Samuraylardan Sakin Kalma Konusunda Ne Öğrenebiliriz?

Samuray, eski Japonya’da soylu asker sınıfını betimlemek için kullanılan bir tabir. Samuray, eski Japoncada “hizmet etmek” anlamına gelen “saburau” sözcüğünden alıyor ismini.

Samurayların tarihine dair detaylı birkaç kitap okuduğunuzda dikkatinizi bir şey çeker: Samuraylık kurumunun temelinde kılıç, savaş veya strateji yoktur.

Dünyanın gelmiş geçmiş en büyük savaşçıları olarak bilinen Samurayların başarısındaki anahtar kavram sakinliktir.

1349-1419 yıllarında yaşamış büyük samuray Shiba Yoshimasa şöyle demiş zamanında:

“Özellikle savaşçılar için konuşuyorum: Eğer karşınızdaki kişinin zihnini okuyabilecek kadar sakin kalırsanız savaş sanatının mantığını çok iyi kavramış olursunuz.”

Bir başka samuray Suzuki Shosan (1579-1655) ise şöyle diyor:

“Kendi zihninizi kontrol altına aldığınız zaman tüm şüphelerinizi alt edersiniz ve özgürleşirsiniz. Eğer  zihniniz sizi kontrol ederse bu kez tüm şüpheler ve düşünceler sizi esir alır ve iyi bir savaşçı olmanızı engeller. Kendi zihninizi kontrol etmeye çalışın. Zira bir kişinin aklının bulanmasına neden olan şey yine kişinin kendi zihnidir.”

Kaibara Ekken (1630-1714) şunları diyor:

“Asil bir insan ciddiyetsizliğe kapılmaz. Eylemleri sükunet içinde bekler. Samuray olmak için ruhun bütün, zihnin de sabit olması şarttır.”

Tüm zamanların en büyük samurayı olarak bilinen Miyamoto Musashi ise şu sözleri sarf ediyor:

“Hem savaşta hem de gündelik hayatta sükunet içinde olmalısınız. İçinde bulunduğunuz durum karşısında gerilmemelisiniz ancak tedbiri de elden bırakmamalısınız.”

Sakin kalmanın önemini çoğumuz biliriz. Sakin bir zihinle daha iyi düşünürüz, daha iyi kararlar veririz ve paniğe kapılmayız.

 

Samuraylardan Sakin Kalmakla İlgili Neler Öğrenebiliriz?

Bugün enerji içeceklerini su gibi tüketen bir toplumuz. 24 saat haber akışı var. Her köşede Starbucks var. Akıllı telefonlarımıza gelen bildirimlerin arkası kesilmiyor. Hiç bitmeyen bir çılgınlık var yani.

Şimdi işinde ustalaşarak bir numara olmak ve sakin kalmak arasındaki ilişkiye dair samuraylardan neler öğrenebileceğimize yakından bakalım.

Samuraylar savaş sanatlarında ustalaşmak için çok sıkı çalışırlar ve ölümü çok düşünürler.

“Code of the Samurai” adlı kitapta samuraylardan şöyle bahsediliyor:

“Savaşçı olmak isteyen biri ölümü daima aklında tutmalıdır. Ölüm bu kişinin aklından bir saniye dahi çıkmamalıdır.”

Ne de olsa samuraylar savaşan ve dolayısıyla kelle koltukta gezen insanlar, öyle değil mi?

Araştırmalar sıkı çalışmanın ve en kötü durumu düşünmenin sakin kalmak için önemli iki teknik olduğunu gösteriyor.

Samuraylar, normal insanların kaldıramayacağı kadar ağır şekilde antreman yaparlar ve her zaman hazır olmanın önemine inanırlar.

Yine pek çok bilimsel araştırma hazırlıklı olmanın endişe ve korkuyu önlediğini gösteriyor. Zira ortalık karıştığı an kişinin düşünmemesi, direkt eyleme girişmesi gerekir.

Nasıl samuraylar ölümcül savaşlarda hayatta kalıyorsa ortalığın kızıştığı kriz anlarında da hazırlıklı kişiler daha az hasar alır.

David McRaney’in “You Are Not So Smart” (Sandığın Kadar Zeki Değilsin) kitabındaki şu satırlar önemli:

“Zor durumları göğüsleyip atlayan kişiler, çoğunlukla hazırlıklı ve en kötü senaryoyu daha önce düşünmüş kişilerdir. Bu kişiler felaket anında plan yapmakla zaman kaybetmez, zira plan daha önceden yaplmıştır.”

Peki sürekli ölümü düşünmek?

“Negatif görselleştirme” diye bir kavram var. Antik Yunan’daki stoacılar ve hatta modern bilimsel bu kavramı önemsiyor.

“En kötü senaryoyu düşünmek, bu şeyin aslında çok da kötü olmadığını anlamaya yarar. Bir durumun en fazla ne kadar vahimleşebileceğini detaylı bir şekilde düşünmek sanılanın aksine kişiyi sakinleştirir. Çünkü pek çok durumda endişe ve korku duyguları somut olayları abartılı bir şekilde düşünmeye yol açar.”

Bu sözler “Panzehir:Pozitif Düşünmeye Katlanamayanlar İçin Mutluluk” adlı kitabın yazarı Oliver Burkeman’a ait.

Şimdi diyebilirsiniz ki “Tüm gün kılıç talimi yapmakla ve ölümü düşünmekle hayat geçmez.”

Doğru, haklısınız.

Fakat buradaki temel mesele başka.

Akademik çalışmalar stres ve anksiyete ile baş etmek, dolayısıyla sakin kalmak için “kontrol duygusu”na sahip olmanın önemine vurgu yapıyor.

Samuraylar yorulmadan usanmadan eğitim yapar ve en kötü durumu akıllarından çıkarmaz demiştik. İşte bu durum onlara savaş esnasında kontrol sağlar.

ABD ordusu bizdeki SAT-SAS komandosu eğitiminde adaylara kontrol duygusu kazanmaları için psikolojik destek vermeye başladıktan sonra komandoluk sınavını geçen aday sayısında gözle görülür bir artış yaşanmış.

Zira bir kişi kontrol duygusuna sahip olmadığında stres ve korku bu insanın mantıklı düşünmesini ve hareket etmesini engeller.

“Your Brain at Work” adlı kitabın yazarı David Rock konuyu şöyle detaylandırıyor:

“Bilim insanı Amy Arnsten beynin prefrontal korteks bölgesindeki uyarılma mekanizmasını inceliyor. Arnsten çalışmasında insanların kontrol sahibi olmadıkları anlarda prefrontal bölgelerinin devre dışı kaldığını ifade ediyor. Zira prefrontal korteks, kişinin kontrol sahibi olup olmadığına karar veren beyin bölgesi. Öyle ki bir kişi durumun kontrolü altında olduğunu hissettiği zaman bile prefrontal korteks çalışmaya devam ediyor. Dolayısıyla insan beyninin kontrol kavramına dair algısı, davranışların temel unsurlarından biri.”

Özetle şunu demek istiyor Amy Arnsten: Kişiye kontrol sahibi olduğu düşüncesini veren herhangi bir şey, bu kişinin sakin kalmasını sağlıyor. %100 kontrolden bahsetmiyoruz bile. Kontrol duygusu veren herhangi bir şey panik yapmayı önlüyor.

Bir insanın kendine şans verdiğine inandığı bir nesneyi yanında taşıması bile fark yaratıyor. Şans getirdiğine inanılan bir yüzük, bir taş, bir kolye ya da herhangi bir obje kişiye kontrol ve güven hissi veriyor. Bu da performansın artmasını sağlıyor.

 

Sonuç

Samuraylar sürekli bağırarak birbirine kılıçla saldıran savaşçılar değil miydi? En azından filmlerde hepimiz samurayları böyle gördük.

Doğru, samuraylar rakiplerine saldırırken bağırıp agresif hareketler de yapmaktadırlar.

Ancak bu düşmanları korkutmak için yapılan bilinçli bir taktik. Savaşta düşmanı sesle, kılıç hareketleriyle, vücutla korkutmak ve gafil avlamak şarttır.

Velhasıl, samuraylar muhteşem savaşçılardır. Destansı savaşlarda destansı şekilde savaşırlar. Bu gücü ise sakin kalmaktan, en kötü ihtimalleri gözardı etmemekten ve çok sıkı çalışarak her zaman hazırlıklı olmaktan elde ederler.

Durmuş BAYRAM

Yazar : Durmuş BAYRAM

Bilkent Üniversitesi "İletişim ve Tasarım" bölümünden mezun olduktan sonra DW Türkçe gibi birçok saygın kurumda online gazetecilik ve video üreticiliği yaptı. Sizler için iş fikirleri ve para kazanma yollarıyla ilgili araştırmalar yapıp rehber niteliğinde içerikler hazırlıyor.

Bir yanıt yazın

Avatar

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir