Mentorluk Nedir? İyi Bir Mentor Nasıl Olunur?

Hepimizin insanlarla paylaşabileceği birbirinden değerli deneyimleri ya da hayat dersleri vardır.

Ve çok azımız uzmanlığımızı başkaları ile profesyonel biçimde paylaşacak beceriye sahip oluruz. Ancak mentorluk da, öğrenilebilir ve geliştirilebilir bir beceridir.

Şimdi şöyle bir durup düşünün.

Şimdiye kadar karşılaştığınız en mükemmel mentor kimdi?

Bu kişi mutlaka iş yerinizden biri olmak zorunda değildir. Müdürünüz, iş arkadaşınız, ebeveynleriniz, arkadaşınız, koçunuz veya üniversite hocalarınızdan herhangi biri de akıl hocanız olabilir. Hayatınızın belirli bir noktasında size destek olmayı başarabilmiş hemen herkes bu unvanı alabilir.

Şimdi bir de onları sizin için farklı kılan şeyleri düşünün. Size örnek oluşları mı? Yoksa iletişim tarzınızı, çalışma şeklinizi ya da hedeflerinizi gerçekten anladıklarını mı hissetmiştiniz? Sizi her daim en doğru kaynaklara yönlendiriyor veya ihtiyacınız olduğunda en isabetli tavsiyeleri mi veriyorlardı?

Her biriniz hayatınızın belirli bir noktasında (şanslıysanız, birçok kez) birilerinin akıl hocalığını yaparken bulmuşsunuzdur kendinizi. Bu, hem heyecan verici hem de kafa karıştırıcı bir deneyimdir.

Peki, birinin akıl hocası ya da mentoru olmak tam olarak ne anlama geliyor?

Başkaları üzerinde olumlu bir etki yaratabilmenin yolu nedir?

Mentorluk rolünüz ile öne çıkmak için neler yapmalısınız?

Gelin öncelikle mentorluğun tanımından,öneminden ve çeşitlerinden bahsedelim. Ardından sizi mükemmel bir mentore dönüştürecek 20 yönteme değineceğiz.

 

Mentorluk Nedir? 

Mentorluk,tavsiyelerine güvenilen bir insan olabilmeyi ifade eder. Mentor olmak, ihtiyaç anında bir başkasına destek vermek/tavsiyede bulunmak için hazır bulunmayı, bu desteği olabilecek en makul şekilde sunmayı ve her daim tavsiyede bulunulan kişinin çıkarlarını gözetmeyi gerektirir.

 

Mentorluk Neden Önemlidir?

Herkes hayatının belirlli bir noktasında şu sözü duymuştur: “Bana balık verme, balık tutmayı öğret”. Bu söz, öğrenme sürecinin kilit noktasında sözlerinizin değil, eylemlerinizin olduğunu anlatır. Örneğin, sinirlenmiş birinden bahsederken yalnızca “Kızgındı” gibi bir cümle kurmanız “Çığlığı bastığı gibi duvarları yumrukladı” vb. bir cümleye göre çok daha zayıf bir çağrışım yaratır. Çünkü ilk cümlede “anlatmış”, ikinci cümlede ise “göstermiş” olursunuz.

İnsanlara herhangi bir şeyi gösterdiğiniz vakit, onu benimsemeleri çok daha kolay olacaktır. Kitap okuma sürecinde buna “güvensizliği askıya alma” denir. Tam da bu sayede hobitler veya ejderhalarla ilgili fantastik romanları bir solukta okuruz, üstelik aklımızdan tek bir kez bile tüm bunların “imkansız” olduğu düşüncesini geçirmeden! İyi bir yazar hikayelerini anlatmaz, gösterir. Bu da okuyucunun inançsızlığını-en azından hikayenin tadını çıkarmasına yetecek bir süre boyunca-ertelemesine yol açar.

İş dünyasından bir örnekle anlattıklarımızı bir nebze daha somutlaştıralım. Apple ürünlerinin yaratıcısı Steve Jobs’ı düşünün. Jobs, ürün lansmanlarında yalnızca yarattığı ürünün teknik özelliklerine odaklanmaz. iPod’u ele alalım. Bu, teknoloji harikası bir ürün değildir, yalnızca 5 GB depolama alanına sahip taşınabilir bir müzik çalardır. Zaten başarısını da üstün teknik özelliklerine değil, Jobs’ın bu ürün sayesinde insanların cebinde 1.000 şarkı ile gezebileceğini göstermiş olmasına borçludur.(Anlatmasına değil, göstermesine!)

Tüm bunların mentorluk ile ne ilgisi olduğunu düşünüyor olabilirsiniz. Ancak, anlatmaktan ziyade göstermenin işlevselliği romanlar kadar mentorluk için de geçerlidir. Çünkü mentor “gösteren” kişidir. Bundan olacak ki mentorluğun temelini “güçlü bir kişiler arası iletişim becerisi” oluşturur. Bu güçlü iletişim sayesinde uzmanlığınıza ve yönlendirmelerinize ihtiyaç duyan kişilere ulaşır, onları başarılı kılarsınız. Zaten mentorluğun temel amacı budur; mentorler ise başarı yolunda sunacakları isabetli tavsiyeler nedeniyle bu denli önem arz ederler.

Net ve sağlıklı bir iletişim kuramadığınızda karşınızdaki kişi söylemlerinizi kişiliklerine yönelik bir saldırı olarak algılar ve yaratıcılıklarını tümden bastırırlar.

İyi bir mentor bu gerçeğin farkındadır ve insanlara yapacakları konusunda emirler yağdırmak yerine onları yönlendirmeyi tercih eder.  Arabayı sürmeye yeltenmeyip yalnızca yolu tarif ederler.

Mentorluğun tüm cazibesi danışanlara sunulan bu bağımsızlık hissinde yatar. Güçlü iletişimin beraberinde getireceği bu bağımsızlık hissi mentorluğun bel kemiğini oluşturur.

 

Mentor ve Menti İlişkisi Nasıl Olmalıdır?

Mentor, fikirlerine başvurulan kişiyi yani akıl hocalarını, menti ise danışan kişiyi ifade eder. Mentor- menti ilişkisi yıllar boyu sürebileceği gibi bir kahve içimlik de olabilir. Birilerine uzun vadeli bir danışmanlık hizmeti sunduğunuzda söz konusu kişinin kişiliğini, öğrenme stilini ve hedeflerini gerçek anlamda öğrenirsiniz; bu da zamanla çok daha içi dolu ve isabetli tavsiyelerde bulunmanızı sağlar.

Ancak, mentorluğun her daim uzun vadeli olması gerekmez. Kısa vadeli bir mentorluk ilişkisi kurmak da mümkündür. Bir kişinin kariyer geçiş sürecine veya iş arkadaşı/yöneticisi ile ilgili yaşadığı herhangi bir sorunun çözümüne ilişkin tek seferlik ilişkiler de kurulabilir.

 

Mentorluk Türleri Nelerdir?

Mentorluğun üç ayrı çeşidi vardır.

 

1)Akran Mentorları

Bu mentorluk hizmetinden çok bir nevi stajyerliktir.

Yeni bir işe mi başladınız? Ya da kariyer hayatınızın henüz başında mısınız?

Yeni işinize çok daha hızlı bir şekilde adapte olmak veya öğrenme eğrinizi hızla yukarı çevirebilmek adına aynı şirkette çalıştığınız bir akran mentorden faydalanabilirsiniz.

Akran mentorluğu, belirli becerilerin kazanılmasına yardımcı olmaya, hedefleri gerçekleştirmeye yönelik çalışmalar yapmaya veya sağlıklı bir işleyişin garantisini oluşturan temel şirket uygulamalarına odaklanır.

 

2)Kariyer Danışmanları

Mentorluk denildiğinde çoğu insanın aklına kariyer danışmanlığı gelir. Kariyer danışmanları, aynı şirkette ya da aynı sektörde çalıştıkları mentilerine kıyasla çok daha kıdemli çalışanlardır. Kariyer danışmanlığında amaç, bir kariyer danışmanı veya savunucusu olarak hizmet etmek ve danışan davranışlarının belirlenen uzun vadeli kariyer hedeflerine veya şirket misyonuna ne denli uyumlu olduğunu tespit edip bu uyumu olabildiğince güçlendirmeye yardımcı olmaktır.

Bazı şirketler, kariyer geliştirme stratejilerine entegre ettikleri bir kariyer rehberlik programına sahiptir. Bu, bürokratik ya da mecburi bir sistem değildir, daha çok mevcut çalışanların yeni çalışanlara rehberlik etmek konusunda istekli olacakları gönüllük esasına dayanır. Zaten yöntemin işlevselliği için gönüllülük şarttır. Bu tip mentorluk, ancak şirket kültürünün bir parçası olduğu vakit anlamlı olacaktır.

 

3)Yaşam Koçları

Yaşam koçu genellikle mentinin çevresi dışından bir kişidir. Bu kişinin görevi kariyerinin en zorlu sürecine girmiş veya iş değiştirmeyi düşünen danışanlara objektif bir bakış açısı sunmaktır. Yaşam koçluğu akran veya kariyer danışmanlığı ile karıştırılmamalıdır.Yaşam koçlarının yalnızca belirli bir konuya ilişkin uzmanlıklarını sunmak üzere orada oldukları unutulmamalıdır.

Yeterince şanslıysanız, bu alanların her birine yönelik mentorluk hizmeti sunabilirsiniz. Aynı anda birden çok danışanla dahi çalışabilirsiniz. Ne tür bir mentorluk hizmeti sunarsanız sunun, her biri için geçerli olacak bir dizi kural mevcuttur. Bu kurallara uyarsanız, mükemmel bir mentor olabilirsiniz.

 

20 Adımda Mükemmel Bir Mentor Olun!

1) Her bir deneyimin benzersiz olduğunu aklınızdan çıkarmayın.

Mentor- menti ilişkinizi kategorize etseniz dahi her bir mentorluk deneyiminin benzersiz olduğunu aklınızdan çıkarmamanız gerekir. Bu işte yeniyseniz, kendi tarzınızı yaratmak ve mentorluğa ne denli hazır olduğunuzu görmek adına belirli bir zaman ayırmanız, ne tür taahhütlerde bulunabileceğiniz ya da neler yapmak istediğiniz üzerine etraflıca düşünmeniz önemlidir.

Bu süreçte şu soruların cevabını bulmalısınız:

  • Ne tür bir liderlik anlayışına sahipsiniz veya sahip olmayı hayal ediyorsunuz?
  • Tarzınız veya beklentilerinize ilişkin eylem ve yaklaşımlarınız neler olacak?
  • Mentinizin başarılı olduğunu nasıl anlayacaksınız?
  • Başarının onu nasıl birine dönüştüreceğini ne şekilde ifade edeceksiniz?
  • Mentinizin mentorluğunuz boyunca ne gibi evrelerden geçeceğini umuyorsunuz?
  • Mentinizin süreç boyunca kazanacağı deneyimleri nasıl kategorize edersiniz?
  • Bire bir görüşmeleri ne amaçla kullanacaksınız?
  • Birebir görüşmeler esnasında beklentilerinizi nasıl dile getireceksiniz?-bu sayede mentinizle aynı zihniyete sahip olup olmadığınızı anlayabilirsiniz.

 

2)Beklentileri sürecin en başında belirleyin.

Bir önceki adımda listelediğimiz soruların cevabını etraflıca düşündüyseniz, artık mentinizle kafa kafaya verip beklentilerinizi belirlemeniz ve bunları gerçekleştirmek adına yapacaklarınızı listelemeniz gerekiyor. Bu, özellikle de iki tarafın birbirini yeterince tanımadığı durumlarda kurtarıcınız olabilecek bir yöntemdir.

Yeni mezun bir danışandan şirketinizde çalışmanın nasıl bir deneyim olduğunu sorguladığı bir e-posta aldığınızı varsayalım. Bu soruyu şirketiniz için çalışmak istediği için mi yoksa sırf merakından-sektörünüze ait bir şirketin neye benzediğini öğrenmek adına- mı sorduğunu nasıl anlayacaksınız? Mentorluk talebinin ne amaçla yapıldığını anlamanız tartışmayı her iki taraf açısından da yararlı olacak şekilde yönlendirmenizi sağlayacaktır. Şirketiniz eleman alımı yapmıyorsa veya söz konusu kişiye iş bulma yardımında bulunma konusunda tereddütleriniz varsa bu durumu iş işten geçmeden ifade etmelisiniz.

 

3) Danışanınıza gerçek bir ilgi gösterin.

Mentor /Menti ilişkisi bir hayli kişiseldir.  Bir kişiyi gerçekten tanımıyorsanız, kendisine vereceğiniz tavsiyeler vasat birer klişe olmanın ötesine geçemez. İyi bir mentorluk derinlemesine olmasa bile kişisel düzeyde bir tanışıklık gerektirir- hatta mentorluk söz konusu olduğunda mentor ile menti arasında temel düzeyde bir ilişki geliştirebilmek şarttır.

Tanışıklık dediğimizde aklınıza mentinizin çalışma tarzının ne olduğu, hayalindeki iş, mevcut işine yönelik hedefleri, vb. soruların geldiğine eminiz. Peki, ya onları oldukları kişi haline getiren şeyleri öğrenmeye ne dersiniz? Mentorluğunuzu talep eden bu kişileri derinlemesine tanımanız, güçlü bir ilişki kurmanıza yardımcı olacaktır. Üstelik bu sayede karşınızdaki kişinin karakteri, beğenileri,etkileşim biçimleri vb. kişisel özelliklerine de hakim olabilir, onları çok daha iyi anlayabilirsiniz.

Peki, bunu nasıl sağlarsınız?

Örneğin, danışanınız size harika bir hafta sonu geçirdiğinden bahsediyorsa bu sözleri kulak ardı edip bir an evvel asıl konuya-o haftanın programına- dönmeyi düşünmemelisiniz. Onlara ne yaptıkları, kiminle beraber oldukları veya bu insanlarla nasıl bir ilişki içinde olduklarına dair sorular sorun.

Unutmayın, birini tanımanın en iyi yolu, aktif bir dinleyici olmaktır.  Yani bir sonraki cümlenizin ne olacağını düşünmek yerine karşınızdaki kişiyi can kulağı ile dinlemeli, hatta bunun için bilinçli bir çaba göstermelisiniz. Bu aşamada bir an evvel mentinize yararlı olacak bir şeyler söyleme telaşına kapılabilirsiniz, ancak onlar için yapabileceğiniz en iyi şey söylediklerini dikkatle dinlemek, derinlemesine bir kavrayış için sorular sormak ve onların iç sesinin dışa vurumu olmaya odaklanmaktır.

Bu da bizi bir sonraki adımımıza götürüyor.

 

4)Dinleyin.

Dinlemek herkesin harcı değildir. Ancak, bu üzerinde durduğunuz vakit geliştirebileceğiniz bir beceridir.

Birini düzgün bir şekilde dinlemek -özellikle de dinlemenin sonunda eyleme geçirilebilir önerilerde bulunmak istediğinizde- sağlam bir konsantrasyon gerektirir. Arkanıza yaslanıp kulaklarınızı açmanız karşınızdaki kişiyi dinliyor olduğunuz anlamına gelmez. Hem kelimelere hem de bu kelimelerin söyleniş tarzına eşit derecede dikkat etmeniz gerekir.

İyi bir dinleyici olmak istiyorsanız, not almalı, sorular sormalısınız. Not almanız söylenenleri hatırlamanızı sağlarken, soru sormanız ise söylenenleri gerçekten anlamanıza yardımcı olacaktır.

Neden size başvurduğunu anlayamadığınız birine tavsiye veremez, dolayısıyla da yardımcı olamazsınız. Danışanlarınıza titizlikle ilgilenmelisiniz.

Mutlaka okuyun: İyi Bir Dinleyici Nasıl Olunur?

 

5)Tavsiyede bulunmadan önce beklemeyi bilin.

Mentorluk sürecinde danışanlarınıza bir an evvel yararlı tavsiyelerde bulunma konusunda aceleci davranmanız, hatta üzerinizde bunun baskısını dahi hissetmeniz muhtemeldir. Ancak, her geri bildirimin yararlı olacağının garantisi yoktur. Üstelik zamansız, yararsız – veya istenmeyen – geri bildirimlerde bulunmak mentor-menti ilişkisini zedeleyebilir. İyi bir mentor, tavsiye için en doğru zamanı belirleyebilir.

Uzmanlar bu durumu “duraklat tuşuna basmak” olarak adlandırır ve bir mentor, konuşma sırasında ne zaman ‘duraklat’ tuşuna basacağını iyi bilmelidir.

Bazı konuşmalara hazırlıksız yakalanılabilir. Neticede mentorler de insandır, öyle değil mi? Örneğin, mentiniz insan kaynaklarına ilişkin bir sorunu veya çalışanlarından biri ile yaşadığı ciddi bir problemi dile getirmiştir.Ancak, bu konuda kendisine verecek tavsiyeniz yoktur. Veya birileri o gün sizi gerçekten kızdıracak veya üzecek bir şeyler söylemiş, bu da motivasyonunuzu yerle bir etmiştir. Herhangi bir soruna ilişkin tavsiyede bulunma konusunda doğru bilgi, deneyim, kafa yapısı veya duygu durumuna sahip olmadığınızı hissettiğiniz an şöyle bir durup beklemeyi tercih etmelisiniz. Bu size daha fazla bilgi edinmek ve kaynaklarınıza başvurmak için gereken zamanı kazandıracak, dolayısıyla çok daha işlevsel, net ve değerli bir yanıtla geri dönme şansı sunacaktır.

Söylediklerimizi bir nebze daha somutlaştıralım. Danışanınıza şöyle bir cümle sarf etmenizden bahsediyoruz: “Bu durumu benimle paylaştığın için teşekkürler. Bu konuda bana biraz zaman vermeni rica edeceğim. Devam etmeden önce konuyu etraflıca düşünmem gerekiyor. Sana mümkün olacak en iyi çözümü sunmak benim için son derece önemli. Neden bu konu hakkında konuşmayı biraz ertelemiyoruz?(Bu konuyu yarın/gelecek hafta/bir sonraki buluşmamızda konuşmaya ne dersin?)Zamanı kesinleştirdiğimde sana bildiririm.”

 

6) Duygusal zekanızı geliştirin.

Duygusal zeka, mükemmel bir mentor olmanın kilit noktalarından birini oluşturur. Birine mentorluk yapmayı kabul ettiğiniz an kendinizi onun benzersiz kişiliği istekleri ve ihtiyaçlarının ne olduğunu anlamaya çalışırken bulur, bunları şekillendiren deneyimlerin neler olduğunu öğrenmeye ve farklı durumlarla nasıl başa çıktıklarını anlamaya odaklanırsınız.

En iyi mentorlar, doğru soruları sorabilen, beden dilini iyi okuyabilen, açık fikirli olan, kendi duygularını kontrol edebilen kişiler arasından çıkar.

Mutlaka okuyun: Duygusal Zekayı Geliştirmenin Yolları

 

7) Varsayımlarda bulunmaktan kaçının.

Basmakalıp düşüncelere takılıp da olayları başkalarının gözünden görememek sık rastlanır bir kusurdur. Ancak iyi mentorler, varsayımları yok etmenin onların sorumluluğunda olduğunu bilir ve bunu sorular sorup olayı tüm yönleri ile mercek altına almak suretiyle gerçekleştirirler.

Bu, özellikle henüz kariyerinin başında olan birine rehberlik ettiğiniz, danışanınız ile birbirinizi yeni yeni tanıdığınız dolayısıyla da danışanın kendisini ne denli şeffaf bir tavırla ifade edeceğini kestiremediği durumlar için geçerlidir.

Örneğin, yöneticilerine ulaşmakta sorun yaşayan bir kişiye mentorluk yaptığınızı düşünelim. Ona bir zamanlar sizin de yöneticinizle iletişim sorunları yaşadığınıza dair hikayeler anlatmak yerine, problemlerine ilişkin ayrıntıların ortaya döküleceği sorular sormaya odaklanmalısınız. Mentinize yöneticileriyle ilişkileri hakkında detaylı sorular sorun. Yaptığınız bu kısa konuşmanın neticesinde çalışma tarzlarına ilişkin derin bir kavrayışa erişeceğiniz yanılgısına da düşmeyin. Zira yöneticileri ile sizinle kurduklarından çok daha farklı şekilde iletişim kuracaklarından birkaç cümle ile böylesi derin bir varsayımda bulunmak mantıksız olacaktır.

Soruna ilişkin net ve dürüst verilere sahip olduğunuzda ise danışanınız adına karar vermek yerine onlara karar vermelerinde yardımcı olacak geri bildirimlerde bulunmalısınız.

 

8) Hatalarınızı paylaşmaktan çekinmeyin.

Kendi hatalarınızı ve başarısızlıklarınızı paylaşmaya açık olmanız, bir mentor olarak mentinize verebileceğiniz en değerli şey olacaktır. Böylesi bir yaklaşım, problem çözme amacınıza hizmet edeceği gibi mentinizle aranızda güvene dayalı bir ilişki kurmanız, onları kendi hatalarını paylaşma konusunda yüreklendirmeniz ve ilişkinizi her yönüyle güçlendirmenizi de sağlayacaktır.

İnsanlar, özellikle de gençler, hatalı olmaktan ya da herhangi bir konuda mücadele ettiklerini itiraf etmekten kaçınırlar. Bu onları huzursuz eder. Bu nedenle, başarısızlıklarınıza veya mücadelelerinize ilişkin gerçekleri tüm çıplaklığıyla ortaya koyarsanız, onları da aynı yolu izleyip sizinle her şeyi paylaşmaları konusunda yüreklendirmiş olursunuz.

Kariyerinizin tam da mentinizin içinde bulunduğu döneminde karşılaştığınız sorunlar veya sizi hataya sürüklediğini düşündüğünüz tavır, davranış ya da kararlarınız üzerine de düşünmelisiniz. Başka birinin benzer bir zorlukla nasıl başa çıktığını duymak söz konusu sorunla ilk kez karşılaşacak biri için faydalı olacaktır. Sorunları birebir aynı yöntemle çözmeyecek olsanız dahi birden çok bakış açısı duymanın mentiniz üzerinde olumlu bir etkiye sahip olacağı kesindir.

 

9) Başarılarını kutlayın.

İnsanlar genellikle zor durumlarla karşı karşıya kaldıkları vakit mentorluk hizmetine başvurduklarından bu süreçte her daim olumsuz şeylerden konuşulur.  Ancak, mentorluğunuza başvuran kişilerin başarılarını fark edip onları kutlamak adına zaman ayırırsanız, konuşmalarınızın olumsuz doğasını bir nebze de olsa dağıtmış olursunuz. Üstelik bu sayede mentinizin size duyduğu güvenini arttırır, olumlu/istenen davranışları güçlendirir, danışanınızı çok daha hedef odaklı ve yüksek motivasyonlu bir hale getirebilirsiniz. Mentiniz kimi zaman yalnızca sizin onayınızı almaya ihtiyaç duyuyor olabilir. Psikolojik tanınırlık ve onaylanma ihtiyacını karşılamanın en garanti yolu ise karşınızdaki kişinin başarılarını kabul etmektir.

Mentinizin başarısını nasıl kutlayacağınız ise tamamen size bağlıdır. Örneğin, yeni bir çalışana yardımcı olan bir akran mentoru iseniz, iş arkadaşınızın başarısını ekip üyeleriniz veya yöneticinizle paylaşarak kutlayabilirsiniz.

 

10) İstenilenden fazlasını sunun.

Her şeyde olduğu gibi mentorlukta da ne ekerseniz, onu biçersiniz. Sahip olduğunuz mentorları düşünün, her biri zamanlarını ve bilgeliklerini özverili bir şekilde sunmadılar mı size? Bu durumun kariyeriniz üzerindeki etkileri nasıl oldu peki? Olumlu muydu? Peki, sizler kendi danışanlarınıza niçin aynı kalitede bir hizmet sunmayasınız?

Mentorluk, istenilenden fazlasını vermeyi gerektirir. Mentilerin sunacak pek az şeyi vardır, zira genç ve deneyimsizdirler. Zaten kendinizi birinin omuzlarındaki ağır bir yük gibi hissettiğinizde yardım talebinde bulunmak da güç gelecektir. Başkalarına yardımcı olmaktan mutluluk duyuyorsanız, karşı tarafın bu tarz endişelerini bertaraf etmeye uğraşmalı, elinizden gelenin en iyisini yapmaya odaklanmalısınız.

 

11) Mentinizin geliştirmek istediği becerilere ilişkin kurs veya projeler arayın.

Bir mentor olarak mentinizin öğrenmeyi umduğu becerileri geliştirmeleri adına katılabilecekleri seçenekleri de araştırmalısınız. Bu noktada danışanınızın çalıştığı veya çalışmayı arzuladığı sektöre ilişkin ne denli bilgi sahibi olduğunuzun da önemi yoktur. Bu şartlar altında dahi onlara istedikleri kaynakları sunabilirsiniz.

Sunacağınız kaynak, mentinizi hayal ettikleri işte/sektörde çalışmakta olan bir uzmanla bir araya getirmek olabileceği gibi, onları kaydolmak isteyebilecekleri bir konferans veya kurs konusunda haberdar etmek de olabilir.  Mentilerinizin kendilerine geliştirmek istediği alanları not etmeli ve onları bu alanlara yönlendirebileceğiniz fırsatları kollamalısınız.

Danışanınızla aynı şirkette çalışıyorsanız ve iş deneyimine az da olsa hakimseniz, onlara kariyer basamaklarını emin adımlarla tırmanmalarını sağlayacak güçlü temeli oluşturacakları yeni projeler sunmayı deneyebilirsiniz.

İlk etapta sağlam içeriklerle işe başlayın. Bu, araştırma yapmalarını gerektirecek türden bir şey olabilir. Ardından, danışanlarınıza haftalık e-posta bülteni hazırlama veya blog yazısı yazma gibi ufak çaplı sorumluluklar verin. Bu, danışanınızın herhangi bir şeyi yönetme konusundaki becerilerini geliştirmesine yardımcı olacaktır.  Bu sayede bir hedefe kendi başına nasıl ulaşabileceğini de öğrenmiş olur. Sonrasında yapacaklarınızı işte tam da bu temel üzerine inşa etmelisiniz.

 

12) Uzun vadeli çözümler sunun.

Danışanlarınıza sonsuza dek mentorları olacakmışsınız gibi davranın. Böylesi bir zihniyet, onlara uzun vadeli bir rehberlik hizmeti sunmanızı kolaylaştıracak, bu da sizin rehberliğinizde etkisini uzun süreler boyunca hissedebilecekleri isabetli kararlar almalarına yardımcı olacaktır.

Bu, özellikle de mentinizle aynı şirkette çalıştığınız durumlarda önemlidir, çünkü bu sayede mentorluğunu yaptığınız kişinin şirket genelinde çok daha büyük bir etki yaratmasına yardımcı olursunuz. Onlara ağır sorumluluklar vermeniz, yarın öbür gün şirketten ayrıldıklarında doldurulması güç bir boşluğa sebep olabilir. Ancak,  neden ayrılık sürecini kolaylaştırmak adına danışanınızın şirket üzerindeki etkisini sınırlandırma yoluna gidecekmişsiniz ki?  Unutmayın, birini sevmek ve kaybetmek hiç sevmemekten çok daha iyidir.

Mutlaka okuyun: 7 Adımda Uzun Vadeli Düşünmek

 

13) Örnek olun.

Mentorluk zihniyeti “Dediğimi yap, ama gittiğim yoldan gitme” şeklinde olmamalıdır.

Danışanlarınıza her anlamda olumlu bir örnek olmalısınız. Mentiniz yalnızca tavsiyelerinize odaklanmaz, tavır ve davranışlarınızdan da aynı derecede etkilenir. Etik anlayışınız, değerleriniz, standartlarınız, stiliniz, inançlarınız, tutumlarınız, yöntemleriniz ve prosedürlerinize ilişkin bilgi toplar. Sizin önderliğinizde ilerler, yaklaşımlarınızı kendi tarzları ile harmanlar ve sizinle kurdukları ilişki yoluyla öz güvenlerini inşa ederler. Bu nedenle, bir mentor olarak davranışlarınızın bilincinde olmanız şarttır.

İnsanların sizden gerçekten bir şeyler öğrenmesini istiyorsanız, yapabileceğiniz en iyi şey onlara örnek olmaktır.

Başkalarına örnek olmak özellikle de yazılı olmayan kuralları iletmeye çalıştığınız durumlar söz konusu olduğunda kullanışlıdır. Kimi zaman bir şeyleri sözlü olarak açıklamak güç olabileceğinden bizzat örnek olarak başkalarına yol göstermeye çalışmanız en iyisi olacaktır.Daha önce de söylediğimiz gibi anlatmak yerine göstermeyi denemelisiniz.

14) Sokratik metot kullanın.

Sokratik metot, amacı karşınızdaki kişiye soru sorarak varmak istediğiniz noktaya ulaşmasını sağlamak olan diyalog temelli bir yaklaşımdır.

İnsanlar herhangi bir sonuca kendileri ulaştığında, bu sonucu ciddiye alma olasılıkları çok daha yüksektir. “Sence bu iyi bir fikir mi?” sorusu ile “Bu iyi bir fikir değil.” cümlesinin yaratacağı etkinin ne denli farklı olacağını tahmin dahi edemezsiniz.

Sokratik yöntem, konuşmayı yönlendiren siz olsanız dahi karşınızdaki kişinin hakkınızda olumsuz düşüncelere-onları küçümser şekilde konuştuğunuz veya onlara emirler yağdırdığınız vb.-  kapılmasını engeller.

Sokratik metot öyle işlevseldir ki insanların düşünce yapısını değiştirmeye veya savundukları şeyi desteklemeleri konusunda yüreklendirmeye uğraşan sokak aktivistlerinin dahi sıklıkla kullandığı popüler bir teknik haline gelmiştir. Sık kullanılır, çünkü son derece kullanışlıdır – ve mentorluk konusunda da işe yarayabilir.

 

15) Konfor alanınızın dışına çıkın.

Mentorların yaptığı en büyük hatalardan biri de her insanın farklı olduğunu, farklı hatalar yapıp farklı yöntemlerle bu hataları düzelttiklerini sıklıkla unutmalarıdır. (veya görmezden gelmeyi seçerler). Bu nedenle, insanlara işleri kendi yöntemleri ile yaptırmaya uğraşır,dolayısıyla da yeniliği ve özgünlüğü yok ederler.

En iyi mentorler  ise çevrelerindeki her şeye ilişkin doğal bir meraka sahip olanlar arasından çıkar. Merakları sayesinde yeniliklere açık olur, kalıpların dışına çıkmaktan çekinmezler. Onlar olmayacak hayaller peşinde koşmak yerine mentorluk yaptıkları kişilerle birlikte çalışıp orta yolu bulmayı tercih ederler. Her daim kendilerini geliştirmenin yollarını arar ve bir işi sırf herkes öyle yapıyor diye kalıplaşmış yöntemler ile yapmayı reddederler.

Yani, bir mentor olarak konfor alanınızın dışına çıkmak ile hesaplanmamış-hatta gereksiz- riskler almak arasındaki farkı iyi bilmeniz gerekir.

Mutlaka okuyun: Konfor Bölgenizden Çıkmanın Yolları

 

16) Sorumluluk sahibi olun.

Mentorluk, aynı zamanda mentoru olduğunuz kişinin sorumluluğunu üstlenmeniz anlamına gelir.

Sonuçta birinin kariyerini şekillendirmesine veya kendisini geliştirmesine yardımcı oluyorsunuz, bu işi asla hafife almamalısınız.

Mentorluk sürecinin sorumluluğunu üstlenerek olası sonucun her iki taraf içinde olabileceği en iyi şekilde olmasını sağlamanız gerekir.

Üstelik mentorluk doğası gereği toplantıların gerçekleştiğinden, eylemlerin tamamlandığından ve hedeflere ulaşıldığından emin olmaktan sorumlu birinin varlığını da gerektirir.

Mutlaka okuyun: Hayatınız Hakkında Hesap Verebilir ve Sorumlu Biri Olmanın Yolları

 

17) Öğrenmekten asla vazgeçmeyin.

Bazılarımız mentorluğu kariyer hayatının zirvesi, yani varılacak son nokta olarak görürler.

Artık “piştiklerini” ve bundan sonraki hayatlarını bildikleri her şeyi başkalarına öğretmeye harcayacaklarını düşünürler. Böyle bir mentora denk gelen bir mentinin vay haline! Çünkü kendilerine mentor olarak seçtikleri kişi yaratıcılığını çoktan kaybetmiş, ununu eleyip eleğini asmış biridir. Böyle biri size nasıl destek olabilir ki?

Unutmayın, öğrenmeyi bıraktığınız an ölmeye başlarsınız.

En iyi mentorlar, yaşam boyu öğrenmenin gücüne inanır ve yeniliklere açık olduklarından gerektiğinde kendi yöntemlerinden feragat etme konusunda da bir hayli hevesli olurlar. Kimse halinden memnun olup yaptığı işi pek de önemsemezmiş gibi görünen bir mentor ile çalışmak istemez.

Zira kendisini geliştirmekten aciz birinin sizin hayatınızı iyileştireceğine inanmak bir hayli güçtür.

Mutlaka okuyun: Hayat Boyu Öğrenmeyi Benimseyerek Başarılı Olmak

 

18) Mentorluğu birincil önceliğiniz haline getirin.

Bir mentorun yapabileceği en kötü şeylerden bir diğeri ise bu işi beş dakikaya sığdırmaya çalışması olacaktır.  Mentorluk vasfı taşıyan hemen herkes en az sizin kadar meşguldür. Ancak, meşguliyet bir bahane değildir, bu nedenle bu işi yapmadaki isteksizliğinizi-veya sebep her neyse- yoğunluğunuza bağlayamazsınız.

Bu iş de her iş gibi düzgün yapılmayı hak eder.

Mentorluğa hak ettiği ilgiyi göstermekte zorlanıyorsanız, günlük programınızın bir bölümünü bu işe ayırmayı ve o zaman diliminde başka hiçbir şey ile ilgilenmemeyi deneyin. Mentorluk seansınız esnasında ise mentinizin anlattıklarını kesintisiz bir dikkatle dinlediğinizden emin olun.

Mentorluk yaptığınız kişiye sanki dünyada bir tek o varmış gibi davranmalısınız. En azından birlikte geçireceğiniz o kısacık zaman diliminde bunu yapmaya özen gösterin.

 

19) Sosyal etkinlikler planlayın.

Mesleki ağınız ile mentorluk yaptığınız kişiyi tanıştıracağınız sosyal etkinlikler planlamanız bu çapraz tozlaşma sürecine dahil olan herkes için-siz de dahil- faydalı olabilir. Çünkü tanıştırdığınız gruplar arasında gerçekleşecek olası bir anlaşmada bu işi mümkün kılan kişi siz olursunuz.

Gerçek dünya etkinlikleri ayarlayamıyorsanız- ya da bu tarz etkinlikler işiniz veya endüstriniz için kullanışsızsa- buna eş değer bir yöntem olarak insanları sosyal ağlar üzerinden birbirleri ile tanıştırıp e-posta yoluyla temas kurmalarını sağlayabilirsiniz.

Bu süreçte her iki tarafında çıkarını da eşit derecede gözettiğinizden emin olun.

İnsanlar samimiyetsiz olduğunuzu veya sadece kendi menfaatiniz için orada bulunduğunuzu düşünürse mevcut ilişkilerinizin zedelenmesi riskiyle karşı karşıya kalırsınız.

 

20) Ortak  hedefler belirleyin.

Son olarak, mentorluğu mentinize yalnızca harfiyen uymalarını beklediğiniz hedefler ve bu hedefler için belirlediğiniz son tarihlerden bahsetmekten ibaret sanmamanız gerektiğini hatırlatalım. Bunun yerine, mentinizin ne konuda başarılı olmak istediğini anlamalı ve her ikinizin de hemfikir olacağı gerçekçi hedefler belirlemek adına kendisiyle birlikte çalışmalısınız.

Birine bir şey yapmasını söylemenin hiçbir anlamı yoktur, çünkü  bu işi ne amaçla yaptıklarını bilmediklerinde asla motive olamazlar.

Bazı mentorlar, kendilerini uzman olarak addeder ve hedefleri belirleyen kişinin yalnızca kendileri olması gerektiğini düşünürler. Halbuki hepimiz bugün olduğumuz kişi olabilme konusunda birer uzman sayılırız. Siz de menti değil mentor kimliği ile orada  bulunduğunuza göre, mentinize ilişkin gerçekleri kendisinden çok daha iyi bilmeniz imkansızdır.

Her kişiye farklı şekilde davranmaz ya da yaklaşımınızı veya hedeflerinizi karşınızdaki kişiye uyarlamazsanız, mentorluk yaptığınız kişiyi kendinize yabancılaştırma ve faydadan çok zarara sebep olma riski ile karşı karşıya kalırsınız.

Mentorluk, tarafların ortaklaşa bir karar/bir hedef çerçevesinde bir araya gelmelerini gerektirir. Her iki taraf da eşit söz hakkına sahip olmalıdır.

 

Sonuç

Anlayacağınız iyi bir mentor olmak bolca pratik ve büyük miktarda sabır gerektirir. Mentinizle ne denli uzun çalışırsanız, onun hakkında o denli çok şey öğrenirsiniz. İletişim biçimlerine hakim olur, geri bildirimleri nasıl işlediklerini ve hedeflerine ulaşmak için neler yaptıklarını çok daha iyi gözlemlersiniz. Aynı zamanda, kendiniz hakkında da çok şey öğrenirsiniz: Fikrinizi başkalarına nasıl daha anlaşılır şekilde aktarabileceğinizi, duygularınızı ne kadar iyi kontrol edebildiğinizi, başkalarını motive edecek bir vizyon sunup sunamayacağınızı görmüş olursunuz. Bir yandan yaptıkları iş konusunda tutkulu olup uzmanlığınızdan faydalanabilecek insanlarla çalışırken, diğer taraftan kendinizi geliştirebilirsiniz.

Mentorluk, her iki taraf içinde kazançlı bir süreçtir- ancak yalnızca doğru yapıldığında amacına ulaşabilir.

Özetle, mentor olmak kariyer hayatınıza ilişkin atacağınız en isabetli adımlardan biri olabilir.

Avatar

Yazar : Deniz

Bir yanıt yazın

Avatar

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir