1 – The Grounds, Alexandria, Avustralya
1900’lü yıllarda ambar ve turta fabrikası olarak kullanılan The Grounds görebileceğiniz en güzel ve eklektik kahve dükkanıdır. Cafe’nin yanında bir araştırma ve deneme tesisi var. Kahve çekirdekleri Brezilya, Kolombiya, Etiyopya, Hindistan ve Uganda’dan tedarik ediliyor. Cafe’nin terası sebze ve mis kokulu şifalı bitkilerin olduğu aile yadigarı nefis bir bahçeye açılıyor. Tam zamanlı bir bahçe uzmanı bu sebze ve bitkilerden besin değeri yüksek ürünler yetiştiriyor ve bu ürünler rüstik menüdeki yemeklerin hazırlanmasında kullanılıyor.
2 – The Vintage Emporium, Londra
Brick Lane’de yer alan Vintage Emporium viktoryan tarzlı bir cafedir ve aynı zamanda antika butiğidir. Dizüstü bilgisayarınızı alıp gidebileceğiniz, bütün öğleden sonranızı eski pikaplar ve eski dönemlerden kalan eski eserlerle geçirebileceğiniz ve huzur içinde çalışabileceğiniz daha nostaljik başka bir yer bulamazsınız. Cafe’deki antika ayakkabıları denemekten çekinmeyin. Viktorya dönemi kadınlarının çok küçük ayakları varmış.
3 – Hotel Central & Café, Kopenhag
Hotel Central & Café içinde sadece beş tane sandalyesi olan Kopenhag’ın en küçük kahve dükkanıdır ve aynı zamanda yukarıda bir tane yatak odası olan şehrin en küçük otelidir. İnternet sitesi yoktur ve fark edilmeyen bir yerdedir. Oda rezervasyonu kardeş cafe Granola aracılığıyla yapılır.
4 – Balzac’s, Toronto
Balzac’s Roasters, 1895’de pompa binası olan bu iki katlı yeri Grand Parisian tarzlı bir cafeye dönüştürmüştür. Kocaman Vaudeville avizelerin yumuşak parıltılar yaydığı bu cafede bir taraftan otururken bir taratan da Toronto’nun hareketli şehir hayatını izleyebilirsiniz.
5 – La Distributice, Montreal
Kuzey Amerika’nın en küçük ve en sevimli kahve dükkanı La Distributice hatasız yapılan muhteşem kahveleri ve ilginç paketleriyle ün kazanmıştır. Kahvenizi alıp işe giderken yüzünüze mutlaka kocaman bir gülümseme yerleşecektir.
6 – Lily Vanilly, Londra
Doğu Londra’daki bir avluya saklanmış vintage tarzlı bu küçük ve çekici pastane, rüstik dokunuşları ve sadık müşterileriyle kahvelerinden çok cupcakeleri ile tanınır. Ancak pazar sabahları doğu Londra’da alışverişe çıkanlar hem kahve hem cupcake alırlar.
7 – L’oisiveThé, Paris
Teknik olarak daha çok çay evi olan L’oisiveThé kahve servisi de yapar ancak menüye kahveleri eklemez. Butte au Cailles yer alan L’oisiveThé sakin ve çekicidir. L’OisiveThé aynı zamanda yün ve iplik dükkanıdır. Bu renkli ve sıcak yerde her hafta örgü etkinlikleri düzenlenir.
8 – Little Nap Coffee Stand, Tokyo
Küçücük ve samimi olan bu cafe Yoyogi parkın uzak bir köşesine saklanmıştır ve iddialara göre şehrin en lezzetli americanosunu yapar. Eski ahşap zemin ve retro Amerikan dokunuşlarla dekore edilmiş olan Little Nap evlerinden uzakta olan trendi turistler sayesinde kısa sürede ünlenmiştir.
9 – Snickarbacken 7, Stockholm
Snickarbacken 7, bir sanat galerisi ve konsept mağazanın önünde yer alan ara sokağa gizlenmiş bir kahve barıdır. Burada saatlerinizi geçirebilirsiniz ve kahve uzmanları size küçük stantlarında hazırladıkları en iyi kahve çeşitleri sunar.
10 – Café Coutume, Paris
Café Coutume sayesinde en seçkin kahve evleri Paris’te açılır algısı ortadan kalktı. Bütün bunların arkasında Avustralyalı bir barista olsa da cafenin güzel ambiyansı tamamen Fransız.
Kendi cafesini açmak isteyenlere umarım biraz olsun yardımı dokunmuştur. Sevgi ve para ile kalın..