Hisse Senedi Alırken Nelere Dikkat Edilmeli?

hisse senedi almak

Hisse Senedi Nasıl Seçilir?

Portföy oluşturmanın ilk adımı yatırım yapmak için en ideal şirketi seçmektir diye düşünüyor olabilirsiniz. Ancak mali danışmanlar, borsa oynamaya yeni başlayan bir yatırımcının münferit hisse almaktan kaçınması gerektiğini söylüyorlar. Yani henüz acemi bir borsacıysanız ve yatırım portföyünüzü sıfırdan oluşturacaksanız tüm paranızı tek bir hisse için harcamaktansa düşük bedelli bir yatırım ortaklığını tercih edebilir, böylelikle değeri daha az olsa bile ufak boyutta pek çok hisse satın almış olursunuz.

Münferit hisselerden uzak durun dedik ancak halihazırda elinizde farklı farklı hisselerden meydana gelen çok çeşitli bir portföy varsa o zaman artık kaçmanıza gerek yok; biraz araştırma yaptıktan sonra gidip münferit hisse de alabilirsiniz. Münferit hisselerin risk teşkil ettiği yadsınamaz ama aynı zamanda en çok kâr yaptıran hisse türü olduğunu da söylememiz lazım. Münferit hisselerin size ne kadar para kazandırabileceğini göstermek için hemen bir örnek verelim: 500 büyük Amerikan şirketinin temsil edildiği S&P 500 borsa endeksi, 2006’dan 2011’e kadarki 5 yıllık dönemde sadece %0,75 oranında yükseldi. Bu süreçte dünyaca ünlü Apple şirketinin hisseleri ise tam %348 artış gösterdi. Yeri gelmişken belirtelim, satın alacağınız hisseleri kendiniz seçerseniz ve yatırım danışmanlarına komisyon ödemezseniz ciddi anlamda tasarruf da sağlayabilirsiniz.

Herhangi bir hisse alırken bir şirkete ortak olduğunuzu da hiç unutmayın. Yani kısa vadede meydana gelebilecek değişimleri bir kenara koyalım, yapacağınız her yatırımın değeri uzun vadede şirketin faaliyet gösterdiği sektörün gidişatına göre artıp azalabilir. Şimdi genel bilgileri verip girizgâh yaptığımıza göre hisse seçimi yapmanın püf noktalarına geçelim:

 

Hisse Senedi Almadan Önce Bilinmesi Gerekenler:

En iyi bildiğiniz hisse, en iyi hissedir. Her zaman iyi bildiğiniz bir sektöre ya da şirkete yatırım yapmaya çalışın.

Bir zamanlar Peter Lynch’in da dediği gibi:

Boya kalemleriyle basitçe resmini çizip anlatamadığınız bir fikre yatırım yapmayın.

Hisse seçerken de bu mantıkla hareket etmeniz hayati öneme sahip. Dinamiklerini ve işleyişini gayet iyi bildiğiniz sektörlere ve hisselere odaklanın.

 

Yatırımlarınıza nereden başlayacağınızı iyi belirleyin.

Mutlaka beğenip kalitesine güvendiğiniz gıda markaları vardır ve genelde bu markaları tercih edersiniz. Arada sırada da olsa severek gittiğiniz bir restoran da vardır ve bu restoranın ne zaman yoğun, ne zaman boş olduğunu da az çok bilirsiniz. İşte hisse alırken de böyle ufak ama önemli bilgiler ışığında hareket etmeniz sağlıklı olacaktır. Elbette “X şirketinin ürünlerini çok beğeniyorum, o zaman derhal X’e yatırım yapayım.” demekle olmaz bu iş; önce oturup çok daha fazla veri toplamanız lazım ama yine de bir şirketi az da olsa tanırsanız yatırım hayatınıza 1-0 önde başlamış olursunuz.

 

Herkesin akın ettiği hisselere temkinli yaklaşın.

Teknoloji şirketlerinin revaçta olduğu dot-com balonu zamanında birçok yatırımcı hiç tanımadığı firmalardan milyonlarca dolarlık hisse satın almıştı. Haliyle bu furya hüsranla sonuçlandı. Siz siz olun, güvenmediğiniz ata oynamayın.

Mutlaka okuyun: Yatırımcı Psikolojisi ile İlgili Kaçınmanız Gereken 8 Tuzak

 

Beyninizin sizi yanlış yönlendimesine izin vermeyin!

Şimdiye kadarki kararlarınızı bilinçli olarak ve sadece siz istediğiniz için verdiğinizi düşünüyorsanız size kötü bir haberimiz var. Yanılıyorsunuz!

Farkındalık geliştirmezsek beynimiz kararlarımıza kolayca yön verebiliyor. Yeri geliyor bizi korkutuyor, yeri geliyor polyanna oluyor, yeri geliyor coşkuyla dolup taşıyor. Bu durum da tüm hayatımızı etkileyecek kötü kararlar vermemize sebep oluyor. Peki öyleyse yatırım kararları verirken beynimizin bizi yanlış yönlendirmesinin önüne nasıl geçebiliriz?

Cevabı yazımızda: Beynimiz, Yatırım Kararlarımızı Nasıl Etkiliyor?

 

Hisselerin fiyat ve değerlerini göz önünde bulundurun.

Kurt yatırımcılar çoğu zaman ucuz ve hak ettiği değerin altında işlem gören hisselere yönelirler. Yani bu yatırımcılar çok daha az para harcayarak şirketlere ortak olurlar. Neyi ucuza veya pahalıya aldığınızı anlamak için her zaman fiyat-kazanç oranına bakabilirsiniz. Oranı hesaplamak için yapmanız gereken tek şey, şirketin hisse fiyatını hisse başına kâr miktarına bölmek. Kabaca açıklamak gerekirse, F/K oranı 15’in altındaysa hisselerinizi ucuza aldığınızı söyleyebiliriz. Ancak F/K oranı 20’nin üzerine tekabül ediyorsa o hisseler pahalıdır. Yine de sadece tek bir şirketin F/K oranına bakarak hisse almak da mantıklı değildir. O yüzden mutlaka şu tavsiyelerimizi de bir kenara yazın:

Hisselerin F/K oranı, şirketin durumuna göre ciddi ölçüde değişim gösterir. Hızlı büyüyeceği öngörülen bir şirketin hisseleri, daha yavaş büyüme göstereceği tahmin edilen bir şirkete nazaran daha pahalı olacaktır. Bu yüzden tek bir şirketin F/K oranına bakmakla yetinmeyin, şirketlerin F/K oranlarını birbirleriyle karşılaştırın ve hangisinin hisselerinin ucuz ya da pahalı olduğunu anlayın.

Mutlaka okuyun: F/K Oranı Nedir? Ne Olmalıdır?

 

Ucuz hisse iyidir, pahalı hisse kötüdür diye bir kaide yok.

Bazen bir şirket beklenenden daha az büyüme gösteriyordur ya da güç kaybediyordur, bu yüzden de hisseleri ucuzlamıştır. İşte böyle bir durumda “Ucuz hisse iyidir.” mantığıyla hareket edip hemen yatırım yaparsanız zarar edebilirsiniz. Bazen de bir şirketin yakın gelecekte çok büyük sıçrama yapacağı öngörülür, haliyle hisselerinin değeri tırmanışa geçer. O zaman da “Pahalı hisse kötüdür, alınmaz.” derseniz yanlış yaparsınız çünkü şirketin hâlihazırda yüksek değerden işlem gören hisseleri bir süre sonra çok daha fazla yükselme potansiyeline sahiptir. Kısacası her zaman esnek davranın, kendinizi belli kalıplarla sınırlandırmayın. Gelecekte değerini katlayacağını düşündüğünüz bir hisse mi var? Tamam o halde, gerekli araştırmaları yapın ve aklınıza yatarsa o hisseyi satın alın.

 

Gözünüze kestirdiğiniz her şirketin mali durumunu mercek altına alın.

Farz edelim ki bir firma dikkatinizi çekti, hiç vakit kaybetmeyin ve mali raporlarını incelemeye koyulun. Halka açık olan tüm şirketler her çeyrekte ve yıl sonunda finansal durumunu ortaya koyan raporlar yayınlamak zorundadır. O halde şirketlerin internet sitelerini bulun, Yatırımcı İlişkileri sayfasına girin ve SPK raporlarını dikkatlice inceleyin. Burada bir tüyo verelim: Asla sadece en güncel raporu okumakla yetinmeyin çünkü şirket son dönemde inanılmaz miktarlarda kâr etmiş olmasına rağmen uzun vadede sürekli zarar açıklamış olabilir. Sizin için mühim olan şirketin sadece bir çeyrekte kâr etmesi değil uzun vadede başarısını ve istikrarını korumasıdır.

Mutlaka okuyun: Temel Analiz Nedir? Nasıl Yapılır?

 

Düzenli olarak gelir miktarını artıran şirketleri tercih edin.

Finans dünyasında günlük bazda çok şey değişebilir. Ancak uzun vadede şirketlerin kazancı arttığında hisse fiyatları da yükselir.

 

Nihai kâr-zarar miktarını da göz ardı etmeyin.

Bir şirketin gelirleriyle giderleri arasındaki fark, o şirketin kâr miktarına tekabül eder. Buradan yola çıkarak hem gelirlerini arttıran hem de masraflarını azaltan bir şirketin kâr marjının giderek büyüdüğünü söyleyebiliriz.

 

Şirketin borç miktarını öğrenin.

Mutlaka şirketin bilanço tablosunu kontrol edin. Genelleyecek olursak şöyle diyebiliriz: Yüklü miktarda borcu olan bir şirketin hisse fiyatları sürekli değişme eğilimindedir çünkü bu şirketin gelirlerinin büyük bir bölümü faizlere ve kredi taksitlerine gitmektedir. Dolayısıyla sırf bir firmanın gelir miktarı iyi diye yatırım yapmayın. Önce firmayı diğer şirketlerle karşılaştırın ve hangisi ne kadar borç almış diye bakın.

 

Şirketin ne kadar kâr payı verdiğini göz önünde tutun.

Kâr payı, şirket hissedarlarına ödenen nakit paradır. Kâr payı düzenli bir gelir kaynağı olduğu gibi şirketin mali durumunun da iyiye gittiğinin göstergesidir. Bir şirket hissedarlarına kâr payı dağıtıyorsa mutlaka bu firmanın ödeme geçmişini inceleyin. Kâr payları artıyor mu azalıyor mu diye bakın, ona göre kararınızı verin.

 

Şimdi de hisse alırken yapmamanız gereken şeylerden bahsedelim:

Sadece hisse fiyatına bakarak hareket etmeyin. Sakın “Hisse fiyatları %10 düşmüş, bu fırsat kaçmaz!” diyerek balıklama atlamayın. Önce hisse fiyatlarının neden düştüğünü anlayın, sonra da tekrar yükselişe geçip geçmeyeceği üzerine kafa yorun.

 

Analistlerin tavsiyelerine çok da güvenmeyin.

Analistlerin raporları bir şirketin durumu hakkında size çok sağlam bilgiler verebilir. Fakat analistlerin insanları genelde hisse almaya yönelttiği de gayet iyi bilinen bir gerçek.

 

Dalgalanmalar sizi şaşırtmasın.

Münferit hisseler her zaman çeşitlendirilmiş yatırım fonlarına kıyasla daha dalgalı seyreder. Kafanızda belli başlı şirketlerin hisselerini almak mı var? O zaman hisselerin değerinin yıllık bazda ne kadar artıp azaldığına bakın ve fiyatlarda bir senede ne derece dalgalanma meydana gelebileceğini kestirmeye çalışın.

 

Zamanı geldiğinde elinizdeki hisseleri satmayı unutmayın.

Hisse almak kadar satmak da önemlidir, dolayısıyla neyi ne zaman satışa çıkaracağınız konusunda da kafa yormalısınız. Bu yüzden kendinize bazı satış kriterleri belirleyin. Mesela şirket kâr payı dağıtmayı bıraktıysa, hisse fiyatları kritik bir noktaya çıktıysa ya da indiyse veya güvendiğiniz analistler “Bu şirket artık toparlanamaz.” diyorsa harekete geçin. Eğer bahsettiğimiz cinsten kıstaslar belirlerseniz dalgalanmalar karşısında panikleyip varınızı yoğunuzu satmaya kalkışmazsınız. Unutmayın, planlı davranırsanız gün gelir kârınızı katlarsınız.

 

İlginizi çekebilir

Borsaya Yatırım Yapma Rehberi
Borsadan Para Kazanmak Mümkün mü?
Warren Buffett’tan 10 Önemli Yatsırım Tavsiyesi
Berkay BABAOĞLU

Yazar : Berkay BABAOĞLU

Boğaziçi Üniversitesi " Çeviri Bilimi " bölümünden mezun olduktan sonra iş hayatına atıldı. Silverline, Coca Cola gibi birçok firmada üst düzey pozisyonda çalıştı. Şimdi ise Simfer firmasında uluslararası satış müdürü olarak görev yapmakta. Sizler için iş hayatında başarı yakalamakla ilgili rehber niteliğinde yazılar kaleme alıyor.

Bir yanıt yazın

Avatar

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir