Çoğu girişimci için yeni bir şirket kurma süreci çığır açacak bir ürün veya hizmete yönelik yeni bir iş fikrine ulaştıkları, yani kafalarındaki parlak fikrin açığa çıkmasını temsil eden o malum “ampulün” yanıvermesi ile başlar. Fikirlerine öylesine derin bir tutkuyla bağlanmışlardır ki söz konusu fikrin sağlayacağı avantajların kendileri kadar potansiyel müşterilerce de net bir biçimde görülebileceğini sanırlar. Çünkü buldukları şey öyle sıra dışı, öyle üstündür ki bu ürünün adeta peynir ekmek misali satılacağından şüpheleri yoktur-üstelik hiçbir çaba gerektirmeksizin! Maalesef bu inanış bir yanılsamadan ibarettir. Ve bu yanılsamadan kaçınmayı başaran her girişimci yapacakları ilk satışı bir nevi tavuk-yumurta problemi olarak görürler. Yani, tavuğun mu yumurtadan yoksa yumurtanın mı tavuktan çıktığının belirsiz olduğu bir kısır döngüdür bu. Potansiyel müşterilerden satış desteği almanın öncelikli olduğunu onlar da bilirler, ancak ürünlerini tasarlayıp piyasaya sürülmeye hazır hale getirmeden (ki bu süreç genellikle finansman bulmayı, sağlam bir ekip oluşturmayı ve daha pek çok iş yükünü beraberinde getirecektir) satış görüşmesi yapılamayacağının da farkındadırlar.
Aslında her iki tutum da şu basit gerçeği göz ardı etmektedir: Satış, yeni kurulmuş her türden şirketin başarısı için elzemdir ve girişimciler bu gerçeği işletmelerini bütünüyle tehlikeye atmak pahasına dahi olsa göz ardı ederler. Neden mi? Çünkü çoğu girişimci yok denecek denli az bir satış tecrübesine sahiptir ve işletme eğitimi almış olsalar dahi eğitimleri esnasında satışa ilişkin adamakıllı bir ders gördükleri söylenemez. Rehber arayışı içinde olan girişimcilerin ise satış temelli araştırmalar yapma veya tavsiyeler alma vb. yöntemler ile kayda değer bir satış becerisi kazanabilmeleri neredeyse imkansızdır: Maalesef mevcut teknik, model ve stratejilerin büyük çoğunluğu piyasalara henüz adım atmış, potansiyel müşterileri ile eşi benzeri görülmemiş bir reddediliş süreci deneyimleme eğiliminde olan startup şirketlerinden çok, piyasada kendine çoktan sağlam bir yer edinmiş, büyük ve köklü şirketlere yöneliktir. Girişimciler şirketlerinin geleceği için önemli olan bu ilk satışı yapmak adına harekete geçtiklerinde, kendilerini bir anda belirli bir müşterinin stratejik avantajlarını göz önünde bulundurmamış olmak veya sadece satış yapmak adına gereğinden fazla indirim uygulamak vb. kritik girişimci hatalarından birine düşmüş bulurlar.
Yazımızda Hong Kong, Kenya, Meksika, Nijerya, Birleşik Krallık ve Amerika Birleşik Devletlerinden girişimciler üzerinde yapılan sayısız araştırmanın ışığında, araştırmanın öznesi girişimcilerin ilk satış deneyimlerine, bu deneyime ilişkin pişmanlıklarına ve her şeyin nasıl daha farklı olabileceğine ilişkin düşüncelerine yer vereceğiz. Yarısından fazlası daha önce bir startup şirketi kurma girişiminde bulunmuş olan 120 girişimcinin sıklıkla düştüğü hataları incelediğimiz bu yazıda, söz konusu kişilerin hüsranla sonuçlanan satış aramalarını, reddedilme ile yüzleşme süreçlerini keşfedecek ve herhangi bir startup kurmayı düşünenlere uygun bir alternatif satış modeli sunacağız.
Haydi başlayalım.
Girişimcilerin Başarısızlık Nedenleri ve Pişmanlıkları
Görüşmelerde bulunduğumuz girişimciler özellikle aşağıda listeleyeceğimiz şu 5 yanlış adıma ilişkin pişmanlıklarına vurgu yapmışlardır:
1-Aceleci Davranmak
Görüşmecilerimizin yarısından fazlası potansiyel alıcılardan geri bildirim almadan önce ürünlerini tamamen geliştirdi. Geriye dönüp bakıldığında, çoğu bunu bir hata olarak gördü ve Eric Ries’in “yalın başlangıç” felsefesinin mantralarından birini tekrarladı: İlk günden itibaren potansiyel müşterilerin önüne geçin. Bir CEO’nun bize söylediği gibi, “Bir bilgisayarda) saatlerce pazar araştırmasından beş müşteriyle konuşarak daha fazla şey öğreneceksiniz.” Amaç, müşterinin oluşturmayı planladığınız genel konsepte tepkisini ölçmek olmalıdır. Bir girişimci, “Satana kadar hiçbir şey yapmayın,” dedi. “Çok fazla zaman ve çaba harcamadan insanları satın almakla gerçekten ilgilen.”
Girişimcilerimizin yarısından fazlası girişimcilik dünyasına adım attıkları o ilk günlerde potansiyel alıcılardan geri bildirim almayı beklemeye gerek dahi görmeden ürünlerini tamamen geliştirmeyi tercih etmiştir. Ancak bugün geriye dönüp baktıklarında çoğu bunun bir hata olduğunu düşünmekte ve “İlk günden itibaren potansiyel müşterilerin gözü önünde olma“ fikriyle bire bir örtüşen Eric Ries’in “yalın girişim” felsefesini desteklemeye başlamıştır. Görüşmelerimiz esnasında CEO’lardan biri bu konuyu şu şekilde açıklamıştır: “Bir bilgisayarın başında oturup saatlerce süren pazar araştırmasından öğrenecekleriniz yalnızca beş müşteriyle konuşarak öğrenecekleriniz yanında solda sıfır kalır.” Girişim sürecinin başında tek amacınız müşterinin oluşturmayı planladığınız genel konsepte yönelik tepkisini ölçmek olmalıdır. Yani, ilk satışı gerçekleştireceğiniz güne kadar hiçbir şey yapmamalısınız. Tamamıyla yeni bir ürün veya hizmete gereğinden fazla zaman ya da emek yatırımı yapmadan önce insanların söz konusu ürünü satın almaya yönelmelerini sağlamalısınız.
Mutlaka okuyun: Yalın Startup (Girişim) Nedir?
2-Dinlemede başarısızlık
Param Olsaydı Borsada Şöyle Kazanırdım Deme
100.000 TL Sanal Para ile Neler Yapabileceğini Hemen Gör!
(Ücretsiz Deneme Hesabı Açmak için Tıklayın!)
Kısa sürede satışa başlayan girişimcilerimiz dahi potansiyel müşterileri yeni ürünlerinin marifetlerine ilişkin ikna etme konusuna aşırı odaklandıklarını ancak bunu yapalım derken söz konusu ürünleri hakkında müşterilerin ne düşündüğü ile ilgili yeterli miktarda kafa yormadıklarını itiraf etmişitirler. Hatta bir kısmı da ürünlerine yönelik derin tutkuları ve iflah olmaz egoları nedeniyle eleştirilere yönelik olumsuz bir tavır takındığını ve yine bunlar yüzünden değişime ilişkin her türlü geri bildirimi yok saydığını fark etmiştir. Aradan geçen onca zamanın ardından durumu anlamış olmaları dahi henüz yolun başında iken sundukları hizmetin pazarlanabilirliğini artıracak adımları kaçırmalarına engel olamamıştır. Girişimcilerden biri süreci şu sözlerle özetlemiştir: “Müşterilerden gelen geri bildirimleri dinleyin ve fikirlerinizi/ ürününüzü müşterinin gerçek isteğine uyumlu olacak şekilde yeniden şekillendirin”. Bir başkası ise aynı süreci “pazarın sancılı noktasını tespit etmenin en iyi yolunun potansiyel müşterilerle konuşmak ve fikirlerinizi doğrulatmak” olarak ifade etmektedir. Bu işi en doğru şekilde ele alan girişimcilerden biri ise konuya ilişkin şu sözleri sarf etmiştir: “Demo veya ürün prototipleri kullanmamızdaki asıl amaç bir yandan müşterilerimize ne yaptığımızı açıklarken diğer taraftan da kendilerine yaptığımız işin net bir yansımasını sunmaktır. Biz girişimciler ise tam da bu esnada potansiyel müşterimizin meşgul olduğu işi anlamak ve müşteriye yaptığı iş konusunda kendisine nasıl yardımcı olabileceğimizi anlatmaya çalışmakla meşgul oluruz”.
Mutlaka okuyun: Müşteri Geri Bildirimleri İşiniz İçin Neden Bu Kadar Önemli?
3-İndirim teklifleri sunmak
Taze girişimcilerin çoğu kendilerinden veya yatırımcılarından kaynaklı bir erken satış baskısı ile karşı karşıya kaldıklarında hasretle beklenen o ilk anlaşmanın kapatılması için fiyat indirimleri sunma yoluna giderler- genellikle söz konusu müşterilerle sürdürülemez satış anlaşmaları yaparlar. Bu da yetmezmiş gibi, söz konusu indirim haberi ışık hızıyla küçük çaplı işletmeler arasına da yayılacağından girişimlerin uzun vadedeki fiyatlandırma gücünü sekteye uğratır. Bundan olacak ki şöyle bir dönüp geçmiş hatalarına bakan girişimcilerimiz, erken satış anlaşmalarını kapatmak için alternatif bir dizi yöntem bulabilmiş olmayı diliyorlar: Ücretsiz gönderim teminatı veya belirli bir tarihten önce verilen siparişlerde indirim uygulamak gibi. Hatta eğer geçici indirimler sunacaksanız, buna ilişkin yazılı bir belge hazırlamanızın akıllıca olacağı görüşündeler.
Mutlaka okuyun: Müşteriler Fiyatlarınızı Yüksek Bulursa Ne Yapmalısınız?
4-Aile veya arkadaş çevresi ile satış ilişkisinde bulunmak
Erken satış deneyimini aile üyeleri veya arkadaş çevreniz ile gerçekleştirme fikri özellikle ülkemizde restoran ve giyim sektörlerinde bir hayli yaygın görünen bir durum. Peki, akrabalarınız neden sizden herhangi bir ürün veya hizmet satın alırlar? Bu sorunun cevabı tam bir muammadır, çünkü aile veya arkadaşlardan oluşan bu alıcı kitlesinin satın alım motivasyonunun asıl kaynağını sunduğunuz ürün/hizmetin kalitesi değil; sevgi, merhamet veya sorumluluk duyguları oluşturmaktadır. Bu nedenle, girişimcilerimiz geçmiş deneyimlerine baktıklarında bu tarz satışların sahte bir onaylama duygusu yarattığını görmüş ve bunun yerine kendilerine samimi geri bildirimlerde bulunacak olan müşterilerle yapılan uzun vadeli işlemleri takip etmenin daha iyi olacağına karar vermişlerdir.
Mutlaka okuyun: Bir Akraba veya Yakınımı İşe Almalı Mıyım?
5-Stratejik alıcıları bulma konusunda yetersizlik
Param Olsaydı Borsada Şöyle Kazanırdım Deme
100.000 TL Sanal Para ile Neler Yapabileceğini Hemen Gör!
(Ücretsiz Deneme Hesabı Açmak için Tıklayın!)
Hiçbir satış yapamayıp buna bağlı olarak nakit sıkıntısı çeken girişimciler, ürün satışına yönelik bu ilk “evet” i almanın heyecanına kapılıp önemli pek çok konuyu gözden kaçırabilirler ve meseleleri enine boyuna düşünmeyi ihmal ederler. Neleri mi? Bu müşteri bize yeni kapılar açabilir mi veya referansta bulunabilir mi? Şirketimin rakiplerinden neden daha da çekici olduğunu potansiyel müşterilere gösterebilir mi? Görüştüğümüz girişimcilerin bir kısmı bugün ilk müşterilerini stratejik olarak değerlendirebilmiş olmayı dilediklerini söylemiştir. Geri kalan grup ise geri bildirim alabilmek, A/B testi yapabilmek, referans gösterilmek veya aynı müşteriye tekrar satış yapabilmek almak adına ilk müşterilerini bilinçli olarak seçmeyi başarmış girişimcilerden oluşmaktadır. Anlayacağınız, satış yaparken stratejik bir yaklaşım benimsemek çoğu zaman uzun vadeli başarıyı getirmektedir.
Mutlaka okuyun: Doğru Müşteri Seçimi Nasıl Yapılır?
Engeller:”Üzgünüz, Şirketiniz Yeterince Büyük Değil.”
Girişimcilerimiz, yeni filizlenmekte olan girişimlerini “uzun bir engeller silsilesi” olarak tanımlamaktadırlar. Birçoğu potansiyel müşteri havuzu veya listesi geliştirmede dahi sorun yaşamıştır. Olası hedef müşteri kitlesini belirledikten sonra dahi güvenlik aşamalarını geçme ya da randevu alma konularına ilişkin bir dizi bürokratik engel ile karşılaşmışlardır. Bu konu özellikle ülkemizde ciddi bir problem teşkil etmektedir, çünkü çoğu insan arayan numarayı tanımadığında telefonu açma zahmetine dahi girmemektedir. Böylesi bir durumda girişimci için tek çare yalnızca bir randevu koparabilmek adına işletmelerine ilişkin sağlam bir referans sunacak ortak tanıdıklar bulmaya çalışmaktır. Bu süreçte, girişimcilerimizden bazıları ürün veya hizmetlerini rakiplerinden ayıran şeyleri ifade etmekte zorluk çektiklerini, bir kısmı ise satış yaptıklarında ciddi bir sıkıntıya girdiklerini belirtmiştir, çünkü hiç kimse alınacak ödemelerin takibiyle ilgilenmiyordu. Bir girişimci bu konuda şunları söylemektedir: “Tahsilat yapmam gerektiğini ancak nakitim tamamen tükendiğinde fark edebildim. Bazen müşterilere fatura gönderinceye kadar en az üç dört ay geçerdi, çünkü yeterince iyi organize olamamıştım.”
Mutlaka okuyun: Nakit Akışı Nasıl Yönetilir?
Satış süreciyle ilgili en büyük sorun ise potansiyel müşterilerin itirazlarını nasıl ele alacağını bilmemektir. Girişimciler ile yaptığımız bu araştırma esnasında, köklü firmalarda satış görevlisi olarak çalışanların çok da karşılaşmadığı 5 sorun tespit ettik:
1- Fayda
Potansiyel müşteriler, yeni bir ürün veya hizmetin şirketlerine sunacağı değere ve katkıya şüpheyle yaklaşmaktadırlar. Bazı girişimciler bu şüpheyi kırmak adına bazı istatistikler veya bağımsız laboratuvar sonuçları da dahil olmak üzere bir dizi kanıt sunabilmeyi başarsalar bile bunlar her türden ürün ve hizmete uyarlayabileceğiniz yöntemler değildir. Böylesi durumlarda örnek ürünler veya ücretsiz deneme sürümleri sunmayı önermek genellikle çok daha etkili olmuştur. Mobilya döşeme fimasının kurucusu olan bir girişimci, ilk satışını en büyük otellerden birinde öğle yemeği yediği esnada yaptığını anlatmıştır. Yemeğin sonunda restoran müdüründen kendisini tesis müdürü ile tanıştırmasını istemiş, söz konusu kişiyi masasına davet etmiştir. Girişimcimiz ona sandalyelere giydirilen kumaşlardan göstermiş ve kendisine yenileme/ikame fiyatının küçük bir kısmını karşılaması karşılığında iki sandalyeyi yenilemeyi teklif etmiştir Tesis müdürü bitmiş sandalyeleri görüp de bu işin olabilirliğine aklı yatınca, katıldığı meslek birliği toplantılarında bu konu hakkında konuşmuş ve bu referans diğer büyük otellerin de aynı siparişi vermelerinin, yani daha büyük satışların önünü açmıştır.
Mutlaka okuyun: Müşterilere Garanti Sunarak Satışları 3 Kat Artırmak Mümkün!
2- Güvenilirlik
Param Olsaydı Borsada Şöyle Kazanırdım Deme
100.000 TL Sanal Para ile Neler Yapabileceğini Hemen Gör!
(Ücretsiz Deneme Hesabı Açmak için Tıklayın!)
Potansiyel müşteriler sıklıkla yeni kurulmuş şirketlere ilişkin girişimcinin yaşı, cinsiyeti, kişisel geçmişi veya tecrübe düzeyi temelindeki şüphelerini dile getirmektedirler. İlgili konuda deneyim sahibi girişimcilerimiz, inandırıcılıktan yoksun olmanın endüstride sağlam bir yer edinmiş, güçlü bir itibarı olan aracılara veya ortaklara sahip olmayı gerektireceğini vurgulamaktadırlar. Girişimcilerden biri bu süreci şöyle açıklamıştır: “İlk direniş şirketin çok yeni olmasıyla ilgiliydi, ancak yıllardan beridir bu işle meşgul olduğumu göstererek bu sorunu aştım. Sonra yönetim kuruluma baktılar ve yöneticilerimin yeterince güvenilir olduklarını hissettiler – ve bu genç şirkete güvenmeyi seçtiler. Bu onlara ‘Tamam, hadi bir deneyelim’ deme gücü verdi.”
Mutlaka okuyun: Müşteri Güveni Nasıl Kazanılır?
3- Boyut
“Şirketinizin küçük olduğu gerçeği karşısında panikleyebilecek potansiyel müşterileri nasıl rahatlatabilirsiniz?”
Bunu gerçekleştirmenin kolay bir yolu yoktur, ancak araştırmaya katılan girişimcilerin çoğu şirketlerinin boyutuna ilişkin önemli bir faydaya dikkat çekmektedirler: Küçük çaplı bir işletmede müşterilerin bir satış temsilcisi yerine direkt olarak CEO ile muhatap oldukları gerçeğine. Bu da daha çok müşteri odaklı olabilmelerine imkan tanıdı. Fiziksel ürün satışı yapan firmaların kalite ve değer sunabilme kabiliyeti, müşteri kaynaklı her türlü endişenin giderilmesine yardımcı olmuştur. Yine de girişimcilerin çoğu başlangıçta birtakım fedekarlıklarda bulunmak durumunda kalmıştır. Örneğin, bir kısım girişimci ilk müşterilerinden kapora almamış, bunun yerine önce iş, sonra memmnuniyet en son ödeme modelini kullanmıştır.
Mutlaka okuyun: Küçük İşletmelerin Dev Şirketlerle Rekabet Etme Yolları
4- Fiyat
Oturmuş işletmelerin satışçıları fiyatların düşüklüğüyle ilgili şikayetlerini sıklıkla gündeme getirirler, ancak onlar da sektöre yeni atılan taze girişimcilerin bir an önce satış yapma konusunda ne denli istekli olduklarını bildiklerinden fiyatları olabildiğince aşağı çekme eğiliminde olurlar. Hatta potansiyel müşterilerin çoğu ilk müşteri olma durumunda kayda değer bir fiyat indirimi yapılmasını talep etmiştir. Kimi girişimciler bu tarz anlaşmalardan uzak durmayı tercih etmiş, kimileri indirime gitmiş, geri kalanlar ise söz konusu anlaşmayı ileri bir tarihe erteleme yolunu seçmiştir.
Fiyata ilişkin itirazlar genellikle potansiyel müşterilerin eksik, ön yargılı veya öznel maliyet / fayda analizlerinden ileri gelmiştir, bu nedenle kıvrak zekaya sahip girişimciler itirazlara karşı koymak adına kendilerine has bir takım taktikler geliştirmişlerdir.
Örneğin, büyük şirketlerin dijital kayıt sitemlerinden sorumlu bir şirketin kurucusu olan girişimci, ofis kayıtlarını depolama işinin emlak ve iş gücü maliyetlerini hesaba katmayı ihmal etmiş yöneticilerle düzenli aralıklarla bir araya geldiklerini belirtmiştir. Zamanla, söz konusu şirketin kurucuları dahi hizmetlerinin değerini göstermek adına bu maliyetleri hesaplama konusunda ustalaşmıştır. Anlayacağınız, fiyatlarının adil olduğuna inanan girişimcilerin karşılaşacağı fiyat temelli bir itiraz temelde sundukları hizmeti yeterince açıklayamamalarından kaynaklanmaktadır.
“Potansiyel müşterilerimiz sunduğumuz hizmeti karşılayamayacaklarını söylediklerinde bunu hizmeti istemediklerine veya tam olarak anlayamadıklarına yorarım. Bu, geri dönüp hizmetimizi ve sunacağımız bu hizmete nasıl değer katabileceğimizi açıklayacak çok daha etkili bir yöntem bulmamızın şart olduğu anlamına gelir.”
Mutlaka okuyun: Müşteriler Fiyatlarınızı Yüksek Bulursa Ne Yapmalısınız?
5- Değişim Giderleri
Param Olsaydı Borsada Şöyle Kazanırdım Deme
100.000 TL Sanal Para ile Neler Yapabileceğini Hemen Gör!
(Ücretsiz Deneme Hesabı Açmak için Tıklayın!)
Potansiyel müşterilere yeni bir ürün veya hizmeti benimsetebilmek adına onların sistemlerini ve alışkanlıklarını da değiştirmek gerekebilir. Yeni, denenmemiş bir hizmet sunmak için bu tür değişikliklere gitmeniz onlara bir hayli pahalıya patlayabilir ve bu maliyetin altında ezilmekten endişe eden müşteriler direkt red cevabı veririler. Girişimcilerimiz bu noktada, potansiyel müşterilere düşüncelerini özgürce açıklayabilecekleri sorular sorduklarını belirtmiştirler. Örneğin, insanların restoran rezervasyonlarını yaptırmalarına yardımcı olacak bir mobil uygulamayı temel alani bir startup o dönemin yaygın sorunlarından birine parmak basmış ve bakın sorunu ne şekilde çözmüştür: “Çoğu restoranın resepsiyon bölümünde kullanacağı bir bilgisayar sistemi yoktu ve bizler tam da bu noktayı değiştirmeye odaklandık. Restoran yöneticileri ilk önce iş yapma biçimlerini değiştirmekten kaçınmış olsalar da bizler elde edilecek gelirin ne denli yükseleceğine dair tahminlerimizi (beta testlerine dayanarak) restoran yöneticilerine göstererek onları ikna etmeyi başardık. Restoran müşterilerinin kendi bekleme sürelerini yönetebilme imkanına sahip olmaları büyük bir avantajdı.”
Mutlaka okuyun: Girişimciler, Değişimlere Karşı Nasıl Dayanıklı Olabilir?
Startup Şirketlerine Özel Bir Satış Modeli
Günümüzün satışa yönelik mevcut satış çerçeveleri daha çok yerleşik şirketlere odaklıdır. Genelde, satış görevlisinin tamamen gelişmiş bir ürüne sahip olduğu varsayılır ve tek hedef satışı gerçekleştirmektir. Satış modellerinin çoğu satış yetkililerine problemli alanları önceden sezebilmek veya kararları yönlendiren organizasyonel dinamikleri kavramak adına potansiyel müşterilerine kulak vermelerini öğütlese de satış sürecinde toplanan bu tarz bilgilerin ürün tasarımında ne denli önemli olabileceği gerçeği çoğu zaman göz ardı edilir.
Şirket kurmuş onlarca girişimci ile yaptığımız görüşmelere dayanarak sektöre yeni atılan startuplar için çok daha uygun olduğunu düşündüğümüz alternatif bir satış modeli oluşturduk (“Girişimci Dostu Satış Modeli”). Bu model tam da bir fikir ortaya çıktığı anda yani ürün gerçekten yaratılmadan çok daha önce potansiyel müşterilerle bağlantı kurulmasını gerektiriyor. Bu toplantıların amacı, yalnızca ürün tasarımı yapmak değil, aynı zamanda tanıtım, dağıtım ve fiyatlandırma stratejilerine ilişkin keskin bir pazar zekası geliştirmektir. İlk tur toplantıların ardından girişimci şöyle bir durup fikrinin gerçek anlamda güçlü veya dikkat çekici olup olmadığını sorgulamalıdır. Bu sorunun cevabı, girişimcinin fikrinin boş mu dolu mu olduğunu belirleyecektir. Yani bir girişimci bu noktadan sonra çizim tahtasına geri dönüp dönmeyeceğini, bir prototip geliştirip geliştirmeyeceğini, potansiyel müşteriden şartlı taahhütler alıp alamayacağını, potansiyel müşteri sayısını artırıp artıramayacağını veya diğer geleneksel satış faaliyetlerinde bulunup bulunmayacağını belirlemelidir.
Araştırma, insanların bir fikir ya da ürüne ne kadar çok katkı yaparlarsa o fikir ya da ürüne bağlılıklarının o derece arttığını göstermiştir. Yani girişimciler potansiyel müşterilerle erken ilişki kurmakla bir taşla iki kuş vurmuş olacak; hem ürün tasarımını iyileştirmek için geri bildirim toplayacak, hem de potansiyel müşterilerinin sürece dahil olmalarını sağlayarak hizmetlerinin satın alınma olasılığını artıracaklardır.
Bu model aynı zamanda girişimcilerin potansiyel müşterileriyle randevu alma sürecinde yaşadıkları zorlukları da hafifletecektir. Girişimciler randevuları henüz var olmayan ürünler hakkında görüş alışverişinde bulunmak için(satış aramaları olarak değil) bir fırsat olarak yansıtabilirler ise potansiyel müşteriler onlarla görüşme konusunda çok daha istekli olabilirler. Çünkü insanlar, bir satış konuşması dinlemektense karşılarındaki insana tavsiyelerde bulunmayı yeğlerler. Girişimciler bu dinamiği kendi avantajları için kullanmalıdırlar. Sektöre yeni atılanlar pek çok zorlukla karşı karşıyadır ve girişimcilerin şirket kurma sürecinde birden fazla işi aynı anda gerçekleştirmeleri gerekebilir. Anlayacağınız, bu şartlar altında girişimcilerin erken satışı erteleyip eğiliminde olmaları hiç de şaşırtıcı değildir.
Ancak, araştırmamız erken satış sürecinde müşteri geri bildiriminin elzem olduğunu ve yeni iş fikrini bulur bulmaz müşteri görüşüne başvurmayan girişimcilerin işin sonunda derin bir pişmanlıkla baş başa kalabileceklerini göstermektedir. Sizler de bu pişmanlıktan nasibinizi almak istemiyorsanız, girişimcilerimizin değindiği bu hatalardan gerekli dersi çıkarıp girişim yolculuğunuzda emin adımlarla ilerlemenin bir yolunu bulmalısınız.