Daha önce hiç zengin sayılmanız için ortalama olarak ne kadar paraya sahip olmanız gerektiğini düşündünüz mü? ABD vatandaşları üzerinde yapılmış bir araştırmaya göre insanların çoğu zengin sayılmak için 2 milyon dolar ile 12 milyon dolar arasında paraya sahip olunması gerektiğini söylemiş. Bu varsayıma göre “zengin” olarak niteleyebileceğimiz kişinin yıllık 300,000 bin dolar pasif bir gelire sahip olması ve neredeyse hiç çalışmadan aşağıdaki şeylere gücünün yetebilmesi gerekiyor:
-Bütün vergilerini ödemesi
-Aylık ev giderlerine ortalama 3,800 dolar ödemesi
-Araba alma, tatile gitme, alışverişe yapma, hayır kurumlarına bağışta bulunma, eğitim, aile ve eğlence gibi alanlara harcayabileceği aylık en az 12 bin doların kenarda tutabilmesi
Bu araştırmanın ortaya koyduğu olgular ile ister hem fikir olun ister olmayın, konu oldukça ilginç bir konu. Zengin insanların özellikleri, nasıl ve nerelerden para kazandıkları, nasıl yatırım yaptıkları, emlak işleri vb şeyleri öğrenmek size de zengin olma yolunda oldukça yardımcı olacaktır.
Zenginlik Kesin Bir Kavram Olmaktan Ziyade Göreceli Bir Kavramdır
İşin en zor kısmı, yani zengin olmak için tam olarak ne kadar paraya ihtiyacınız olduğunu belirleme fikri kapitalizmin son yüzyılda insanlara sunduğu hayat standartı, kısacası alım gücü oranındaki artış sonucu ortaya çıkan bir fikirdir.
Dünya tarihine bakıldığında, medyanın bize aşılamaya çalıştığı algının aksine çoğu vatandaş ülke tarihindeki en yüksek yaşam standartına sahip. Günümüzde ilginçtir ki neredeyse ailelerin birçoğu 1800’lü yıllarda dünyanın en zenginlerinin sahip olduğu yaşam standartının aynısını yaşıyor. Teknolojik gelişmeler ve üretim oranındaki artış, örneğin en basiti modern çamaşır makinesinin hayatlarımıza girişi vatandaşların 1880 yılında yaşayan atalarının aksine haftada 40 saatten fazla zaman kazandırdı. Fakat ne yazık ki yapılan araştırmalara göre yalnızca çamaşır makinesinin bize kazandırdığı haftalık 40 saatlik ekstra zamanı televizyon izleyerek boşa harcıyoruz.
Günümüzde birçok ailenin bir araba yerine iki arabası var. Eskiye kıyasla artık tipik bir ev merkezi ısınma sistemi ve klima gibi teknolojilere sahibiz. Kolaylıkla sıcak ve soğuk suya erişebiliyoruz. Yüksek hızlı internet bağlantımız var. Harika ses sistemine ve mükemmel görüntü ve renk kalitesine sahip, tek tıkla yüzlerce, hatta binlerce farklı içeriğe erişebilmemize olanak sağlayan televizyonlarımız var. Devletin bakış açısına göre iki çocuklu bir ailenin düşük yaşam standartlarına sahip olması demek bu yukarıda bahsettiğimiz şeylerden faydalanamaması demektir.
Başka bir deyişle, orta sınıfın günümüzdeki yaşam standartından şikayet eden insanların aslında ekonomik durumun aslını görmeyi reddediyor olmasından kaynaklandığını söyleyebiliriz. Evet, dünya ekonomisi daha iyi olmalı. Evet, sağlık ve eğitim giderleri insanların karşılayabileceklerinin de ötesinde bir artış göstermekte. Fakat bütün bunlar, özellikle de geçtiğimiz birkaç yüzyıla bakarsanız dünyada yaşanabilecek en iyi zamanda yaşadığımız gerçeğini değiştirmiyor.
Zenginlik ve Mutluluk Arasındaki İlişki
Yapılan araştırmalara göre kazanılan para bir noktaya kadar mutluluk sağlasa da belli bir noktadan sonra ekstra mutluluk getirmiyor. İnsanlar minimum ihtiyaçları karşılandığı takdirde hayatlarının gidişatından oldukça memnun olabiliyorlar. Yani yılda 100,000 TL kazanan kişinin yılda 10,000,000 TL kazanan kişiden daha mutlu olması mümkün.
İnsanlar maddi anlamda; arkadaşlarından, aile üyelerinden, kısacası çevrelerindeki kişilerden biraz daha zengin olduklarında kendilerini tatmin olmuş hissediyorlar. Bu nedenle kendini mutlu hissettiğini söyleyen çoğunluğun yıllık kazancının orta gelire sahip kişilerin yıllık gelirinden %50 daha fazla olması bir tesadüf sayılmaz.
Çünkü bu durumda “kıskanma” ya da diğer bir adı ile “imrenme” faktörü işin içine giriyor. Para, insanların ne kadar değerli olduğunun, ne kadar zeki olduğunun, ne kadar saygıya değer biri olduğunun, kısacası bizim duygu durumumuzun bir belirleyicisi konumunda bulunuyor.
Mutlaka okuyun: Para ve Mutluluk Arasındaki Bilimsel İlişki
Birisinin Zengin Olup Olmadığını Nasıl Belirleriz?
“Servet” kavramının aksine daha çok “gelir” kavramı üzerinden konuştuğumuz için “zenginlik” kavramınıda farklı koşullara bağlı olarak üç farklı şekilde sınıflandırabiliriz:
1.Zenginlik: Global boyutta baktığımızda, bir kişinin zengin sayılabilmesi için alt sınır olarak yıllık 80,000 dolar kazanıyor olması gerekiyor. ABD’de yıllık 80,000 dolar geliri olan bir aileye baktığınızda bu aile her anlamda hem geçmişte hem de günümüzde Dünya üzerinde yaşayan insanların büyük bir çoğunluğundan daha yüksek yaşam standartına sahiptir. Ülke bazında bakıldığında bu gelire sahip olan ailelerin ortalama alım gücü tipik aileler ile kıyaslanıldığında daha yüksektir ve bu aileler çoğu kişinin gücünün yetmeyeceği kapıları açma gücünü de sahip olma lüksüne erişmişlerdir.
2.Ortalama Zenginlik: Eğer zenginlik için belirli alt sınırlar belirlemek gerekiyorsa ortalama geliri insanların büyük bir çoğunluğundan %5 ile %10 oranında daha yüksek olan kişileri “ortalama zengin” kategorisine sokabiliriz.
3.Gerçek Zenginlik: Kişi, ancak ve ancak, kişisel arzuları, zaman kontrolü ve finansal çöküntüye karşı aldığı tedbirler arasındaki ilişkiye bakılarak “zengin” kategorisine sokulabilir. Bu bağlamda kişi:
-Arzu ettiği yaşam şeklini yalnızca pasif gelir yolu ile yaşayabildiği takdirde ya da başka birisinin altında çalışmadığı bir kariyere sahip olduğunda,
-Zamanını istediği gibi harcayabilme, istediği zaman istediği şeyi yapabilme lüksüne sahip olduğunda gerçek anlamda “zengin” sayılabilir. Bu nedenle yılda 2,000,000 lira geliri olan bir kişi zengin sayılırken 50.000 lira kazanan kişi de zengin sayılabilir.
Yeni bir girişimci olarak hedefiniz hayatınızda sahip olmak istediğiniz şeylerin giderlerini karşılayacak kadar bir gelire sahip olmak olmamalı. Aksine, hedefiniz ne istediğinizi bilmek, istediğinizi elde edebilmek için aylık ne kadar paraya ihtiyacınız olduğunu belirlemek ve istediklerinizi elde edebilmek için ihtiyacınız olan parayı kazanmak adına çok çalışmak olmalıdır. Unutmayın ki para sizin istediklerinize sahip olmanızı sağlayan bir araçtır. Sahip olduğunuzda sizi mutlu etmeyecek şeyleri elde etmek için hayatınızı ve birikimlerinizi harcamak ne kadar mantıksızsa mutluluğu yakalamak adına hayatınızı dolu dolu yaşamak da o kadar mantıklıdır. Hayatta bir çok konuda olduğu gibi işin sırrı “kendini tanımak” tır. Eğer ortalama yaşam standartlarına sahip bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelme şansına sahip iseniz hayatınızı istediğiniz gibi şekillendirebilmeniz için önünüzde hiçbir engel yok. Bir gün vakti gelecek ve bu dünya üzerinde vaktimiz bitecek. Bu nedenle her bir gününüzü dolu dolu, doyasıya yaşamak için hala zamanınız var.
Hayatınızı borçlar ile doldurmak yerine alacaklarınız ile doldurun. Bunun için de yapmayı sevdiğiniz işi yaparak nasıl para kazanabileceğinizin yollarını arayın. Yaşamayı istediğiniz hayat tarzı bazılarınız için deniz kenarında bir kasabada karavanınızda yaşayıp, balık tutmak, kitap okumak, köpeğiniz ile doğada gezintiye çıkmak ve bir enstürman çalmayı öğrenmek olabilir. Bazıları için ise bu hayat tarzı pahalı arabalara binmek, ünlü, özel yapım ayakkabıları ve kıyafetleri giymek, en gösterişli pırlantalara sahip olmak, ultra lüks bir evde yaşamak olabilir. Yani, “iyi” bir yaşam tarzı için doğru ya da yanlış bir cevap yok çünkü hiçbir zaman A şıkkı B şıkkından daha iyi değil. Yaşam tarzı ve hayattan istedikleriniz tıpkı bazı insanların beyaz eti daha çok severken bazı insanların ise kırmızı eti daha çok sevmesi gibi tamamen sizin kişisel zevklerinize bağlı.
