“Günümüzün hayli rekabetçi ortamında şirketler güçlü bir lidere ihtiyaç duyar mı?” sorusuna birçoğumuz “kesinlikle, evet” diyecektir ancak İsveçli yazılım danışmanlık şirketinin çalışanları bunun tam aksini söylüyor. Kimse kimseye ne yapması gerektiğini söylemiyor, bunun yerine 40 çalışan birlikte toplantı yapıp birlikte karar veriyor.
Crisp adlı yazılım danışmanlık şirketi bir patrona sahip olmayan şirket olarak tüm dünya tarafından tanındı. Aslında şirket daha önce işleri yürüten tek bir kişi gibi klasik bir formül de dahil olmak üzere bir dizi organizasyonel yapı denemiş. Çalışanlarının kendilerini daha fazla vermelerini sağlamayı umut ederek en sonunda her yıl yöneticinin değiştiği bir sistem getirilmiş. Ancak bundan da sonra 40 çalışan tek bir liderin olmasının gereksiz olduğuna ve bu pozisyonu hep beraber doldurmaya karar vermiş.
“”Ya yeni bir CEO’ya ihtiyacımız olmasa – nasıl bir şey olurdu” diye düşündük. Ardından bir CEO’nun yaptığı tüm işleri çıkartıp listeledik” diyor Crisp firmasındaki geliştiricilerden birisi olan Yassal Sundman. Kendisi ve iş arkadaşları kısa bir süre sonra bir CEO’nun çoğu görevini zaten kendilerinin yaptığının farkına vardı. Ancak çok ender de olsa birkaç görev diğer çalışanlar arasında oldukça kolay paylaştırılamıyordu. Yine de patronsuz bir deney yapmaya karar verdiler.
Peki her şey nasıl gerçekleştiriliyor ve eğer çalışanlar işleri batırırsa, kim sorumlu tutuluyor? Aslında bir patrona sahip olmamak ve karar alma merciinde kendisini bulmak, 40 şirket çalışanını da daha sorumluluk sahibi ve daha motive bir hale getirmiş. Ve eğer herhangi bir zamanda biri bir hata bile yapsa bunu kesinlikle dünyanın sonu olarak görmüyorlar. Herkesin aldığı kararlar ile ilgili açıklama yapma hakkı var ve hatta belki aldıkları kararın o zamanda alınabilecek en iyi karar olduğuna dair diğerlerini bile ikna edebilirler.
“En azından doğru zamanda doğru şeyi yapmış oluyor ve daha sonra bunu tartışabiliyoruz” diyor Sundman. “Niçin o zaman bunun doğru karar olduğunu açıklayabiliyor ve diğerlerinin de kendinize katılmasını sağlayabiliyorsunuz.” BBC’ye göre bu İsveçli şirket bir şirketten ziyade bir aile gibi. Kimse, kimseye ne yapacağını söylemiyor ancak konuşulmasa bile “evi dağıtmama” kuralını biliyorlar.
Crisp merkezinin yerini değiştirmek gibi herkesi etkileyecek bir karar alınacağında bir yılda iki veya üç sefer tüm çalışanlarla birlikte dört günlük bir toplantı yapıyor. Ancak genellikle şirket çalışanları kendi kararlarını kendilerinin almaları yönünde teşvik ediliyor. İsveç’te zorunlu olduğu için şirketin bir yönetim kurulu da bulunuyor ancak bu kademe, işler gerçekten sarpa sararsa diye son seçenek olarak geride tutuluyor.
Şimdiye kadar “CEOsuz” deney oldukça başarılı gidiyor. Crisp şirketindeki organizasyonel koç olan Henrik Kniberg, proje kararlarının veya bütçelerin onaylanması için bir patrona sorma zorunluluğu olmamasının işlerin daha hızlı ilerlemesine veya şirketin müşterilerine daha hızlı yanıt vermelerine yardımcı olduğunu belirtiyor. Çalışan tatmin anketlerinde 5 üzerinden 4.1 sonuç alan çalışanlar ise çok daha mutlular.
Crisp şirketi “Crisp DNA” adını verdikleri bu modelin diğer şirketlere de ilham verebileceğini umuyor ancak bazı CEOlar bu fikrin sadece küçük şirketlerde başarılı olabileceğini, büyük şirketlerde ise kaosa neden olabileceğini söylüyor.
Peki ya sizce? Patronu bulunmayan bir şirkette çalışmak ister miydiniz?