Televizyon İzlemeyi Bırakmanız İçin 11 Neden

Zamanınızın çoğu televizyon karşısında mı geçiyor? Bu sihirli kutuya öylesine bağlandınız ki artık ondan vazgeçemiyor, dolayısıyla da günlük yaşantınızda bilhassa da iş hayatınızda eskisi kadar verimli olmayı başaramıyor musunuz? Panik yapmayın. Doğru yerdesiniz.

Ne yazık ki, televizyonun başımıza açtığı dertleri fark edebilen çok az insan var.

Çoğumuz birazcık televizyon izlemenin hiç kimseyi incitmediğini iddia etse de, bu “azıcık” miktarın ne kadar olduğu sürekli tartışılıyor. Araştırmalara göre, her hafta ortalama 34 saatten fazla televizyon izleniyor.

Şok edici bir rakam değil mi? Bu da sizi şaşırtmadıysa başka ne şaşırtır bilemiyoruz. Şuan“Bu insanlar çıldırmış olmalı — ben asla bu kadar saat televizyon izlemem” diye düşünüyorsanız, sizleri kendi matematiğinizi yapmaya davet ediyoruz. Bu hafta izlediğiniz tüm şovları, filmleri ve YouTube videolarını uzunluklarıyla beraber (reklam yayınlıyorsa reklam filmleri de dâhil) not alıp, ekran önünde geçirdiğiniz süreyi kabaca hesaplamaya çalışın.

Ulaştığınız rakam, haftalık kaç saatinizi televizyona harcadığınızı gösterecek. Peki,bu süreyi televizyon izlemek yerine ailenize, arkadaşlarınıza veya rahatlamanız için geçirilebileceğiniz  herhangi bir aktiviteye ayırabileceğinizin farkında mısınız?

Yazımızda, televizyon izlemeyi bırakmanız için son derece geçerli olduğunu düşündüğümüz birkaç neden sunacak ve televizyon izlememeye yönelik bir tutum değişikliğinin hayatınızı nasıl iyileştireceğine değineceğiz.

 

1.Zamanı Boşa Harcama

TV izlerken başka bir şeyle uğraşamadığınız aşikâr. İzlemek için harcanan süre pek çok açıdan uykuda geçirilen zamana benziyor. O halde kendinize şunu sorun,  değerli zamanınızın daha ne kadarını uykuda geçirmek istiyorsunuz?

 

2.Sosyal Etkileşimden Mahrum Kalma

Televizyon önünde geçireceğiniz her bir saat, hızlıca akıp giden hayatınıza, tadını yeterince çıkaramadığınız bir saat daha eklediğiniz anlamına gelir. Bunun yerine pekâlâ ailenizle, arkadaşlarınızla takılıyor ya da zevk aldığınız bir aktivite yapıyor olabilirdiniz. İletişim, bir televizyon seti tarafından karşılanması asla mümkün olamayacak denli önemli bir temel ihtiyaçtır.

 

3.Karamsarlığa Sürüklenme

Hemen her televizyon şovunda; komedi programlarından dizilere, televizyon şovundan haberlere kadar her şey negatif duygular üzerine kuruludur. Hangi TV şovuna bakarsanız bakın, olumlu mesaj iletiminde ciddi bir eksiklik olduğunu göreceksiniz. Bu durumun istisnaları olsa da, bunun kırk yılda bir yaşanacak denli nadir bir durum olacağı unutulmamalıdır. Bu yüzden izlemeye karar verdiğiniz şeyleri dikkatli bir şekilde seçmelisiniz.

 

4.İnanç Sistemlerini Zehirleme

Televizyon dünyasındaki komedilerde gördüğümüz aptal, aşırı kilolu, sosyal açıdan garip, ırkçılığa meyilli olan özetle herhangi bir açıdan farklı insanlara hepimiz güleriz. Buna karşın haberler ise; acılar, ıstıraplar, felaketler, ölüm öyküleri ve tartışmalar ile doludur. Unutmayın, dramlar problemlerden beslenir ve yaşanan tüm problemler hayata bakış açınızı ve dünyayı nasıl gördüğünüzü etkiler.

 

5.Gerçeklik Algısını Bozma

Televizyon, gerçeklikten uzak beklentiler yaratır. Çünkü televizyon dünyası her programda ayrı bir maceraya atılan, mükemmel işlere imza atan birbirinden güzel insanlarla doludur. Herhangi bir televizyon veya film yıldızına sorun; hepsi de size ekranda gördüğünüz görüntülerin de, şaşalı magazin kapaklarının da tamamen sahte olduğunu söyleyecektir.

 

6.Yetersizlik Duygusu

Hayat bir TV şovu değildir ve  öyle olduğunu sanan bir grup insan için bu durum gerçek hayatları ile TV dünyası arasında bir kıyaslamaya yol açacağından, derin bir hayal kırıklığı yaratma ihtimali yüksektir. Televizyon programları bilinçaltımıza yönelik yeterince düzenli, akıllı veya komik olmadığımıza dair imalarda bulunur. Bu nedenle, televizyon dünyasının mükemmelliği ile karşılaştırıldığında hayatlarımızın son derece boş gelmesi normal bir durumdur.

 

7.Bilinçaltı Programlama ve Reklamcılık

Televizyonun var olmasının altındaki temel sebebin bir şeyler satmak olduğunu unutmayın. Kimse televizyon şovlarını harika sanat eserleri yaratmış olmak için üretmiyor. Televizyon programları, sizleri TV karşısına hapsetmek ve ürün ya da hizmetleri geleneksel reklamlar veya ürün yerleştirme yöntemiyle satmak üzere hazırlanmıştır.

Anlayacağınız, televizyon dünyası sizi kötü hissettirmek için tasarlanmıştır, böylelikle kendinizi daha iyi hissetmenizi sağlayacak ürünler satın almanız amaçlanır. Zihin kontrol sistemlerinin son noktası budur. Şirketler, kendi çıkarları için bizleri nasıl yönlendirecekleri, hatta tabir yerindeyse beynimizi nasıl yıkayacakları konusunda kendilerini son derece geliştirmiş durumdalar.

 

8.Öz disiplin ve Öz Denetimde Düşüklük

Televizyonun dünyasının akıl almaz psikolojik tuzakları sayesinde, onu izlemeyi bırakmak bir hayli zor bir hal aldı.  Her geçen gün öz denetimimizi kaybediyoruz ve istediğimiz halde televizyonu kapatamıyoruz. Bu durum böyle devam ettikçe, öz denetim ve öz disiplinimizin daha da düşmesi ve savaşın bizim açımızdan gün geçtikçe zorlaşması kaçınılmazdır.

Mutlaka okuyun: Bilim Adamları Oto-Kontrolün Önemli Bir Başarı Faktörü Olduğunu Söylüyor

 

9.Sürekli Oturmanın Yaratacağı Sağlık Problemleri

Artık çoğu insan masa başı işlerde çalıştığından çok daha hareketsiz bir yaşam sürüyor. Eve gidip  televizyonun karşısına oturduğumuzdaysa bu soruna bir yenisini daha eklemiş oluyoruz, çünkü kaslarımızdaki elektriksel aktivite oturduğumuzda duruyor. Araştırmalar, yürümek ya da kıpırdamak gibi en basit hareketlerin bile sağlığa katkısının büyük olacağını gösteriyor.

 

10.Televizyon Bağımlısı Bir Nesil Yetiştirme

Televizyon izlemeye dair tüm alışkanlıklarımız çocuklarımıza da aynen geçmekte. Bunun anlamı şu; günümüz çocukları ailelerinden televizyon seyretmeyi veya hareketsiz bir yaşam sürmeyi öğreniyor. Hem aktif olmayan bir yaşam tarzının hem de televizyon izlemenin çocukların gelişimi üzerindeki olumsuz etkilerini gösteren çok sayıda araştırma mevcut. Unutmayın, çocuklarınız yaşam tarzınızı taklit ederler. Yani yapacağınız her seçimle bir sonraki nesil adına da karar vermiş olursunuz.

Mutlaka okuyun: Çocuklarınıza girişimcilikle ilgili öğretmeniz gereken beceriler

 

11.Televizyon İzlemek Gerçekten Rahatlatıcı mı?

Televizyon izlemek konusundaki kişisel görüşümüzü sorarsanız, bu işin son derece kolay olduğunu söyleyebiliriz. Çalışmayı bırakır, televizyonunuzu açar ve beyninizi tüm dış uyaranlara kapatarak bir süreliğine de olsa dinlenebilirsiniz, ancak gerçek şu ki bizim için kolay olan şeyler her zaman için yapılması en gerekli olan şeyler olmayabilir.

Örneğin herhangi bir kişi yoga yaparken veya dans sınıfındayken de rahatlayabilir. Arkadaşlarla takılırken ya da kız arkadaşla vakit geçirirken de dinlenebilmek mümkündür. Kitap okurken, hatta belki de TED konuşmaları tarzında ilham verici videolar izlerken de huzur bulunabilir.

Mutlaka okuyun: Sizi Daha İyi Bir Girişimci Yapacak 5 TED Konuşması

 

Televizyon İzlemeyi Nasıl Bıraktım?

Hayata bir kez geliyoruz ve sahip olduğumuz kısıtlı zamanı en iyi şekilde nasıl değerlendireceğimiz tamamıyla bize bağlı. Geçen her saat, şu ana veya geleceğimize yaptığımız belki de bedelini en ağır şekilde ödeyeceğimiz bir yatırımdır. Bu nedenle, akıllıca yatırım yapmalısınız; ancak bu şekilde hayatınızı gerçekten olağanüstü şeyler yapan ve sıra dışı maceralara atılan birbirinden güzel insanlarla doldurabilirsiniz.

Televizyon izlemeyi bırakma süreci sizi korkutmasın. İçinde ufak da olsa bir tereddüdü olanlarınız varsa, 30 gün boyunca TV izlemeye ara vermiş  ve bu sayede iş verimliliğine yeniden kavuşmuş birinin bu süreçteki tecrübelerini kulak vermelerini tavsiye ediyoruz. Size rehberlik edeceğinden şüphemiz yok. Sözü kendisine bırakalım:

“Merhaba, adım Asya, bir blogger’ım ve meydan okumalar benim hayat tarzımı oluşturuyor. İnanır mısınız bilmem, ancak 30 gün boyunca yemek yemeyi bıraktığım ya da harcama yapmadığım zamanlar oldu.”

Daha uzun süren iddialara da imza attım. Sadece 90 gün içinde 8000 liralık borç ödemeyi başardım örneğin. Meydan okumalarımın bazıları başarıya ulaştı bazılarıysa ulaşamadı, ama net olan şu ki, hepsinden yeni bir şeyler öğrendim.

Ve bu  30 günlük meydan okumaların hayatınızda hızlı ve kalıcı değişiklikler yapmak için son derece kullanışlı bir yol olduğuna inancım tam. “Yok, ben “ bu kadarını yapamam” derseniz de, en azından kuralları yıkıp ve birkaç yeni şey denemeniz gerektiğini söylerim.

Bir ay boyunca televizyon izlemeyeceğimi ilan ettiğimde çok sayıda geri dönüş aldım. İş hayatımdakilerin  birçoğu duruma şüphe ile yaklaşırken, çevrim içi hayatımdaki çoğu insan bu konuda beni desteklediklerini belirttiler. Belki de televizyon izlemeye ne denli düşkün olduğumu ilk elden bilenler onlar olduğu içindir…

Asıl soru şuydu, televizyon izlememeyi  gerçekten başarabilecek miydim?

Sizlere yalan söylemeyeceğim.

Pek de başarılı sayılmazdım.

Diğer meydan okumalarımla kıyaslandığında, televizyon izlememe olayının “ en acıklı başarısızlıklarım” arasında yerini alacağı kesindi. Neden mi? Bir kere ilk mevzu Eylül ve Ekim aylarının büyük bir çoğunluğunu hasta yatağımda geçirdim. Yani, sanki evren benim ‘30 gün boyunca televizyon izlemeyeceğim’ iddia mı duymuş da irademi test etmek adına bana çeşitli rahatsızlıklar göndermişti!

Yapabildiğim tek şey televizyon izlemeye harcadığım zamanı büyük ölçüde azaltmak oldu. İddiadan önce televizyon karşısında günde ortalama olarak 3-4 saat harcadığımı tahmin ediyorum (genellikle çalışırken). Şuanda televizyon izlemek için günde yaklaşık bir saat ayırıyorum , hatta bazı günler 24 saat boyunca televizyon izlemediğim dahi oluyor. 30 günlük bu televizyon perhizine niyetleninceye kadar böyle bir şey yaptığım görülmemişti.

Önemli olan “kazanmak” değildi, elde edeceğim sonuca, hayatımın değiştirmek istediğim bir alanında sağlayacağım bir ilerleme gözüyle bakıyordum. Ve tüm 30 günlük mücadelelerimin sonunda olduğu gibi bu mücadeleden de bir iki şey kapmayı başardım. Neler mi?

 

Bir kere televizyon izlememek beni daha üretken yaptı.

Televizyon ile yaşadığım aşk ilişkisinin, işimle olan seviyeli ilişkime olumsuz anlamda etki edeceğinden korkuyordum, hatta  meydan okumamın altında yatan temel sebebin iş hayatındaki verimlilik sorunsalı olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim.

30 günlük mücadelenin içeriğindeki “ya hep ya hiç” yaklaşımının gerçekten işe yaradığı yer tam olarak şu;  kendinizi bir takım şeylerden mahrum bıraktığınızda, zamanınızı doldurmanın başka yollarını bulmak zorunda kalıyorsunuz. Örneğin ben işe öncelikle televizyon seyretmek yerine yapmak istediğim 13 şeyi listelemekle başladım: Daha çok yemek pişirmek, daha çok şey okumak, köpeğimle oynamak, evimle ilgilenmek. Ders çalışmak haricinde, bu listedeki her şeyi tamamladım.

En önemlisi de işimi yaparken televizyonun önünde daha az zaman harcamak, işlerin yapılmasına odaklanmamı hatta yeni müşteriler bağlamamı sağladı. Öyle ki, aylar öncesinde, yani dizi izlemek yerine işime odaklandığım zamanlardaki verimli çalışmalarımın ekmeğini yiyeceğim günlere bugün ulaşmış bulunmaktayım ve bu son derece gurur verici!

Televizyon önünde hiçbir zaman üretken veya enerjik hissedemeyeceğimi de böylece anlamış oldum. Meğer uzun zamandır bir kısır döngüye hapsetmişim kendimi! En sonunda yapmam gerekeni yapıp bu çıkmazdan kendimi kurtarmayı başardım.

Mutlaka okuyun: Başarılı Girişimcilerin 20 Üretkenlik Sırrı

 

Televizyondan uzak kalmamın ikinci faydası ise, cüzdanıma ve bel ölçülerime oldu.

TV dünyasından mahrum kaldığım bu dönemde kendimi eğlendirmek için cep telefonumdan sesli kitap ve podcast dinlemeye başladım. Bunu hem boş zamanlarımda, hem de köpeğimle günlük yürüyüşlerimde yaptım. Dinlediklerime kendimi kaptırdığımdan 20 dakikalık yürüyüşlerimi 45 dakika veya bir saate çıkarmış oldum. Bu kadar sportifliğin bel ölçülerime ufak da olsa bir katkısı oldu elbet.

Akşamları bir veya iki saat daha fazla vakte sahip olmak (normalde televizyonun önünde geçirilen zaman) evde daha fazla yemek pişirmem anlamına geliyordu. Ev yemekleri sağlıklı beslenmeme ve  son aylarda dört kilo vermeme yardımcı oldu.

En garibi de, son aylardaki harcamalarım diğer aylara kıyasla epey bir azaldı. Fazladan iş yüklerim veya seyahatlerimle o kadar meşguldüm ki  alışveriş yapmak ya da dışarı çıkmak için fazla zaman bulamamıştım, dolayısıyla  harcamalarım oldukça azdı.

Sadece bir aydan beri televizyondan uzak olduğumdan daha az para harcamanın televizyon seyretmekle olan bağını anlama fırsatı bulamadım, ancak zengin ve elit insanların günde bir saatten az televizyon izlediğinin kanıtlanmış olduğu gerçeği göz önüne alınırsa uzaktan kumandayı bırakmak için bundan daha iyi bir motivasyon olabileceğini düşünemiyorum.

Mutlaka okuyun: Egzersiz yapmanın işimden daha önemli olmasının nedeni

 

Televizyon izlememek beni erteleyip durduğum sorunlara el atmaya zorladı.

Televizyon büyük ve ışıltılı bir dikkat dağıtıcı olacak şekilde tasarlanmıştır. Önceleri televizyonu uzun bir günün baskısını üzerimden atmak için kullanıyordum, çünkü televizyon bilinçaltıma sızıp beni strese sokan şeyleri unutmama yardımcı oluyordu(bir veya iki saat).

Televizyonu hayatımdan çıkarınca, tüm sorunlarla yüzleşmek zorunda kaldım. Düşünsenize, dikkat dağıtıcı hiçbir şey yok.”Bu sorunla dizimi izledikten sonra uğraşacağım.” diyebilme lüksü yok. Bu iddianın bana öğrettiği en büyük şey, televizyonu kendimi yatıştırmak için kullanıyor olduğum gerçeğini anlamamdı. Bu imkandan mahrum kalınca da, rahatlamak için banyo yapmak, günlük yazmak veya meditasyon yapmak gibi başka alternatifler bulmak zorunda kaldım.

Televizyon izleyemediğim için sinirlendiğim zamanlar da oldu. Ama geriye dönüp baktığımda, fazladan zamana sahip olup stresli durumlar üzerine düşünme fırsatı bulmanın, hatta beyin fırtınası yapıp çözüme ulaşmanın; göz kapaklarım ağırlaşıncaya kadar televizyon izlemekten daha faydalı olduğunu görüyorum.

Mutlaka okuyun: Neden Erteliyoruz?

İtiraf etmeliyim ki: Televizyon izlememek gerçekten de iş ve günlük hayatınızı olumlu anlamda değiştiriyor.

Şu anda durumlar nasıl merak edenleriniz varsa anlatayım. Televizyon izleme konusunda kendime belli kurallar koydum. Televizyon karşısında geçirdiğim zamanı sadece cumartesi ve pazar günleri ile sınırlandırıyorum, hafta içi günlerimi ise iş ve diğer sorumluluklar için ayırıyorum. Hayattan ise eskisine oranla çok daha fazla keyif alıyorum.

Bu yüzden televizyonu hayatından çıkarma konusunda tereddütü olan herkese bir kez denemelerini öneriyorum. En azından zamanınızı nasıl geçirdiğinize veya günlerinizi neyle doldurduğunuza dair bir araştırma yapmış olursunuz. Hayatımın en önemli kararlarını kendi deneyimlerime dayanarak almak isterim herhangi bir televizyon karakterinin anlattığı hikayelere göre değil. Unutmayın, televizyona harcadığınız zaman sizi daha eğlenceli ve güzel bir şeyden mahrum bırakıyor olabilir.

Siz yaşamaya devam edin, önemli olan hayatı kaçırmamak, televizyon her zaman orada olacak.”

O halde hazır olun, artık televizyon izlemeyi bırakıp yaşamaya başlamanın zamanı geldi!

 

İlginizi çekebilir

Televizyon İzlemeyi Bırakmanın Yolları
Teknoloji Bağımlığından Kurtulmanın Yolları
Avatar

Yazar : Deniz

Bir yanıt yazın

Avatar

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir