Gelecek rotamızı değiştirebilecek alışkanlıklar kadar güçlü başka hiçbir şey yoktur. Her bireyin belirli bir zaman dilimi içerisinde gerçekleştirmeyi arzuladığı büyük ya da küçük pek çok hayali vardır. Bazı insanlar 30 yaşına geldiklerinde milyarder olmayı hayal ederken bazılarımız yaz gelmeden önce 10 kilo daha verebilmeyi arzularız. Kimileri ise önümüzdeki altı ay içinde kitap yazmak ister. Hayallerimizin peşine düşmeye -yani soyut veya belirsiz hedeflerimizi (başarı, servet, sağlık, mutluluk) kovalamaya- niyetlendiğimiz vakit atacağımız ilk adım bunları olabildiğince somutlaştırmak olmalıdır. Bunun yolu ise hayallerimizi somut birer hedefe ya da alışkanlığa dönüştürmektir.
Yazımızda alışkanlık ve hedef kavramlarını irdeleyecek, bu iki kavramın başarı ve hayata ilişkin sistematik bir yaklaşım geliştirmedeki rolüne -avantajlı ve dezavantajlı yanlarına- değineceğiz.
Okuyacaklarınızın hayatınızı düzene sokma konusunda sizlere rehberlik edeceğini umuyoruz.
Alışkanlık ve Hedef Arasındaki Fark Nedir?
Alışkanlıklar, arka planda çalışmakta olan ve hayatımızı idame ettirebilmemiz için gerekli güç kaynağını oluşturan algoritmalardır. İyi alışkanlıklar geliştirmemiz hedeflerimize çok daha etkin ve verimli bir yoldan ulaşmamıza yardımcı olur. Kötü alışkanlıklar ise başarı ihtimalini tümden yok eder. Anlayacağınız, alışkanlıklarımız otomatik davranışlarımız üzerinde bir hayli güçlü bir etki bırakırlar.
Bundan olacak ki herhangi bir konuda başarılı olmanın ilk adımı “ilhamı ya da parlak fikirlere yönelik inancı” devre dışı bırakmaktır. Zira alışkanlıklar bunlardan çok daha güvenilir bir gelecek rotası çizer ve eyleme geçmede süreklilik sağlarlar.
Alışkanlık ile hedef birbirinden farklı şeylerdir. Bu ikili arasındaki fark semantik/anlamsal değildir. Temel ayrım her birinin farklı bir eylem tarzı gerektirmesidir. Örneğin:
- Yeni bir dil öğrenmek istediğinizi varsayalım. Altı ay içinde öğreneceğiniz bu yeni dilde akıcılık kazanmaya karar verir(hedef) ve her gün 30 dakika pratik yaparsınız (alışkanlık).
- Daha çok kitap okumak mı istiyorsunuz? Yıl sonuna kadar 50 adet kitap okumak gibi bir hedef belirler ve çantanızda her daim bir kitap bulundurmaya karar verirsiniz (alışkanlık).
- Ailenizle daha fazla zaman geçirmek mi istiyorsunuz? O halde onlarla haftada yedi saat geçirmek gibi bir plan yapabilir (hedef) ve her akşam yemeğinde bir arada olmak gibi bir alışkanlık geliştirebilirsiniz.
Hayata ve Başarıya İlişkin Sistematik Yaklaşım Geliştirmede Hedef Belirlemenin Rolü Nedir?
Hayatımıza yön vermek istediğimizde ilk iş olarak hedef belirlememiz gerekir. Bu, atılacak en mantıklı adımdır. Kişisel gelişim uzmanlarının da koyu bir savunucusu olduğu bu yaklaşım aslında bir dizi problemi de beraberinde getirir.
1) Hedeflerin bir bitiş noktası/sonu vardır.
Çoğu insan belirli bir hedefe ulaştıktan sonra hızla başladıkları noktaya geri döner. Örneğin, spor yapmaya soyunur, kendilerine bir hedef belirler ve bu uğurda kendilerini adeta maraton koşusu yapacak duruma getirirler, ancak hedeflerine ulaşır ulaşmaz egzersiz yapmayı tümden bırakırlar. Ya da yoğun bir çalışma temposunun ardından kayda değer bir gelir elde etmeyi başarsalar da çok geçmeden yüklü bir borcun altına girerler. Kimileri ise zayıflamak gibi bir hedef belirler, nihayetinde bu hedefe ulaştıklarında ise kutlama yapma hevesine kapılıp kaybettikleri kiloyu misliyle geri alma riskiyle karşı karşıya kalırlar.
2) Hedeflerimiz kontrolümüz dışında gelişen faktörlerden etkilenebilir.
Ne denli büyük bir çaba harcarsak harcayalım, hedeflediğimiz şeye ulaşmamız her daim mümkün olmaz. Örneğin bir ciddi bir sakatlık sonucu fitness yapmaya ara vermek zorunda kalabilir ve zayıflama hedefinden uzaklaşırız. Beklenmedik bir harcama finansal hedeflerimizi yerle bir edebilir. Bir aile trajedisi sonucu yaratıcılık sürecimiz sekteye uğrayabilir. Hedef belirlemekle keşif temelli bir sürece algoritmik yapı kazandırmış oluruz -algoritmik yaklaşım bir sorunun çözümü için tasarlanmış yolu ya da işlem basamaklarını ifade eder.
3) Bir hedefin gerçekleşmesi tamamıyla irade gücüne / öz disipline bağlıdır.
İrade basit bir beceri değildir. O da tıpkı kollarımız veya bacaklarımızdaki kaslar misali geliştirilebilir bir kastır ve her kas gibi gereğinden fazla çalıştırıldığında yorulur. Öyle ki başka şeylerle uğraşacak enerjiniz kalmaz.
Bir hedefi her daim aklımızda tutmak ve onu eylemlerimizi yönlendirecek itici güç olarak kullanmak güçlü bir irade gerektirir. İrade gücümüz tükendikçe hedeflerin aklımızda yer etmesi de güçleşir. Örneğin, kilo verme hedefi her öğün için tatlı yeme arzumuzu dizginleyip elmaya yönelmek anlamına gelir. Ya da para biriktirme hedefine ulaşmak için yapacağımız her alışverişte ayrı bir irade veya öz disiplin örneği sergilememiz gerekir. Ancak, tasarruf hesabımıza ekleyeceğimiz haftalık 100 TL gibi bir basit bir hedef çok daha az bir çaba gerektirecektir. Anlayacağınız, gerçekleştirilmesi zor olan şeyleri kolaylaştıran hedeflerimiz değil, alışkanlıklarımızdır.
Mutlaka okuyun: Başarının gizli anahtarını bulan deney: Marşmelov Deneyi
4) Hedef belirleme ile başarı kavramı birbirine karışabilir.
Araştırmalar insan beyninin hedef belirlemek ile başarıyı birbirine karıştırdığını ortaya koymuştur. Bu etki özellikle de insanlar hedeflerini başkalarıyla paylaştıkları vakit belirgin olarak görülür. Dahası gerçekçi olmayan kimi hedefler tehlikeli hatta etik dışı davranışlara dahi yol açabilir. Ya da kimi hedefler kişiyi vurdumduymaz veya kendini beğenmiş biri haline getirebilir.
Sistematik Yaklaşım Geliştirmede Alışkanlıkların Rolü Nedir?
“Alışkanlık, bilgi(ne yapacağınız), beceri (nasıl yapacağınız) ve arzularımızın (yapmak istediğiniz şey) kesişimidir.”
Alışkanlıklar bir kazanıldı mı otomatiğe bağlanmaları kolaylaşır. Gerçekleştirmekte zorlanacağımız para tasarrufu vb. zor görevler dahi tereyağından kıl çeker gibi halledilebilir.
İyi tasarlanmış bir dizi alışkanlığın amacı, hedefe kademeli adımlarla ulaşmamızı sağlamaktır. Başarıya yönelik sistematik bir yaklaşım geliştirmenin ve bu uğurda alışkanlıkları kullanmanın getirilerine gelince…
1) Alışkanlık, hedeflenenin bir adım ötesine geçildiği anlamına gelir.
Roman yazmak gibi bir hedefe sahip olduğunuzu varsayalım. Günde 200 kelime yazma kararı aldınız(alışkanlık), yani romanınızı 250 günde tamamlamayı hedefliyorsunuz. Bu türden bir hedef üst düzey bir çaba gerektirmeyecektir, bu nedenle kişi en yoğun, en stresli günlerde dahi hedefini gerçekleştirebilir. Bununla birlikte, bazı günler atacağınız bu küçük adımı bir miktar daha artırıp 1000 veya daha fazla kelime yazma yoluna gidebilirsiniz. Bu da kitabınızın çok daha kısa sürede biteceği anlamına gelir. Henüz yolun başındayken “4 ay içinde kitap yaz” vb. bir hedef belirlemek ise korkutucu olurdu, öyle değil mi?
2) Alışkanlıkları hayata geçirmek çok daha kolaydır.
Alışkanlıklar aynı anda hem güçlü hem de kırılgandır. İstemsizce gelişebilir veya mantık çerçevesinde tasarlanabilirler. Genellikle iznimiz olmadan ortaya çıkar, ancak ayarlarıyla oynanmak suretiyle yeniden şekillendirilebilirler. Hayatımız üzerinde fark ettiğimizden çok daha büyük bir etkiye sahip olurlar – öylesine güçlü olurlar ki onlara körü körüne bağlanır ve sağduyumuz da dahil olmak üzere beynimizin her bir zerresine nüfuz etmelerine izin veririz.
Herhangi bir alışkanlık geliştirmemizin ardından beynimiz söz konusu davranışın gerçekleştirilmesini kolaylaştırmak üzere çalışmaya başlar. Bir davranışın alışkanlığa dönüşmesi için yaklaşık 30 günlük bir uygulama süreci gerekir. Yani küçük adımlarla ilerlemek esastır.
Mutlaka okuyun: Alışkanlık Nasıl Kazanılır?
3) Alışkanlık yaşam boyu sürer.
Hayatımız alışkanlıklarımız etrafında şekillenir. Onları öylesine içselleştirmişizdir ki birçoğunun güç bela farkına varırız.
Araştırmalara göre uyanık olduğumuz saatlerin % 40’ını alışkanlıklarımıza harcarız -bunlar genellikle bizi biz yapan küçük eylemlerin bir araya gelmesiyle oluşan alışkanlıklardır.
Anlayacağınız, hayat denen şey bizleri hedeflediğimiz mutluluğa ya da makus talihimize götürecek sistematik biçimde yapılandırılmış bir dizi pratik, duygusal ve entelektüel alışkanlığın toplamından ibarettir. Ve bizi karşı konulmaz bir biçimde sonu belirsiz kaderimize sürükler.
Ve bir alışkanlık hayatımıza derinlemesine nüfuz edip kökleştiği vakit ömür boyu sürebilir(herhangi bir nedenle kırılmadığı sürece durum budur).
4) Alışkanlıklar bir yenisi için itici güç oluştururlar.
Düşünce ekerseniz o düşünceye ilişkin bir eylem biçersiniz; ekeceğiniz bu eylem de alışkanlığın fitilini ateşler. Alışkanlıklarınız ise karakterinizi belirlemenize ve en nihayetinde kaderinize/hayatınıza bir yön vermenize sebep olur.
Başka bir deyişle, oluşturacağınız tek bir alışkanlık dahi hayatınız üzerinde sandığınızdan çok daha geniş bir etkiye sahip olabilir. Bunlara “temel alışkanlıklar” adı verilir. Bu tür alışkanlıklar ona bağlı pek çok alanı değiştirmenize sebep olabilecek güçteki davranışları ifade eder. Örneğin, günlük egzersizi alışkanlık haline getirmeyi başaran insanlar bu alışkanlıklarının doğal bir sonucu olarak yeme içme alışkanlıklarını da geliştirebilirler. Veya kötü bir alışkanlığı tamamıyla bırakabilenler bunu çok daha olumlu bir alternatifle değiştirebilirler.
Mutlaka okuyun: Hayatta Sahip Olmanız Gereken En İyi Alışkanlıklar
5) Alışkanlıkları küçük adımlara indirgemek mümkündür.
Alışkanlık geliştirmek isteyenlere vereceğimiz ortak tavsiye işe küçük adımlarla başlamaları yönünde olacaktır. Psikologlar dahi başlangıç aşamasında diş ipi kullanmak vb. “küçük alışkanlıklar” geliştirmenizi önerir. Bu küçük adımları köklü, sağlam birer alışkanlık haline getirdiğiniz an çok daha karmaşık süreçlere odaklanabilirsiniz.
Örneğin, kitap okuma alışkanlığı geliştirmek mi istiyorsunuz? Günde 25 sayfa okumakla işe başlayın. 25 sayfalık okuma süreci günlük rutininizin bir parçası olduktan sonra ise sayfa sayısını kademeli olarak artırabilir, nihai hedefe bir adım daha yaklaşabilirsiniz.
Unutmayın, alışkanlıklarımızı biz yaratırız, ancak sonrasında kim olduğumuzu belirleyense bizzat alışkanlıklarımız olur.
Mutlaka okuyun: Yüzde 10 Kuralı: Küçük Adımlarla Büyük İlerleme Kaydetmek
Sistematik Bir Yaklaşım Geliştirmek Neden Önemlidir?
Odak noktamızı hedeflerimizin bir adım ötesine taşıyıp olumlu ve uzun vadeli alışkanlıklar yaratmaya çevirmemiz, hayat standartlarımızı da belirgin miktarda artırabileceğimiz anlamına gelir. Bu, başarı elde etmiş pek çok insanın da onaylayacağı bir gerçektir.
Örneğin, ünlü yatırımcı Warren Buffett, yatırıma ilişkin bilgi edinmek adına tüm gününü okumaya ayırır.
Yazar Stephen King yıl boyu her gün yaklaşık 1000 kelime yazmaya odaklanır (bu kendisinin“bir tür yaratıcı uyku” olarak tanımladığı bir alışkanlıktır). Sporcu(atlet) Eliud Kipchoge, her antrenmandan sonra geliştirmesi gereken alanlara ilişkin küçük notlar alır. Yıllar boyu, belki de yüzlerce kez tekrarlanmış bu alışkanlıkların hiçbiri tesadüf eseri ortaya çıkmaz. Tutarlılıkla hayata geçirilen ve her biri pazarlığa kapalı bu eylemlerin getirisi zamanla çoğalır ve nihayetinde bireylerin olağanüstü başarılara imza atmasını sağlar.
Hedefler dış motivasyonlar sonucu belirlenir, alışkanlıklar ise çok daha içseldir. Beynimizin yeniden programlanma sürecinin somut bir getirisi oldukları dahi söylenebilir.
O halde, hayatımızı belirli bir standarda kavuşturmak için somut bir hedefe odaklanmanın da ötesine geçip olumlu alışkanlıklar edinmeye zaman ayırmalıyız. Enerjimizi bu uğurda harcamamız çok daha mantıklı olacaktır.