Çekingen ve içine kapalı insanlar için iş hayatında çevre yapmanın, yeni arkadaşlıklar edinmenin en iyi yollarından biri çalışma masasının yerini değiştirmektir!
Stanford Üniversitesi işletme bölümü profesörlerinden Jeffrey Pfeffer bu konuda bir yöneticinin hikayesini şu şekilde anlatıyor:
“Yeni yönetici ofis yerleşimini dikkatle inceledikten sonra yöneticilerin odalarının bulunduğu katta bulunan ofisi tercih etmedi. Buna karşın tuvalet ve kafeteryaya yakın bir noktadaki ofisi kullanmayı tercih etti. Bunun nedeni, insan trafiğinin yoğun olduğu bu iki noktaya yakın olmaktı. Böylece ofiste gün içinde neler olup bittiğini daha yakından gözlemleme fırsatı bulmak idi temel amaç. Yeni yönetici, seçtiği oda nedeniyle şirket içindeki tüm projelerden daha kısa sürede bilgi sahibi olmaya başladı, çalışanlarla olan iletişimini geliştirdi, onları daha yakından tanımaya başladı. Sonuç olarak kendini çalışanlardan uzak bir ofiste soyutlamak yerine ofiste neler olup bittiğini daha yakından görebileceği bir konuma getirdi. Bu da yöneticinin ofis tercihi nedeniyle mümkün oldu.”
Yani bir iş yerinde masanızın veya odanızın nerede olduğu sandığınızdan çok daha önemlidir. Yeni bir işe başlayacağınız zaman ofiste hangi masayı seçebileceğiniz konusunda size alternatifler sunulur. Ofiste trafiğin yoğun olduğu, insanların birbiriyle en çok karşılaştığı noktalardaki bir masayı tercih edebilirsiniz. Tanışmak istediğiniz, bilgisinden ve deneyiminden yararlanmak istediğiniz kişilere yakın oturmak da yine çok iyi bir tercih olur. Birine ne kadar yakın olursanız etkileşim ve iletişim kurma ihtimaliniz de o kadar artar.
Steve Jobs, Pixar’ın başında olduğu dönemde bu ilkeyle hareket etti. Farklı departmanlardaki insanların birbiriyle daha çok etkileşim kurmasını istiyordu. Böylece yaratıcılığın artacağına inanıyordu.
Frans Johansson, “The Click Moment” adlı kitabında bunu şöyle anlatıyor:
Pixar’ın Oakland, Kaliforniya’daki ofisini ziyaret ettiğinizde, büyük bir orta avlu görürsünüz. Bu avlu insana huzur verir. Normalde üç farklı binada hizmet verecek şekilde tasarlanan mimari planı Steve Jobs hiç beğenmedi. Bunun yerine üç binanın da birbiriyle bağlantılı olmasını ve ortada da büyük bir avlu olmasını talep etti. Böylece binanın giriş kısmındaki büyük alanda insanlar birbirleriyle daha çok karşılacaktı.
Pixar’ın genel müdürü Ed Catmull şöyle diyor: “Steve Jobs insanların tanışmasını isterdi. Bu nedenle avluyu binanın merkezine konumlandırdı. Kafeteryaya, tuvalete, kırtasiyeye, bina içindeki mağazalara gitmek isteyen herkes bu avluyu kullanmak zorundaydı.”
Yani Steve Jobs, farklı geçmişi ve kültürü olan Pixar çalışanlarının kaynaşmalarını, birbirlerinden bir şeyler öğrenmelerine büyük önem veriyordu. Yani mühendisler ile tasarımcıların tanışmasını istiyordu.
Bilimsel Araştırmalar Bu Konuda Ne Diyor?
İki hikaye de güzeldi. Üstelik bilimsel araştırmalar bu konuda yakınlığın (biriyle yan yana oturmak) , arkadaşlık kurmak açısından önemli olduğunu vurguluyor.
Akademisyen Wayne Baker, “Achieving Success Through Social Capital” (Sosyal Sermaye ile Başarı Elde Etmek) adlı kitabında şöyle diyor:
“Arkadaşlıkların ortak ilgi alanı, ortak eğitim geçmişi gibi faktörlere bağlı olduğu doğru. Ancak kişilerin birbiriyle sürekli karşılaşması da en az bu faktörler kadar önemli bir arkadaşlık tesis etme yoludur. Bir site içinde yaptığımız araştırmada birbirine yakın oturan kişilerin, birbirinden ayrı oturan kişilere nazaran daha çok arkadaşlık kurduğunu tespit ettik. Aynı asansörü kullanan, aynı merdiveni, aynı giriş-çıkış kapısını kullanan kişilerin; diğer deyişle yüz yüze etkileşimi daha çok insanların arkadaşlık kurma oranı diğerlerine göre daha yüksek. Dolayısıyla yeni kişiler tanımak, arkadaş çevrenizi genişletmek bakımından oturulan yer oldukça önemli.”
Yani arkadaşlık kurma konusunda zorlanan, çekingen ve içine kapanık insanlar, iş yerinde çalışma masalarının yerini değiştirerek daha çok arkadaş edinebilir.
Yazımızın bu bölümünde ise herkesi ilgilendiren arkadaşlık kurma, çevre ve network yapma yollarını sizlere aktarmak istiyoruz.
1. Eski Arkadaşlarınıza Ulaşın
Çoğu kişi çevre yapmaktan hoşlanmaz ya da bunu başaramaz.
Halbuki çevre yapmanın en pratik yollarından biri, eski arkadaşlarınıza yönelmektir.
Uzun süredir görüşmediğiniz, mesajlaşıp telefonlaşmadığınız arkadaşlarınız aslında önemli bir gizli sosyal sermayedir.
2. Sosyal Tanıdıklarınızı Tespit Edin
Bazı kişiler vardır. Sürekli arkadaşlarını birbiriyle tanıştırır. Oldukça sosyal olan bu kişiler sayesinde pek çok arkadaşlık kurulur.
Harvard Business Review’de çıkan bir yazıda bu konuya dair şöyle deniyor:
“Çevresi geniş ve sosyal hayatı iyi tanıdıklarınızı tespit edin. Bu kişilerle nasıl tanıştığınızı hatırlamaya çalışın. Daha sonra bu kişilerin sizle tanıştırdığı diğer kişileri tespit edin. Bir liste hazırlayın. Bu sayede sizi farklı insanlarla tanıştıran önemli tanıdıklarınızı daha net görürsünüz.”
Çevresi geniş bu tanıdıklarınızla görüşme ayarlayın, mesaj atarak ya da arayarak halini hatrını sorun. Bu kişilerden biriyle buluşmanızda sizi mutlaka yeni bir kişiyle tanıştıracaktır.
3. Soru Sorun
Toplantıların samimi bir ortamda geçmesini istiyorsunuz ve bu toplantıların yeni arkadaşlıklara vesile olmasını diliyorsunuz.
“How to Be a Power Connector” adlı kitabın yazarı Judy Robinett, toplantılarda sorulması gereken 3 önemli soru olduğunu ifade ediyor:
Yardımcı olabileceğim bir konu var mı?: Bu soru karşınızdaki kişilere değer verdiğinizi ve onları önemsediğinizi gösterir. Sizi yardımsever ve düşünceli bir insan konumuna getirir.
Benim için ne tür fikirleriniz var?: İnsanların fikirlerini merak etmek, bu kişilerin size önemli bir fırsat sunmasını sağlayabilir. Nasıl siz insanlara yardım edebileceğiniz bir konu olup olmadığını soruyorsanız bu soruyu da kendiniz için sormanız faydalı olacaktır.
Başka kimle konuşmamı önerirsiniz?: Bir konu hakkında karşınızdaki kişinin çevresinden istifade edebilmek için bu soruyu da sormanız çok iyi olur.
4. İlişki Kurmaya Odaklanın
İş hayatında yeni insanlarla tanışırken “iş ve para” konularını bir kenara bırakın, “ilişki” kavramına odaklanın.
Araştırmalar, insanları sıcakkanlılıkları ve kabiliyetleri doğrultusunda değerlendirdiğimizi gösteriyor.
Yani sadece “menfaat” odaklı düşünmeyin. İnsanlarla samimi ilişkiler tesis etmeye çalışın. İnsanların yaptıklarına, işlerine, becerilerine, ilgi alanlarına yönelik merak duygusu çoğu zaman pozitif bir karşılık bulur.
Bir kişinin söylediklerini can kulağıyla dinlemek ve ek sorular sorarak konuyu daha ayrıntılı anlatmasını sağlamak şahane bir arkadaş edinme yoludur.
Mutlaka okuyun: İyi Bir Dinleyici Nasıl Olunur?
5. Mutlaka Ufak İyilikler Yapın
Biriyle arkadaş oldunuz.
Harika, peki şimdi ne yapmalısınız? Arkadaşlığı pekiştirmek için ne yapmak gerek?
Wharton Business School profesörlerinden Adam Grant, şöyle bir tavsiye veriyor:
“Beş dakikalık iyilik meselesini gerçekten çok doğru buluyorum. Bir kişi için 5 dakikadan daha kısa süren bir iyilik yapabilirseniz mutlaka yapın. Başkalarına yardım etmeyi zaman alıcı, yorucu olarak görmeye yatkınız. Fakat 5 dakika kuralını baz alarak arkadaşlıkları pekiştirmek ve hatta yeni arkadaşlıklar kazanmak gayet mümkündür.”
Mutlaka okuyun: Karşılıklılık İlkesi Nedir? Nasıl Kullanılır?
6. İyilik İsteyin
Bir kişiden iyilik istemek veya bir ricada bulunmak arkadaşlık ilişkisini güçlendirir.
Buna Benjamin Franklin Etkisi adı da veriliyor:
“Size bir iyilik yapan bir insan, başka bir iyilik yapmaya da hazırdır.
Kütüphanesinde nadir bulunan kitaplardan birinin olduğunu bildiğim politik rakibime kitabı ödünç almak için mektup yazdım. Bana kitabı birkaç günlüğüne ödünç vermesini rica ettim. Kitabı kısa sürede gönderdi. Kitabı kullandıktan sonra içine bir not bırakarak gönderdim. Sonraki bir dönemde Beyaz Saray’da karşılaştık. Bana daha önce hiç olmadığı kadar samimiyetle yaklaştı ve ölene dek iyi arkadaş olduk.”
Bu şu anlama geliyor: Bir insan size bir iyilik yaptığı zaman, sizi zihninde yeniden konumlandırır. Bu durum ise mevcut önyargı ve kanıların yeniden değerlendirilmesini sağlar, düşünce ve duygular daha berrak bir hal alır.