunda tavsiyemiz meslektaşlarınız, ortaklarınız veya müşterileriniz ile uzun vadeli bir ilişki kurmanın önemine odaklanmanız olacaktır. Kısa vadeli kararların cazibesine kapılmak çok daha kolay olsa da etkisi sınırlıdır.
9) Girişimciler sektörün yenilikçi yüzünü oluştururlar.
Girişimler ancak hedeflediğiniz demografik gruba herkesten önce fikir sunabildiğiniz sürece başarıya ulaşır. Bir şeyi pazara ilk getiren kişi ya da kurum olmak heyecan verici bir maceradır. Hikayenin sonu her daim zenginlikle bitmeyebilir, ancak sürecin mutluluk verici getirilerinden bir tanesi de budur. İçinde yaşadığınız toplumun sorunlarından birini çözmek uğruna kendinizi riske atarsınız. Tutkularınızı sağlam bir gelir kaynağına dönüştürürsünüz. Başlangıç için fahiş miktarda bir gelire sahip olmanız da gerekmez. Girişimci bir ruha sahip olduğunuz sürece yeni icatlar çıkarabilir, yaratıcılığınızı kullanabilirsiniz.
Bundan olacak ki LinkedIn’in kurucu ortağı Reid Hoffman, “Kendinizi sıfır başarısızlık riskine ayarlarsanız, girişiminizin başarı şansını da sıfıra indirgemiş olursunuz.” diyor. Önemli olan, hesaplanmamış riskler almaktan kaçınmak ve başarısızlığa uğrayacağınız noktayı keşfedip gerektiğinde durmayı bilmektir.
10) Heyecan verici ve tatmin edici bir deneyimdir.
Sıfırdan bir şey inşa etmek benzersiz bir deneyimdir. Özellikle de yaptığınız işe tutkuyla bağlıysanız! Yoktan var etmek kadar heyecan verici ve havalı bir başka şey daha yoktur. Öyle ki şirketinizde çalışacak muazzam nitelikteki insanları bulmak dahi eğlencelidir. Ve müşterilerinizin birçoğu yalnızca müşteri değil, aynı zamanda arkadaşınızda olabilecek harika insanlardır.
Girişimciliğin inişleri ve çıkışları hiç bitmez. Asla sıkıcı bir iş değildir. Kaçıncı yılınız olursa olsun, yeni bir projeye başladığınız ya da yeni bir fikri hayata geçirdiğiniz vakit tıpkı bir hız trenin üzerindeymişçesine büyük bir heyecana kapılırsınız. Yıllar geçse dahi en az kendi işinizin sahibi olduğunuz ilk günkü kadar heyecanlı olursunuz.
Eğri oturup doğru konuşalım, girişimci olmak demek canınızı dişinize takıp çalışacağınız anlamına gelir. Tam 18 saat boyunca-belki de daha fazla- çalıştığınız ve artık ayakta durmakta güçlük çektiğiniz günler olacak. Bu anlar size hayatınız boyu yaptığınız her şeyden daha zor ve daha uzun gelecek. Tatiller dahi çalışmanız gereken bir diğer iş günü olacak. Boş bir hafta sonu mu istiyordunuz? O zaman sırf bir öğleden sonrayı ailenizle geçirebilmek için sabah 3 ile akşam 11 arasında çalışmayı göze almanız gerekecek.
“Tüm bunlara nasıl dayanacağım” dediğinizi duyar gibiyiz. Böylesi zor zamanlarda sizi ayakta tutan şey yaşayacağınız bu heyecan ve tatmin duygusu olacak. Bu sayede enerjinizi muhafaza edeceksiniz. Sabah uyandığınızda sizi nelerin bekleyeceğini asla bilemezsiniz, öyle değil mi? Çözülmesi gereken yeni sorunlar, bir araya gelinecek müşteriler veya peşinden gidilecek pek çok fikir olabilir. Girişimcilikte her yeni gün yepyeni bir heyecana gebedir. Önemli olan hiçbir şeyin şevkinizi kırmasına izin vermeden dört elle işinize sarılmanızdır.
11)Öğreneceklerinizin sonu yoktur.
Girişimcilikte sadece kendi sektörünüz hakkında değil, aynı zamanda muhasebe, pazarlama, topluluk önünde konuşma, web sitesi tasarımı, arama motoru optimizasyonu, yetkilendirme, risk alma, yaratıcı olma ve problemlere farklı çözümler bulabilme vb. konulara ilişkin de bilgi sahibi olursunuz. Ayrıca, başarısızlıkla nasıl başa çıkılacağına ve reddedilmenin/başarısızlığın ardından nasıl eskisinden daha güçlü bir biçimde geri döneceğinize ilişkin fikir sahibi olabilmeniz de mümkündür.
Anlayacağınız, girişimcilik her biri gerçek başarı için elzem olan benzersiz ve çeşitlendirilmiş bir dizi beceri seti sunar. Sandığınızdan çok daha fazla şey öğrenirsiniz.
12) Lider olarak görülürsünüz.
Girişimci olarak edineceğiniz bu “liderlik” konumu kendinize olan güveninizi artırır. İnsanlar zekice hazırlanmış bir iş modeline sahip olduğunuza ilişkin övgülerde bulunur. Bunları hak edip hak etmediğiniz konusu tartışmaya açıktır, ancak kesin olan şey başkalarının gözünde kazandığınız liderlik konumudur.
Girişimciliğin Dezavantajları Nelerdir?
1) Aynı anda birden fazla işle ilgilenmek zorunda kalırsınız.
Bir girişimci olarak tek işiniz şirketi yönetmek olmaz, aynı zamanda o şirketin CEO’su, sekreteri, web tasarımcısı, muhasebecisi, pazarlama müdürü ve hizmetlisi de siz olursunuz. Maalesef tüm bu işler için farklı çalışanlar yetkilendirebileceğiniz güne kadar durum budur.
Anlayacağınız, “işveren” unvanını almanız sandığınız kadar kolay olmaz ve nihayetinde almayı başardığınızda ise bu unvanın avantajları olduğu kadar zorlukları da beraberinde getirdiğine şahit olursunuz.
Zaten girişimcilerin çok şey öğrenmesinin sebebi de tıpkı bir hokkabaz misali aynı anda pek çok işle uğraşmalarıdır.
2) Her daim işinizin başında olmanız gerekir.
Her zaman ve her yerden çalışabileceğiniz doğrudur. Ama gerçekten de her zaman ve her yerden çalışırsınız! Girişimciler 9-5 çalışma boyunduruğundan kurtulayım derken sürekli çalışmak zorunda kalırlar. Yani yağmurdan kaçayım derken doluya tutulduklarını söylesek abartmış olmayız. Neyse, sizi tümden umutsuzluğa sürüklemeyelim. Yaptığınız işi seviyorsanız, her daim işinizin başında olmanızın gerekebileceği fikri o kadar da kötü değil- nihayetinde girişimcileri hayata bağlayan şeyler de vizyonlarına olan inançları ve yaptıkları işi sevmeleri değil midir?
Yine de bu gerçeğin girişimciliğin en yorucu kısmını oluşturduğu, dahası beraberinde bir takım dezavantajları getireceği söylenebilir.
3) İş-yaşam dengesini kurmak zorlaşır-hatta kimi zaman bu denge tümden kaybolur.
Girişimcilikte iş-yaşam dengesi kurmak zordur. Evden çalışmak gibi bir imkana sahip olmanız “iş” ve “yaşam” arasındaki dengeyi sağlamanızı zorunlu kılar. Ofisiniz birkaç kilometre uzakta bir yer değil de yatak odanız, oturma odanız, yani eviniz olduğunda iş ve yaşam arasındaki bu sınır iyiden iyiye bulanıklaşır.
Kişisel telefonunuz aynı zamanda iş telefonunuzdur (ayrı bir iş hattınız olsa dahi). Aynı şey kişisel e-posta hesabınız için de geçerlidir. Tabi kendinize ayıracağınız zaman dilimi söz konusu olduğunda da durum değişmez. (her daim çalışmaya hazır durumda olmalısınız.)
Tüm bunlar iş-yaşam arası bu dengeyi asla kuramayacağınız anlamına gelmez. Her şey sizin elinizdedir. Sınırlarınızı kendiniz belirleyin. Örneğin saat 7: 00’den sonra e-postalarınızı kontrol etmeyin. Ya da pazar sabahları çalışmayın. Zaten iş ile yaşam arasında kuracağınız denge yalnızca girişimciliği ilgilendiren bir mevzu değildir. Tam zamanlı bir avukatta da aynı sorunu yaşayabilir, öyle değil mi? Girişimciliği diğer sektörlerden farklı kılan başlangıç sürecinde her işi bizzat yapmak zorunda kalmanız ve başınızı kaşıyacak vakit bulamadığınızdan bu dengeyi kurmakta herkesten daha çok zorlanmanızdır.
4)Girişiminiz hayatınızın kontrolünü ele geçirebilir.
Bir girişimciyi başarıya ya da başarısızlığa götürecek olan verimliliğidir. Bu yolculuğa başladığınız andan itibaren “boş gün” bir hayal olur. Çünkü çalışmazsanız, para da kazanamazsınız. Öğle yemeği kartları, hafta sonu tatilleri falan da yoktur. Dünyanın geri kalanına karşı yalnızca siz olursunuz.
Elbette ki 7/24 çalışmazsınız, ama girişimcilik dünyasında başarı şansı elde etmek için eskisinden çok daha sıkı çalışmanız gerekir.
5)Gelirinizdeki düzensizlik korkutucu olabilir.
Şirketiniz para kazanmadığı takdirde siz de para kazanamazsınız. Bu her ne kadar mantıklı bir süreç gibi görünse de- ektiğiniz kadar biçmeniz açısından bakıldığında- çoğu durumda bu mantık devre dışı kalır. Çünkü haftada 50 saat çalışıp hiçbir şey kazanamama ihtimaliniz de yüksektir. Anlayacağınız, girişimcilik aynı anda hem özgürleştirici hem de korkutucu bir deneyim olabilir.
Girişimci olarak para kazanmak ise tamamıyla size bağlı bir mücadelenin ürünüdür. Geleneksel bir iş yerinde olduğu gibi ayın sonunda sizi bekleyen bir maaşınız yoktur. Paranızın peşine düşmek size kalmıştır. Bu, faturaları göndermeniz, ödeme yapmayanları tespit etmeniz ve ücretsiz olarak çalışmanız gerektiğini düşünen müşterilerden kaçınmanız gerektiği anlamına gelir.
Serbest piyasanın tuzaklarına düşmemelisiniz. Bunların hiçbiri mutfak masraflarınızı karşılamaya yetmez. Araç kredinizi ödemez. Bankaya veya ev sahibinize gidip “Bu ay size ödeme yapmak yerine ürünümü sunayım” derseniz, sizce ne olur? Deli olduğunuzu düşünürler, öyle değil mi? O halde mükemmel müşterinizi bulun, bolca satış yapın, sonrasında ise kar oranınızı artırmak adına daha çok müşteriye ulaşmayı planlayın.
6)Girişimcilikte stres seviyesi yüksektir.
Girişimcilik yeni tür bir stres yaratabilir. Artık başkalarına karşı sorumlu bir çalışan değil, tüm kararlardan sorumlu yegane kişi olursunuz. Bu türden bir yalnızlık çoğu kişi için aşılması güç bir sorun teşkil eder. Başarılı ya da başarısız olmanız yalnızca sizi değil müşterilerinizi, satıcılarınızı, çalışanları ve pek çok diğer kişiyi aynı anda etkiler. Dolayısıyla, dışarıdan bakıldığında bir “lider” olarak algılanabileceğiniz gibi bir aptal olarak da görülebilirsiniz. Başarıya ulaşmak mücadele gerektiren bir süreçtir, dolayısıyla stres seviyenizin yüksek olması kaçınılmazdır. Kendi işinde çalışan her 3 kişiden 1’inin bir şeyler için sürekli endişe ettiklerini söylemesi boşuna değildir.
Girişimcilikte tutarlı bir gelir elde etmek güçtür. Bu dengesizlik yaşadığınız gerilim ve stresi artacaktır. Aynı şey sağlık sigortanızın olmadığı ya da herhangi bir sebepten kendinizi güvende hissetmediğiniz pek çok serbest meslek için de geçerlidir.
Peki, stresle başa çıkmak için ne yapabilirsiniz?
Meditasyon, en yaygın girişimci alışkanlıklarından bir tanesidir. Girişimciler bunun için özellikle zaman ayırırlar.
Egzersiz yapmak stresle başa çıkmanın bir diğer yoludur. Her gün bir egzersiz rutini ile uygun miktarda kalori yakarsanız, o zaman sinirinizi başkalarından çıkarmaya çok daha az meyilli olursunuz. Her yeni günü ekstra bir minnetle karşılamaya çalışın.
7) Girişimcilik liderlik vasfına sahip olmayı gerektirir.
Girişimciliğin dezavantajlarına ilişkin yazılmış düzinelerce kitap vardır. Söz konusu kitaplarda geçen tüm tavsiyeleri tek bir başlık altında toplayabilmek mümkündür: Sizi her gün bir adım ileriye taşıyacak ve etrafınızdakilere açtığınız yolu takip etmeleri konusunda ilham verecek içsel bir dürtüye- yani liderlik vasfına-sahip değilseniz, girişimcilik hiç de size göre bir iş değildir.
Nihayetinde ertelemeye bel bağlayarak da yaşanmaz, öyle değil mi? Eninde sonunda kolları sıvayıp işe girişmeniz ve bitinceye kadar orada kalmanız gerekir. Chobani yoğurt şirketi kurucusu Hamdi Ulukaya da kitleleri peşinizden sürükleme yeteneğine sahip olmadığınızda girişiminizin başarısız olmasının kaçınılmaz olacağından bahseder: “Bazı günler gülümser ve yaptığınız şey ile tüm dünyayı sallayacağınızı düşünürsünüz. Ertesi gün, yalnızca tek bir boru kırılır ve maliyeti tahmininizden kat be kat yüksek olur. Soğukkanlılığınızı korur, liderlik yeteneklerinizi kullanırsanız bu süreci/krizi en iyi şekilde yönetir, nihai hedefinizden de sapmamış olursunuz. ”
8) Girişimcilik sabır ister.
İnsanlar internette gördüğü her şey üzerinde hak talep eder, hatta işi bir adım daha ileriye götürüp bunun çok doğru bir tavır olduğunu iddia edebilirler. Her yıl milyonlarca lira kazandığını iddia eden blog sahiplerine rastlamak an meselesidir. Ayda 400-500 bin TL kazanan affiliate(satış ortaklığı) pazarlamacılarına ne dersiniz? Gerçek olamayacak kadar güzel değil mi?
Yine de bu tablo sizi yanıltmamalıdır. Zira çoğu girişimci başlangıç aşamasında fahiş miktarlar kazanamaz. Bu rakamlara ulaşmak şöyle dursun, cüzi bir gelir elde etmek dahi imkansız olabilir, seneyi sıfır karla kapatabilirsiniz. Sabırlı olursanız, elde edeceğiniz gelir bir miktar artacaktır. Ancak değilseniz, zor günlerin sizi beklediğini söyleyebiliriz.
9)Yüksek vergi ödemelerini karşılayabilmeniz gerekir.
Girişimci olmaya karar verdiğinizde işe tek tabanca olarak başlama şansınız yüksektir. Bir işe başlamanın en ucuz ve en kolay yolu budur. Ancak, çoğu girişimci fikirleri ne denli karlıysa o denli yüksek bir vergi faturasıyla karşı karşıya kalır. Bu fahiş vergi ödemeleri ile baş edebilecek denli karlı bir girişime/iş fikrine sahip olmanız şarttır.
10)Finansman/Yatırımcı bulmak ciddi bir sorun teşkil edebilir.
Fikrinize bir şans vermeye istekli yatırımcılara ulaşmanız mümkündür, ama bu işin de bir garantisi yoktur. Risk almakta kararlı yatırım melekleri veya risk sermayesi kapitalistlerine rastlayabilirsiniz, ancak bulduklarınız bir elin beş parmağını geçmeyecektir. Kitlesel fonlama yöntemini de tercih edebilirsiniz.
Girişimcilerin çoğu kendi kendilerini finanse eder. Şu anda banka hesaplarınız boşsa yapılacak en iyi şey işe küçük adımlarla başlamaktır.
11) Girişimcilerin de hesap vermesi gereken yöneticileri/patronları vardır.
Girişimci olarak çalışmaya başlamanız sizi 9-5 iş yükünden veya sıkıcı ofis politikalarından bağımsız kılabilir, ancak bu bir yöneticiye hesap vermekten kurtulabileceğiniz anlamına gelmez. Yatırımcılarınız kaydettiğiniz ilerlemeden haberdar olmak isteyecek, sizden düzenli raporlar bekleyecektir-tıpkı patronlarınız gibi. Müşterileriniz mal ve hizmetlerinizin kalitesi hakkında sürekli bir geri bildirimde bulunacaktır. İade, operasyonel sorunlar veya tedarik zincirinizle ilgili problemleri de sorunsuz biçimde halletmeniz gerekir. Elbette ki geleneksel istihdamın size sunduğundan çok daha büyük bir özgürlüğe sahip olursunuz, ancak yine de hesap vermeniz gereken insanlar olduğunu unutmamalı, belirli prensipler dahilinde çalışmaya devam etmelisiniz. Sorumluluklarınızın farkında olun.
Son Söz
Girişimcilik sizi her gün bir hız trenine binmişçesine coşkulu bir hayata götürebilir. Bu, hayal gücünüzün sınırlandırılmadığı heyecan verici bir dünyadır. Öyle ki her fikir potansiyel bir başarı demektir ve girişimciliği benimsemeye karar vermiş çoğu insan karşılığında alacakları özgürlük vaadinin olası tüm finansal risklere değeceğini düşünür.
Siz de bu yolculuğa çıkmaya karar verirseniz, her zamankinden daha çok çalışacağınızı unutmayın. Kendinizi yataktan güçlükle kaldıracağınız günler olacak. Her daim ofiste bir şeylerle uğraştığınız için aileniz sizin için endişe edecek. Girişim sorumluluğuna bir de ailevi yükümlülükler eklenince iş-yaşam dengesini kurmanız iyiden iyiye zorlaşacak.Tüm bunlara ne kadar hazırsınız?
Girişimcilik tüm avantajları ve dezavantajlarıyla size istediğiniz hayatı yaşamanız için fırsat sunar. İstediğiniz kara ulaşmanız birkaç yılınızı alsa dahi sizi bekleyen son derece mutlu bir yaşam olabilir. Ya da işler hayal ettiğiniz şekilde gitmeyebilir. Kendi işinizi kurmayı düşünüyorsanız, her iki olasılığı da hesaba katmanız yerinde olacaktır.
Şimdi şöyle bir durup düşünün. Girişimci olmak için gereken niteliklere gerçekten sahip misiniz? Dahası girişimci olmaya cesaretiniz var mı?