Starbucks Logosunun Hikayesi ve Tarihçesi

Dünya üzerindeki milyonlarca insan için gün sıcak bir bardak kahve ile başlıyor. Bu bardağın içinde ise Starbucks kahvesi bulunma ihtimali çok yüksek…

1971 yılından beri Starbucks espresso bazlı içecekleriyle dünyanın pek çok bölgesinde milyonlarca insana hizmet veriyor. (Hatta Yeni İş Fikirleri editörü olarak şu an bu yazıyı bir Starbucks şubesinde yazdığımız da belirtelim:)

3 okul arkadaşı tarafından kurulan Starbucks’ın bu kadar başarıya ulaşacağına o dönem kimse pek ihtimal vermiyordu. Ancak günümüze baktığımız zaman Starbucks’ın büyük bir başarı hikayesine sahip olduğunu söyleyebiliriz.

Bu yazıda ise Starbucks’ın başarı hikayesini ve Starbucks logosunun hikayesini anlatacağız sizlere.

 

Starbucks’ın Kuruluşu

2019 verilerine göre piyasa değeri 30 milyar dolardan fazla olan Starbucks, iş hayatında hiç tecrübesi olmayan 3 arkadaş tarafından kuruldu.

  • Jerry Goldwin, İngiizce öğretmeniydi.
  • Zev Siegel, tarih öğretmeniydi.
  • Gordon Bowker, yazardı.

Bu üçlü bir araya gelerek 1971’de ABD’nin Seattle kentinde ilk Starbucks şubesini kurdular. Bu şubede içmeye hazır sıcak kahve satılmıyordu. İlk şubede sadece kavrulmuş kahve çekirdekleri satılıyordu, çünkü San Francisco Üniversitesi’nde okuyan üç kafadarın kafenin başında durmaya zamanı yoktu.

Alfred Peet adında ortak bir arkadaşları bu üçlüye Starbucks’ın kendine özgü kahve çekirdeği kavurma yöntemini öğretti. Bu sayede Starbucks bir şirket haline geldi ve genel piyasaya da ürün satar oldu.

Şirketin ismi için tarihten ilham alındı. Madencilik haritasında “Starbo” adında bir kasabanın adından ilham alan üçlü şirketin adını Starbucks olarak belirledi.

Yaklaşık 15 yıl boyunca bugünkü bildiğimiz anlamıyla kahve satmadı Starbucks. Yani şubelerde sadece çekirdek kahve satılıyordu ve kahve demlendikten sonra tadının neye benzediğine dair numuneler ikram ediliyordu müşterilere.

Şirketin ilk yıllarında Alfred Peet’in kendi şirketinden yeşil kahve çekirdekleri satın alındı. Alfred Peet’in kendi kavurma yöntemleriyle kavrulan çekirdekler şubelerde satışa sunuldu.

Sadece tek bir ürün satmasına rağmen Starbucks büyük bir sükse yaptı. 1986 yılında Seattle’da 6 yeni şube daha açıldı. 1987 yılında şirketin kurucu ortakları, şirketi Howard Schultz’e sattı. Bugün de şirketin başındaki isim olan Schultz, Starbucks’ı büyük bir hızla büyüttü. Sadece kahve çekirdeği satan şubeleri bugünkü Starbucks şubelerine çevirdi.

Starbucks, ikinci dalga kahve akımının en önemli örneği olarak kabul görüyor. Starbucks’tan önce sadece kahve üzerine yoğunlaşan herhangi bir kafe zinciri bulunmuyordu. Tabii ki pek çok mekan kahve satıyordu ancak bu kahveler genelde ana menüye ek olarak ikram ediliyordu. Sadece kahve konseptinde mekanlar, restoranlar bulunmuyordu.

Starbucks piyasada böyle bir talep olduğunu tespit etti ve evinde kahve kavurma ve demleme araçlarına sahip olmayan kişiler için içime hazır kahveler sunmaya başladı.

Bugün ise üçüncü dalga kahveciler oldukça revaçta. Üçüncü dalganın özelliği yüksek kaliteli, özel yapım kahvelere verilen önem. Ayrıca üçüncü dalga kahveciler genelde zincir mağaza usulüyle çalışmıyor, kahve meraklıları tarafından bireysel olarak açılıyor.

Buna rağmen üçüncü nesil kahvecilerin kullandıkları makineler hem verimlilik hem de güvenlik açısından Starbucks tarafından temin ediliyor.

Velhasıl, ikinci dalga kahve zincirleri içinde Starbucks’ın elde ettiği başarıyı bugüne kadar taşıması bile büyük bir olay.

Kahve odakl ilk zincir mağazalardan biri olan Starbucks 1992 yılında 140 şubeye sahip oldu ve yılda 1 milyon ton kahve satıyordu. 1996’dan itibaren global piyasaya da açılan Starbucks’ın ABD dışı ilk şubesi Tokyo’da açıldı. Bugün Starbucks’ın 70 farklı ülkede 25.000 şubesi bulunuyor.

Starbucks’ın başarısında satılan kahvenin kalitesi büyük bir paya sahip olsa da pazarlama stratejisinin büyük bir rolü var. Dijital çağı en iyi yakalayan firmalardan biri olarak kabul gören Starbucks, mobil uygulaması üzerinden kahve satan, Twitter hashtag’leri üzerinden insanlara ücretsiz kahve ısmarlayan bir şirket. Yani Starbucks’ın teknoloji ile arası oldukça iyi.

Starbucks’ın logosunun bu başarıda payı yok mu? Tabii ki var.

Dünya genelinde marka tanınırlığına büyük katkı sağlayan Starbucks logosunun hayli ilginç bir hikayesi var.

 

Starbucks Logosu

1971’de Seattle’da kurulan Starbucks, her şirket gibi bir logoya ihtiyaç duyuyordu. Şirketin kurucuları kahvenin deniz yolu ile taşınması ve Seattle kentinin deniz kıyısında olmasından ötürü denizcilikle ilgili kitapları incelemeye başladı. Bu kitapların birinde 1500’lü yıllardan kalma Nordik bir deniz kızı dikkatlerini çekti ve şirketin logosunda bugün de bildiğimiz deniz kızı yer aldı. Sonraki yıllarda logo üzerinde değişiklikler yapıldı ancak deniz kızına asla dokunulmadı.

Deniz kızı konusunda bazı tartışmalar çıktı tabii. Yunan mitolojisinde deniz kızı, tatlı sesiyle denizcileri baştan çıkaran ve onları yiyen bir canlı olarak tasvir ediliyor. Bazıları Starbucks logosunun takıntı, bağımlılık, tuzak gibi kavramları çağrıştırdığını ileri sürdü. Fakat ne olursa olsun, Starbucks logosu bugün de bu büyük markanın dünya genelindeki yüzü olmaya devam ediyor.

Pek az değişim yapılan büyük markaların logolarından farklı olarak Starbucks logosu süreç boyunca birkaç kez revize edildi. Bugünkü logoda çift kuyruklu deniz kızı taç takıyor ve Starbucks Coffee yazan yeşil bir çemberin içinde yer alıyor.

Starbucks logosunun tasarım unsurlarına dikkat etmeden bile tespit edilebilmesi bile logonun başarısını gösteriyor tabii. Uzağı net göremeyen, bulanık gören miyop kişiler bile Starbucks logosunu kolayca tespit edebilir. yani.

Reklamının iyisi kötüsü olmaz denir. Starbucks logosu etrafından dönen ufak tefek tartışmaların markaya olumlu bir geri dönüşü olduğunu söylemek mümkün. İnternette Starbucks logosunun ardındaki gizli mesajlara dair pek çok söylenti ve efsane bulabilirsiniz.

Bizim işimiz şehir efsaneleriyle değil.

Fakat Starbucks’un bir statü sembolü olarak algılandığını rahatlıkla söyleyebiliriz. 2019 Aralık ayında 0.47 litrelik filtre kahvenin fiyatı Starbucks’ta 8.5 lira. Ortalama herhangi bir kafeye gittiğinizde 0.47 litrelik koca bir bardak kahveyi 10-11 liradan aşağı almanız mümkün değil. Yani bu noktada Starbucks’ın statü sembolü olarak görülmesi, buna karşın piyasanın neredeyse en ucuz kahvesini satması da ayrı bir mesele.

“Everything but the Coffee: Learning About America from Starbucks” adlı kitabın yazarı Bryant Simon insanların zevklerini ve sosyoekonomik statülerini göstermek için bazen boş Starbucks bardaklarıyla sokakta gezdiklerini tespit etmiş.

“Bu kişiler, sokakta ellerindeki bardakla sofistike zevklere sahip olduklarını, kahveye harcayacak paraları olduğunu göstermek istiyorlar.” diyor Simon.

Starbucks’ın bırakın Türkiye’yi, ABD’de bile statü sembolü olarak kabul görmesi tabii ki popüler kültürün de bir nesnesi yaptı onu. Şeytan Prada Giyer ya da Sex in the City gibi dizi ve filmlerdeki karakterleri ellerinde Starbucks bardaklarıyla görmek mümkün.

Yani sonuç olarak Starbucks’ın popüler kültürdeki pozitif çağrışımları, logonun sağlam bir pazarlama planına nasıl dahil edilebileceğinin güzel bir örneği.

 

İlginizi çekebilir

Howard Schultz Kimdir?
Starbucks’ın Pazarlama Stratejisinden Neler Öğrenebiliriz?
Durmuş BAYRAM

Yazar : Durmuş BAYRAM

Bilkent Üniversitesi "İletişim ve Tasarım" bölümünden mezun olduktan sonra DW Türkçe gibi birçok saygın kurumda online gazetecilik ve video üreticiliği yaptı. Sizler için iş fikirleri ve para kazanma yollarıyla ilgili araştırmalar yapıp rehber niteliğinde içerikler hazırlıyor.

Bir yanıt yazın

Avatar

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir