Warren Buffett Kimdir?

Dünyanın en zengin ve en hayırsever insanlarından biri olan Warren Buffett Amerika’nın Omaha kentinde bulunan çok uluslu bir holding şirketi olan Berkshire Hathaway’in CEO’su ve en büyük hissedarıdır.

Borsa, yatırım ve başarılı iş yönetimi söz konusu olduğunda akla ilk gelen şüphesiz ki onun ismidir. “Omaha Kahini” lakaplı Warren Buffet tüm zamanların en büyük yatırımcılarından biri. Ama tipik milyarderlerinizden değil.

90 yaşındaki Warren Buffet’ın net serveti 110 milyar dolardan fazla, ama hala mütevazı bir hayat sürüyor.

Buffet hala 1957’de 31 bin dolara satın aldığı evinde yaşıyor, özel jetler yerine toplu taşıma araçlarını kullanıyor ve çılgın partiler vermek yerine briç oynamayı tercih ediyor.

İnsanları şaşkınlık içerisinde bırakan şey ise geniş servetiyle mütevazı hayatını yanyana götürebilmesi.

Yaşam tarzı yakın zamanda “Warren Buffet Olmak” isimli HBO belgeselinde işlenmişti.

Bu başarılı milyarderin 90 yıllık yaşamından derlediğimiz ilginç bilgileri aşağıda okuyabilirsiniz.

 

Çocukluk Yılları:

“Omaha Kahini” 1930 yılında Howard ve Leila Buffet’ın oğlu olarak Omaha, Nebraska’da dünyaya geldi. Babası 4 kez ABD kongresine seçilmiş bir kongresi üyesi ve borsa simsarıydı.

Warren Edward Buffett 30 Ağustos 1930’da dünyaya gelmiştir. Annesinin adı Leila olup borsacılıktan gelme bir Kongre Üyesi olan babası ise Howard Buffett’dır. Howard ve Leila çiftinin üç çocuğundan biri olan Warren Buffett’ın babası dört dönem ABD senatörlüğü yapmıştır. Ailenin ikinci büyük çocuğu olan Warren’ın iki kız kardeşi vardır. Warren kardeşlerinden bağımsız olarak erken yaştan itibaren para ve iş konularında parmakla gösterilecek denli inanılmaz bir yeteneğe sahip olduğunu göstermiştir. Çocukluğundan itibaren kendisini tanıyanlar zihinden hesaplamalar konusundaki üstün yeteneğinden bahsetmektedir-ki o bugün dahi etrafındakileri hayrete düşürmeye devam eden başarılı bir iş adamıdır.

İskandinav kökenli ailenin ABD’deki ilk temsilcileri bakkaliye işiyle ilgilenmektedir. Buffett henüz altı yaşındayken yirmi beş sent ödeyerek dedesinin marketinden altı paket Coca-Cola satın almış ve şişelerin her birinden 5 sent kar elde ederek satmayı başarmıştı. Yaşıtları sokakta seksek ya da beştaş oynarken o para kazanmakla meşguldü. Zaten beş yıl sonrasında da finans dünyasına ilk adımını atmıştı.

Nasıl mı?

 

Çoğu çocuk sokakta oyun oynarken o kütüphanede zaman geçiriyor, Wall Street’in en güçlü oyuncularıyla dirsek temasında bulunuyordu.

Henüz 7 yaşındayken yatırımla ilgili kitapları okumaya başladı ve 12 yaşına geldiğinde ise Omaha Kütüphanesindeki yatırım ve borsayla ilgili tüm kitapları okumuştu.

10 yaşındayken Wall Street’in en önemli borsacılarıyla yemeklere katılıyordu. Babasıyla New York’a yaptığı bir ziyarette New York Menkul Kıymetler Borsası üyesi At Mol ile öğle yemeğine katılmıştı.

“Yemekten sonra bir adam içinde çeşitli tütün yaprakları olan bir tepsiyle geldi.” diye anlatıyor Buffett. “Bay Mol için hemen oracıkta onun seçtiği yapraklardan bir puro yaptı. İşte bu kadar diye düşünmüştüm. Bundan daha iyisi olabilir mi? Özel yapım bir puro.” Buffett tam da o anda hayatını para kazanmaya adayacağını fark etmişti.

Mutlaka okuyun: En İyi Borsa ve Yatırım Kitapları

 

Buffett yatırıma çok erken bir yaşta başladı. 11 yaşındayken ilk hissesini satın aldı.

Henüz 11 yaşındayken kendisi ve ablası Doris için Cities Services Preferred’den tanesi 38 dolara üç adet hisse senedi aldı. Hisselerin değeri 27 dolara düşse de sakinliğini korudu, ta ki değerler 40 dolara çıkıncaya kadar. 40 doları görür görmez hisseleri derhal sattı ancak bu çok geçmeden pişman olacağı büyük bir hataydı. Çünkü sonrasında aynı hisse değerleri 200 dolara kadar yükselmişti! Bu deneyim ona yatırımın en temel kurallarından birini, ilk ticari dersini öğretmişti: Satın al ve elinde tut. Söz konusu yatırım ise sabırlı olmak bir erdemdi!

 

Buffett gençliğinde de yatırım konusunda başarılıydı. Lise öğrencisiyken arkadaşıyla pinball oyunu işine girdi.

Buffett daha lisedeyken 25 dolara aldığı ikinci el pinball makinesiyle arkadaşı Don Danley’i aşağıdaki iş girişimine ikna etmeyi başarmıştı.

“Bu eski pinball makinesini 25 dolara satın aldım ve ortak olabiliriz. Sana düşen görev bu makineyi tamir etmek. Sonra berber Frank Erico’ya da bu işi anlatacağız. Ona ‘Wilson Bozuklukla Çalışan Makineler Şirketi olarak Bay Wilson adına size bir teklifte bulunacağız. Bu işte sizin için hiç bir risk yok. Bu makineyi dükkanınıza yerleştirelim, bu sayede müşteriler beklerken oyun oynayabilirler. Parayı da bölüşürüz’ diyeceğiz.” 

İkili Erico ile anlaştılar ve makine bir anda popüler hale geldi. Daha ilk gecesinde 4 dolar kazanmışlardı.

Kazandıklarını harcamak yerine genç ortaklar daha fazla pinball makinesi satın aldı. Buffett birkaç ay içerisinde kasabadaki farklı berber dükkanlarında birden fazla pinball makinesine sahip bir iş adamı haline gelmişti. Buffett bir yıl sonra işini 1000 dolardan fazla bir meblağa sattı. Pinball işi yanında Buffett çocukluk yıllarında birçok farklı işte çalıştı. Gazete dağıttı, sakız ve soda sattı, araba bile yıkadı. 

Mutlaka okuyun: Kazançlarınızla Şirketinize Yeniden Yatırım Yapmak

 

Çeşitli iş girişimleri sayesinde Buffett daha 16 yaşındayken bugünün parasıyla 53 bin dolarlık küçük bir servet edinmişti.

Lise yıllarında o kadar çok servet toplamıştı ki üniversiteye gitmek için hiçbir sebep göremiyordu. Öyle ki prestijli bir okul olan Pennsylvania Üniversitesi’ndeki Wharton School of Business’ın yaptığı eğitim teklifini geri çevirmeyi düşünüyordu.

Ancak yine de babasının isteklerine yenik düştü ve üniversiteye gitti. İki yıl sonra ise Nebraska’ya dönüp Nebraska Üniversitesi’nde eğitimine devam etti.

 

Üniversite eğitimini tamamladıktan sonra Columbia School of Business’da eğitim görmek için New York’a taşındı.

Warren Buffett’ı New York’a taşınmaya itek şey ünlü bir Wall Street kitabı olan “Akıllı Yatırımcı” kitabı oldu. Meraklı bir okuyucu olan Buffett bu kitabı ilk kez 19 yaşındayken eline almıştı ve “değer yatırımı” kavramı hayatını değiştirdi.

Sırf kitabın yazarı Ben Graham’dan dersler alabilmek için Columbia Üniversitesi’ne kaydoldu. Her ne kadar Buffett Graham’ın verdiği derslerde A+ alan tek öğrenci olsa da Graham Buffett’a şirketinde iş vermeyi reddetti. Hatta ona Wall Street’te kariyer yapmaktan kaçınması gerektiğini bile söyledi.

Durum böyle olunca 1951’de yüksek lisansını tamamlayan Buffett Nebraska’ya geri döndü ve babasının aracılık firması Buffett-Falk & Co.’da çalışmaya başladı. Üç yıl boyunca burada çalışmaya devam etti.

 

Warren Buffett 1952’de evlendi.

1952 yılında babasının firmasında çalışan Buffett Susan Thompson ile evlendi. Çiftin üç çocuğu oldu: Susan, Howard ve Peter.

Düğünlerinden hemen sonra genç çiftin problemleri başladı. Aylık 65 dolara kiraladıkları üç odalı küçücük bir dairede yaşıyorlardı.

1957 yılında Buffett 31 bin dolara Omaha’da beş yatak odalı bir ev satın aldı. Hala aynı evde yaşıyor.

Warren ve Susan’ın ilişkileri oldukça problemliydi. Her ne kadar 2004’te Susan’ın ölümüne kadar evli kalsalar da, evliliklerinin yarısı boyunca beraber yaşamadılar.

Bayan Buffett kocasını 45 yaşındayken terk etti. Warren’la evli kalsa da San Francisco’da yaşamaya başladı. İkili iletişimi asla koparmadı, sık sık telefonda konuşuyor arada sırada beraber tatile çıkıyorlardı. Warren’a oyuncu Astrid Menks’i ayarlayan Susan’dı. Susan öldükten sonra Astrid ile Warren evlendi.

 

Warren Buffett New York’a geri döner.

Graham en sonunda Buffett hakkındaki fikrini değiştirir ve 1954 yılında ona iş teklifinde bulunur. Böylece Buffett ailesiyle birlikte New York’a taşınır.

Buffett Graham-Newman Corp.’ta analist olarak 2 yıl çalışır ve günümüz parasıyla yılda 105 bin dolar kazanır.

 

Ben Graham 1956 yılında ortaklığını bitirince Buffett çok sevdiği Omaha’ya geri dönerek Buffett Partnership Ltd. şirketini kurar.

 

32 yaşına geldiğinde milyoner olmuştur.

1950’lerin sonuna gelindiğinde Warren 7 farklı ortaklık şirketi kurmuştu. 1962’de ortaklıklardan kazandığı parayla milyoner oldu.

 

Buffett bütün ortaklıklarını birleştirir ve tekstil firması Berkshire Hathaway’e yatırım yapar.

1962’de Buffer bütün ortaklıklarını tek bir çatı altında birleştirme kararı alır ve Berkshire Hathaway isimli tekstil firmasına yatırım yapar. 1960’ların başlarında Berkshire Hathaway hisseleri satın almaya başlar ve en sonunda firmanın bütün kontrolü ona geçer. 1964’te hisse fiyatı sadece 80 dolarken bugün şirket en yüksek hisse bedeline sahiptir. 20 Ağustos 2021 itibariyle şirketin 1 adet hisse fiyatı 430,400 dolardır.

 

1960’ların sonunda Buffett Berkshire Hathaway’i tekstil sektöründen çıkarır ve sigortacılık sektörüne girer.

 

Buffett için seksenler patlama noktasıydı.

Bazıları saç stilleri, tozlukları ve neon kıyafetleriyle hava atarken Buffett para kazanıyordu. 1982’de Buffett’ın net serveti 376 milyon dolardı. 1983 yılında ise 620 milyon dolara yükseldi.

1986’da 56 yaşındayken ise Buffett Berkshire Hathaway’den aldığı 50 bin dolarlık mütevazı maaşına rağmen milyarder oldu.

 

1988 yılında Coca-Cola’nın hisselerinin yüzde 7’sine sahipti. Bu en iyi yatrımlarından biri oldu.

Buffett ekonomik buhrandan bir yıl sonra yani 1988 yılında tıpkı bir bağımlı gibi Coca-Cola şirketi hisselerini satın almaya başladı. Coca-Cola’nın yöneticisi olan eski komşusu kendisinin şirkete ve şirket hisselerine olan yoğun ilgisini fark etmekte gecikmedi. Satın alım işlemlerini ve hesap hareketlerini araştırdığında ise işlemlerin şehrin batı bölgesinde bir yerlerden-Warren’ın yaşadığı bölgede-gerçekleştiğini gördü.

Bunu yapsa yapsa Buffett yapar diye düşünüp ona durumu anlatınca Warren suçlu olduğunu itiraf etti ve kendisinden yasal sınır olan %5 eşiğine ulaşıncaya dek bu sırrı ifşa etmemesini rica etti. Birkaç ay içinde Berkshire şirketin % 7’sine, yani 1.02 milyar dolar değerindeki hisse senetlerine sahip duruma gelmişti. Üç yıl içinde ise Buffett’ın Coca-Cola hisseleri Berkshire’ın toplam değerinden çok daha yüksek meblağda bir piyasa değerine sahip olacaktı

“Buffett’ın Coca-Cola’ya yaptığı yatırım 27 yıllık süreçte 16 kat büyüdü. Bu yıllık yaklaşık yüzde 11 kar ettiği anlamına geliyor.”

Mutlaka okuyun: Coca-Cola’nın Gizli Tarihi ve Yükseliş Hikayesi

 

Warren Buffett 2008 yılında dünyanın en zengin kişisi oldu.

“2008 yılında 62 milyar dolarlık servetiyle Forbes tarafından dünyanın en zengini seçildi ve 13 yıldır zirveyi kaptırmayan Bill Gates’i ikinci sıraya attı. Sonraki yıl Bill Gates tekrar bir numaraya yerleşti ve Buffett ikinci sıraya geriledi.”

 

2010 yılında Warren Buffett ve Gates Giving Pledge (Hayırseverlik Yemini)’i yarattı.

Buffett’ın sadeliği “markasının” en önemli özelliği. 87 yaşındaki Buffett’ın bir cep telefonu yok ve toplu taşımayla seyahat etmeyi tercih ediyor. Ancak bu Buffett’ın pinti biri olduğunu göstermiyor.

2016 yılında Berkshire Hathaway’in 2.86 milyar dolarlık hisselerini Bill ve Melinde Gates Vakfı dahil birçok derneğe bağışladı. Bu bağış sayesinde ömrü boyunca yaptığı bağışlar 28.5 milyar dolara ulaştı. Buna ek olarak arkadaşı milyarder Bill Gates ile Hayırseverlik Yemini’ni ortaya çıkarıp imzalayarak servetlerinin en az yarısını bağışlamayı kabul ettiler.

2010’dan beri bu yemine Mark Zuckerberg dahil 150’den fazla kişi katıldı.

Mutlaka okuyun: Mirasını Çocuklarına Bırakmayı Düşünmeyen 9 Zengin

 

2011 yılında Başkan Obama tarafından Warren Buffett’a Başkanlık Madalyası verildi.

 

Eğitim Hayatı

Warren Buffett 1947 yılında yani 17 yaşında iken liseden mezun oldu. Kariyer planları arasında üniversiteye gitmek yoktu; çünkü gazete dağıtımı işi ile 5.000 dolar gibi bir rakam kazanmayı başarmıştı.(Bu, bugünün 42.610.81 dolarına eşit bir kazançtı). Ancak babasının Warren’ın hayatına dair bambaşka planları vardı, bu nedenle oğlunu Pennsylvania Üniversitesine bağlı Wharton İşletme Okulu’na göndermek konusunda ısrarcı oldu.

Buffett, profesörlerden dahi daha fazla şey bildiğini iddia ettiği bu üniversitede yalnızca iki yıl kalabildi. Yuvasına yani Omaha’ya geri döndü ve öğrenim hayatına Nebraska-Lincoln Üniversitesi’nde devam etti. Bir taraftan tam zamanlı bir işte çalıştığı halde üç yıl içinde mezun olmayı başardı.

Buffett’ın lisansüstü çalışmalara yönelik görüşü üniversite eğitiminden pek de farklı sayılmazdı. Kibirlilik derecesindeki öz güveninden hiçbir şey kaybetmeyen Buffett Harvard İşletme Okuluna başvurması konusunda ikna edilse de başvurusu üniversite tarafından  “çok genç” olduğu gerekçesi ile reddedildi. Bu reddedilişin ardından Buffett ünlü yatırımcı Ben Graham ve David Dodd’un da ders verdikleri Columbia Üniversitesine gitti – ve bu onun için hayatını sonsuza dek değiştirecek bir deneyim oldu.

 

Akıl Hocası Benjamin Graham

Biraz da Warren Buffett’ın akıl hocasından Amerikalı bir yatırımcı, ekonomist ve profesör ve yazar olan Ben Graham’dan bahsedelim.Kendisi aynı zamanda değer yatırımının babası olarak da bilinir.

Ben Graham adını 1920’lerde duyurmuştu. Dünyanın geri kalanının yatırımı dev bir rulet oyunu kadar tehlikeli gördüğü bir zamanda Graham neredeyse tamamen risksiz oldukları için bir hayli ucuz olup aslında gelecek vaat eden hisse senetlerinin peşindeydi.  Bunlardan en çok bilineni ise Rockefellers tarafından yönetilen bir petrol taşıma şirketi olan Northern Pipe Line’dı.

Şirkete ait hisse senedi 65 dolardan işlem görüyordu, ancak Graham bilanço üzerinde çalıştıktan sonra şirketin 95 dolar değerindeki tahvillere sahip olduğunu fark etti. Değer yatırımı uzmanı, şirket yönetimini söz konusu portföyü satmaya ikna etmeye çalıştı, ancak teklifi reddedildi. Kısa süre sonra bu işi bir vekalet savaşına dönüştürdü ve sonucunda Yönetim Kurulunda yer edinmeyi başardı. Şirket tahvillerini sattı ve hisse başına 70 dolarlık bir temettü ödedi.

Ben Graham 40 yaşındayken borsa üzerine yazılmış gelmiş geçmiş en iyi eserlerden biri sayılan hatta ders kitabı olarak okutulan “Güvenlik Analizi” kitabını yayınladı. Bu, o dönem için son derece riskli bir hareketti. (Dow Jones borsası endüstri endeksi 1929 ‘da yaşanan büyük düşüşün ardından üç ila dört kısa yıl boyunca 381,17’ den 41.22’ye kadar düşmüştü). Graham o dönem hisse senedi fiyatından tamamen bağımsız olarak bir işletmenin gerçek değerinin ölçütlerinden biri olarak kabul ettiği bir şeyi “öz değer” prensibini bulmuştu.

Öz değer prensibi sayesinde yatırımcılar bir şirketin gerçek değerini tespit edebiliyor ve yatırıma ilişkin kararlarını bu değer üzerinden alıyorlardı. Ben Graham’a ait bir sonraki kitap “Akıllı Yatırımcı” ise Buffett’ın deyimiyle “gelmiş geçmiş en büyük yatırım kitabı” olup tüm dünyayı bir yatırım kinayesi olan Mr. Market ile tanıştırmıştı.(Hisse senedi piyasalarındaki dalgalanmanın normal olduğunu ve hisse alma veya satma kararı verirken bu dalgalanmaların göz ardı edilmesi gerektiğini açıklamada kullanılmıştır).

Basit ama derin yatırım ilkeleri sayesinde Ben Graham o dönemlerde yirmi bir yaşında olan Warren Buffett’ın idolü olmuştu. Eski bir gazete yazısını okuyan Warren Buffett, akıl hocasının aynı zamanda GEICO adında küçük ve pek bilinmedik bir sigorta şirketinin başkanı olduğunu öğrenmiş,bu bilgi onu ziyadesiyle heyecanlandırmış olacak ki şirketin genel merkezine ulaşmak için bir Cumartesi sabahı Washington DC’ ye giden bir trene atlamıştı. Gittiğinde şirket kapılarının kapalı olduğunu görmüşse de durmak nedir bilmeyen Buffett bir hademe şirketin kapısını açmaya gelinceye dek kapıyı yumruklamış,sonunda açtırmayı başardığında da binada herhangi birinin olup olmadığını sormuştu.

Şans mı kader mi bilinmez ama Warren o gün altıncı katta halen daha çalışmakta olan bir adam olduğu bilgisine ulaştı. Warren kendisi ile tanışmak için yanıp tutuşuyordu, öyle ki onu görür görmez şirkete ve işleyişine ilişkin soru yağmuruna tutmuştu. Konuşma tam 4 saat sürdü. Warren’ın konuştuğu bu adam ise Finansal Başkan Vekili Lorimer Davidson’dan başkası değildi. Bu an,Buffett için ömürlük bir deneyimin başlangıcı olacak, Buffett ilerleyen yıllarda GEICO sigorta şirketini kendine ait şirket Berkshire Hathaway aracılığıyla satın alacaktı..

Columbia’da lisansüstü eğitimini tamamlayan Buffett, Graham’ın derslerinden A +alma şerefine erişen tek öğrenciydi. Bu başarıya rağmen hem Graham hem de babası Warren’ın mezun olduktan sonra Wall Street’te çalışmasını istememişlerdi.

Ancak çalışıp kendi ayakları üzerinde durma konusunda kararlı olan Buffett, Graham için ücretsiz çalışmayı dahi teklif etmiş,fakat Graham bu teklifi geri çevrilmişti. Neden mi? Çünkü Graham eldeki pozisyonları o sırada başka firmalarda iş bulmakta zorlanan Yahudiler için saklı tutmayı tercih etti. Anlayacağınız, Warren Yahudi olmadığı için reddedilmişti.

 

Eve Dönüş

Memleketine dönen Buffett babasına ait aracı kurumlardan birinde işe başladı ve bu süreçte Susan Thompson adında bir kız ile görüşmeye başladı. İlişkileri kısa zamanda ciddiye bindi ve ikili Nisan 1952’de evlendi. Aylık 65 dolar ödedikleri üç odalı bir daire kiraladılar; evleri harabeden farksızdı, üstelik genç çift evlerini farelerle paylaşıyorlardı. Susie isimli kızları işte böyle bir evde doğdu. Öyle ki para biriktirmek adına kızlarını bir şifonyerin çekmecesinden bozma bir yatakta yatırmak zorunda dahi kaldılar.

İlk yıllarda Buffett’ın yatırımları ağırlıklı olarak bir benzin istasyonu (Texaco) ve bir dizi gayrimenkul üzerineydi, üstelik her iki konuda da başarılı olduğu söylenemezdi. Bu aynı zamanda Omaha Üniversitesi’nde gece dersleri vermeye başladığı dönemdi.

Derken bir gün Ben Graham Warren’ı aradı ve genç borsacıyı kendisi ile birlikte çalışmaya davet etti.

Buffett uzun zamandır beklediği fırsatı en nihayetinde elde edebilmişti.

 

Ben Graham ile Çalışma Deneyimi

Buffett ve Susan, New York’un arka sokaklarındaki yeni bir eve taşındı. Buffett günlerini S&P raporlarını analiz edip yatırım fırsatları aramakla geçiriyordu. Tam da bu süreçte Graham ve Buffett’ın yatırıma ilişkin bakış açıları arasındaki farklar birer birer gün yüzüne çıkmaya başlamıştı.

Buffett, şirketlerin işleyiş sürecine merak sarmıştı. Bir şirketi rakiplerinden üstün kılan neydi? Graham yalnızca rakamları baz alırken Warren ise yatırım sürecinin şirket yönetimine göre yönlendirilmesinden yanaydı. Graham içinse işin sırrı bilanço ve gelir tablosunun gösterdiklerinde gizli olup kurumsal liderlik ikinci planda kalmalıydı.

1950 ve 1956 arasındaki bu iş deneyimi ile kişisel sermayesini 9.800 dolardan 140.000 dolara kadar yükseltmeyi başaran Buffett, bu kez rotasını Omaha’ya çevirdi ve bir sonraki hamlesini planlamaya koyuldu.

Ne mi yaptı?

1 Mayıs 1956’da Warren Buffett, kız kardeşi Doris ve Teyzesi Alice de dahil olmak üzere yedi sınırlı sorumlu ortağı bir araya getirdi ve bu süreçte 105.000 dolarlık bir sermaye biriktirmeyi başardı. Buffett Associates, Ltd şirketini kurmak adına bizzat yatırdığı 100 doları  ise yıl sonuna kadar yaklaşık 300.000 dolarlık bir sermayeye dönüştürmüştü.

Buffett kazandığı paranın bir kısmı ile 31.500 dolarlık bir ev satın aldı-ki bu eve “Buffett’ın Çılgınlığı” demeyi tercih ediyordu. Başlangıçta şirketini evinin yatak odalarından birinden, sonraları ise küçük bir ofisten yönetti. O günden itibarıyla hayatı da yavaş yavaş şekillenmeye başlamıştı. Artık üç çocuğu, güzel bir eşi ve bir hayli başarılı olduğu bir işi vardı.

Gelecek beş yıl boyunca şirketi % 251,0 gibi etkileyici bir kar oranı elde etmeyi başardı-üstelik o dönem Dow Jones Borsası endüstri endeksi bile yalnızca % 74,3 oranında yükselebilmişti. Memleketi dahilinde küçük çaplı bir üne kavuşan Warren, arkadaşlarından ve yabancılardan gelen yoğun taleplere rağmen hiçbir zaman borsaya ilişkin en ufak bir ipucu dahi vermedi.

1962 yılında şirket sermayesi 7,2 milyon doları aşmıştı, üstelik bunun 1 milyon dolarlık kısmını Buffett’ın kişisel hissesi oluşturuyordu. Ortaklık için herhangi bir ücret ödemiyordu; zaten hisselerinden ötürü  % 4′ ü aşan her karın dörtte birini almaya hakkı vardı.

Üstelik Amerika Birleşik Devletleri’nde de 90’dan fazla sınırlı ortağa sahipti. Çok geçmeden dönüm noktası niteliğinde bir kararla tüm ortakları Buffett Partnerships Ltd. adlı tek bir kuruluşta birleştirdi, asgari yatırımı 100.000 dolara çıkardı ve Farnam caddesindeki Kiewit Plaza’da yer alan küçük bir ofis açtı.

Aynı yıl, Charlie Munger adında bir adam Kaliforniya Omaha’da yer alan çocukluk evine geri döndü. Biraz burnu havada biri olsa da Munger kelimenin her anlamıyla mükemmel bir adamdı. Harvard Hukuk Fakültesinde okumuş ancak okulunu henüz bitirmemişti. Ortak arkadaşları tarafından tanıştırılan Buffett ve Munger böylelikle bir kırk yıl sürecek bir dostluk ve iş birliğinin temellerini de atmış oldular.

Kuruluşundan on yıl sonra Buffett’ın kurduğu şirkete ait varlıklar % 122,9 oranındaki Dow endeksine kıyasla % 1.156’yı aşan bir değer kazandı. 44 milyon dolar değerindeki bir artışı deneyimlemiş olan varlıkların efendisi Buffett ve Susan’ın kişisel hisseleri 6.849.936 dolara ulaşmıştı. Anlayacağınız Buffett efsanesi geri dönmüştü.

Buffett kendisini başarılı bir iş adamına dönüştüren zekice adımlarında bir diğerini daha attı ve şirket ortaklığını yeni hesaplara kapattı. O sırada dünyanın öbür ucunda Vietnam savaşı patlak vermişti ve borsa ekonomik bunalımdan nasibini almamış isimler tarafından yönlendiriliyordu.Şirket, 1968 yılında en büyük vurgununu yaptı ve hisselerine % 59,0 değer kazandırarak 104 milyon doların üzerinde bir varlık elde etmeyi başardı.

Ertesi yıl, Buffett şirketin yatırım fonunu yeni hesaplara kapatmanın bir adım ötesine geçip ortaklığı tasfiye etti. Mayıs 1969’da ortaklarına “mevcut pazarda pazarlık etmeye değer bir şey bulamadığını” bildirdi. Buffett, yılın geri kalanını söz konusu portföyü tasfiye etmeye- iki şirketi işin dışında tutarak-harcadı: Bu iki şirketten biri tekstil firması Berkshire diğeri ise Diversified Perakendecilik’ti.

Berkshire’ın hisseleri ortaklar arasında paylaştırıldı. Buffett ortaklarına belli bir noktaya kadar işin içinde olacağını fakat gelecek günlerde kendilerine karşı hiçbir yükümlülüğü bulunmadığını bildiren birer mektup yazdı. Ancak şirkette küçük de olsa bir hisse bulundurmasının asıl sebebini açıklamadı. (Buffett o dönem Berkshire Hathaway hisselerinin % 29’una sahipti).

 

Berkshire Hathaway Şirketini Sahiplenme Süreci 

Buffett’ın Berkshire Hathaway’deki rolü aslında yıllar öncesinden tanımlanmıştı. 10 Mayıs 1965’te adi hisse senetlerinin% 49’unu biriktirdikten sonra Warren kendisini şirket yöneticisi ilan etti. Şirket berbat yönetim kadrosu nedeniyle iflasın eşiğindeydi ve onun birkaç ince ayar ile şirketin çok daha iyi yönetilebileceğine dair en ufak bir şüphesi yoktu.

Buffett, şirketin başına Ken Chace’ı geçirdi ve onu şirket kararlarındaki tek yetkili kişi kıldı. Hisse senedi opsiyonlarının kontrolünü ise hissedarlara haksızlık olacağı düşüncesiyle Chace’e vermeyi reddetti. Bunun yerine yeni başkanının 1000 şirket hissesi satın alması adına kendisine 18.000 dolar değerinde bir kredi vermeyi uygun gördü.

Bundan tam iki yıl sonra, yani 1967’de Warren Buffett Ulusal Tazminat Kuruluşu’nun kurucusu ve hakim hissedarı Jack Ringwalt’ı makamına çağırdı. Kendisine şirketinin değeri hakkında ne düşündüğünü sorduğunda Ringwalt Buffett’a şirketin hisse başı değerinin en az 50 dolar olduğunu belirtti ve bu durumu şirketinin o döneme ait 33 dolarlık işlem fiyatının 17 dolar üzerinde bir artı değere sahip olduğu gerçeği ile açıkladı.

Buffett şirketin tamamını hemen o an satın almayı teklif etti: Bu ona 8,6 milyon dolara mal olan bir hamle oldu. Aynı yıl Berkshire şirketi, dudak uçuklatan sermaye hesabına yalnızca 10 sent değerinde bir kar payı ekleyebildi. Zaten böylesi bir olay bir daha asla yaşanmadı.

1970 yılında Buffett kendisini Berkshire Hathaway Şirketinin Yönetim Kurulu Başkanı ilan etti ve ilk kez hissedarlara mektup yazdı (Bu görev önceleri Ken Chace’ın sorumluluğundaydı). Başkan Buffett’ın sermaye tahsisi konusundaki ihtiyatlı yaklaşımı da aynı yıl kendisini göstermeye başladı.

Tekstil sektöründen elde edilen kar acınacak denli düşüktü(45.000 dolar)- sigorta ve bankacılık şirketleri sırasıyla 2,1 milyon dolar ve 2.6 milyon dolar getiriyordu. Massachusetts, New Bedford’daki dokuma tezgahlarından gelen kayda değer olmaktan uzak bu gelir Warren’a Berkshire Hathaway’in bugününü inşa etmeye başlamak için gerekli sermaye akışını sağlamıştı.

Warren bir yıl sonrasında See’s Candy adında bir şirketi satın aldı. Gurme çikolata üreticisi olan bu şirket kendilerine ait şeker markalarını yüksek fiyattan ya da geliş fiyatları üzerinden müşterilerine satmaktaydı. Şirket bilançosu, Kaliforniyalıların zaten bildiği şu gerçeği gözler önüne seriyordu: Müşteriler sırf See marka çikolatanın tadı için fazladan ödeme yapmaya dahi razıydılar.

Buffett, Berkshire’ın söz konusu şirketi 25 milyon dolar nakit karşılığında satın almak istediğini belirtti. See‘nin sahipleri 30 milyon dolar almak için uğraşsalar da sonunda teklif edilen miktara razı oldular. Bu Berkshire şirketinin olduğu kadar Buffett’ın da o güne kadarki en büyük yatırımıydı.

Birkaç farklı yatırım ve SEC(ABD Sermaye Piyasası Kurulu) soruşturmasının ardından Buffett, Berkshire Hathaway’in net değerinde bir artış gözlemledi. 1965’ten 1975’e kadar şirketin hisse değeri hisse başına 20 dolardan tam 95 dolara yükselmişti. Warren tam da bu dönemde Berkshire hisse senetlerini nihai olarak satın aldı.(Ortaklık hisseleri dağıtıldığında Buffett’ın yalnızca %29’luk bir hissesi vardı).

Buffett geçen yıllar boyunca söz konusu şirket için hisse başına ortalama 32.45 dolarlık, yani  15,4 milyon dolardan fazla bir yatırım yapmıştı.Bu ona hisse senetlerinin % 43’ünden fazlasına sahip olma şansı vermişti, eşi Susan da hisselerin % 3’ünü elinde tutuyordu. Anlayacağınız tüm serveti Berkshire şirketi üzerine konumlandırılmıştı. Kişisel mülkiyeti dahilinde bile olmayan bu şirket artık tek yatırım aracı haline gelmişti.

1976 yılında Buffett’ın yolu GEICO sigorta şirketi ile bir kez daha kesişti. Şirket son zamanlarda fahiş miktarda bir değer kaybına uğramış, şirket hisseleri hisse başına 2 dolar değer kaybetmişti. Buffett kıvrak zekası ile işi oracıkta çözmüş, sorunun temelinde beceriksiz bir yönetim kadrosu olduğunu tespit etmişti.

Gelecek birkaç yıl boyunca, Berkshire kötü durumdaki bu sigorta şirketinin piyasalardaki konumunu iyileştirdi,üstelik bu işten milyonlarca dolar kar elde etti. Halen daha şirket gelirlerini elinde tutmakta olan Graham, aynı yılın Eylül ayında, emekliye ayrılmasından kısa bir süre önce vefat etti.

Yıllar sonra kurmuş olduğu sigorta devi bu şirket Berkshire’ın tamamına sahip olduğu bir yan kuruluş olacaktı.

 

Özel Hayatındaki Değişiklikler

Buffett hayatındaki en derin ve üzücü olaylardan birini işte tam da bu sıralarda yaşadı. Kırk beş yaşındaki Susan Buffett kocasını terk etti. Warren ile evliliğini sürdürmesine rağmen San Francisco’da bir daire buldu ve artık yalnız yaşamak istediğini belirterek oraya taşındı.

Warren kelimenin tam anlamıyla harap oldu; Susan hayatı boyunca “bahçesinin güneşi ve yağmuru” olmuştu. İkili ayrı kaldıkları bu zamanı dahi her gün konuşarak, gelenekselleşmiş iki haftalık New York gezisine birlikte katılarak veya California sahilindeki evlerinde Noel buluşması için çocuklarıyla bir araya gelmeye devam ederek her daim yan yana geçirdiler.

Buffett için Susan’ın olmadığı bu yeni hayata geçiş sürecine adapte olmak bir hayli zor oldu, ancak nihayetinde bu yeni düzene de alıştı. Bu süreçte Susan da boş durmayıp Omaha bölgesinden birkaç kadını aradı, onlara eşi ile birlikte bir akşam yemeğine veya bir filme gitmeleri konusunda ısrar etti; Sonunda Warren’ı bir garson olan Astrid Menks ile yakınlaştırmayı başardı. Susan’ın yoğun çabaları sayesinde Menks aynı yıl içinde Buffett ile yaşamaya başladı.

 

Beş Parasız Günler

70’lerin sonlarına doğru Buffett’ın ünü öyle bir artmıştı ki herhangi bir hisse senedini satın aldığına dair söylentiler dahi o senedin değerini en az % 10 oranında artırmaya yetiyordu. Berkshire Hathaway’in hisseleri artık 290 doları aşkın bir meblağ üzerinden işlem görüyordu. Buffett’ın net serveti neredeyse 140 milyon dolar olmuştu. İronik olan ise Buffett’ın şirketine ait tek bir hisse dahi satmıyor oluşuydu, yani mevcut tüm geliri aldığı 50.000 dolarlık şirket maaşından ibaretti. Bunun farkında olan Warren her fırsatta kazandığı her şeyin Berkshire’a bağlı olduğunu ve şirket gelirinin dışında bir para akışı edinmek istediğini dile getiriyordu.Çünkü şirket gelirleri olmaksızın kelimenin tam anlamıyla beş parasızdı(!).

Bu kararı almasıyla birlikte şahsi masrafları için şirketten bağımsız yatırımlar yapmaya başlaması bir oldu. Roger Lowenstein’ın yazdığı “Buffett” adlı kitaba göre Warren, kendi yatırımları konusunda Berkshire yatırımlarına kıyasla çok daha cesurdu. Öyle ki kısa süre içinde 3 milyon dolar kazanmıştı. Bir arkadaşı tarafından gayrimenkul yatırımı yapması istendiğinde ise “Borsadan bu denli kolay para kazanıyorken neden gidip de bir gayrimenkul satın alayım ki?” demişti.

Mutlaka okuyun: Warren Buffett’tan 10 Önemli Yatırım Tavsiyesi

 

Hayırseverlik Faaliyetleri

Buffett her fırsatta dönemin popüler trendlerini yakalama konusundaki yeteneğini gözler önüne seren bir iş adamıydı. Açgözlülüğün adeta kol gezdiği zor zamanlardı ve 1981’de Berkshire şirketi, Munger tarafından düşünülmüş, Buffett tarafından da onaylanmış yeni bir yardım planı açıkladı. Plan,hissedarların sahip olduğu her bir Berkshire hissesi için 2 dolarlık bir bağış toplayacak olan bir bağış programının oluşturulmasını öngörüyordu.

Bu plan aynı zamanda Wall Street’teki ortak bir uygulamaya yanıt niteliğinde geliştirilmişti ve şirket bağışlarının kime gideceğinin belirlenmesini sağlıyordu (söz konusu paralar genellikle yöneticilerin kurduğu okullara, kiliselere ve kuruluşlara aktarılırdı). Plan başarıyla sonuçlandı ve yıldan yıla hisse başına düşen bağış miktarı artırıldı. Sonuç olarak Berkshire hissedarları her yıl milyonlarca dolar para bağışlamış oluyor, her bir bağışçı kendi geliri ile uyumlu bir yardımda bulunabiliyordu.

Yardım programı, Berkshire’ın yan kuruluşlarından biri olan The Pampered Chef’deki ortakların Buffett’ın hayırseverlik havuzundaki meblağların büyük bir oranını önceden belirlenmiş kurumlara aktardığı ve söz konusu şirketin ayrımcılığa maruz kaldığı iddialarının ortaya atılmasıyla nihayete erdi.Bu zaman zarfında yaşanan bir diğer önemli olay ise şirkete ait 1982 yılında hisse başına 750 dolara ulaşan hisse senedi fiyatıydı. Bu kazançların büyük bir bölümünün Berkshire’ın 1,3 milyar dolar değerindeki hisse portföyünden kaynaklandığını söyleyebiliriz.

 

Büyük Satın Alımlar

Berkshire’ın bünyesine kattığı şirketler içinde en iyi olanı şirketin kontrolü altına girmek üzereydi. 1983 yılında Warren Buffett, Rose Blumpkin’in sıfır noktasından milyonlarca dolarlık bir mobilya perakendecisi haline getirdiği Nebraska Furniture Mart şirketine gitti ve bölge halkının Bayan B ismi ile hitap ettiği şirket sahibine mağazayı Berkshire Hathaway’e satmakla ilgilenip ilgilenmeyeceğini sordu.

Blumpkin’in cevabı basit bir “evet” ti. “60 milyon dolar değerinde bir paya sahip olacaksam neden olmasın” demişti. Oracıkta el sıkışıldı ve bir sayfalık bir sözleşme hazırlandı. Rus kökenli göçmen,  Buffett tarafından verilen çeki katlamaya dahi fırsat bulamadan paracıklarına kavuşmuştu.

Scott & Fetzer, Berkshire ailesine katılan bir diğer harika şirketti. Başkan Ralph Schey tarafından açılan satış ihalesinin ardından şirket düşmanca bir devralma sürecinin hedefi olmuştu. Yıl 1984’tü ve Ivan Boesky çok geçmeden 60 dolarlık bir hisse payı için karşı teklif başlattı (orijinal ihale teklifi hisse başına 50 dolardı – ve piyasa değerinin 5 dolar üzerindeydi).

Kirby elektrikli süpürgesi şirketi ile S&F ansiklopedileri ise panik içindeydi. Çeyrek milyon hisseye sahip olan Buffett, söz konusu şirketlere olası bir birleşmeye ilişkin görüşlerinin sorguladığı bir mesaj bıraktı. Telefon neredeyse anında çaldı. Berkshire hisse başına nakit 60 dolar vermeyi teklif etti.

Anlaşma bir haftadan kısa bir sürede tamamlandığında Berkshire Hathaway bağlı şirketler koleksiyonuna ekleyebileceği, 315 milyon dolar değerinde nakit üretebilen yeni bir güç merkezi daha edinmişti. Tekstil sektöründen güç bela kazanılmış küçük meblağ, nihayetinde dünyanın en güçlü şirketlerinden birini yaratmıştı. Önümüzdeki on yılda çok daha etkileyici işlere imza atılacaktı. Öyle ki Berkshire, 1990’lı yıllarda hisse fiyatlarını 2.600 dolardan 80.000 dolara kadar çıkarmayı başaracaktı.

Satın alımlar yalnızca şirketler ile sınırlı değildi. Buffett 1986 yılında, 850.000 dolara ikinci el bir Falcon uçağı satın aldı. Tanınırlığı günden güne artığından artık sıradan hava yolları ile uçmak hiç de kolay olmuyordu. Buffett her ne kadar lüks içinde bir yaşamı kabul etmekte zorlansa da jetine bayılmıştı. Öyle ki jetlere olan bu tutku en nihayetinde 90’lı yıllarda Executive Jet‘i satın almasına sebep oldu.

80’li yıllar Berkshire’ın tereyağından kıl çekercesine hisse değerini artırmasıyla geçti, bu yoldaki tek engel ise 1987 yılında yaşanan ekonomik buhrandı. Piyasaların düzene girmesi mevzusunu kafaya dahi takmayan Warren, sakinliğini koruyarak şirket değerlerini yakında takip etmiş ve her koşulda işinin başında durmakla yetinmişti. Bu tavır aynı zamanda kendisinin hisse senetlerine ve işletmelere yönelik bakış açısını da temsil ediyordu. Yaşanan bu kriz borsanın geçici sapmalarından biriydi ve Berkshire’ın piyasa değerinin dörtte birini yok etmişti.Ancak Warren cesur adımlarla yoluna devam etti.

 

Milenyum Yılları

1990’ların sonlarında ise Berkshire hisse senetleri hisse başına 80.000 dolara kadar yükseldi. Bu astronomik başarıya internetin ve teknolojinin hükümdarlığını ilan etmesi ile birlikte Warren Buffett “yeteneğini kaybediyor olmak” ile suçlandı. 1999’da Berkshire, hisse başına % 0,5′ lik net bir artış bildirdiğinde de birkaç gazetede Warren Buffett’ın yani “Omaha Kahini”nin ölümüne ilişkin hikayeler yayınladı.

Teknoloji balonunun patlayacağından emin olan Warren Buffett, yaptığı en iyi işi yapmaya devam etti: Öz değerlerinin altında satış yapan büyük işletmelere sermaye tahsis etti. Ve çabaları ödülsüz kalmadı. Piyasalardaki dalgalanma nihayetinde durulduğunda Warren Buffett bir kez daha piyasaların yıldızı olmayı başarmıştı. Berkshire hisseleri hisse başına yaklaşık 45.000 dolara düşmesinin ardından önceki seviyelere yeniden ulaşmış ve Omaha’dan gelen kahin bir kez daha yatırım dünyasının simgesi olmayı başarmıştı.

Warren Buffett, önce Forbes Dergisi’ nin “2006 Milyarderler Listesi”nde 42 milyar dolarlık serveti ile ikinci olmuştur. Ardından 2008 yılında yine Forbes Dergisi tarafından hazırlanan “2008 Milyarderler Listesi”nde 62 milyar dolarlık serveti ile “dünyanın en zengin insanı”unvanını almıştır. Kendisi aynı zamanda 2006 yılında Berkshire Hathaway yatırım şirketinin 31 milyar dolarlık hisse devrini gerçekleştirmiş, söz konusu devir işlemi Bill Gates ve eşine ait olan Bill ve Melinda Gates Vakfı’na yapılmıştır. Yaklaşık 31 milyar dolarlık bu bağış, ABD tarihinin en büyük bağışı olarak tarihe geçmiştir.

Bugün 80 milyar doları aşkın servetiyle dünyanın en zengin isimlerinden biri olan Warren Buffett başarılı bir iş adamı olmasının yanı sıra cömertliği, hayırseverliği ve mütevazi yaşam tarzı ile de gündemdedir.

 

İlginizi çekebilir

Warren Buffett Hakkında Bilinmeyen 21 Gerçek

Warren Buffet’tan Zengin Edecek Tüyolar

Anıl ERSOY

Yazar : Anıl ERSOY

Boğaziçi Üniversitesi "Çeviri Bilimi" bölümünden mezun olduktan sonra, Milliyet, Doğan Burda ve Protranslate gibi birçok kurumda yönetici pozisyonlarında çalıştı. Son olarak uluslarası bir finansal firma olan Citi'de uygulama müdürü olarak çalışmakta. Sizler için marka, pazarlama ve girişimcilik alanında rehber niteliğinde içerikler oluşturuyor.

Bir yanıt yazın

Avatar

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir