Girişimcilikten Zengin Olmak, Başkalarına Yardım Etmekle Başlar

Başkalarına yardım etmeye odaklanan girişimcilerin müşteri bulamayacaklarından endişelenmelerine gerek yok.

Hoş bir arabanız olsun istiyorsunuz, sonra harika bir ev ve istediğiniz her şeyi yapabilmenize olanak sağlayacak kadar çok paranız. Bu istekleriniz son derece anlaşılır şeyler fakat başarıyı bunlarla yakalamanız mümkün değil.

Jim Carey’nin bir keresinde söylediği şu sözler gibi: “Bana kalırsa herkes bir günlüğüne ünlü ve zengin olmalı, o zamana dek hayalini kurduğu her şeyi yapabilecek güce erişmeli. Çünkü ancak o zaman gerçek cevabın bunlar olmadığını anlayabilirler.”

Asıl önemli olan ise sizin kendinizden neler verebildiğinizdir.

 

Kendimden bir şeyler vermeye nasıl başladım?

24 yaşıma geldiğimde o zamana kadar geçirdiğim zamanın yarısını birilerinden bir şeyler aşırarak ve haylazlık ederek geçirmiştim. Sonra bir gün Zig Zaglar’ın beni oldukça etkileyen şu ünlü sözleri ile karşılaştım: “Hayatta istediğiniz şeylere erişebilmek için önce diğer insanlara istedikleri şeylere erişebilmeleri için yardımcı olmanız gerekiyor.”

Bu sözler bana son derece anlamlı gelmişti ama benim kendimden vermek zorunda olduğum şeyler nelerdi? Beş parasızdım ve birçok iş başvurum reddedilmişti. Kusursuz başarısızlık serimi taçlandıran son şey ise üniversiteyi bırakmamdı. Böyle bir durumda kime yardımım dokunurdu ki?

 

Sonuç mu? Bu kadarını hayal bile edemezdim.

Kurduğum bütün ilişkiler en sonunda bir fiyasko ile sonuçlandığında şuna karar verdim: Madem öyle, ben de insanlara en azından neyi yapmamak gerektiğine ilişkin tavsiyelerde bulunabilirdim. Zig’in tavsiyesine uyarak aşk hayatımda yaşadığıma benzer acı dolu deneyimlerden diğer insanların nasıl kaçınabileceklerine ilişkin tavsiye niteliğinde yazılar yazmaya başladım. Amacımı bulmuştum.

Bu amaç yazılarımı yayınlanma noktasına taşıdı.

Okuyucu kitlesi ilk başlarda oldukça küçüktü fakat okuyuculardan aldığım geribildirimler son derece olumluydu. Bir çiftten yazılarıma ihtiyaç duyduklarını belirttikleri bir e-posta bile almıştım. Benim için bundan daha güzel bir şey olamazdı. Fakat bu içten ve süssüz okuyucu yorumları “kendimden bir şeyler verme” yolunda edindiğim ilk kazanımlardı. Bunlar bana kendimi harika hissettiren ve daha iyi yazma konusunda beni teşvik eden şeylerdi, daha iyi yazdıkça daha fazla insana yardım edebilecektim.

Fakat gelişim sağlayabilmek için önce beni kendimden bir şeyler vermekten alıkoyan bazı alışkanlıkları geride bırakmam gerekiyordu.

 

Kendimden daha fazla şey vermek için nelerden vazgeçtim?

Hayatımdan çıkarmam gereken ilk televizyondu. Kendi dışıma çıkarak düşünmemi ya da daha iyi biri olmamı engelliyordu. Bir diğeri ise sosyal ağlardı. Saatlerce telefonumun ekranına bir zombi gibi bakmama neden olan sosyal medyada amaçsızca zaman harcıyordum.

Bu yüzden bu saçma alışkanlıkları ardımda bıraktım. Birdenbire yazmak için çok daha fazla zaman ve enerji bulmaya başladım. Hareket alanımı genişlettim ve kendim için son derece pozitif bir döngü yarattım:

Okuyucularımdan aldığım olumlu geribildirimlerin sayısı arttıkça yazılarımı daha büyük blog sitelerinde yayınlamaya başladım. Böylece yazarak daha fazla para kazanmaya başladım ki bu da daha büyük riskler almam yönünde benim için hep itici güç oldu. En sonunda ise yazılarımı daha kapsamlı yayın süreçlerine dahil edebildim. Böylelikle çok daha fazla insana yardım etme şansına eriştim, bununla beraber kazancım, önüme gelen fırsatların sayısı ve ortaya çıkardığım değer arttı. Artık çok daha fazla mutluydum.

 

Kendimden bir şeyler vererek ne kazandım?

Kendimden bir şeyler vermeyi yaşam tarzına dönüştürdükçe başarılı olmak için ihtiyaç duyduğum bütün özellikleri de kazanmaya başlamıştım: disiplin, özgüven, sadakat, sabır, sorumluluk, dürüstlük, dirençlilik, hassasiyet, odaklanma ve kararlılık.

Bu işe başladığımda hala ailemin yanında yaşıyordum fakat 4 ay içerisinde tek başına ayrı bir eve çıkmama yetecek kadar para biriktirebilmiştim. Başarısız olmayacağımı biliyordum çünkü hayatı diğerleri için daha iyi kılabilmek için gerekli olan her şeyi veriyordum.

Fakat her şey göründüğü kadar tozpembe ilerlemedi.

Günlerdir yediğim makarna dolu tabağa baktığımı ve “Bunu daha fazla sürdüremeyeceğim.” dediğimi anımsıyorum. Fakat diğer insanlar için bir şeyler yazmak, yapmak istediğim ve beni bir bütün olarak hissettiren tek şeydi. Bu nedenle hızlıca tüm makarnayı yedim ve çalışmaya devam ettim. Neyse ki kirayı ödeyebilecek durumdaydım.

Kişisel bariyerlerimi yıkıp başarıya ulaşmak için daha fazla çaba sarf ettikçe hikâyelerim daha samimi ve değerli yazılara dönüşüyordu. Yazılarımın birçoğunu karnım açken yazıyordum fakat kalbim dopdoluydu. Bana benzeyen insanlara yardım edebilmek için gerekli olan her şeyi vermeye çalışıyordum.

6 ay sonra nihayet ilk çıkışımı yaptım: Yazılarım büyük bir haber sitesinde yayınlanmıştı. Bu bana daha geniş bir okuyucu kitlesi ve yardım edebileceğim çok daha fazla insan sağlamış oldu. Okuyuculara sahip olduğum her şeyi verdim ve hayatımın en iyi makalelerini yazdım. Yazılarım gittikçe fark edilmeye başlanmıştı.

Uluslar arası şirketler insanlara sunduğum şeyleri gördü ve bundan çok hoşlandılar. Bu şirketlerden eskiden 2 haftada kazanabildiğim paradan çok daha fazlasını bir günde kazanabildiğim işler aldım. İnsanlar başarıma tanık oldukça benden koçluk hizmeti almak istediler.

Y jenerasyonu için yazılar yazdığım bir yılın ardından, insanlara bir şeyler verme işini bir adım daha ileriye götürmeye karar verdim. Bir web sitesi yarattım ve burada iş dünyasında, kişisel yaşamda ve aşkta başarı yakalamaya ilişkin tavsiyelerimi paylaşmaya başladım. İnsanlara bir şeyler vermek bana tutkuyla bağlı olduğum şeyleri kazandırdı: kariyerim, bağımsızlığım, mutluluğum ve hedeflerim.

 

Kendinizden daha fazla şey nasıl verirsiniz?

Başarıda bir adım ileri gitmek istiyorsanız diğer insanlara neler katabileceğinizi düşünün. Diğerlerinin yaşamalarını daha iyi bir noktaya taşıyabilmek için hangi yeteneklerinizden, deneyimlerinizden ya da tutkularınızdan faydalabilirsiniz? Daha fazla vermek için nelerden vazgeçerdiniz?

Bu sorulara aşağıdaki günlük alışkanlıkları edinerek cevap bulabilirsiniz.

Günlük tutmaya başlayın. Günlük tutmayı sizlere şiddetle tavsiye ederim. Geride bıraktığınız günün her bir ayrıntısını yazarak sizi nelerin değerli kıldığını ve nelerin değerinizi düşürdüğünü keşfedebilirsiniz. Bu nedenle, bir an önce geceleri günlük yazmak için 15 dakikanızı ayırıp kendinizi tanımaya başlayın.

Çünkü özfarkındalık insanlara bir şeyler verebilmenin önkoşuludur.

İnsanlarla ilişkilerinize takılıp kalmayın. Kendinize ve başkalarına sunmanız gereken şeyleri özveriyle verip vermediğinize odaklanın. Yardımcı olduğunuz insanlardan daha zengin birine dönüştüğünüzde bu kişilerle ilişkilerinizi sürdürün. Ancak bu şekilde insanları oldukları gibi sevebilirsiniz.

Gününüzü planlayın. Başlangıçta bir şeyleri ne kadar iyi tasarlarsanız tasarlayın, bunları bir programa oturtmadığınız sürece tam olarak sonuçlandırmanız mümkün değildir. Yapmak istediğiniz her şeyi planlayın, televizyon ve sosyal medya gibi zamanınızı boşa harcamanıza sebep olacak şeylerden kaçınmak için kendinize hedefler belirleyin. Her gece yatmadan önce bir sonraki gün yapacaklarınıza ilişkin beyin fırtınası yapın.

 

İlginizi çekebilir

Sektörde Lider Olmak İstiyorsanız Başkalarına Yardım Edin!
Başarılı Girişimcilerden Ufuk Açıcı 10 Tavsiye
Merve Tulum

Yazar : Merve Tulum

ODTÜ " Endüstri Mühendisliği " bölümünden mezun olduktan sonra Boğaziçi Üniversitesinde yüksek lisans yaptı. İş hayatına hızlı bir giriş yapıp inovasyon sorumlusu, sistem ve iş analisti gibi birçok pozisyonda görev aldı. Fibabanka, Yemeksepeti ve Yapı Kredi çalışmış olduğu şirketlerden sadece birkaçı. Sizler için iş hayatında edindiği tecrübeleri sizlere aktarıyor.

Bir yanıt yazın

Avatar

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir