Girişimci Olmanın Acı Gerçekleri

Bu yazıda dışarıdan görülen parlak kapağının ardında neler yattığından, bir girişimci olmanın acı gerçeklerinden bahsedeceğiz.

Birçok kişi bir girişimci olabilmek için şu an çalışmakta olduğu 9-5 işini feda etmeye razıdır. Kendi kendinin patronu olmak, çocuk misali o işin büyüp ilerlediğini görmek herkesin hayalleri arasındadır.

Çevremdeki girişimci birçok arkadaşımdan dinlediğim üzere kendi işinizi kurmak ve işinizin adım adım gelişerek bir girişimden başarılı bir şirkete dönüşmesini izlemek gerçekten tatmin edici bir süreç… Ancak işin bir de iç yüzü var tabii. Bu sebeple aynanın diğer yüzünü görmeden girişimci olmaya karar vermeyin:

 

1- İşi bırakmanız illa ki yeni neslin Steve Jobs’ı olacağınız anlamına gelmiyor

Sosyal medya oldukça güçlü bir araç: İnstagram akışında, Facebook’ta başarı hikayeleri her an karşımıza çıksa da  başarısızlık hikayelerine rastlamanız pek olası değil. Bu tarz yanlış yönlendirmeler yüzünden birçok insan kendilerini bağladıklarını düşündükleri işlerinden, okullarından ayrıldıklarında geleceğinin Steve Jobs’ı olabileceklerini düşünüyorlar. İşinizden veya okulunuzdan ayrılmak sizi yeni yüzyılın en başarılı şirketinin kurucusu yapmayacak, sadece işsiz kalmış olacaksınız.

Gerçek şu ki, ne Steve Jobs ne de Bill Gates okullarından ayrılıp bütün günlerini gezip tozmaya, Netflix izlemeye ve bilgisayar oyunları oynamaya ayırmadılar. Steve Jobs her ne kadar resmi olarak okulu bırakmış olsa da diğer yollardan eğitim almaya devam ederken Gates Harvard’ı bırakma kararını vermeden çok çok daha önce bir yazılım şirketi kurmayı düşünmüş ve bunun için planlarını yapmaya başlamıştı.

Bu iki örnek de aslında birer istisna. Çünkü okulu bırakıp milyoner olma ihtimaliniz okulunuzu bitirdikten sonra olma ihtimalinizden çok daha düşük. Bu yüzden bir girişimci olmaya kendinizi adamadan önce gereken bilgi ve yetenek setine sahip olduğunuzdan emin olun.

Hazır değinmişken, Einstein da aslında matematikten sınıfta falan kalmadı. Aslında kendisi harika bir öğrenciydi ve daha 15 yaşındayken bile üniversite derecesinde matematik dersleri alıyordu. Bu yüzden sağda solda okuduğunuz hikayelere inanıp hayatınızı bunlar üzerinden modellemek yerine elinizden geleni yaparak kendi yolunuzu çizmeye odaklanın.

Mutlaka okuyun: Montessori Eğitim Sistemi ve Büyük Başarılara İmza Atmış Mezunları

 

2- Motivasyonunuz yüksek olmalı, gerçekten çok yüksek

Bir girişimci olmak için motivasyonunuzu yüksek tutabilmeli ve başkalarının desteğine ihtiyacınız kalmadan her sabah yataktan aynı güç ve enerjiyle kalkabilmeli, işinize büyük bir tutkuyla sarılabilmelisiniz.

Aynı zamanda dünyaya bakış açınızı değiştirmeli, çevrenizde olan bitenlere karşı meraklı bir tutum geliştirmeli ve günlük hayatınızda karşılaştığınız problemleri çözmek için içten içe yanıp tutuşmalısınız. Bir girişime atılacaksanız bu işi tek başına yapacağınızın farkında olmalısınız. Tabii eninde sonunda başkalarını da işe alacaksınız, takımınız büyüyecek ve size yardımcı olan başkaları da olacak, ama uzunca bir süre için bu yolda tek başınıza olduğunuzu varsaymak hatalı olmaz. Bu da tıpkı bir çocuğun hem annesi hem babası olmak gibi; işinizin finans yöneticisinin, pazarlamacısının, halkla ilişkiler müdürünün, müşteri ilişkileri servisinin, muhasebecisinin… Siz ve sadece siz olacağınız anlamına geliyor. Uzun bir süre boyunca günleriniz rolden role girmekle, işten işe koşmakla, tek kişilik dev bir kadro olmakla geçecek. Buna gerçekten hazır mısınız?

Sizin de tahmin edebileceğiniz üzere tüm bunlar günlük hayattaki stres katsayınızı arttıracak. Ama tüm bunlara rağmen motivasyonunuzu korumaya başarabilirsiniz bütün bu zorluklar sizin için eğlenceli ve öğretici bir serüvene dönüşebilir. Orkestradaki bütün müzik aletlerini çalarken aynı zamanda orkestrayı yönetmeye de hazırsanız, bu yolculuğa çıkmaya hazırsınız demektir.

 

3- Kısa sürede zengin olma hayallerine kapılmayın

Eğer işiniz büyümeye başlar, gelişir ve başarılı olursa kendinizi çok iyi hissedeceksiniz. Bir anda gözünüzde dolar işaretleri belirecek, kazanacağınız parayı düşünürken gözünüze uyku girmeyecek. Bir anda daha çok para harcamaya başlayacak ve kendinizi bütün bu zorlu çalışma süreciniz için ödüllendireceksiniz. Halbuki aslında kazandığınız parayı yine girişiminize yatırmanız ve işinizi daha da büyütmeye odaklanmanız gerekiyor: Girişiminize profesyonel bir girişimcinin yaptığı gibi meslek olarak bakmak yerine kumbara muamelesi yapmanız gelecekte başarısız olacağınızın ilk işaretleri olabilir…

Bütçeleri kontrol altında tutmak ve kendini tanımak uzun dönemde kar yaratacak bir iş kurmak konusunda size düşündüğünüzden çok daha fazla yardımcı olacak. Gereksiz harcamalardan kaçınarak kendinize verdiğiniz maaşı da kontrol altında tutmayı unutmayın. Aynı zamanda iş kurdum diye günlük alışkanlıklarınızı değiştirmenize de gerek yok, bir yıl önceki yaşamınızla bugünkünün arasındaki tek fark artık farklı bir iş yapıyor olduğunuz gerçeği.

Mutlaka okuyun: Kazançlarınızla Şirketinize Yeniden Yatırım Yapmak

 

4- İşlerinizi ertelemenin silahı kendinize çevirip tetiği çekmekten bir farkı yok

Öğrenciyken ödevlerinizi yapmayı ertelemek kötü bir alışkanlıktı, ama yapılacak işleri son geceye bıraksanız da birkaç bardak kahvenin halledemeyeceği bir şey yoktu: Herkes ödevlerini yumurta kapıya dayandığında yapar, sınavlara son akşam çalışırdı.

Ama kendi işinizin patron olduğunuzda işler tam olarak böyle işlemiyor. Sizin neyi nasıl yaptığınızı kontrol eden bir öğretmeniniz veya patronunuzun olmaması başta çok güzel bir fikir gibi gelirken disiplinli olmadığınız takdirde kendi sonunuzu yazmanıza sebep olabilir. Çalışacağınız saatleri kendiniz belirlemek ve takım elbise yerine pijama altıyla çalışabilmek dışardan kulağa oldukça hoş geliyor. Her gün aynı ofise gitmek, o sıkıcı masada oturmak yerine çeşitli kafelerde çalışabilir, sahilde bile işlerinizi halledebilir hatta hatta yataktan çıkmadan tüm günü geçirebilirsiniz. Evet, iyi hoş da, herhangi bir yapı olmayan bu tür süreçler ertelemeye yatkın bünyelerde hiç de parlak sonuçlar doğurmuyor ne yazık ki. Bu tarz insanların çalışmaya ara verdiği anda televizyon izlemeye başlaması ve işe hiç geri dönmemesi işten bile değil. Bir de bakmışsınız saat gece yarısına gelmiş ve daha yapmanız gereken işlerin yarısına bile gelmemişsiniz.

İşinize gerçek bir iş muamelesi yapmanız biraz zaman alabilir. Elbette kolay da olmayacak. Kendinize gerçek mesai saatleri belirlemeli, rutinler oluşturmalı ve onlara bağlı kalmayı öğrenmelisiniz. Bu sayede bir şeyleri geliştirebilir ve işinizi büyütebilirsiniz.

Mutlaka okuyun: Başarının gizli anahtarını bulan deney: Marşmelov Deneyi

 

5- Hayallerinizdeki takımı bulmak kolay olmayacak

Elbette ilk girişiminizi kurmak, kendi işinizi yapmaya başlamak çok heyecan verici bir süreç… Her ne kadar siz bütün varlığınızla orada olsanız ve geleceğe hevesle baksanız da sizin bu hevesinizi paylaşan takım üyeleri bulmak kolay olmayacak. Arkadaşlarınız, çevrenizdekiler ve meslektaşlarınız girişimciliğin mucizelerle dolu dünyasına atılmak yerine kendi işlerinde kalmayı tercih ederlerse şaşırmayın diye söylüyorum bunu.

İşimi kurduğum ilk günlerde hiçbir arkadaşımı ve meslektaşımı benimle çalışmaya ve ikna edemediğimde moralim bozulmuştu. Neden bunun ne kadar heyecan verici bir fikir olduğunu göremiyorlardı? Neden çevremdeki hiç kimsenin işlerini bırakıp bana katılmak istemediğini anlayamıyordum.

Bir süre sonra insanlardan aslında ne istediğimi fark ettim: Varlarını yoklarını riske atarak bana tamamiyle güvenip işlerinden ayrılmalarını ve geleceği belli bile olmayan bir şirkette bana katılmalarını istiyordum. Halbuki bu insanların hepsinin geçindirmeleri gereken aileleri, ödemeleri gereken faturaları vardı, birçoğu bu kadar büyük bir risk almaya sıcak bakmıyordu haliyle. Fark ettim ki belki de insanlardan körü körüne bu maceraya atılmalarını beklemek yerine şirketimin değerini daha iyi temsil etmeliydim ki çevremdekiler girişimime gelecekte ne olacağı belirsiz bir fırsat olarak bakmak yerine en azından bir parça güvensinler.

Uzunca bir süre şirketimi nasıl daha iyi pazarlayabileceğim üzerine çalıştım, iş modelimi geliştirdim ve kazandığım parayı tekrardan şirketime yatırdım ki takımıma katılmasını istediğim insanlara gösterecek gerçek sonuçlar olsun elimde. İddialarımı destekleyen rakamlara ulaşmayı başardığımda bütün bu çabalar sonuç verdi. Hep hayalini kurduğum, şirketi kurduğumdan beri benimle çalışmalarını istediğim takıma ulaşmayı başarmıştım.

Mutlaka okuyun: Harika Bir Ekip Kurmak ve Yönetmek

 

6- Gururunuzun kırılmasına hazır olun

Girişimcilik sektörünün belki de en acı gerçeği şu ki bugün geleceğe umutla bakan şirketlerin %80’i eninde sonunda batıyor, beş şirketten dördünün unutulup gitmesi pek de iyi bir oran gibi gözükmüyor dışardan. Daha da kötüsü, bir girişimci olarak yaptığınız her şey çevreniz (aileniz, arkadaşlarınız, eski meslektaşlarınız) tarafından izleniyor oluyor, bu yüzden yılda iki kere gördüğünüz insanlar bile size “Ee, şirkette işler nasıl gidiyor?” diyebiliyor. Hele hele bayramlar, aile buluşmaları korkulu rüyanız haline gelebilir.

İşlerin umduğunuz gibi gitmeme ihtimalini asla aklınızdan çıkarmayın, evet, şirketinizin batması ve başarısızlık da ihtimaller dahilinde. Hata yaptığınızda sızlanmak yerine hatalarınızdan ders alın ve onları tekrarlamamaya odaklanın. Kimi girişimciler altın yumurtlayan tavuğu bulmadan önce birçok başarısız girişimde bulunurlar. Alçakgönüllü olun ki hatalarınızdan ders çıkarabilin ve kendinizi geliştirerek ilerleyebilin. Bu yüzden eğer girişimci olmaya niyetleniyorsanız lütfen egonuzu kapıda bırakın.

Mutlaka okuyun: Hatalarınızdan Çıkarabileceğiniz Dersler

 

7- Yalnız kalacaksınız, çok yalnız

Yalnızlık girişimciler için mesleğin getirdiği bir problem. İşiniz büyüyene ve bir takım oluşturana kadar tek kişi olacaksınız. Bu da uzun bir süre boyunca yalnız kalacaksınız demek oluyor, ne yazık ki bu yalnızlık sizin canınızı sıkabilir. İçine kapanık birisi olsanız bile arada sırada birilerini görmek size iyi gelecektir.

Bu yüzden bazı günler dışarı çıkmalı, evinizde ya da ofisinizde çalışmak yerine başkalarının da olduğu çalışma alanları tercih etmelisiniz. Başkalarıyla iletişim halinde olmak dikkatinizi dağıtıyormuş gibi gelebilir ancak emin olun mental olarak size çok yararlı. Başkalarının enerjisi size de ilham verebilir.

Mutlaka okuyun: Freelance Çalışanlar İçin Yalnızlıktan Kurtulma Yöntemleri

 

8- Çelik gibi bir dikkate ihtiyacınız olacak

Ertelemenin çok büyük bir risk olduğundan söz etmiştik. Bir diğer risk de dikkat dağınıklığında yatıyor. Sosyal medya notifikasyonları, mailleriniz, son haberler darken dikkatinizin dağılması ve işi bir kenara bırakmanız hiç de sürpriz olmaz.

Kendinize açık hedefler ve eşikler belirleyin. Dikkatinizi dağıtacak aktivitelere mahal vermemeye çalışın. Enerjinize ve zamanınıza ihtiyacınız var: Unutmayın ki şirketiniz daha bir bebek ve tıpkı her bebek gibi onun da büyüyüp gelişmek için ilgiye ihtiyacı var. Odaklanmanız gereken şey bu olmalı.

Mutlaka okuyun: Girişimcilere, Odaklanma Konusunda 8 Etkili Tavsiye

 

9- Her ay aynı parayı kazanmayı beklemeyin

Girişimcilik yüksek meblağlar kazanmayı vaad eden bir meslek kolu evet, ama geliriniz asla stabil olmayacak. Muhtemelen sektördeki ilk yılınız dolmadan bir acil durum fonunun ne kadar önemli olduğunu fark etmiş olacaksınız. Sürekli sizden alışveriş yapan bir müşteri kitlesine ulaşmak haliyle zaman alan bir durum. O güne kadar bir ay on binler kazanırken diğer aylarda binlerde kalmaya hazırlıklı olun.

Tabii bu durum paranızı akıllıca kullanmanız gerektiği anlamına da geliyor. Karşınıza çıkan her fikire yatırım yapmak isteyebilirsiniz örneğin, ama küçük oranlarla başlamak her zaman en güvenlisidir.

 

10- Zamanınızı harcamayı bırakın

Evet bilgi çağında yaşıyoruz ama bu her zaman iyi bir anlama gelmek zorunda değil… Bu günlerde girişimciler için çevrede çok fazla kaynak, çok fazla bilgi var. Siz çalışan stratejiler, işe yarayan teknikler istiyorsanız karşınıza çıkan şeyleri tek tek denemelisiniz. Diğer bir yandan, eğer ilerleme kaydetmek istiyorsanız zaman kontrolüne odaklanmalı ve sizi ilerletecek stratejilere zaman ayırmalısınız. Sadece öğrenmeye ya da sadece denemeye zaman ayırmak bir süre sonra girişiminizi baltalamaya başlayacaktır.

 

12- Bir şey başkasının işine yaradı diye sizin de işinize yaramak zorunda değil

Her gün yeni bloglar okuyor, yayınlar dinliyor ve videolar izliyoruz. Bütün bu içeriklerde bize işimizi geliştirmemiz için kullanabileceğimiz yeni stratejiler anlatılıyor, yöntemler tavsiye ediliyor… Kimi zaman haberlerde çok başarılı girişimcilerden bahsedildiğini görüyoruz ve onların yaptıklarını taklit edersek bizim de işimize yarar mı diye düşünüyoruz. Halbuki fark etmeniz gereken şey birilerini kopyalamanın yeterli olmadığı. Eğer bir şeyin başkalarının işine yaradığını gördüyseniz onu hemen alıp kendinize uyarlamak yerine önce test etmelisiniz ki işe yaradığından emin olabilin.

 

13- Başarı hiç bu kadar güzel olmamıştı

Girişimci olmak zor bir süreç evet, ama eğer başarılı olabilirseniz sonuçları sizi düşündüğünüzden çok daha fazla mutlu edecek. İşinizin günde güne büyüdüğünü görmenin ve insanlara yardımcı olabilmenin yaşatacağı haz çekmiş olduğunuz tüm sıkıntılara değecek.

Sevin KAYTAN

Yazar : Sevin KAYTAN

Londra Üniversitesi Ekonomi ve Finans bölümünden Üstün Başarı Programı kapsamında mezun oldu. Tüm dünyada girişimcilikle ilgili birçok araştırmada yer aldı. Şu anda ise kariyer yolculuğuna Paris'te bulunan "OECD Girişimcilik Merkezi" nde devam etmekte.

Bir yanıt yazın

Avatar

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir