İsveçli mobilya devi Ikea’nın kurucusu Ingvar Kamprad, 27 Ocak 2018 ‘de 91 yaşında hayatını kaybetti.
Hayatının 70 yılı aşkın süresini iş dünyasının içinde geçiren Kamprad her girişimcinin kıskanacağı, dünya çapında tanınırlığa sahip dev bir firma yarattı. Ikea sayesinde kazandığı 58.7 milyar dolarlık servet ise onu dünyanın en zengin 8. insanı yaptı.
Bu büyük başarısı göz önüne alındığında Kamprad’ın iş dünyası ve girişimciliğe bakışı hakkında birkaç şey öğrenmek isteyebilirsiniz.
1- Onun İçin Müşteri Hep Önce Gelirdi
Fazla röportaj vermeyen ve özel hayatından bahsetmeyi sevmeyen Kamprad medyanın spotlarından olabildiğince uzak bir yaşam sürmüş olsa da 1976 yılında kaleme aldığı Mobilyacının Kutsal Kitabı isimli bir yazı, şirketinin temel çalışma prensibini ortaya koyuyor. Yazısında “Pek çok insanın kısıtlı imkânları var ve bizim amacımız bu insanlara hizmet vermek” diyen Kamprad’ın ilk kuralı da açık: “İlk kuralımız çok düşük fiyatlarla hizmet vermek, ancak bunu yaparken ne işlevsellikten ne de kaliteden taviz verebiliriz”.
Mutlaka okuyun: Mükemmel Müşteri Hizmeti Nasıl Sağlanır?
2- Kaynaklarını Verimli Kullanırdı
Kamprad tasarrufa öyle düşkündü ki sıklıkla varyemez amca olarak anılırdı. 1993 model bir araba kullanan milyarder hiçbir zaman birinci sınıfta uçmaz, hatta iş gezilerine yolladığı çalışanlarına ancak en ucuz otellerde kalmaya yetecek kadar bütçe ayırırdı. Pahalı takım elbiseler giymekten kaçınan, geri dönüşüme de düşkün olan Kamprad bir restorandan ayrılırken yanında götürebileceği ücretsiz ürünlerden almayı dahi ihmal etmezmiş. Elbette her milyarder gibi onun da oldukça pahalı mülkleri vardı. Ancak günlük hayattaki tutumlu davranışları eldeki kaynakları dikkatli kullanmak konusunda önemli bir örnek teşkil ediyor. Hatta kendi kaleminden anlatmak gerekirse bir keresinde şöyle yazmış: “Zaman en değerli kaynağınızdır. 10 dakikada çok şey yapılabilir ama 10 dakika bir kez geçti mi de geri dönüşü yoktur.”
Mutlaka okuyun: Dünyanın En Tutumlu Zenginleri
3- Tek Ürünle Yetinmedi
Kamprad ilk iş deneyimini 5 yaşında mahallesinde kibrit satarak edindi. Küçük girişimini noel süsleri, balık, kalem ve tohum gibi şeyler satmaya başlayarak geliştirdi. 17 yaşında Ikea’yı kurduğunda yalnızca posta siparişiyle çalışıyor ve henüz mobilya satmıyordu. Şirketinin ilk beş yılında dükkan olarak ikinci el bir süt kamyonu kullanan Kamprad naylondan cüzdana birçok farklı ürün satmayı denedi. Böylece büyük şeyler başarmak için küçük başlamak gerektiğini gösterdi.
4- Onun İçin İş Sadece Çalışmak Değildi
“Bir iş yalnızca gelir kaynağı olmamalıdır” diye yazan Kamprad işini severek yapmanın önemine de değiniyor: “Eğer işinizi severek yapmıyorsanız hayatınızın üçte biri çöpe gidiyor demektir” Ikea ruhunun temellerinin işine ilgi ve gayret olduğunu söyleyen Kamprad bu ilginin yoksunluğunda büyük başarılara ulaşmanın imkânsız olacağını düşünüyordu.
Mutlaka okuyun: Steve Jobs’ın dediği gibi: “Tutkusu Olan İnsanlar Dünyayı Değiştirebilir”
5- Hata Yapmaktan Korkmadı
Yalnızca çaba sarf etmeyenlerin hata yapmadıklarına inananlardandı. Bu konuda şöyle yazdı: “İnsan yalnızca uyurken hata yapmaz. Hata yapabilmek, sıkı çalışan ve hatalarını düzeltmenin yollarını bulabilenler için bir ayrıcalıktır. Büyük amaçlara sahip olmak bizi sürekli yeni kararlar vermeye, sorumluluk almaya ve dolayısıyla hata yapma korkumuzu yenmeye zorlar. Hata yapma korkusu hayatımızdaki gereksiz bürokrasinin temelidir ve gelişmenin en büyük düşmanıdır.”
Mutlaka okuyun: Hatalarınızdan Çıkarabileceğiniz Dersler
