Kendi Kendine İşleyen ve Büyüyen Bir Şirket Yaratmak

Siz de “Bu şirkette işler bensiz dönmüyor” diyenlerden misiniz? Her şeyle birebir ilgilenmekten yoruldunuz mu? Yalnız değilsiniz. İşletmesini büyütme sürecinde kendini adeta tüketen ve artık dinlenmeye yani kendine ait bir zaman dilimine ihtiyaç duyan pek çok girişimci var. Bu bir hayal değil desek? Peki ama nasıl olacak dediğinizi duyar gibiyiz. Lafı uzatmadan söyleyelim;işletmenizi ayakta tutmanız için yapmanız gereken onca işten uzaklaşmak ve kendi kendini idare eden bir şirket yaratmak size yalnızca kendinize ayıracağınız son derece değerli olacak bir zaman yaratabilir.

Siz de işletmenizdeki her türlü işin siz ortamda olmasanız dahi sorunsuz bir biçimde yürütülmesini istiyorsanız bu yazımız tam size göre. Bu yazıda okuyacaklarınız iş hayatınızı ve işletmenizin geleceğini kökten değiştirecek adımlar atmanızda size yardımcı olacak:

“Girişimcilerin çoğu bir gün onlarsız da idare edebilecek bir işletme kurmayı hayal eder. Ben de kendi şirketimi kurduğum ve büyütmeye çalıştığım süreçte işlerini bırakıp tatillere giden ve macera peşinde koşan üstelik arkalarında kendileri etrafta yokken daha işlerin düzgün ilerleyeceği bir şirket bırakan işletme sahiplerine hep imrendim. Telefonum hiç susmazdı; işle ilgili sorunlarla, ekip üyelerinden gelen sorularla, müşterilerim ya da satıcılarımdan gelen aramalarla boğuşur dururdum. İşletme içindeki CEO, başkan, kurucu ve “Korkusuz Lider”lik rollerim her departmandan gelecek en sıradan ve sıkıcı görevleri dahi üstlenmemi gerektiriyordu. İş yerinde her daim başvurulan kişi olmayı seviyordum, ama bu durum aynı zamanda hayallerimi yaşamamı, liderlik alanında kendimi geliştirmemi ve nihayetinde şirketimi büyütmemi engelliyordu.

Bu rüyayı nasıl gerçeğe dönüştürebileceğimi yani şirketimin günlük operasyonlarından elimi eteğimi nasıl çekebileceğimi öğrenmem tam on yıl süren bir deneme-yanılma sürecinden sonra oldu. Bu yılın başlarında, 2005 yılında kurduğum ilk şirketimdeki günlük süreçlerin gözetimi görevimi bırakma kararı aldım. İşletmemin büyümesi heyecan verici olsa da bir anda şirketin her şeyi oluvermiştim: En samimi ve en güçlü adam, problem çözücü, pazarlama dehası, finans yöneticisinin asistanı…Hepsi ama hepsi bendim. Ve nihayetinde bizi çok daha hızlı büyümekten alıkoyan bir dar boğazın içine düşüvermiştik.

Bugün ise yeni şirketimin büyümesinde ve günlük operasyonlarında aktif olarak yerimi almış durumdayım. Hatta şimdi oturmuş sizlere işletmenizin siz yokken dahi kusursuz bir biçimde işlemesini sağlayacak birkaç tavsiyede bulunuyorum. Umarım siz de benim kendi hayatımda yarattığım bu değişikliği kendi hayatınıza uyarlamayı başarırsınız.

 

1. Tereddüt etmeyi ve sorulara cevap vermeyi bırakın.

İnsanları belirli bir sebepten dolayı işe aldınız, o halde bırakın da işlerini yapsınlar. Çalışanlarınız arasında görev dağılımı yapıp rollerinin sorumluluğunu üstlenmelerini sağladığınızda üstelik bu rollerin gereğini yapmalarına hiç tereddütsüz izin verdiğinizde motivasyonu yüksek ve görevini layıkıyla yerine getiren bir ekibiniz de olmuş demektir. Sürekli tetikte olur ve onları izlerseniz, motivasyonları düşer ve kendi başlarına bir şeyler bulmak yerine her sorunda sizin kapınızı çalarlar. Artık bu türden sorulara “Kararınıza güveniyorum, bu yüzden seni işe aldım.” diyerek cevap vermeyi denemelisiniz.

Mutlaka okuyun: Şirkette Güven Ortamı Yaratmak İçin 10 Tavsiye

 

2. Ufak bir tatile çıkın.

Şirketin siz başında olmadığınızda nasıl çalıştığını görmek için bundan daha iyi bir yol yoktur. 1 ila 4 hafta arası sürecek ve tamamıyla ulaşılmaz olacağınız bir tatil planlayın. Geri döndüğünüzde hangi konuların sorun yarattığını ve yokluğunuzda cevapsız kalan konuların neler olduğunu detaylı bir biçimde değerlendirin. Unutmayın, ekibinizi nasıl güçlendirebileceğinizi gösterecek olan yokluğunuzda yaşanacak olan bu dar boğazlardır.

Mutlaka okuyun: İşe Ara Verip Tatile Çıkmanız Gerektiğinin 12 Belirtisi

 

3. Büyükbaba olun.

İşletmenize yeni katılan ekip üyeleri tıpkı “çocuklar” gibidir – ne bilmediklerini dahi bilmezler. Onlara kaba tabirle çömez oldukları bu ilk birkaç yıl boyunca konumlarının temel gerekliliklerini öğretirsiniz. Sonrasında ise işletme bünyesine yeni liderler ya da ekip üyelerini katmaya hazır, güvenilir birer “yetişkin” olacakları gerçeğini kabullenip onlara fırsat tanımanız gerekiyor. Çünkü siz artık bir “büyükbaba” oldunuz. Unutmayın, büyükbabalar kendi kararlarını verebilecek kadar yaş almış olurlar ve hatalardan ötürü yaşanacak tüm aksiliklere göğüs gerebilirler.

 

4. Görev dağılımı yapın.

Şirketin CEO’su ve lideri olmama rağmen iş tanımımın sahip olduğum konum ve isimle uyuşmadığını fark ettim, bu yüzden de kendi görevlerimi yok sayıp geçen yılki faaliyetlerimi listelemeye koyuldum. Bu noktadan başlayarak her şeyi kategorize ettim ve görev dağılımı yaptım. Emrim altında çalışan liderlerin görevlerinden her birinin en az yüzde 10 hatta 15’lik kısmını benim yaptığımı fark ettim. Bunu değiştirmek mevcut ekibim için daha fazla sorumluluk yaratmam anlamına gelmiyordu elbette – aksine onlara sorumluluklarını ve rollerini tam olarak yerine getirme fırsatı vermiş oldum.

Mutlaka okuyun: Başarılı Bir Görev Dağılımı Nasıl Yapılır?

 

5. Başarıya olduğu kadar başarısızlıklara da kucak açın.

Ekip liderlerim işleri bağımsız olarak yürüttükleri esnada benim daha öncesinde akıl edemediğim şeyleri de yapabildiklerini gözlemledim. Öyle ki bazen çok daha etkili sonuçlar üretecek ciddi anlamda yaratıcı yöntemler buluyorlardı. Bu keşiften sonra yalnızca bir aksilik yaşandığını fark ettiğim anlarda yardımcı olmak adına olaya dahil olmayı tercih ettim. Çünkü başarısızlıkları ekibime koçluk ve liderlik etmeme yarayacak birer fırsat olarak görüp benimsemeyi öğrendim.

 

6. Sizi şirkete bağlayabilecek her şeyden kurtulun.

İlk şirketimden ayrıldığımda şirket aracımı bir satış ekibi üyesine verdim, tüm şirket dosyalarını teslim ettim, kartvizitlerimi attım ve telefon bağlantımı iptal ettim. Benim durumumda şirketim hayatımın üçte birini oluşturuyordu, yani kimliğimin büyük bir parçasıydı. Durum buyken yapmaya çalıştığım şey atılması bir hayli zor bir adımdı ancak bu adımın önemine yürekten inandım.

 

7. Zincirlerinizi kırın ve ilan edin.

Şirketten çıkışımı her şeyiyle organize edince vakit kaybetmeden bu haberi herkese duyurdum. Sosyal medya üzerinden şirketimden “ayrılacağımı” duyuran bir gönderi paylaştım, hatta bu gönderi bazı ilginç aramalara ve mesajlara da vesile oldu. Ayrıca şirket içinde gerçekleşmesi gereken terfileri, yeni rolleri ve anlaşmaları da duyurdum. Bu durum insanlar için üzerinde konuşulmaya hazır birçok konu yaratmış oldu, hatta şirket dışında dahi insanlar 2.şirketim hakkında da pek çok şey söyler oldu.

 

8. “Panik Bölge” sinden uzaklaşın.

Hükmetmeyi seven kişiliğim yüzünden sık sık kendimi yoğun bir koşuşturma arasında sıkışıp kalmış bir halde buluyorum ve maalesef ki bu tarz kötü alışkanlıklar bir geldi mi bir daha gitmek bilmiyor. Ancak siz kendinizi bu duruma getirecek durumlardan uzak durduğunuzda size tutunmayı bırakıyorlar. Bu noktada işinize ne denli bağlı olduğunuzun ve iş hayatının sizden neleri alıp götürmüş olduğunun farkına varmanız son derece önemli.

Benim durumum aynen böyleydi. İş hayatı beni son derece yormuştu. Üstelik şartlar böyleyken işten uzaklaşmam hiç de kolay olmadı. Hala da değil, ama ben bir yandan kim olduğunuzu, neyi beklediğinizi ve yıllar içinde neler yaptığınızı düşünüp kendinizi takdir ederken bir yandan da siz olmadan çalışan bir makine yaratabilmenin temelinde tam da bu panik bölgesinden uzaklaşma mücadelesinin yattığına inanıyorum.”

 

İlginizi çekebilir

İşinizi Otomatikleştirmenin ve Verimi Artırmanın 12 Yolu
Siz Olmadan da Tıkır Tıkır İşleyen Bir Şirket Yaratmak
Avatar

Yazar : Deniz

Bir yanıt yazın

Avatar

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir