Başarılı Olmak İçin İlham Veren Meşhur Başarısızlık Hikayeleri

başarı hikayesi

“Başarısızlık önemli değildir. Önemli olan başarısız olduğunda kendinle alay edebilmektir.” – Charlie Chaplin

Tarih boyunca insanoğlu büyük başarısızlıklar yaşamıştır. Tarih öncesi dönemlerde bile insanların başarılı olmak, bir şeyler üretmek, bir şeyler yapmak için uslanmaz arzuları olmuştur. Hayatta kalmaktan çok daha ötesini ifade eden bu “uslanmaz arzu” adeta insanların DNA’sına işlenmiştir. Hayatta kalma dürtüsü bizi biz yapan DNA’mıza yazılmıştır, bir bakıma insanoğlu hayatta kalmaya yazgılıdır bile diyebiliriz.

Ancak insanlık sadece hayatta kalmaya değil, gelişmeye ve ilerlemeye de yazgılıdır. 200.000 yıldan beri sürekli bir gelişme ve ilerlemenin peşinde olan insanlık, dilin icadıyla birlikte bilgisini, tekniğini ve hayat kalitesini de artırmıştır.

Buna rağmen  türlü başarısızlıklara uğrayan insanlar, hala hayatta kalma meselesine odaklanmış durumdadır. Halbuki başarısız olduğumuzda kim olduğumuzu, ne yaptığımızı, bu dünyada varoluş nedenimizi sorgulamaya başlarız. Yani başarısızlık can acıtıcı bir gerçek olduğu kadar hayatımızın gerekli unsurlarından da biridir. Başarıya giden yolda katlanmamız gereken çakıl taşlarıdır adeta.

Dünyanın en başarılı ve en meşhur insanları bile hayatlarının büyük bölümünde başarısızlıklara uğramışlardır. Defalarca başarısız olmalarına karşın yine de ayağa kalkmışlar, asla havlu atmamışlardır. Her şeye rağmen yine de ayağa kalkıp mücadeleye devam etmekse başarının anahtarıdır.

Bugün geçmişinde türlü hatalar yapmış, türlü başarısızlıkları tatmış biri olarak büyük ihtimalle başarısızlığın sizi daha iyi bir insan yaptığını fark etmişsinizdir. Başarısızlık, insanın hayat kalitesini artırır. Kişiye yeni perspektifler, yeni aydınlanma anları kazandırır.

Uzun lafın kısası, başarısızlık her ne iş yapıyorsanız yapın sizi geliştirir.

Yine de başarısızlığın teorik olarak vadettiği potansiyeli düşünmek yeterli olmayabilir. Tüm dünyanın tanıdığı, unutulmaz işler yapan kişilerin hayatlarındaki başarısızlıkları öğrenmek bu bakımdan daha etkili olacaktır.

Şunu asla unutmayın: Tekrar denemek için asla geç değildir. Aşağıda bahsedeceğimiz başarısızlık hikayelerinin pek çoğunda insanlar 60 küsür yaşında bile usanmak bilmeden tekrar denemişlerdir. Ünlü restoran zinciri KFC’nin 105 dolar emekli maaşı ve lezzetli bir tariften başka bir şeyi olmayan 65 yaşındaki Harland Sanders tarafından kurulduğunu söylemek, ne demek istediğimizi daha net açıklayacaktır.

Eğer bir fikriniz varsa, bu fikrin peşinden ne pahasına olursa olsun koşun. Kimsenin “yeterince iyi” olmadığınızı söylemesine izin vermeyin. Kafanıza koyduğunuz HER ŞEYİ yapabilme potansiyeliniz var.

Şimdi gelin dünyanın en başarılı bazı girişimci, sanatçı ve siyasetçilerinin yaşadığı başarısızlık hikayelerine bakalım.

 

Başarısızlık Hikayesi #1.  Abraham Lincoln

1809 yılında doğan Abraham Lincoln, ABD’nin 16. başkanıdır. ABD’de köleliğin kaldırılması konusunda önemli adımlar atan Lincoln, ırkçılığın karşısında duran bir isim. ABD başkanlığı gibi pozisyon ulaşmasına rağmen Lincoln de hayatı boyunca defalarca başarısızlığı tattı.

1832 yılında 23 yaşındayken işini kaybetti, sahip olduğu ihaleyi kaybetti ve 26 yaşında kız arkadaşı Ann Rutledge’yi kaybetti. Sonraki 3 yıl içinde ise Illinois Temsilciler Meclisi sözcüsü olma hakkını kaybetti.

1848 yılında Beyaz Saray’da devlet arazileri departmanının şefi olma hakkını kaybetti. 1858’de senatör olma girişimi başarısızlıkla sonuçlandı. Tüm bu başarısızlıklara rağmen Lincoln asla pes etmedi.

1846 yılında Temsilciler Meclisi’ne seçildi. Burada köleliği kaldırma konulu bir yasa teklif etti. 1861 yılında, 52 yaşındayken ABD Başkanı seçildi. Şu anda 5 dolar banknotunda Abraham Lincoln’ün resmi bulunuyor.

 

Başarısızlık Hikayesi #2. Albert Einstein

1879 doğumlu olan Albert Einstein, gelmiş geçmiş en büyük zekalardan biri olarak kabul ediliyor. Ancak o bile bir dönem “arıza çocuk” olarak kabul edilmişti.

4 yaşına kadar konuşamayan Einstein, 16 yaşındayken İsviçre’deki Zurich Federal Polytechnic’in giriş sınavında başarısız oldu.

Ünversite hayatı boyunca vasat bir öğrenci olan Einstein, babası tarafından da “hayal kırıklığı” olarak görüldü. Bu durum onun kalbini ciddi manada kırdı.

Üniversiteden sonra bir süre ne yapacağını bilmeden boşta gezen Einstein, bir sigorta şirketinde pazarlamacı olarak işe girdi. 2 yıl boyunca kapı kapı gezip sigorta tanıtımı yaptı. İki yıl bu işi yaptıktan sonra bir patent ofisinde asistan olarak işe girdi.

Görelilik teorisini, atom fiziğinin en ince yanlarını ortaya koyan; fizik ve matematik dünyasının bir numarası olarak görülen, kuantum ve evrenin sırlarını keşfetmek bakımından inanılmaz çalışmalar ortaya koyan ve 1921’de Nobel ödülü alan Einstein bile bir dönem “loser” olarak görüldü.

Mutlaka okuyun: Albert Einstein’ın Hayat Hikayesi

 

Başarısızlık Hikayesi #3. Bill Gates

1955’te Seattle’da doğan Bill Gates, rahat bir çocukluk geçirdi. Avukat bir ailenin çocuğu olan Gates’in babası da ünlü avukat William H. Gates idi. Ailesi Bill’in de avukat olmasını düşlüyordu.

17 yaşındayken içindeki girişimciye kulak veren Bill Gates çocukluk arkadaşı Paul Allen ile birlikte trafik verilerini inceleyerek trafik mühendislerine enformasyon sağlayan bir şirket kurdu. Bu şirketin amacı trafiği analiz eden bir cihaz geliştirmekti.

Arkadaşıyla birlikte böyle bir cihaz geliştirmeyi başaran Bill Gates’in  ilk girişimcilik tecrübesi, cihazın Seattle trafik departmanı müdürüne takdim edilmesi esnasında bozulması nedeniyle suya düştü. Ancak bu başarısızlık Gates için paha biçilemez bir deneyim oldu.

1973 yılında ABD’nin üniversite sınavı sayılan SAT’da 1600 puan üzerinden 1590 puan alarak Harvard Üniversitesi’ne yerleşen Gates, birinci sınıfta okulu bıraktı ve arkadaşı Paul Allen ile birlikte Microsoft’u kurdu. Bu karar, Gates ailesinde epey tartışmaya neden olsa da sonunda onlar da rıza gösterdi. Muhtemelen şu an Microsoft tabanlı bir bilgisayar-telefon aracılığı ile bu yazıyı okuyorsunuz…

Mutlaka okuyun: Bill Gates’in İlham Verici Hayat Hikayesi

 

Başarısızlık Hikayesi #4. Charles Darwin

Abraham Lincoln gibi 1809 yılında doğan Charles Darwin de ailesi tarafından “hayal kırıklığı” olarak görülüyordu. Doğaya olan ilgisi nedeniyle Edinburgh Üniversitesi’ndeki tıp eğitimini boşlayan Darwin, 1827 yılında fakülteden atıldı. Babası ona “Sen anca köpeklerin, farelerin peşinden koş!” diye fırça atıyordu.

Daha sonra Cambridge Üniersitesi’ne giren Darwin bu kez kesin olarak üniversitenin kendisine göre olmadığını fark etti ve bu okulu da bıraktı.

Darwin çevresindeki insanların ondan hoşnut olmadığını biliyordu. Özgeçmişinde durumu şöyle anlatıyor: “Babam ve diğer insanlar tarafından sıradan bir genç olarak görülüyordum. Hatta ortalamanın oldukça altında bir zekam olduğu düşünülüyordu.”

Elbette Darwin’in hayatı çevresindekilerin ifade ettiği gibi “vasat” bir biçimde geçmedi. Tam tersine dünyanın gelmiş geçmiş en büyük bilim insanlarından biri olarak görülen Charles Darwin doğal seleksiyon ve evrim konularında, insanlığın nereden geldiği konusunda referans kabul edilen çalışmaların sahibi.

 

Başarısızlık Hikayesi #5. Charlie Chaplin

1889 yılında Londra’da doğan Charles Chaplin’in çocukluk yılları sefalet içinde geçti. 2 yaşında babası tarafından terk edildi. Herhangi bir geliri olmayan annesiyle birlikte yaşayan Chaplin, 7 yaşında yoksullar yurdunda çalışmaya başladı. Oradaki çalışmalarının karşılığında kendisine kalacak bir yer ve yemek sunuluyordu.

Yoksullar yurdunda kaldığı esnada annesi akıl hastanesine yatırıldı ve 9 yaşındaki Chaplin tekrar darülacezeye dönmek zorunda kaldı. Bu esnada Chaplin ve kardeşi Sydney günlerce aç susuz kaldılar.

Bu süreç boyunca Chaplin yerel tiyatrolarda oyunlara katıldı ve komedi yeteneğini dans gösterilerinde sergiledi. Sonuç olarak yolu Hollywood’a düşen  Chaplin, tüm zamanların en önemli aktörlerinden biri olarak tarihte unutulmaz bir iz bıraktı.

 

Başarısızlık Hikayesi #6. Steve Jobs

1955 yılında doğan Steve Jobs, dünyanın en büyük şirketlerinden biri, belki de birincisi olan Apple’ın kurucusu. Ancak onun hayatı bile başarısızlıklarla dolu. Steve Jobs ismi başarıyla eşanlamlı olarak kullanılmadan önce o da defalarca başarısız oldu.

Steve Jobs annesi tarafından istenmedi ve evlatlık verildi. Kaliforniya’nın Palo Alto şehrinde işçi bir aile tarafından yetiştirildi. Üniversiteden ayrılıp Steve Jobs, kendisini zerrece ilgilendirmeyen dersler yerine dünyayı gezmeye karar verdi. Hindistan’da Zen Budizm konusunda eğitim aldı.

1976 yılında arkadaşı Steve Wozniak ile birlikte Apple Computers’i kurdu. Şirket oldukça başarılı oldu. Ancak 1983 yılında Steve Jobs, Pepsi’de çalışan John Scully’i, Apple’ın CEO’su koltuğuna oturttu. John Scully ile anlaşmazlık yaşaması üzerine Jobs Apple’dan istifa etmek zorunda kaldı. 5 Apple çalışanıyla birlikte NeXT adlı yeni bir girişim kurmaya karar verdi.

Bu süreç ise ibretlik oldu. Kendi kurduğu Apple’dan el çektirilen Steve Jobs’un şirketi NeXT büyük başarı yakalarken Apple ise iflasın eşiğine geldi. 1997’de NeXT, Apple tarafından satın alındı ve ikinci Steve Jobs dönemi başladı. O zamandan beriyse Apple dünyanın bir numarası…

Mutlaka okuyun: Steve Jobs’ın İlham Verici Hayat Hikayesi

 

Başarısızlık Hikayesi #7. Chris Gardner

ABD’li ünlü girişimci ve yatırımcı Chris Gardner’ın hayatı “The Pursuit of Happyness” adlı filme konu oldu. Will Smith’in Chris Gardner’e can verdiği 2006 tarihli bu filmde Gardner’in gençlik yıllarında yaşadığı zorluklar ve başarısızlıkları konu ediliyor.

1954 yılında doğan Gardner zor bir çocukluk geçirdi. Babası evi terk etti, Gardner ve kardeşleri üvey babaları tarafından kötü muameleye maruz kaldı. Koruyucu aileye verilen Gardner’in çok çalkantılı ve zor bir çocukluğu oldu.

1977 yılında Sherry Dyson ile evlendi. Ancak bu esnada başka bir kadını hamile bırakması nedeniyle Dyson’dan ayrıldı ve çocuğunun annesiyle birlikte olmaya karar verdi. 1981 yılında Kaliforniya Üniversitesi’nde araştırma asistanı olarak çalıştığı esnada erkek evlat sahibi olan Gardner, geçim sıkıntısı nedeniyle medikal cihaz pazarlamacısı olarak çalışmaya başladı.

Gardner bu zaman diliminde daha iyi bir yaşama sahip olmak için yılmadan usanmadan çalıştı. Bir gün kırmızı Ferrari sahibi adamla tanıştı ve o gün hayatı değişti. Zira bu adama ne iş yaptığını soran Gardner, adamın borsacı olduğunu öğrendi. Bu süreçte evsizliği, hapishaneyi, boşanmayı bile deneyimleyen Gardner’i başarıya giden yolda hiçbir şey yıldırmadı.

Mutlaka okuyun: Chris Gardner’in Evsizlikten Milyarderliğe Uzanan Hayat Hikayesi

 

Başarısızlık Hikayesi #8. Colonel Harland Sanders

1890 yılında Indiana eyaletinde doğan Colonel Harland Sanders, şu anda dünyanın en büyük fast-food zincirlerinden biri olan KFC’nin (Kentucky Fried Chicken) kurucusu. Kendine özgü tavuk pişirme tarifinin yanı sıra yaşadığı pek çok başarısızlıkla da bişinen Harland Sanders, 5 yaşında babasını kaybetti. Sanders ile annesi ve 2 kardeşiyle birlikte yoksulluk çekti.

Annesi de çocuklarına pek ilgi göstermeyince Sanders kardeşlerine bakmak zoruna kaldı. 7 yaşındayken mecburi sebeplerle yemek yapmayı çok iyi öğrenen Sanders, ekmek yapmayı, sebze yemeği pişirmeyi daha 7 yaşında kavradı. 10 yaşındayken de tarlalarda ırgat olarak çalışmaya başladı.

1902 yılında, 12 yaşındayken annesi tekrar evlendi. Yeni aile ortamı oldukça çetin ve zor olduğu için Sander, 1903 yılında evi terk etti. 14 yaşındayken Güney Indiana’daki tarlalarda işçi olarak çalışıyordu.

Yıllarca tuhaf ve geçici işlerde çalışan Sanders, sonunda Ohio ırmağında bir feribot şirketi işletti, Kentucky’de otomobil lastiği sattı, 1930’da Shell benzinliği içinde bir restoran açtı. Tavuk tariflerini ilk kez bu restoranda denedi. O dönem 40 yaşındaydı.

1939’da bir pansiyon ve restoran sahibi oldu, 4 ay sonra çıkan yangın nedeniyle her şey kül oldu. 1940 yılına gelindiğindeyse, kendine has tavuk tarifine son şeklini verdi. Yani KFC’nin o meşhur tavuk lezzetini Sanders 50 yaşındayken tamamladı. 1942 yılında İkinci Dünya Savaşı nedeniyle işlerini devretmek zorunda kaldı ve 1947’de eşinden ayrıldı.

1955 yılında sahip olduğu başka bir restoran da önünden geçen otoyolun başka bir yere aktarılması sonucu iflas etti. 1955 yılında Sanders’in 105 dolarlık bir sosyal güvenlik karnesi vardı ve 65 yaşındaydı. 65 yaşında bir adam ve 105 dolarlık bir emekli maaşı..

Sanders o sırada franchise-tavuk iş modelini ülke genelindeki restoranlara pazarlamaya karar verdi. Tam 1009 restoran tarafından reddedilmesine karşın sadece bir restoranın onun tavuk fikrini kabul etmesi, bugün KFC gibi köklü bir markanın var olmasının ardında yatan temel neden…

Mutlaka okuyun: KFC’nin Kurucusu Harland Sanders’in İlham Veren Başarı Hikayesi

 

Başarısızlık Hikayesi #9. Mark Cuban

1958’de Pennsylvania’da doğan Mark Cuban ünlü bir girişimci, NBA takımlarından Dallas Mavericks’in sahibi ve ünlü şov programı Shark Tank’in sunucusu. Yani Mark Cuban, ABD’de popüler kültürün önemli bir ismi. Ancak onun için bile her şey güllük gülistanlık değildi. Elde ettiği başarıya onlarca başarısızlığa rağmen sahip olmayı başardı.

Gençlik yıllarından itibaren girişimci ruha sahio olan Cuban, çöp poşeti satmak, gazete dağıtmak gibi işler yaptı. Bu ufak tefek işleri yaparken de iş hayatının mekanizmasını öğrenmeye çalıştı.

1982 yılında 24 yaşındayken 1977 model tabanı delik bir Fiat X19 ile Dallas’a taşındı.  Burada çeşitli işler yaptı ancak Mark Cuban hangi işe yoğunlaşması gerektiğini bir türlü kestiremiyordu.

Şişe kapağı açmayı beceremediği için barmenlikte dikiş tutturamadı. Aşçılık yapmaya çalıştı ancak yemeğin ne zaman piştiğini kestiremediği için orada da başarılı olamadı. Bilgisayar şirketinde pazarlamacı olarak işe girdi, ancak orada da bir yıl dayanabildi.

25 yaşındayken, yani Dallas’a yerleştikten bir yıl sonra kendi şirketini kurmaya karar verdi. MicroSolutions adlı bu şirket hem yazılım satıyor, hem de yazılım kullanma konusunda eğitimler veriyordu. Bu şirketten 30 milyon dolar kazanç elde etti ve 1990 yılında şirketi CompuServe adlı şirkete sattı.

1995 yılında da Broadcast.com adlı web sitesini açtı. Bu şirket de 1999 yılında Yahoo tarafından tam tamına 5.7 milyar dolara satın alındı. Mark Cuban bugün hiçbirimizin hayal edemeyeceği kadar ün ve para sahibi. Ancak görüldüğü üzere o bile yıllarca hangi işi yapması gerektiğine karar veremedi ve girdiği işlerde başarısız oldu.

 

Başarısızlık Hikayesi #10. Richard Branson

İngiliz milyarder ve iş adamı Richard Branson 1950 doğumlu. Virgin Group adı altında müzikten telekomünikasyona, otelcilikten hava yollarına kadar 400’den fazla şirketin sahibi olan Branson dünyanın en ünlü zenginlerinden biri.

1960’ların sonunda Branson, Student adlı bir dergi çıkardı. Bu dergide ünlü isimlerde röportaj yapılıyordu. Yine bu dergi aracılığıyla plak satışı da yapan Brason, 20’li yaşlarının başında güzel bir başarı yakaladı. 1971’de plak mağazası açan Branson, plakları ithal plak gibi etiketlediği için ciddi bir para cezasına çarptırıldı. Bu yüzden annesi oturdukları eve ipotek ettirdi ve oğlunun devlete olan borcunu ödemesine yardım etti.

Ancak Virgin Records yine de başarıya ulaştı ve sektörde önemli bir plak şirketi haline geldi. 1992 yılında, yani 42 yaşındayken Virgin Atlantic ve Virgin Megastores olmak üzere iki dev projeye daha imza atan Richard Branson, hava yolları şirketini finanse edebilmek için plak şirketini satmak zorunda kaldı. Buna rağmen yine de havacılık sektöründe büyük paralar kaybetti. Virgin Records’u EMI’ye 500 milyon dolar karşılığında satan Branson, bu kararından uzun süre pişman oldu, zira Virgin Records onun iş dünyasındaki ilk ciddi girişimiydi.

Sonuç olarak hava yolları şirketi Virgin Atlantic de havacılık sektöründe başarı yakaladı. Bugün Virgin Group dendiği zaman hizmet kalitesi ve insanların hayatına katılan değer akla geliyor. Bu kadar büyük bir başarı da haliyle Richard Branson’u dünyanın en varlıklı insanlarından biri yapıyor.

Mutlaka okuyun:Richard Branson’un Başarı Hikayesi

Başarısızlık Hikayesi #11. Mark Zuckerberg

Mark Zuckerberg hakkında çok fazla bir şey söylemeye gerek yok. Bugün tüm dünyanın kullandığı Facebook’un kurucusu olan Zuckerberg, dünyayı birbirine bağlama konusunda gelmiş geçmiş en başarılı platformun arkasındaki isim. Öyle ki Zuckerberg’in bu başarısı hakkında The Social Network adında David Fincher’ın yönettiği bir film bile mevcut.

Bugün Mark Zuckerberg dünyanın en genç milyarderlerinden biri olsa bile ilk gençlik yıllarında durum pek de iç açıcı değildi. Facebook’u (thefacebook.com) kurduktan hemen sonra   Cameron Winklevoss, Tyler Winklevoss ve Divya Narenda tarafından mahkemeye verilen Zuckerberg büyük bir stresle baş etmek zorunda kaldı ancak 1.2 milyon dolar değerinde Facebook hissesi vererek bu meseleden sıyrılmayı başardı.

thefacebook.com’u kurmadan önceki Harvard yıllarında Zuckerberg, Facemach adında bir girişime daha imza attı. Öğrencilere beğendikleri insanların fotoğraflarını seçme imkanı tanıyan bu web sitesi, öğrencilerin tepkisine neden oldu. Zira fotoğraflarının izinsiz kullanıldığı gerekçesiyle tepki gösteren öğrencilere Harvard Üniversitesi rektörlüğü de hak verdi ve bu girişim de başarısız oldu.

Ancak Facebook kurulduktan sonra Mark Zuckerberg’in başarısı her yıl gittikçe arttı. Dünyanın en genç milyarderlerinden biri olan Mark Zuckerberg, 2018’in ilk aylarında kullanıcı verilerini onların haberi olmadan veri işleme şirketlerine sattığı gerekçesiyle ABD Kongresi’nde savunma yapmak zorunda kaldı. Ancak bu durum bile Instagram ve Whatsapp’ın da dahil olduğu koca bir sosyal medya imparatorluğunun liderliğini yürüten Mark Zuckerberg’in gücünden pek de bir şey eksiltmedi diyebiliriz.

Mutlaka okuyun: Facebook’un Kurucusu Mark Zuckerberg’in Hayatı

 

Başarısızlık Hikayesi #12. Soichiro Honda

Japon mucit ve sanayici Soichiro Honda, 1906 yılında doğdu. Honda Motor Company’nin kurucusu olan Soichiro Honda’nın ilk yılları bugün Honda’nın otomotiv piyasasındaki yeri kadar rahat değildi. Ancak Soichiro Honda azmi ve kararlılığı ile asla pes etmedi ve başarıya giden basamakları birer birer çıktı.

Herhangi bir eğitimi olmadan 15 yaşında Tokyo’ya iş aramaya giden Soichiro Honda, bir oto tamircisinde işe girdi ve kendi tamirhanesi kurmadan önce 6 yıl burada çalıştı.

1930’lu yıllardaki ekonomik buhran döneminde Tokai Seiki adlı bir şirket kurdu. Bu şirkette Toyota için piston yayı üretmek için gecesini gündüzüne kattı ancak başarılı olamadı. Ürettiği yaylar Toyota tarafından uygun bulunmadı ve reddedildi. Küçük bir sermayeyle işleri döndürmeye çalışmasına karşın işin içinde çıkamadı. Öyle ki eşinin evlilik yüzüğünü bile satmak zorunda kaldı.

Her şeye rağmen pes etmeyen Honda, okula gidip mevcut makine bilgilerini geliştirdi. 2 yıllık deneme yanılma döneminde sonra Toyota’nın istediği türden piston yayı üretmeyi başardı ve Toyota ile sözleşme imzaladı.

Ancak kısa süre sonra İkinci Dünya Savaşı nedeniyle fabrikası bombalandı. Soichiro Honda pes etmedi ve yeni bir fabrika kurdu. Bu fabrika bu kez de deprem nedeniyle yerle bir oldu. Soichiro Honda’yu bu bile yıldırmadı. Bu kezde motosiklet işine girdi ve bugün gören herkesi etkileyen Honda motosikletlerinin temelini attı.

Mutlaka okuyun: Honda’nın Kurucusu Soichiro Honda’nın Başarı Hikayesi

 

Başarısızlık Hikayesi #13. Henry Ford

1863’te Michigan’da doğan Henry Ford, otomotiv sektörünün en önemli isimlerinden biri, belki de birincisidir. Ford gibi senelerdir dünyanın en çok kar eden şirketlerinden birinin kurucusu olan Henry Ford, zamanının en zengin ve ünlü isimlerinden biriydi. Tabii hayatının son dönemlerine doğru yakaladığı bu başarı, gençlik yıllarındaki başarısızlıklarını ortadan kaldırmıyor.

1891 yılında 28 yaşındayken mühendis olmaya karar veren Henry Ford, Edison Illuminating Company’de çalışıyordu. 30 yaşında şirketin baş mühendisi olan Ford, bu dönemde benzinli motor alanında çalışmalar yapmaya başladı.

1898’de 35 yaşındayken Detroit’in kereste baronlarından William Murphy’nin de desteğiyle kendiliğinden itişli bir araç tasarlamayı başardı. 1899 yılında ise Detroit Automobile Company adlı bir şirket kurdu.

1901 yılında bu şirket, Dodge kardeşlere olan borcunu ödeyemediği ve üretilen araçların yeterli kalitede olmaması nedeniyle iflas etti. Ancak Henry Ford ortaklarına kendisine bir şans daha vermelerini istedi. Tekrar denemesine rağmen çeşitli anlaşmazlıklr nedeniyle Henry Ford ikinci sefer de başarılı olamadı.

1903 yılında, yani 40 yaşındayken son şansını kullanan Henry Ford, Ford Motor Company’i kurdu.  O dönemde işin mutfağına karışmayan ve kömür alanında başarılı girişimleri olan bir ortak buldu.

Defalarca başarısızlığı tatmış Henry Ford,  yeni ortağı  Alexander Y. Malcomson’un destekleriyle işleri rayına koydu. Hatta öyle ki Henry Ford’un fabrikalarınd uyguladığı yöntem, endüstri dünyasında yeni bir sayfa açtı, Fordist üretim yöntemi gibi kavram bile oluştu. Her ailenin bütçesine uygun otomobiller üretmeyi başaran Ford, otomotiv dünyasının en önemli figürlerinden biri olmayı bu şekilde başardı.

Mutlaka okuyun: Henry Ford’un Başarı Hikayesi

 

Başarısızlık Hikayesi #14. Thomas Edison

Amerikan mucit ve girişimci Thomas Edison 1847 yılında Ohio’da dünyaya geldi. 6 tane daha kardeşe sahip olan Edison, okula gitmedi ve evde annesinden eğitim aldı. Ayrıca çocukluk yaşlarından itibaren duyma bozukluğu da yaşadı. Telgraf idaresindeki bir personelin çocuğuna az kalsın tren çarpıyordu. Bu personel de kazanın atlatılmasından duyduğu şükran nedeniyle Thomas Edison’a telgraf sistemini öğretti. Edison da bu sistemi öğrenerek sonunda Western Union’da işe bile girdi.

1877 yılında, yani Edison 30 yaşındayken fonografı icat etti. Bu icat nedeniyle insanlar ona “Menlo Park Büyücüsü” adı verdiler. 1878’de tüketiciye yönelik uzun ömürlü ve enerji tasarruflu ampul üretimi konusunda çalışmalara başladı.

Ampul üretimi konusunda tam 10.000 kez başarısız olduktan sonra sonunda istediği gibi bir ampul üretti. Kendisine başarısızlıklardan nasıl etkilendiğini soran bir gazeteciye ise şöyle cevap verdi:

“Ben 10.000 kez başarısız olmadım. Hatta bir kere bile başarısız olmadım. Ben ampul üretimi konusunda başarısızlığa yol açan 10.000 farklı yöntemi birebir denedim. Sonuç vermeyen bu yöntemleri ayıkladıktan sonra işe yarar bir yöntem buldum.”

Ölümüne kadar kendi adına 1093 farklı patent bulunan Thomas Edison, bugün büyük bir keyifle kullandığımız teknolojilerin arkasındaki en önemli isimlerden biri. Ancak o da binlerce kez başarısız olmasına rağmen yine de pes etmedi ve azimli bir duruş sergiledi.

 

Başarısızlık Hikayesi #15. Howard Schultz

Starbucks’un patronu olan Howard Schultz, 1953 doğumlu. Bugün kahvecilikte dünyanın bir numarası olan Starbucks’un başarısının mimari olan Schultz, gençlik yıllarında başarısızlıkla, yoksullukla mücadele etmiş bir insan. New York’ta düşük gelirli ailelerin kaldığı bir sosyal ortamda yetişen Schultz, 1975 yılında Northern Michigan Üniversitesi’nden mezun oldu. Sporda gösterdiği başarılar nedeniyle kazandığı burs sayesinde üniversite okumayı başardı.

Mezuniyetten sonra Xerox’ta işe giren Schultz, kısa sürede tam zamanlı satış danışmanı oldu. Xerox’tan sonra 1979 yılında 20 çalışana sahip Hammerplast adlı kahve makinesi şirketinde genel müdür oldu. Hammerplast’ın müşterilerinden biri olan Starbucks ile tanışması ise onun hayatının dönüm noktası oldu.

1982’de 29 yaşındayken Starbucks’a girdi. 1983 yılında İtalya’ya yaptığı bir seyahat sonrası ülkedeki kahve kültürünü keşfetti, zira o dönemler İtalya’da 200.000’den fazla kahveci dükkanı vardı. Starbucks ise o dönemler sadece kahve çekirdeği satıyordu, bizim bildiğimiz gibi şubeleri yoktu. Schultz, İtalya’daki bu konsepti Starbucks’ta da uygulamak için şirketin sahiplerini ikna etti.

Starbucks’ın sahipleri başlangıçta bunu reddetse de Schultz’un ısrarı nedeniyle 1984’te Seattle’daki bir Starbucks mağazasında içecek satılmasına izin verdiler. İnsanlar şubeye gelip kahvelerini yudumlamalarına ve büyük ilgi göstermelerine rağmen Starbucks’ın sahipleri bu konsepti sürdürmeyi kabul etmediler. Bunun üzerine Howard Schultz, Starbucks’tan ayrıldı ve “Il Giornale” adlı kendi kahveci dükkanını açtı.

2 yıl içinde bu dükkanla büyük bir başarı gösteren Schultz, Starbucks’ı satın almaya niyetlendi. Bunun için ihtiyacı olan yüklü sermaye için 242 yatırımcının kapısını çalan Schultz, 217’sinden randevu bile alamadı. Ancak azim ve inancı sayesinde bugün dünyanın en meşhur markalarından birini zirveye taşımayı başardı.

Mutlaka okuyun: Howard Schultz Liderliğinde Starbucks’ın Başarı Öyküsü

 

Başarısızlık Hikayesi #16. Walt Disney

Dünyanın gelmiş geçmiş en meşhur şirketlerinden birinin kurucusu olan Walt Disney 1901 doğumlu. Ancak Walt Disney’in hayatında da birçok başarısızlık mevcuttu.

1919 yılında Kansas City Star adlı yerel bir gazetede editör olarak işe giren Disney, hayal gücünün ve fikirlerinin yeterince iyi olmaması nedeniyle kovuldu. Disney daha sonra Laugh-o-Gram adında bir çizgi film şirketi kurdu. Şirketin en büyük müşterisi ABD’nin o dönemki en büyük sinema zinciri olan Newman sinemalarıydı. Disney’in çizgi filmleri bu sinema salonlarında gösterildi.

Ancak Laugh-o-Gram’ın başarısı kısa sürdü. Buradan kazanılan para şirketi ayakta tutmaya yetmiyordu. Bu nedenle şirket 1923’te iflas etti. Daha sonra kardeşi Roy Disney’in yaşadığı Hollywood’a taşınan Walt Disney o dönem henüz 22 yaşındaydı.

Roy Disney’in yardımlarıyla Disney Brother Studio kuruldu ve şirketin adı daha sonra Walt Disney Company olarak değiştirildi. Şirket çizgi film üretmek için kurulmuştu ancak ilk büyük başarı şirketin kurulmasından 5 yıl sonra, 1928 yılında Mickey Mouse karakteriyle oldu. O zamana dek Walt Disney pek çok zorlukla mücadele etmek zorunda kaldı ama hiçbir zorluk ona havlu attıramadı.

Mutlaka okuyun: Walt Disney’in Hayat Hikayesi

 

Başarısızlık Hikayesi #17. Winston Churchill

1874 doğumlu olan Winston Churchill, Birleşik Krallık’ın en meşhur başbakanlarından biri. 1951-1955 yılları arasında İngiltere başbakanlığı yapan Churchill’in başarı ve başarısızlık konularında oldukça popüler bazı sözleri var:

“Başarı son değildir. Başarısızlık ölümcül değildir. Mühim olan devam etmeye cesaret göstermektir.”

“Başarı, başarısızlıktan başarısızlığa koşarsan hevesini kaybetmemektir.”

1893 yılında kraliyet askeri okuluna başvuran Churchill, bu okulun sınavına 3 kez girdi, ve ilk 2 denemesinde başarısız oldu. Ancak onun isteği piyade olmakken o süvari sınıfında eğitim almak durumunda kaldı. Yine de eğitimi esnasında yüksek başarı gösterdi.

Siyasi kariyerinde 1922-1924 arası da dahil olmak üzere 5 kez seçim kaybeden Churchill, hayatı boyunca klinik depresyonla mücadele etti. Peltek bir konuşmaya sahip olması nedeniyle topluluk önünde konuşma yapmakta da zaman zaman oldukça zorlandı. Ancak sonunda ağız ve çene ameliyatı olarak bu sorundan kurtuldu.

Ancak her şeye rağmen Winston Churchill, gelmiş gelmiş en başarılı, en zeki ve en meşhur siyasetçilerden biri olarak kabul edilmektedir.

 

Başarısızlık Hikayesi #18. Oprah Winfrey

Amerikan şov dünyasının bir numarası olarak görülen Oprah Winfrey, 1954’te doğdu. Çok genç ve yalnız bir annenin kızı olan Winfrey, çocukluğunda büyük yoksulluk yaşadı ve anneannesiyle birlikte kaldı. 6 yaşındayken Wisconsin’e taşınan Winfrey’in bu dönemde bir kardeşi daha oldu.

Çocukluk yıllarında kuzeni, amcası ve akrabalarından biri tarafından tacize uğrayan Oprah Winfrey, 13 yaşındayken evde kaçtı. 14 yaşında hamile kaldı ve düşük yaptı.

17 yaşıındayken güzellik yarışmasında birinci oldu, bir radyo istasyonunda staj yaptı ve medya sektörüne giriş yaptı. Nashville’de bir yerel televizyonda haber sunuculuğu yapmaya başlayan Winfrey, yapımcı tarafından “ekrana uygun olmadığı” gerekçesiyle sunuculuk pozisyonundan alındı.

1983’te 29 yaşındayken Chicago’ya yerleşti ve AM Chicago adında bir program sunmaya başladı. O dönemler Chicago’nun en çok izlenen yapımı olan bu şov şu anki Oprah Winfrey Show’un temelini oluşturur.

Oprah Winfrey şu an dünyanın en zengin kadınlarından biri, kadın girişimciliği ve kadın eğitimi  konusunda büyük projeler yürüten Winfrey, hayatında onlarca kez başarısız olsa bile neredeyse tüm dünyanın tanıdığı ve saygı duyduğu bir isim…

 

Başarısızlık Hikayesi #19. J. K. Rowling

Herhalde gelmiş geçmiş en ibret verici “sıfırdan zirveye çıkma” hikayelerinden biri Harry Potter serisinin yazarı J.K. Rowling’e ait. 1965 yılında doğan Rowling, babasının sertliği ve annesinin hastalığı nedeniyle zor bir çocukluk geçirdi.

1982 yılında Oxford Üniversitesi’ne girmeye çalıştı ancak okuldan kabul alamadı. O da Exeter Üniversitesi’nde Fransız Edebiyatı okudu. 1986’da mezun olduktan sonra Dünya Af Örgütü’nde işe girmek için Londra’ya taşındı.

Londra’dan sonra ise erkek arkadaşıyla birlikte Manchester’a taşındı. 1990 yılında Londra-Manchester arasındaki 4 saatlik tren yolculuğu esnasında Harry Potter karakterinin tohumları atıldı. Rowling, bu yolculuk esnasında neredeyse tüm hikayenin birden bire belirdiğini, zaman alıcı olanın ise detayları düşünmek olduğunu ifade etmektedir.

Ancak birkaç ay sonra annesi hayatını kaybetti. Bu durum Rowling’i feci halde sarstı. Bu süreçte İngilizce öğretmeni olarak Portekiz’e taşındı, orada biriyle tanıştı, evlendi ve 1993 yılında bir kız çocuğu dünyaya getirdi.

Aile içi şiddet nedeniyle zaten gelgitli olan evliliğini sonlandırdı. 1993 yılında Harry Potter’ın henüz üç bölümünü yazmışken Edinburgh’a, kız kardeşinin yanına taşınd. J.K. Rowling o dönem 38 yaşındaydı.

Bu süreçte hayatının arap saçına döndüğünü hisseden Rowling, giriştiği her işte başarısız oluyordu. Klinik depresyon teşhisi konan Rowling, o dönemde intihara meyilli bir psikolojiye sahipti. 1995 yılında ise  Harry Potter ve Felsefe Taşı romanının ilk halini tamamlandı ancak 12 farklı yayınevi de bu romanı yayımlamayı reddetti.

1996 yılında Londra’daki Bloomsbury adlı küçük bir yayınevi, 1500 sterlin ödeyerek kitabı yayımlamayı kabul etti. 1997 yılında, yani kitap fikrinin ortaya çıktığı 1990’dan 7 yıl sonra kitap basıldı.

2004 yılında Forbes dergisine göre J.K.Rowling, kitap yazarak milyarder olan ilk insan oldu.

 

Başarısızlık Hikayesi #20. Vincent Van Gogh

Van Gogh şüphesiz zor hayat hikayeleri deyince akla ilk gelen isimlerdendir. Sanat tarihinin en etkili insanlarından biri olan Hollandalı ressam Vincent Van Gogh, 1853’te doğdu. Hayatı boyunca 810’u yağlı boya resim olmak üzere 2100’den fazla sanat eseri üretti. Üstelik 2100 eserin büyük çoğunluğunu hayatının son iki yılında tamamladı.

1890’da intihar eden Van Gogh 37 yıllık hayatında sadece bir resim satabildi. Van Gogh hayatını bir hata olarak görüyor ve yaşamaya değer bir insan olmadığını düşünüyordu. Bu düşünceye hayatının yoksulluk ve psikolojik sorunlarla geçmesi de neden olabilir tabii ki.

Psikolojik sorunlar ve sanrılar yaşamasına rağmen oldukça cesur ve dramatik izlenimci çalışmaları olan Van Gogh’un gerçek değeri maalesef vefatından sonraki dönemde anlaşılabildi.

Her şeye rağmen Van Gogh’un gerçek bir deha olduğunu, sonsuz hayal gücü ve yeteneğiyle dünyayı izlenimci bir tarzda cesur ve renkli bir biçimde yansıttığını kimse inkar edemez.

Durmuş BAYRAM

Yazar : Durmuş BAYRAM

Bilkent Üniversitesi "İletişim ve Tasarım" bölümünden mezun olduktan sonra DW Türkçe gibi birçok saygın kurumda online gazetecilik ve video üreticiliği yaptı. Sizler için iş fikirleri ve para kazanma yollarıyla ilgili araştırmalar yapıp rehber niteliğinde içerikler hazırlıyor.

Bir yanıt yazın

Avatar

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir