Yaşadığınız Zorluklara Karşı Direncinizi Artırmanın Yolları

Direnç vücudunuzdaki kaslara benzer, sürekli olarak çalıştırmanız gerekir.

Direnç, stres ve talihsizliklere karşı uyum sağlayabilme ve pozitif tepki verebilmek anlamına gelir. Sorunlarınız bağımlılık ya da maddi sıkıntılar gibi uzun dönemli ya da  ölümcül bir hastalık ya da cinsel saldırı gibi kısa dönemli olabilir. Sırada önünüzdeki adamın son kalan çöreği yemesi gibi en küçük ve önemsiz sorunlar bile mikro düzeyde direnç gerektirir. En küçüğünden en büyüğüne direnç sorunlara nasıl tepki verdiğinizle ilgilidir. Tersliklerin genelde bireysel olduğu vurgulanır, ancak genelde cinsiyetçilik, ırkçılık, ekonomik eşitsizlik gibi sistemsel engellerden ortaya çıktıklarını biliyoruz. Bunun çözümü ise çok karışık. Sistematik adaletsizliğin bilinen bir çözümü bulunmuyor. Ancak aynı zamanda direncin de boş bir fikir olmadığını söylemek gerek: Bireyler hayatın getirdiği sorunlara farklı şekillerde tepki verebilirler.

Daha da önemlisi direnç doğuştan gelen bir özellik değildir, sonradan kazanmanız gerekir. Yüzmeyi nasıl batıp çıkarak öğreniyorsak hayatın karşımıza çıkardığı sorunlar karşısında dirençli olmayı da benzer şekilde öğreniriz. Peki bu beceriyi nasıl kazanabilirsiniz? Bunun yollarını aşağıda sıraladık:

 

#1: Arada bir berbat hissedin.

Doğru duydunuz. Hepimiz bu klişe sözü duymuşuzdur: ‘Hayat size limon veriyorsa, limonata yapın!’ Ancak bu motivasyon sözleri çoğu zaman işe yaramaz, kapalı bir günde güneş gözlüğü takmak gibidirler.

Gerçek direnç cesaretinizi asla kaybetmeyeceğiniz anlamına gelmez. Eğer hiç acı verici durumlarla karşılaşmazsanız, direncinizi de keşfedemezsiniz. Bu yüzden dirençli kimseler arasında acı çekmek ortak bir olgudur.

Bu yüzden dirençli olmak acınızı maskeleyip her şey yolundaymış gibi davranmak anlamına gelmez. İnsansınız, makine değil! Kısacası o anda neler hissettiğiniz önemli değildir, önemli olan acının üstesinden gelip tekrar ayağa kalkabilmenizdir. Direnç budur.

 

#2: Kaderinizi kontrol edebilecek tek kişinin siz olduğunu bilin.

1955 yılında Dr. Emmy Werner 40 yıl sürecek bir araştırmaya başladı. Hawaii’nin adalarından biri olan Kauai’de o yıl doğmuş 700 çocuğu çalışma arkadaşlarıyla izlemeye başladılar. 1950’lerdeki Kauai gelişmiş bir yer değildi. Çocukların çoğu yoksulluk içerisinde, dengesiz, kaotik ve eğitimsiz ailelerde büyümüştü. Ancak tüm bunlara rağmen 40 yaşına geldiklerinde araştırmaya göre grubun üçte biri kendine güvenen, yetkin ve yardımsever bireyler olmuştu.

Beklenilenin tam aksi bir hayat sürüyorlardı. Hepsi iş sahibi, düzenli hayatları olan ve suça karışmamış bireylerdi. Başarıları daha ayrıcalıklı ortamlarda büyümüş çocuklarınkine denkti, hatta zaman zaman daha başarılılardı. Araştırmacıların merak ettiği tek bir şey vardı: Bu çocuklar imkansızı nasıl gerçekleştirmişlerdi? Dirençlerinin kaynağı neydi?

Tekrar edelim, bu soruların cevabı oldukça karmaşık. Gruptaki çocuklardan bazıları şanslıydı, bazılarının onlarla ilgilenen en az bir tane sevgi dolu aile üyesi vardı, bazıları ise bir sivil toplum örgütünde, okulda ya da kilisede kendilerine bir ‘ev’ bulmuşlardı. Ama dirençli çocukların sahip olduğu en önemli özellik iç kontrol mevkisi denilen bir şeydi. Yani kontrolün etraflarında gelişen olaylarda değil kendilerinde olduğunu biliyorlardı. Kendi geleceklerinin kontrolüne sahip olduklarını düşünüyorlardı ve içinde bulundukları şartların belirleyici bir faktör olduğunu düşünmüyorlardı.

Peki bunu hayatınıza nasıl uygulayabilirsiniz? Kısacası, kararlı adımlar atın. Geleceğiniz için kaderi bahane göstermek daha kolaydır, ama elinizden geldiğince kontrolü elinize alın.

Mutlaka okuyun: Bilim Adamları Oto-Kontrolün Önemli Bir Başarı Faktörü Olduğunu Söylüyor

 

#3:  Değerleri merkeze alın.

Kararları veren kişinin siz olmanız gerektiğine değindik, ama doğru kararı vermek zordur, hata yapmak ise kolay. Birçok araştırmaya göre ahlaki bir ‘pusula’ yani değer ve etik sahibi olmak, dirençli olmakla paralel giden bir şey. Sağlam ahlaki değerler hayatımıza amaç katar, bu da direncinizi artırır.

Mutlaka okuyun: Hayat Amacınızı Nasıl Bulursunuz?

 

#4: Spor yaparak deşarj olun.

Engellerle uğraşmak yorucu olabilir, bu yüzden kendinizi çok fazla zorlayıp hırpalamadan arada sırada rahatlamanız ve deşarj olmanız için kendinize zaman ayırmalısınız. İstediğiniz şekilde rahatlayabilirsiniz, ama sporun öneminin de yabana atmamak gerekiyor. Spor da direnç gerektirir öyle değil mi? Hayatın zorluklarının bir metaforu gibi değil midir? Kendinize kısa dönemli hedefler belirler ve bu kısa dönemli hedeflerle zihinsel gücünüzü artırarak daha uzun dönemli hedeflere ulaşmaya çalışırsınız.

Ayrıca spor yapmak modunuzu ve motivasyonunuzu yükseltir, stresi azaltır ve sizi daha pozitif biri yapar.

Mutlaka okuyun: Spor ve Egzersiz Yapmanın 4 Bilimsel Faydası

 

#5: Gerçekçi olmayan hedefler belirlemeyin.

Çok az çaba harcayarak zengin ve ünlü biri olmak isteyebilirsiniz, ama direncin önemli bir diğer tarafı da kendinizi yenilgiye açık hale getirmemektir. Hatta Kauai araştırmasındaki direnç sahibi yetişkinlerde görülen en karakteristik özellik kendilerine gerçekçi hedefler koymalarıydı. Eğer kendimize gerçekçi olmayan çok zor hedefler koyarsak başarısız olduğumuzda kendimizi suçlamaya başlarız. Bu yüzden hedeflerinizi mantık çerçevesinde belirlemeye dikkat edin. Tabii ki kendinizi zorlayın ve her zaman daha yükseği hedefleyin, ama kendinize karşı adil olun.

Mutlaka okuyun: Hedeflerime Nasıl Ulaşabilirim?

 

#6: Duygularınızı gösterin.

Klişe olduğunu biliyorum, ama işe yarıyor. Öğrencilikleri devam eden ve her gün ölüm-kalım durumlarıyla karşı karşıya kalan hemşireler arasında yapılan bir araştırmaya göre 1) arkadaşları ve iş arkadaşlarından destek isteyebilen ve 2) mutluluktan üzüntüye tüm duygularını rahatça gösteren ve ifade edebilen hemşirelerin, psikolojik çöküntüye karşı daha dirençli oldukları görülmüş. Psikolojik açıdan oldukça zor olan işlerine bu şekilde devam edebilmişler. O halde güvendiğiniz insanlara duygularınızı gösterin, neler hissettiğinizi anlatın. Herkesi mutlu etmeye çalışmak yerine dürüst ve samimi olun, bu sayede kendinizi çok daha rahatlamış hissedeceksiniz.

Direnç becerileriniz ancak zorluklarla ve engellerle karşılaştığınızda ortaya çıkar. Her şeyin üstesinden gelebilirsiniz, elinizde direnç denen bir silah var!

Anıl ERSOY

Yazar : Anıl ERSOY

Boğaziçi Üniversitesi "Çeviri Bilimi" bölümünden mezun olduktan sonra, Milliyet, Doğan Burda ve Protranslate gibi birçok kurumda yönetici pozisyonlarında çalıştı. Son olarak uluslarası bir finansal firma olan Citi'de uygulama müdürü olarak çalışmakta. Sizler için marka, pazarlama ve girişimcilik alanında rehber niteliğinde içerikler oluşturuyor.

Bir yanıt yazın

Avatar

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir