İş Arkadaşınızı Şikayet Etmek İstediğinizde Bunu Yapın!

Saatime baktım. Saat 15:20’yi gösteriyordu. Bir saattir telefondaydım ve bütün konuşma boyunca aynı şirkette çalıştığım arkadaşımın patronu hakkında şikayetlerini dinledim. Patronu hakkında “çok dağınık,” diye sızlanıyordu: “Toplantılara hep geç kalıyor, ve mevcut planımızla en ufak alakası olmayan bir fikirle geliyor. Gündemimizi tamamen göz ardı ediyor. Daha sonra yaptığımız her şeye burnunu sokuyor, görevlerimizi yeniden düzenliyor. Ama yine de onun görmezden geldiği şeylerden de sorumlu oluyoruz. Bu en kötü kısmı değil. En kötüsü hiçbir şeyin farkında olmaması. Muhteşem olduğunu düşünüyor. Dünkü toplantıda…”

Bu o gün dinlediğim son şikayet değildi. Hafta başında böyle bir sürü konuşma daha gerçekleşmişti ve bazıları yönetim kurulundan kişilerdi. Sadece arkadaşımın patronunu şikayet etmiyorlardı, birbirlerinden de şikayetçi oluyorlardı.

Ayrıca arkadaşımın patronuyla da yüz yüze konuştum; kendisini aynı arkadaşımın söylediği gibi muhteşem bir lider olarak görüyordu. Bu sırada arkadaşım ve diğer çalışanlar hakkında bir dizi şikayette bulundu. Yönetim kurulundan da memnun değildi. Bu kişileri dinlediğim süreyi hesapladım; 3 saat 45 dakika çıktı. Üstelik bu sadece tek bir hafta içindi. 

Ne yazık ki bu çok sık yaşanan bir durum.

İnanmakta güç olsa da yapılan araştırmalar şunu gösteriyor: “Çalışanların büyük bir kısmı, patronları ve yöneticileri hakkında şikayet etmeye ya da şikayetleri dinlemeye bir ayda on saatten fazla zaman harcıyor. Daha şaşırtıcı olanı ise çalışanların neredeyse üçte birinin buna ayda 20 saatten fazla zaman harcıyor olması. ”

Ve bu veriler, benzer poziyonlardaki çalışanların birbirleri hakkında şikayetleri ve patronlarınkini kapsamıyor bile. İnanmakta güçlük çekiyorsanız gün içerisinde deneyimlediklerinize dikkatinizi verin, bu verilerin kesinliğine şaşırırsınız.

Şikayet etmeye harcadığınız zamanı azaltarak kazanabileceğiniz üretkenliği bir düşünsenize.


Neden diğer insanlarla ilgili şikayet ediyoruz?

Çünkü iyi hissettiriyor, riski yok denecek kadar az ve kolay.

Olan şey bu: Biri sizi sinir eder. Davranışlarından memnun değilizdir. Belki öfkeleniriz, bunalırız ya da tehdit edilmiş hissederiz. Bu duygular enerji olarak vücudumuzda birikir, fiziksel olarak bizi rahatsız ederler (bu yüzden onlara duygular deriz, çünkü onları fiziksel olarak duyumsarız  yani varlıklarını hissederiz).

Birinden şikayet ettiğimizde rahatsız edici duygular yok olmaya başlar çünkü şikayet etmek birikmiş enerjinin açığa çıkmasını sağlar. Bu yüzden “İçimi döküyorum” ya da “öfkeden patlayacağım” gibi ifadeler kullanıyoruz. Ancak birazdan  göreceğimiz üzere aslında bunun birikmiş enerjiyi yok etmediğini, sadece başkalarına yaydığını yani giderek büyümesine sebep olduğunu göreceğiz.

Buna ek olarak bizimle aynı fikirde olan insanlara şikayette bulunduğumuz zaman (ve neredeyse her zaman bizimle aynı fikirde olan insanları tercih ederiz) rahatlıyoruz, bağ kuruyoruz, destek ve onaylanma görüyoruz. Tüm bunlar bize kötü duygularla baş eden yeni, güzel duygular sağlıyor.

Şikayet etmek negatif/pozitif enerji dengesini değiştiriyor ve kısa bir süreliğine de olsa kendimizi iyi hissediyoruz. Aslında işimize oldukça yarayan bir süreç, hatta bağımlılık yapıyor bile diyebiliriz.

Boşa harcanan zamanın ötesinde sorun da tam olarak bu: Tüm bağımlılıklar gibi yıkıcı, sonu gelmez bir döngüyü besleriz. Baskının ortadan kalkması (iyi hissetme) kısa sürelidir. Daha fazla şikayet ettikçe negatif duygularımızda da zamanla bir artış görülüyor.

İşte sebebi: Şikayet ederek birikmiş enerjiyi boşalttığımızda bunu başka yönlere doğru yaparız. Asla şikayetlerimizi ortaya çıkaran kişinin karşısında şikayet etmeyiz, arkadaşlarımıza ya da ailemize şikayet ederiz. Bir sorunu çözmek için doğrudan o kişiyle konuşmayız, destekçi ararız. Sorunumuzu çözecek davranışları belirlemeyiz, kelimenin tam anlamıyla sadece içimizi dökeriz.

Mutlaka okuyun: Başarılı Girişimciler Neden Bahanelere İhtiyaç Duymazlar?


Neden şikayet etmek zararlıdır?

Şikayet etmek beraberinde bir dizi yan etkiyi de beraberinde getirir (boşa harcanan zamanın yanında): klikler yaratır, etkileşimi azaltır ya da erteler, memnuniyetsizliği pekiştirir ve artırır, insanları sinirlendirir, güveni zedeler ve şikayet eden negatif biri olarak görünür.

Daha da kötüsü şikayet etmek yıkıcılığı artırır ve en başta şikayet ettiğimiz duruma daha fazla sinir olmamıza sebep olur.

Düşünün: Toplantıda biri bağırıyor. Kimsenin sesini yükseltmediği bir sonraki toplantıya giriyorsunuz ve önceki toplantıda bağıran kişiyi şikayet ediyorsunuz. İlk toplantıda olmayan kişiler bağırmanın etkisini hissediyorlar ve onların da canı sıkılıyor. Onların verdiği destekle cesaretlendiğiniz kısa süreli rahatlama hissi haklı bir öfkeye dönüşüyor ve daha da güçlenmiş bir şekilde ilk hissettiğiniz duyguları yeniden yaşıyorsunuz.

Bir başka deyişle enerji dağılırken genişliyor. Bunu düşünmeye harcadığınız zaman saatleri, bazen günleri ve hatta haftaları bulabiliyor. Üstelik aynı konu hakkında düşünmeye ve konuşmaya boş yere zaman harcayan insanların da sayısını çoğaltmış oluyorsunuz.

Bu sırada şikayet ediyor oluşumuz hiçbir şeyi iyileştirmiyor.

Hatta en büyük sorun bu olabilir: Şikayet etmek şiddetli bir şekilde pasifleşmektir. Harekete geçme ihtiyacının yerini alır. Şikayet etmek yerine enerjiyi dağıtmadan olduğu gibi hissetmek için kendimize zaman tanısaydık (ki bunun için de duygusal cesaret gerekiyor) bu enerjiyi iyi bir şey için kullanabilirdik. Onu başka bir yere kanalize ederek yayılmasını engelleyebilirdik. 

Başka bir deyişle, sizi rahatsız eden duygunun sizi şikayet etmek yerine üretken bir davranışa sürüklemesine izin verin.

Mutlaka okuyun: İstediğiniz Kişi ile İstediğiniz Zaman ve İstediğiniz Yerde İletişim Kurun!


Canımız şikayet etmek istediğinde ne yapmalıyız?

Şikayet edin. Ama bunu doğrudan şikayetlerinize sebep olan kişiye, düşünceli bir şekilde yapın.

Toplantıda bağıran kişiye konuşun. Eğer sizi dinlemezse patronuyla konuşun. Bu fikri beğenmediyseniz tekrar böyle bir olay yaşadığınız “Lütfen birbirimize saygılı olalım” diyin. Eğer bunu o anda söyleyemezseniz daha sonra yanına gidip söyleyin.

Bu tabi ki duygusal cesaret gerektiriyor. Şikayetten daha riskli ve korkutucu. Ama duygusal cesaretinizi artırmaya değer, çünkü, her ne kadar korkutucu olsa da daha üretken bir yol olacaktır. Sorun olan şeyi değiştirme potansiyeline sahiptir. İnsanları negatif etkileyen kişi değil, lider olursunuz.

Bu yolu seçmek istiyorsanız, şikayet etme isteğiniz sizi iten güç olsun.

  1. Adrenalinizin yükselmesine odaklanın (ör: birinin toplantıda bağırması).
  2. Nefes alın ve daha sonradan patlamamak için durumla ilgili duygularınızı hissedin. Böylece zor durumlarda bile sakinliğinizi koruyabildiğinizi göreceksiniz (ör: reaksiyon vermeden, sadece hissedin).
  3. Şikayet etmenize sebep olacak kısımda gerçekten ne olduğunu anlamaya çalışın (ör: toplantı sırasında sesini yükseltmek ve saygısızlık yapmak yanlıştır).
  4. Sınırlarınızı belirlemek, kişinin davranışı değiştirmesi ya da durumu iyileştirmesi için neler yapılabileceğine karar verin (ör: ‘lütfen konuşmalar sırasında birbirimize karşı saygılı olalım).
  5. Fikrinizi uygulamaya koyun (ör: gidip gerçekten: ‘lütfen konuşmalar sırasında birbirimize karşı saygılı olalım’ diyin).

Şikayet etmek kadar kolay görünmüyor. Ama çok daha üretken ve değerli bir yaklaşım olduğuna emin olabilirsiniz.

Bir dakika, dediğinizi duyar gibiyim. Şikayet etmemin tek sebebi yapabilecek bir şeyimin olmaması. O kişiye saygılı olun diye uyarıda bulunamam çünkü kendisi patronum olur.

Haklı olabilirsiniz. İnsanlar genellikle kendilerini güçsüz hissettikleri durumlarda şikayete başvururlar.

Yine de muhtemelen karşınızdaki patronunuz olsa bile bir şey söyleme riskine girmelisiniz: “Sinirli olduğunuzu biliyorum ve bu benim cesaretimi kırıyor. Biraz daha nazik olabilir misiniz?” gibi.

Evet bu riskli bir hareket. Çünkü karşınızdaki kişi daha da fazla sinirlenebilir.

Ya da onun saygısını kazanır ve sadece tek bir cümleyle liderin ve şirketin yönünü değiştirebilirsiniz. Ve haftalarca sürecek şikayet etme sürecini üretken bir etkileşime dönüştürmüş olursunuz.

Düşündüğünüzü doğrudan, özenle, empati kurarak ve dürüstçe dile getirirseniz odadaki en cesur kişi olacak ve herkesin saygısını kazanacaksınız. Ve herkes rahatsızlık veren kişinin cevabına şaşıracaktır çünkü geribildirime düşündüğünüzden çok daha açık olacaklardır. Tabii bu her zaman böyle olmayabilir.

Şikayet etmeyi ve sizi şikayet etmeye iten duyguları olduğu gibi kabul edin: Yanlış bir şey oldu ve bu konuda düşündüğünüz kadar çaresiz de değilsiniz.

Mutlaka okuyun: İş Hayatında Size Başarı Getirecek İletişim Becerileri

Anıl ERSOY

Yazar : Anıl ERSOY

Boğaziçi Üniversitesi "Çeviri Bilimi" bölümünden mezun olduktan sonra, Milliyet, Doğan Burda ve Protranslate gibi birçok kurumda yönetici pozisyonlarında çalıştı. Son olarak uluslarası bir finansal firma olan Citi'de uygulama müdürü olarak çalışmakta. Sizler için marka, pazarlama ve girişimcilik alanında rehber niteliğinde içerikler oluşturuyor.

Bir yanıt yazın

Avatar

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir